İsrail ile Hizbullah arasında yeni bir istihbarat savaşı

Bu kez durum öncekilerden çok farklı

Beyrut'un güney banliyösünde Aşure Günü etkinlikleri sırasında İHA’lara engel olduğu düşünülen bir silah tutan Hizbullah üyesi, 17 Temmuz 2024 (Reuters)
Beyrut'un güney banliyösünde Aşure Günü etkinlikleri sırasında İHA’lara engel olduğu düşünülen bir silah tutan Hizbullah üyesi, 17 Temmuz 2024 (Reuters)
TT

İsrail ile Hizbullah arasında yeni bir istihbarat savaşı

Beyrut'un güney banliyösünde Aşure Günü etkinlikleri sırasında İHA’lara engel olduğu düşünülen bir silah tutan Hizbullah üyesi, 17 Temmuz 2024 (Reuters)
Beyrut'un güney banliyösünde Aşure Günü etkinlikleri sırasında İHA’lara engel olduğu düşünülen bir silah tutan Hizbullah üyesi, 17 Temmuz 2024 (Reuters)

Bilal Saab

İsrail işgali altındaki Suriye toprağı Golan Tepeleri’nde bulunan Mecdel Şems beldesinde çok sayıda sivilin ölümüne yol açan roket saldırısının ardından gözler, saldırının arkasında olmakla suçlanan, ancak bunu reddeden Lübnan’daki Hizbullah Hareketi ile İsrail arasında topyekûn bir savaş ihtimaline çevrildi. Peki ya Tel Aviv ile Hizbullah arasındaki istihbarat savaşı ne durumda?

İsrail'in Hizbullah'ın üst düzey isimlerine suikastlar düzenlemesi yeni bir olgu değilse de son birkaç ayda örgüte karşı bu tür saldırılar önemli ölçüde arttı. İsrail, 7 Ekim'deki istihbarat başarısızlığının ardından Lübnan'da Hizbullah’a güçlü ve hızlı bir karşılık verdi. Ancak şimdi asıl sorulması gereken soru şu: İsrail nasıl son dönemde Hizbullah’ın bu kadar çok üst düzey ismini ortadan kaldırmakta başarılı oldu? Bu taktiksel başarılar herhangi bir fark yaratacak mı?

İsrail, Lübnan’daki istihbarat faaliyetlerine yeni başlamadı. Hiç kimsenin İsrail'in genel istihbarat kabiliyetlerine ilişkin yargısı 7 Ekim olayından etkilenmemeli. İsrail'in 7 Ekim'deki Hamas saldırısını öngörememesi bilgi eksikliğinden ya da kötü analizden değil, öngörüsüzlükten ve düşmanı hafife almaktan kaynaklanıyordu. İsrail istihbaratı ya da en azından istihbarat teşkilatlarının bazıları Hamas'ın saldırı planladığı ve bir saldırı gerçekleştirme kabiliyeti konusunda uyarıda bulunmuş olsa da hükümet, Hamas'ın böylesine felaket boyutlarında bir saldırı gerçekleştireceğine inanmadığından bu uyarıları görmezden gelmeyi tercih etti.

Ancak İsrail'in Lübnan’daki son faaliyetleri öncekilerden çok farklı. İstihbarat operasyonları geleneksel bilgi toplama, analiz etme, yayma ve uygulama modelini takip ediyor ve bunların hepsi üst düzey politikalar tarafından destekleniyor. İsrail 7 Ekim'den önce Hamas'a karşı ağırlıklı olarak savunmacı bir tutum sergilerken, istihbarat faaliyetleri açısından Hizbullah'a karşı saldırgan davranıyor. İnisiyatifi elinde tuttuğunu ve operasyonlarının hükümet tarafından siyasi ve maddi olarak desteklendiğini görüyoruz.

