İran’ın Dini Lideri Hamaney kaybeden kartlar üzerine kumar oynuyor

İran ile müttefik gibi görünen Çin ve Rusya gibi ülkeler rejim için çıkarlarını feda etmeye hazır değiller

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney (AFP)
TT

İran’ın Dini Lideri Hamaney kaybeden kartlar üzerine kumar oynuyor

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney (AFP)

Pantea Modiri

Geçtiğimiz dönemde ABD ve Çin’de, güncel olaylarda iki önemli gelişmeye tanık olduk. Bu iki gelişme arasında İran rejimi sadece ABD’ye karşı değil, aynı zamanda çok güvendiği ve müttefiki olacağını hayal ettiği iki ülkeye, yani Çin ve Rusya'ya karşı da oynadığı kumarı kaybetmiş gibi görünüyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD ziyareti sırasında ABD Başkanı Joe Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Donald Trump ile bir araya gelirken, Çin, Hamas Hareketi ve Fetih Hareketi (El Fetih) arasındaki müzakerelere, uzlaşya ve gelecekteki iş birliğinin ele alındığı bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

İki ezeli düşman Hamas ve El Fetih, müzakerelerin sonunda İsrail ve Hamas arasındaki savaşın sona ermesinin ardından Batı Şeria’da ve Gazze Şeridi’nde ulusal birliği vurgulayan ortak bir bildiriye imza attı.

Pekin'de onaylanan ve 12 Filistinli grup tarafından imzalanan anlaşma, Filistin topraklarının yönetimi konusunda anlaşmazlık yaşayan iki büyük örgüt arasındaki ilişkilerin ve olası uzlaşının başlangıcı olabilir.

El Fetih laik, Hamas ise dini bir yapı. İki örgüt 1980 yılından bu yana çatışıyor. Aralarındaki bu gerilim, 2005 yılında sona eren İkinci İntifada ile doruğa ulaştı. Hamas, 2006 yılındaki genel seçimlerde El Fetih'i kısmi bir farkla mağlup etti ve seçimleri kazanıp hükümeti kurduktan bir yıl sonra Gazze Şeridi'nin kontrolünü zorla ele geçirdi.

Bu çatışmalar sırasında bazı El Fetih üyeleri öldürüldü, bazıları tutuklandı. Hamas o tarihten 7 Ekim 2023 tarihine kadar Gazze Şeridi’ni yönetti. Filistin Yönetimi, Batı Şeria'nın bazı bölgelerini kontrol ediyor ve son yıllarda çoğu İsrail tarafından aranan Hamas üyelerini yakalayıp tutukluyor.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaş, Hamas'ı yeraltındaki tünellere hapsetti. Tel Aviv, şu an Gazze'nin yönetimini El Fetih'e devredecek her türlü girişime karşı çıkıyor. Filistinli gruplar arasında Çin'de varılan anlaşma, El Fetih ve Hamas'ın nasıl iş birliği yapabileceğini gösteren kamusal bir projeydi.

Netanyahu'nun ABD ziyareti ve Filistinli gruplar arasında Çin'de varılan anlaşma her ne kadar birbiriyle ilgisiz gelişmeler gibi görünse de Pekin’in kendisini Ortadoğu diplomasisinde yakın bir arabulucu olarak konumlandırmak istediğini ortaya koyuyordu. ABD geleneksel olarak bu rolü uzun yıllar yerine getirdi. Çin'in ABD ile olan askeri, ekonomik ve siyasi rekabeti, Pekin’in yakın gelecekte bu rolü yerine getirmeye kararlı olduğunu gösteriyor.

İran son 40 yıldır İsrail ile barışa karşı çıkan terörist grupları destekleyerek Araplar ve İsrail arasındaki müzakere girişimlerini engellemeye çalıştı. İran'ın önemli bir müttefik olarak gördüğü Çin, bugünlerde Filistinli grupların görüşmelerine ev sahipliği yapıyor ve Filistinliler ile İsrail arasında barış müzakerelerinin önünü açmaya çalışıyor. Ancak bu durum, bazı Filistinli grupları destekleyen Tahran'ın isteklerine ters düşüyor.

Çin ve Rusya, İran'la iyi ilişkiler içindeymiş ve İran'ı destekliyormuş gibi görünseler de İran'la olan ilişkilerindeki çelişkiyi gösteren gelişmelerden biri de Rusya'nın İran rejiminin politikalarına ters düşen petrol ve doğalgaz piyasalarındaki politikası oldu. Çin'in Suudi Arabistan, bazı Arap ülkeleri ve Filistinli gruplarla olan güçlü bağları da İran rejiminin politikalarıyla çelişiyor.

Bu yüzden İran rejiminin dünyada dostu olmadığı gibi Çin ve Rusya, çıkarlarını İran rejimi için feda etmeye hazır değiller. Öte yandan İsrail, ABD ile ilişkileri aracılığıyla Gazze'yi yok etmeye çalışıyor.

Netanyahu ABD'de, Gazze Şeridi’nin temizlenmesinin ardından bölgede barış müzakerelerinin yeniden başlaması için çalışacağı sözünü verdi. Filistinli gruplar, aynı çatı altında anlaşmayı başarırlarsa ki Çin şu anda bunu destekliyor, İsrail ve Filistinliler arasında bir barışın sağlanması, Suudi Arabistan'ın İsrail ile barış yapmasının önünün açılması ve İsrail ile diğer Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin normale dönmesi bekleniyor.

