‘Ateş çemberi’ saldırısına yönelik ABD-İsrail koordinasyonu

İran parlamentosundan ‘caydırıcı karşılık’ desteği... Safadi, Ürdün hava sahasının ‘tarafsızlığını teyit etmek’ için Tahran'ı ziyaret etti

İsrail'in Demir Kubbe'si önceki gece Güney Lübnan'dan atılan roketleri Yukarı Celile üzerinde önledi. (AFP)
İsrail'in Demir Kubbe'si önceki gece Güney Lübnan'dan atılan roketleri Yukarı Celile üzerinde önledi. (AFP)
TT

‘Ateş çemberi’ saldırısına yönelik ABD-İsrail koordinasyonu

İsrail'in Demir Kubbe'si önceki gece Güney Lübnan'dan atılan roketleri Yukarı Celile üzerinde önledi. (AFP)
İsrail'in Demir Kubbe'si önceki gece Güney Lübnan'dan atılan roketleri Yukarı Celile üzerinde önledi. (AFP)

İran ve müttefiklerinin İsrail'e saldıracağı beklentisiyle Ortadoğu'da gerilim artarken, Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü'nün ‘ateş çemberi’ olarak tanımladığı bu saldırıya çeşitli cephelerden karşı koymak üzere ABD ve İsrail arasındaki koordinasyon yoğunlaştı.

Beyaz Saray'dan dün (pazar) yapılan açıklamada, ABD'nin bölgede savunma önlemi olarak Ortadoğu'da ilave askeri kabiliyetler konuşlandıracağı belirtildi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bir savaş filosu göndermeye hazırlanırken, Bakan Lloyd Austin, USS Abraham Lincoln'ün şu anda Umman Körfezi'nde görev yapan USS Theodore Roosevelt'in yerini alacağını açıkladı.

İsrail, Hamas lideri İsmail Heniyye ve Hizbullah komutanı Fuad Şükür'ün öldürülmesinin ardından geçtiğimiz çarşamba gününden bu yana benzeri görülmemiş bir beklenti ve alarm halindeyken, Başbakan Binyamin Netanyahu dün İran'ı uyararak şunları söyledi: “Kırmızı çizgilerimiz biliniyor… Bir darbeye iki darbe ile karşılık vereceğiz.”

Diğer taraftan İran İslamî Şûra Meclisi (parlamento) İsrail'e ‘caydırıcı bir yanıt’ verilmesini talep ederek, ‘ne zaman ve nasıl yanıt verileceğine ilişkin her türlü kararı’ desteklediğini açıkladı.

Bu arada Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi Tahran'a bir ziyaret gerçekleştirdi ve İsrail'e ya da İsrail'den bir mesaj taşımadığını vurguladı. Ürdünlü bir kaynak Şarku’l Avsat'a ziyaretin ‘Ürdün hava sahasının tarafsızlığını vurgulamak için’ yapıldığını söyledi.



Pakistan'ın kuzeyindeki saldırıda 43 kişi öldü

Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
TT

Pakistan'ın kuzeyindeki saldırıda 43 kişi öldü

Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)

Mezhepsel şiddete sahne olan Pakistan'ın kuzeybatısında Şii ailelerden oluşan iki konvoyun dün hedef alındığı iki saldırıda ölenlerin sayısı 7'si kadın, 3'ü çocuk olmak üzere 43 kişiye yükseldi.

Saldırıların gerçekleştiği Kurram'da yerel yetkili Javedullah Mehsud, ölenlerin yanı sıra “11'i ağır olmak üzere 16 kişinin de yaralandığını” söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre olay yerindeki bir polis memuru kimliğinin açıklanmaması kaydı ile AFP'ye bu rakamı doğruladı.

Şiilerin kalesi Kurram'da bulunan Paraçinar'daki bir başka yerel yetkili ise "Vatandaşlar gece boyunca merkez çarşıda oturma eylemi düzenledi ve bu eylem şu ana kadar devam ediyor" dedi.

Buna karşılık, "cep telefonu şebekesi kesildi, ana yolda sokağa çıkma yasağı konuldu ve trafik askıya alındı."

Mehsud ise "barış ve düzeni yeniden tesis etmek için bir kabile konseyinin toplandığını" belirtti.

Ülkede özgürlükleri savunan bir sivil toplum kuruluşu olan Pakistan İnsan Hakları Komisyonu'na (HRCP) göre, temmuz ayından beri bu dağlık bölgede, Şii ve Sünni aşiretler arasında yaşanan şiddet olaylarında 70'ten fazla kişi hayatını kaybetti.

Periyodik olarak aşiret ve mezhep çatışmaları patlak veriyor, ardından bir aşiret konseyi (Jirga) tarafından ateşkese varıldığında şiddet sona eriyor. Haftalar ya da aylar sonra yeniden başlıyor.

Temmuz, eylül ve ekim aylarında Kurram ölümcül olaylara tanık oldu. O tarihten bu yana polis, diğer din mensuplarının yaşadığı bölgelere taşınan aileleri takip ediyor.

Bölgede farklı inançlara sahip kabileler arasındaki çatışmalar, özellikle toprak meselesiyle ilgilidir. Kabilelerin namus kurallarının güçlü olduğu yerlerde, genellikle güvenlik güçlerinin sürdürmekte zorlandığı düzene üstün gelirler.