İsrail'in Lübnan'da kullandığı istihbarat araçlarında olağandışı bir değişiklik olmasa da yeni olan, İsrail'in Hizbullah ajanlarını takip etmek ve öldürmek için sahip olduğu imkânları kullanma biçimidir. İsrail hedeflerine ulaşmak için insansız hava araçları (İHA), güvenlik kameraları ve uzaktan algılama sistemleri gibi elektronik gözetleme araçları kullandı, cep telefonlarını ve bilgisayarları hackledi ve Lübnan vatandaşlarını kendi adına casus olarak işe aldı. Bu faaliyetler o kadar etkili oldu ki Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah destekçilerini telefonlarını emniyete almaları ve şifrelemeleri konusunda uyardı.

xscdvfbgth
Bikâ vadisinin batısındaki el-Hayara beldesinde İsrail bombardımanında isabet alan bir aracın enkazı etrafındaki kurtarma görevlileri, 22 Haziran 2024 (AFP)

Lübnan’ın içinde bulunduğu ağır ekonomik kriz nedeniyle İsrail için casusluk yapmaya istekli olanları işe alma süreci İsrail için zor olmadı. Esasında Lübnan, ülkenin ekonomik çöküşünden önce bile İsrail için her zaman zengin bir bilgi kaynağı olmuştu. Lübnan’da devlet kurumları İsrail'in sızmasına karşı etkili bir savunmaya sahip değil. Lübnan toplumundaki mezhep grupları siyasi olarak parçalanmış durumda. Bu mezhep grupları, ülkenin kimliği ile müttefik ve düşmanlarının kimler olduğu da dahil olmak üzere pek çok siyasi konuda görüş ayrılığı yaşıyor. Bu durum İsrail'in istihbarat operasyonlarında çok faydalı olan bir muhbir ağı kurmasına olanak sağladı. ABD tarafından donatılan ve ülkenin istihbarat servisleri arasında en yeteneklisi olarak kabul edilen Lübnan İç Güvenlik Güçleri İstihbarat Birimi, aralarında Hizbullah üyelerinin de olduğu İsrail adına çalışan 20'den fazla ajanı tutukladı.

İsrail son haftalarda ve aylarda Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyindeki üst düzey isimlerinin yarısını öldürdüğünü iddia ediyor, ancak Hizbullah bu iddiayı reddediyor.

Yine de Hizbullah'ın İsrail'in tekrarlanan müdahaleleri karşısında çaresiz kaldığı sonucuna varmamalıyız, aksine kendini daha iyi korumaya odaklandığını söyleyebiliriz. Öyle ki Hizbullah, İsrail'in yüksek teknolojili yeteneklerinin etkisini en aza indirmek ve önlemek için düşük teknolojili karşı önlemler kullandı. İsrail gibi o da kendi hava gözetleme araçlarını İsrail hava sahasına sokarak ve İsrail'deki hassas bölgelere saldırarak caydırıcılık kabiliyetini yeniden tesis etmek amacıyla saldırıya geçti.

İsrail son haftalarda ve aylarda Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyindeki üst düzey isimlerinin yarısını öldürdüğünü iddia etse de Hizbullah, İsrail’in iddiasını reddediyor. Bu iddia doğru olsun ya da olmasın, İsrail’in uyguladığı hedefli suikast politikasının Hizbullah'ı stratejik olarak zayıflatmak ya da dağıtmak açısından başarmalı olması beklenmiyor. Hizbullah kendini onarma ve üst düzey isimlerine yönelik suikastlardan sonra toparlanma yeteneğine sahip. Ancak bir istisnası var, o da Genel Sekreter Hasan Nasrallah. Tarih de bunu doğruluyor. İsrail'in 1992 yılında Abbas el-Musavi'yi ve 2008 yılında İmad Muğniye'yi öldürmesinin ardından çok az kişi Hizbullah'ın hayatta kalmaya devam edeceğine ya da aynı etkinlikle faaliyet göstereceğine inanıyordu. Çok geçmeden bunun yanlış olduğu anlaşıldı.

Sonuçta bu adamlar örgütün sıradan üyeleri değillerdi. İlki Nasrallah'ın selefiydi, Hizbullah üyeleri ve İran yönetimi tarafından sevilen ve güvenilen biriydi. İkincisi ise Hizbullah'ın en üst düzey askeri yetkilisi ve Hasan Nasrallah'ın en yakın arkadaşlarındandı. Muğniye, Lübnan ve ötesinde ABD ve İsrail hedeflerine yönelik çok sayıda ölümcül saldırıya karıştığından on yıl İsrail ve ABD istihbarat servislerinin arananlar listelerinde yer alan gizemli bir figürdü.

sdfvbgy
Beyrut'ta bir binanın çatısında iki Hizbullah savaşçısı, 17 Temmuz 2024 (Reuters)