Böyle bir durumda İran rejimi elindeki kartları sadece ABD karşında değil, aynı zamanda müttefikleri olarak gördüğü iki ülkeye, yani Çin ve Rusya karşısında da kaybedecek. İran rejimi, bu kaybın ardından Batı ve Ortadoğu'daki ılımlı Arap ülkeleri karşısında zayıf bir konuma düşecek. Bu da İran halkına ve rejimine, ABD karşıtlarıyla ittifaka bel bağlayan İranlı liderlerin yanlış hesap yaptıklarını öğreten bir ders niteliğinde.

Bu yüzden İran halkı gelecekte ABD, Avrupa, Çin ve Rusya gibi büyük güçlerle dış politikasında mantıklı ilişkiler kurmaya çalışmalı ve küresel siyasi arenada kaybeden kartlara oynayarak kumar oynamaktan kaçınmalı.

Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Cumhuriyetçiler Harvard hakkında meclis soruşturması başlattı

Harvard Üniversitesi kampüsü (AP)
Harvard Üniversitesi kampüsü (AP)
TT

Cumhuriyetçiler Harvard hakkında meclis soruşturması başlattı

Harvard Üniversitesi kampüsü (AP)
Harvard Üniversitesi kampüsü (AP)

ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçiler dün, Donald Trump'ın kampının prestijli eğitim kurumuna yönelik son saldırısında, eşitlik yasalarını ihlal etmekle suçladıkları Harvard Üniversitesi hakkında soruşturma başlattıklarını duyurdular.

Trump yönetimi birkaç haftadır, Gazze Şeridi'ndeki savaşa karşı öğrenci hareketleri sırasında antisemitizmin tırmanmasına izin vermekle suçlanan bazı Amerikan üniversiteleriyle mali bir çatışmaya girmiş bulunuyor. Trump yönetiminin hedef aldığı üniversiteler arasında, ABD hükümetinin taleplerini reddetmesinin ardından 2.2 milyar dolarlık hibesi dondurulan Harvard Üniversitesi de bulunuyor. Trump, “nefret ve aptallık” yaymakla suçladığı Harvard Üniversitesi'ne tanınan vergi muafiyetini iptal ederek daha da ileri gitmekle tehdit ediyor.

“Harvard'ın bir utanç kaynağı olduğunu düşünüyorum. Bence yaptıkları şey bir rezalet,” diyen Trump, dün Oval Ofis'te gazetecilere yaptığı açıklamada, ‘avukatlar tarafından ele alınan’ davayla ilgisini küçümsedi.

Cumhuriyetçi yetkililer, bir meclis soruşturması başlatıldığını duyurdukları mektuplarında, üniversite yönetimine, özellikle ırk temelinde ayrımcılık olmak üzere “medeni haklar yasalarına uyumsuzluğunu” izleyeceklerini bildirdiler. Temsilciler Meclisi Soruşturma Komitesi Başkanı James Comer ve Cumhuriyetçi Temsilci Elise Stefanik, “Harvard Üniversitesi, sizin talimatınızla, Harvard'ı yasalara uygun hale getirmeyi amaçlayan federal yetkililer tarafından önerilen makul bir uzlaşma anlaşmasını değerlendirmeyi reddettiği ölçüde yasadışı ayrımcılığı önleyemiyor ya da önlemek istemiyor gibi görünüyor” diye yazdı. Üniversite Başkanı Alan Garber'a hitaben “Hiçbir kurumun yasaları çiğneme hakkı yoktur” ifadelerini kullandılar.

Bu tehdit, çarşamba günü Trump yönetimi tarafından yapılan ve üniversitenin kabul, işe alım ve siyasi yönelim alanlarında incelemeye tabi tutulmayı kabul etmemesi halinde, yabancı öğrenci kabulünü engellemeyi düşünen bir başka tehdidin ardından geldi. Birçok profesör ve öğrenci, üniversitenin Trump yönetiminin taleplerini reddetmesini nadir görülen bir direniş işareti olarak memnuniyetle karşılarken, New York'taki Columbia Üniversitesi Cumhuriyetçilerin baskısı altında reformları kabul etti.

Araştırmacı Avi Steinberg, Harvard Üniversitesi personeli ve öğrencilerinin dün Boston yakınlarındaki Cambridge'de bulunan kampüste, Trump yönetimine karşı gösteri düzenlediklerini söyledi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Steinberg, “Harvard'ın öğrencilerine ve öğretim üyelerine verdiği sözleri yerine getirmesini, kampüsteki her öğrenciyi korumasını, öğretim üyelerini ve özellikle de ifade özgürlüğünü korumasını istiyorlar” ifadelerini kullandı.

30 bin öğrencili kurum yıllardır Şangay Dünya Üniversiteleri Sıralamasında en üst sıralarda yer alıyor. Diğer üniversitelerde olduğu gibi, bu üniversite de yıllardır büyük ölçüde sol görüşlü olduklarını düşündükleri Amerikan üniversitelerine karşı saldırıya geçen muhafazakarların hedefindeydi.

Bu saldırı, Filistin halkına destek ve Gazze'deki savaşa karşı düzenlenen öğrenci protestoları sırasında yoğunlaşmış ve üniversite kampüslerinde Yahudi öğrencilerin korunmamasına yönelik yaygın eleştirilere yol açmıştır.