İsrail’e ait iki Apache model helikopter, Lübnan güney beldelerinden biri olan Cebşit'teki bir toplantıdan Beyrut'a dönerken Musavi, eşi ve küçük oğlunun bulunduğu aracı hedef aldı. İsrail, Musavi'nin ortadan kaldırılmasının daha çok yeni olan örgütü dağıtacağını ve çıkarlarına karşı oluşturduğu tehdidi kontrol altına almış olacağını sanıyordu, fakat yanılıyordu. Nasrallah kısa bir süre sonra Musavi'nin yerine Hizbullah'ın liderliğine geçerek örgütü dünyanın en güçlü devlet dışı aktörü, kendisini de Ortadoğu'nun en güçlü siyasetçilerinden biri haline getirdi. Musavi'nin öldürülmesinden bir ay sonra Hizbullah, İran'ın da yardımıyla Arjantin’in başkenti Buenos Aires'teki İsrail Büyükelçiliği'ni bombalayarak 29 kişinin ölümüne neden oldu. Bu olay, Hizbullah'ın sahip olduğu kabiliyetler hakkındaki tüm şüpheleri ortadan kaldırdı.

İsrail'in Hizbullah’a yönelik saldırıları kendisi için büyük risk taşıyor. Çünkü Hizbullah, İsrail ile topyekûn bir savaşa girmek istemediğini açıklasa da Nasrallah’ın tıpkı Hizbullah’ın önde gelen diğer isimlerini hedef alınması gibi bir saldırıya uğraması halinde tutumunu değiştirebilir.

Ancak Hizbullah’ın İsrail istihbaratı ve ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) tarafından 2008 yılının şubat ayında Şam'da düzenlenen ortak operasyonla öldürülen İmad Muğniye'nin kaybının yerini doldurması kolay olmadı.

Hizbullah, Musavi ve Muğniye’nin (ve daha düşük rütbeli de olsa pek çok önemli üyesinin) kaybından sonra ayakta kalmayı başardı. Çünkü Hizbullah, Hamas'ın aksine, kelimenin tam anlamıyla Samuel P. Huntington’un kurumsallaşma ölçütlerine göre örgütsel bir bütünlüğe sahip. Hizbullah bürokratik yapıyla askeri esnekliği ideal bir şekilde bünyesinde bir araya getirebildi. Kararları Nasrallah verse de sahadaki üyeleri operasyonel görevlerini yerine getirmek için yeterli özerkliğe sahipler.

Hizbullah (tıpkı geleneksel siyasi partiler ve hareketlerde olduğu gibi) siyasi güç peşinde koşan bir örgüt değil. İdeoloji, din, kardeşlik, misyon duygusu ve İran'ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney'e derin bir yakınlık duyan bir örgüttür. Bunun yanında Güney Lübnan coğrafyası ve nüfusu üzerinde kontrole sahip ve burasını üs edinmiş durumda. Ayrıca Tahran tarafından sürekli ve cömertçe destekleniyor.

dsfvbgn
Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım ve Hizbullah’ın üst düzey yetkilisi Haşim Safieddine Aşura vesilesiyle düzenlenen yürüyüşe katıldılar (Reuters)

Elbette bu özellikler Hizbullah'ı risklerden ve dalgalanmalardan muaf tutmuyor, ancak diğer örgütlerinin çoğundan daha dirençli kılıyor. İsrail son günlerde ve haftalarda aralarında Meysam el-Attar, Abbas Kasım, Abbas Raad, Visam et-Tavil, Talib Abdullah ve Muhammed Nimah Nasır’ın da bulunduğu Hizbullah’ın üst düzey isimlerinden bazılarını öldürdü.

Öte yandan İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad’ın Hizbullah'la bağlantılı olduğu ve Hamas'a mali yardım sağladığı iddiasıyla Washington tarafından 2019 yılında yaptırım listesine alınan Muhammed Surur’u da nisan ayı başlarında öldürdüğünden şüpheleniliyor. Attar, Hizbullah'ın hava savunma biriminde deneyimli bir mühendisti. Baalbek'te aracı seyir halindeyken İsrail’e ait bir İHA tarafından hedef alındı. Raad, Hizbullah'ın üst düzey bir yetkilisinin oğlu ve Hacı Rıdvan kod adlı merhum Muğniye'nin adını taşıyan elit gücü Rıdvan Tugayı’nın bir üyesiydi. Kasım ise Lübnan’ın güneyindeki bir bölgeden sorumlu üst düzey bir subaydı. Tavil, Abdullah ve Nasır 8 Ekim'den bu yana Lübnan’ın güneyindeki operasyonlara komuta ediyorlardı.

İsrail’in düzenlediği bu saldırılar önemsiz değil. Geçici de olsa Hizbullah'ın askeri kabiliyetlerini azaltıyor, İsrail'in istihbaratının moralini yükseltiyor ve siyasi önem taşıyor. Ancak, tüm faydalarına rağmen İsrail, bu saldırıların çok az stratejik değer karşısında büyük risk taşıdığını da farkında. Çünkü Hizbullah İsrail ile topyekûn bir savaş istemediğini açıklamış olsa da Nasrallah’ın tıpkı örgütün Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım ve üst düzey yetkilisi Haşim Safieddine gibi önemli isimlerini hedef alan saldırılardan birine uğraması halinde tutumunu değiştirebilir ve bu da tüm denklemleri alt-üst edebilir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli  Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Gazze'de Hamas ve İsrail'in “suçlamalarla dolu ormanında” Trump anlaşmasının kaderi

Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)
Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)
TT

Gazze'de Hamas ve İsrail'in “suçlamalarla dolu ormanında” Trump anlaşmasının kaderi

Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)
Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)

İsrail ordusu dün akşam Gazze Şeridi’nde askeri faaliyet sırasında bir havan topu mermisinin hedefi ıskalayıp Gazze şehrine düştüğü yönündeki haberlere ilişkin soruşturma başlattığını duyurdu. İsrail ordusunun Arapça Basın Ofisi Sözcüsü Captain Ella, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, ordunun kayıp iddialarından haberdar olduğunu ve bunları soruşturduğunu söyledi. Ancak, İsrail ordusunun faaliyetlerinin ‘Sarı Hat’ içinde gerçekleştiğini belirtti.

Üç önemli belge

İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde iki yıl süren yıkıcı savaşı sona erdiren ateşkes anlaşmasının imzalanmasının üzerinden iki ayı aşkın bir süre geçerken, silah sesleri büyük ölçüde azaldı. Ancak Reuters'ın aktardığına göre taraflar birbirlerini anlaşmayı ihlal etmekle suçluyor ve bir sonraki aşama için gerekli olan daha karmaşık adımları kabul etmeye yaklaşmış gibi görünmüyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz eylül ayında açıkladığı 20 maddelik plan en ayrıntılı olan plandı. Plan, savaşı tamamen sona erdirmek için bir ön adım olarak ateşkesle başlıyor ve nihayetinde Hamas’ın silahsızlandırılması, Gazze'deki iktidarından uzaklaştırılması ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesini öngörüyor. Ancak taraflar planın tüm maddeleri üzerinde tam olarak anlaşmaya varmış değiller.

İsrail ve Hamas, 9 Ekim'de Trump'ın planının ilk maddelerini kapsayan kısmi bir anlaşma imzaladı. Bu maddeler arasında İsrailli rehinelerin Filistinli tutuklu ve mahkumlarla takas edilmesi, tam ateşkes, İsrail’in kısmi olarak geri çekilmesi ve insani yardımın artırılması yer alıyor. Trump’ın planı, Gazze'yi istikrara kavuşturmak için geçiş dönemi yönetimi ve uluslararası bir gücün kurulmasını da onaylayan üçüncü belge olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla onaylandı.

Gidişat nasıl?

Hayatta olan 20 rehine, yüzlerce Filistinli mahkum ve tutukluyla takas edilerek serbest bırakıldı. Ölen rehinelerin cenazelerinin teslim edilmesi ise daha uzun sürdü. Cesetlerden biri Gazze'de kalırken 27’si teslim edildi. İsrail, her bir İsrailli rehinenin cesedi karşılığında Filistinlilerin cesetlerini teslim etti.

Yardımların Gazze Şeridi’ne girişi konusunda da anlaşmazlık yaşanıyor. Hamas, Gazze’ye üzerinde uzlaşılan sayıda yardım kamyonu girmediğini, yardım kuruluşları da yardımın asgari ihtiyaçları karşılamadığını söylerken, İsrail'in birçok temel malzemenin girişini engellediğini belirtiyor. İsrail ise bunları reddediyor ve anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirdiğini söylüyor.

Gazze Şeridi’nin Mısır ile olan Refah Sınır Kapısı ateşkesin ilk aşamasında açılacaktı, ancak İsrail, Filistinlilerin Gazze Şeridi'ne giriş ve çıkışlarına izin vermeden önce Gazze’de kalan rehinelerin cenazelerinin iadesini talep ettiği için kapı kapalı kalmaya devam ediyor. Gazze Şeridi halen harabe halinde ve Gazzeliler çadır kurmak için enkazlardan demirler çıkarıyor.

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) aralık ayında, Gazze'deki çocukların ‘şok edici derecede yüksek’ bir kısmının ciddi beslenme yetersizliği içinde olduğunu açıkladı. Bu arada, şiddetli yağmurlar binlerce çadırı su altında bıraktı ve Gazze Şeridi’nin dört bir yanına lağım ve çöp yığarken halihazırda var olan sağlık krizini daha da kötüleştirdi.

Bazı şiddet olayları ise halen devam ediyor. Filistinli silahlı kişiler Gazze'de İsrail güçlerine saldırarak en az üç kişiyi öldürdü. Gazze'deki sağlık yetkilileri, İsrail'in sınır yakınlarındaki insanlara ve İsrail'in Hamas'ı hedef aldığını söylediği operasyonlar sırasında ateş açması sonucu yaklaşık 400 Filistinlinin öldüğünü belirtti.

Hangi meseleler üzerinde henüz anlaşmaya varılamadı?

Uluslararası İstikrar Gücü (UİG), Gazze’de güvenlik ve barışı sağlamayı amaçlıyor. Ancak, bu gücün yapısı, rolü ve görev tanımı ile ilgili konular hâlâ tartışılıyor. Endonezya ve Pakistan bu konuda rol oynayabilir, zira İsrail bu gücün Hamas'ı silahsızlandırmasını istemiyor. Ancak birçok ülke bu görevi kendi güçlerine vermekte isteksiz davranıyor.

fgthy
Gazze şehrinde yağmurda koşan çocuklar (AP)

Hamas’ın temsil edilmediği Filistinli bir teknokrat yapının geçiş dönemini yönetmesi bekleniyor, ancak bu yapının nasıl ve ne zaman kurulacağına dair herhangi bir açıklama yapılmadı. İsrail işgali altındaki Batı Şeria’nın bazı bölgelerini yöneten Filistin Yönetimi’nin ilerleyen zamanlarda Gazze’de rol üstlenmesinden önce bazı reformlar gerçekleştirmesi gerekiyor, ancak bu reformlar henüz açıklanmadı. ABD Başkanı’nın planına göre Gazze hükümeti Trump’ın başkanlık edeceği Gazze Barış Kurulu’nun denetimi altında çalışmalı. ABD Başkanı, Gazze Barış Kurulu’nun 2026 yılı başlarında açıklanacağını söyledi, ancak yapısı belirsizliğini halen koruyor.

Trump’ın planına göre Hamas’ın silahsızlandırılması gerekiyor, ancak hareket buna razı olmadı ve İsrail'in Gazze'den daha fazla çekilmesi bu koşulun yerine getirilmesine bağlı olduğu için ancak Filistin devletinin kurulmasından sonra silahlarını teslim edeceğini söyledi.

Ateşkes devam edecek mi?

İsrail, Hamas’ın barışçıl yollarla silahsızlandırılamaması halinde, bunu zorla yapmak için askeri operasyonlara yeniden başlayacağını defalarca kez belirtse de topyekûn bir savaşın yeniden başlaması yakın görünmüyor. Bunun yanında birçok İsrailli ve Filistinli, Trump'ın planının tam olarak hayata geçirileceğinden ve mevcut çıkmazın süresiz olarak devam edeceğinden şüphe duyuyor.

İsrailliler, Hamas’ın yeniden silahlanarak 7 Ekim 2023'teki gibi bir saldırı tehdidi oluşturacağından korkuyor. Filistinliler ise İsrail'in Gazze'den çekilmeyi tamamlamayacağından veya tam bir yeniden inşaya izni vermeyeceğinden, böylece Gazze Şeridi’ni harabe halinde ve geleceksiz bırakacağından endişe ediyor.

Askeri konuşlandırmalar ve yeniden inşa planları, Gazze Şeridi'nin fiilen, Hamas karşıtı grupları destekleyen İsrail'in doğrudan kontrolündeki bir bölge ile yeniden inşa edilmeyen ve yerel hizmetlerin sunulmadığı Hamas'ın kontrolündeki bir bölge olarak bölünmenin yaşanması olasılığına işaret ediyor.

Peki kalıcı barışın şansı ne?

İsrailliler ve Filistinliler, şu anda olduğu kadar birbirlerine güvenmedikleri nadir bir dönemden geçiyorlar. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre çoğu ülkenin desteklediği iki devletli çözüm, Filistin devletinin uluslararası alanda giderek daha fazla tanınmasına rağmen, her zamankinden daha ulaşılmaz görünüyor. Trump'ın planı, Filistin halkının özgürlüğünü ve devlet kurma hakkını bir hedef olarak kabul ediyor, ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bunu defalarca kez reddetti. İsrail'de 2026 yılında seçimler yapılması planlanıyor, ancak potansiyel yeni hükümetin Filistin'in bağımsızlığını kabul edeceğine dair herhangi bir işaret yok.

Netanyahu toplantısı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 29 Aralık'ta ABD'de bir araya gelmesi planlanan ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması hakkında bugün önemli bir toplantı yapacak.

dfergt
Gazze Şehri’ndeki Şati Mülteci Kampı’nda İsrail’in yürüttüğü savaş sırasında yıkılan bir evin enkazı çevresindeki Filistinliler (Reuters)

İsrail basını geçtiğimiz salı günü, İsrail ordusunun bu konuda, biri Trump'ın planını sürdürmek, diğeri Gazze'ye yönelik savaşı yeniden başlatmak olmak üzere iki senaryolu bir plan sunacağını bildirdi.

Netanyahu’nun son günlerde İsrail ordusundan Gazze'deki sonraki adımlar için alternatifler sunmasını istediği, bu alternatiflerin İsrail'in Gazze’ye yönelik savaşını yeniden başlatmak ya da Trump'ın planının ikinci aşamasına geçmek olabileceği belirtildi.

İstikrar Gücü

İsrail ordunun ayrıca, Netanyahu hükümeti böyle bir karar alırsa, Hamas'ı silahsızlandırmak için savaşın yeniden başlamasına hazırlık amacıyla İsrail başbakanına operasyonel seçenekler sunması bekleniyor. ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze'deki uluslararası istikrar gücünün halihazırda faaliyete geçtiğini ve daha fazla ülkenin bu güce katılacağını söyledi.

Trump, şunları söyledi:

Daha fazla ülkenin katılmasıyla, bir şekilde işe yarıyor olduğunu düşünüyorum. Halihazırda katılan ülkeler var, ancak ben ne kadar asker gönderilmesini istersem o kadar asker gönderecekler.

Washington’ın anlaşmanın ikinci aşamasına geçmeye kararlı olduğunu vurgulayan Trump, yönetiminin, İsrail'in geçtiğimiz cumartesi günü Hamas liderini öldürerek Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi ihlal edip etmediğini araştırdığını belirtti.

efrgt
Netanyahu, bu ayki ABD ziyaretinde Trump ile görüşecek (Reuters)

Bu arada İsrail ordusu, Refah Sınır Kapısı’nın tamamen açılması ve Gazze Şeridi'nde yeniden inşa çalışmalarının başlatılması dahil olmak üzere Trump’ın ikinci aşama planında özetlenen adımları uygulamak için bir plan hazırlayacak. Plan, uluslararası kuruluşların patlamamış mühimmatı temizlemek üzere bölgeye girmesiyle başlayacak.

İsrailli asker öldürüldü

Öte yandan işgal İsrail ordusu, kuzeydeki bir askeri kışlada meydana gelen silahlı çatışmada bir askerinin öldüğünü, askeri polisin olayın koşullarını soruşturduğunu duyurdu.

İsrail ordusunun bir sözcüsü yaptığı açıklamada, ‘askerin tedavi üzere hastaneye kaldırıldığını, ancak kurtarılamayarak hayatını kaybettiğini’ belirtirken, ailesinin olaydan haberdar edildiğini söyledi.

Bu olayla İsrail, 10 Ekim'de Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana ilk kez bir askerinin öldüğünü açıkladı.


İsrail, Lübnan ile yeni bir savaşa hazırlanırken kuzeydeki sakinlerini tahliye ediyor

Yukarı Celile'deki Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminin dışında zırhlı askeri araçların üzerinde oturan İsrail askerleri, 28 Kasım 2024 (AP)
Yukarı Celile'deki Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminin dışında zırhlı askeri araçların üzerinde oturan İsrail askerleri, 28 Kasım 2024 (AP)
TT

İsrail, Lübnan ile yeni bir savaşa hazırlanırken kuzeydeki sakinlerini tahliye ediyor

Yukarı Celile'deki Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminin dışında zırhlı askeri araçların üzerinde oturan İsrail askerleri, 28 Kasım 2024 (AP)
Yukarı Celile'deki Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminin dışında zırhlı askeri araçların üzerinde oturan İsrail askerleri, 28 Kasım 2024 (AP)

İsrail hükümetinin Lübnan’a yönelik savaş tehditleri konusundaki çelişkili kararları, Yukarı Celile’deki kuzey bölgesi sakinleri arasında kafa karışıklığına yol açıyor. Yetkililer, bu bölgede yaşayanları savaşın başında terk ettikleri kasabalara geri dönmeye yönlendirirken, halk tehditlerin ciddiyetini sorguluyor ve savaşın yeniden başlaması halinde karşı karşıya kalacakları tehlikeler ile içinde bulundukları zor durumun yeterince dikkate alınmadığından yakınıyor.

Yerel karışıklık

Vatandaşlar, hükümetin kuzeyde yoğun askeri hareketliliğin sürdüğü bir dönemde onları kasabalarına geri dönmeye zorlamasından şikâyetçi. Halk, Hizbullah’a karşı olası başka bir savaşı göğüslemeye hazır; çünkü hareketin hâlâ güçlü olduğuna ve evleri ile geçim kaynakları açısından geleceğe yönelik bir tehdit oluşturduğuna inanıyor. Ancak vatandaşlar, hükümetin kendi fedakârlıklarını dikkate almasını, haklarını korumasını ve kayıpları için tazminat sağlamasını da bekliyor. Hükümetin Lübnan konusundaki çelişkili açıklamaları ise tehditlerin ciddiyeti konusunda şüphe uyandırıyor.

Hükümetin çelişkileri

Walla haber sitesinde dün yayımlanan bir rapora göre, İsrail ordusu kuzeyde planladığı operasyon için hazırlıklara başladı ve bunun uygulanması konusunda siyasi makamlar üzerinde baskı kuruyor. Raporda, yaklaşık bir ay önce Heysem Ali Tabtabai suikastının ardından Hizbullah’ın hâlâ itidal politikasını sürdürmeye karar verdiği hatırlatıldı.

dfrgt
Yukarı Celile'de Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminde devriye gezen İsrail askerleri (AP)

Hizbullah, önde gelen askeri liderinin öldürülmesine karşı henüz tek bir havan topu bile ateşlemedi. Ancak bu durum, olası bir sonraki tırmanışta değişecek gibi görünüyor. İsrail, Hizbullah’ın önümüzdeki dönemde düzenli bir ateş planı çerçevesinde, birkaç gün boyunca yüzlerce füze, top mermisi ve insansız hava aracı (İHA) kullanacağını öngörüyor.

Beklenen tehdit

Rapora göre, yıllar boyunca Gazze ile ve zaman zaman Hizbullah ile yaşanan önceki çatışmalardan farklı olarak, bu seferki çatışma gerilimi azaltma ve ateşkese geri dönme mekanizması olacak. Plan, geçen yıldan bu yana etkinliği kanıtlanmış, Amerikalı ve Lübnanlı subaylardan oluşan bir operasyon odası aracılığıyla yürütülecek; faaliyetler hem Beyrut’ta hem de kuzeydeki Safed’de bulunan askeri bölge komutanlığında koordine edilecek.

Öte yandan işgalci ordu yetkilileri, İsrail’in bu operasyonu ABD Başkanı Donald Trump’ın onayı olmadan başlatmayacağı değerlendirmesinde bulundu. Bu nedenle operasyonun, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ay sonunda Beyaz Saray’a yapacağı ziyaretten önce gerçekleştirilmesi pek olası görülmüyor.

Ameliyat odası

İsrail ordusunun askeri istihbarat bölümünün liderleri, Hizbullah'ın şu aşamada ordunun neredeyse her gün düzenlediği saldırıları sindirmeye ve Lübnan'daki iç çatışmaları yönetmeye devam etmeyi tercih ettiğini tahmin ediyorlar. Hizbullah'ın sivil siyasi hareket olarak hakimiyetinin geçtiğimiz yıl zarar gördüğünü ve örgütün, İsrail ordusunun kara harekâtının ardından Güney Lübnan'daki yıkılmış evlerine henüz dönmemiş on binlerce Lübnanlının kiralarını ödemekte zorlandığını belirtiyorlar.

d
İsrail'in kuzeyindeki Yukarı Celile'de Lübnan sınırında tanklarının yanında duran İsrail askerleri, 28 Ocak 2025 (EPA)

İsrail istihbarat yetkilileri, “Binlerce kimsesiz ve yaralı aileyi artık destekleyemeyen Hizbullah yerine, hareketi desteklemeyi tercih eden Şii sempatizan sayısının arttığını gözlemliyoruz. Ancak Hizbullah hâlâ Lübnan ordusundan daha güçlü. Bu denge değiştiğinde, durumun lehimize döndüğünü anlayacağız” iddiasında bulundu.

İç durum

İsrailli istihbarat yetkililerine göre, ‘bu değişim gerçekleşene kadar Hizbullah, başta kendi imkânlarıyla üretim yapmak ve mevcut füzelerini hassas güdümlü füzelere dönüştürmek suretiyle askeri kapasitesini yeniden inşa etmeyi sürdürecek.’

Sürekli silahlanma

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot’tan aktardığına göre, ordunun üst komuta kademesi ile siyasi düzeyde karar vericiler arasında bir sonraki aşamaya ilişkin sert tartışmalar yaşanıyor. Yetkililer, Hizbullah’ı zayıflatmaya yönelik yeni bir adımın, Celile’nin yeniden felce uğramasına, Hayfa’ya füze düşmesine ve Avrupa spor müsabakalarına yeniden ev sahipliği yapmaya başlayan Tel Aviv’de sirenlerin çalmasına değip değmeyeceğini sorguluyor.

Sonraki aşama

Hükümet, savaşın patlak vermesiyle kuzeydeki yaklaşık 70 bin vatandaşı evlerinden tahliye etmişti. Bu kişilerden yüzde 85’i evlerine geri dönerken, sorumlu Bakan Zeev Elkin’in tahminlerine göre kalan yüzde 15 asla geri dönmeyecek. Geri dönenler, hükümetin tutumundan şikâyetçi; yetkilileri ihmalle, sözlerini tutmamakla ve gereken desteği sağlamamakla suçluyor. Vatandaşlar, büyük çoğunluğunun maddi ve manevi kayıpları karşılığında hak ettiği tazminatları alamadığını belirtiyor.


Brezilya Kongresi, Bolsonaro'nun hapis cezasını azaltan yasa tasarısını onayladı

Brezilya Eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro (Reuters)
Brezilya Eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro (Reuters)
TT

Brezilya Kongresi, Bolsonaro'nun hapis cezasını azaltan yasa tasarısını onayladı

Brezilya Eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro (Reuters)
Brezilya Eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro (Reuters)

Brezilya Kongresi dün, eylül ayında darbe girişiminden 27 yıl hapis cezasına çarptırılan eski Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro'nun cezasını azaltmayı öngören bir yasa tasarısını onayladı.

Muhafazakâr çoğunluk tarafından sunulan ve dün Senato'da 48'e 25 oyla kabul edilen yasa tasarısı, Bolsonaro'nun cezasını iki yıl dört aya indirebilir.

Temsilciler Meclisi'nin geçen hafta aldığı bu karar geniş çaplı eleştirilere yol açtı. Pazar günü düzenlenen protestolara ülke genelindeki büyük şehirlerde on binlerce insan katıldı.

Eski aşırı sağcı cumhurbaşkanı (2019-2022), cezasını kasım ayı sonunda Brasilia'daki Federal Polis merkezinde çekmeye başladı. 

Brezilya başkentindeki icra mahkemesine göre mevcut koşullar altında 70 yaşındaki Bolsonaro, cezasının hafifletilmesi olasılığından yararlanmadan önce yaklaşık sekiz yıl daha hapiste kalabilir.

Yeni yasa ayrıca, 8 Ocak 2023'te Brasilia'da meydana gelen ayaklanmalarla bağlantılı olarak mahkum edilen onlarca destekçisi için de şartlı tahliye öngörüyor.

O gün, binlerce Bolsonaro destekçisi parlamentoyu, cumhurbaşkanlığı sarayını ve Yüksek Mahkemeyi yağmalayarak, göreve başlamasından sadece bir hafta sonra mevcut solcu Cumhurbaşkanı Luiz Inácio Lula da Silva'yı iktidardan uzaklaştırmak için askeri müdahale talep etti.

Ancak Brezilya Cumhurbaşkanı'nın, Bolsonaro'nun suçlarının bedelini ödemesi gerektiğini savunarak tasarıyı veto etmesi bekleniyor.

Yine de son sözü parlamento söyleyecek ve cumhurbaşkanının vetosunu geçersiz kılmak için oy kullanabilecek.