İran'ın tepkisi… İsrail hazırlık yapıyor ancak savaş beklemiyor

İsrail ordusu hem savunma hem de saldırıya hazırlanırken, İsrailliler gıda, su ve yakıt almak için çabalıyor.

 İsrail Demir Kubbe'si 4 Ağustos'ta Lübnan'dan ateşlenen roketleri engelledi. (AP)
İsrail Demir Kubbe'si 4 Ağustos'ta Lübnan'dan ateşlenen roketleri engelledi. (AP)
TT

İran'ın tepkisi… İsrail hazırlık yapıyor ancak savaş beklemiyor

 İsrail Demir Kubbe'si 4 Ağustos'ta Lübnan'dan ateşlenen roketleri engelledi. (AP)
İsrail Demir Kubbe'si 4 Ağustos'ta Lübnan'dan ateşlenen roketleri engelledi. (AP)

Hamas lideri İsmail Heniyye'nin Tahran'da öldürülmesinden iki hafta sonra İsrail, İran'ın nasıl bir karşılık vereceğini merakla bekliyor. İsrailli yetkililer, İran'ın doğrudan bir yanıtına hazırlanıyor olsalar da, bunun doğrudan bir çatışma ya da savaşa yol açmayacağı konusunda bir ölçüde rahatlar. Aynı durum Heniyye suikastından bir gün önce Fuad Şükür'ün İsrail tarafından öldürülmesine Hizbullah'ın vermesi beklenen yanıt için de geçerli.

İran ve Hizbullah yanıtın kaçınılmaz olduğunu vurgularken, İsrail'de perşembe günü yapılacak görüşmelerde Hamas'la Gazze'deki savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varılması halinde bunun gerçekleşmeyebileceği yönünde bilgiler dolaşıyor.

Bununla birlikte İsrail dünden (pazartesi) bu yana alarm durumunu yükseltti ve İsrail helikopterlerinin Lübnan'la olan kuzey sınırında yoğun uçuş gerçekleştirdiği ve sınır boyunca kara kuvvetlerine büyük bir alarm verildiği görüldü.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ‘Tahran ve Beyrut'tan kaynaklanan tehditlerin gerçekleştiği’ bir duruma hazırlık olarak İsrail'in savunmasını güçlendirdiğini ve ‘saldırı seçenekleri’ geliştirdiğini açıkladı.

sdfvegrth
İsmail Heniyye'nin 1 Ağustos'ta Tahran'da düzenlenen cenaze töreninden (AP)

Dün başlayan İsrail hazırlıkları, saldırının daha olası hale geldiği bilgisiyle bağlantılı görünüyor. Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre üç üst düzey İranlı yetkili, İran'ın Heniyye suikastı nedeniyle İsrail'e vereceği yanıtın ertelenmesinin tek yolunun bu hafta yapılması beklenen görüşmelerde Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına varılması olduğunu ifade etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN ve Kanal 13 televizyonu pazar akşamı, İsrail'in güncellenmiş değerlendirmesinin Tahran'ın bu hafta büyük bir saldırı başlatma niyetinde olduğu yönünde olduğunu bildirdi.

Kanal 13'ün bildirdiğine göre İran ve Hizbullah, eşzamanlı ya da ardışık olarak ortak bir saldırı düzenlemeyi düşünüyor. Diğer yandan Heniyye ve Şükür suikastına yanıt verilmesini geciktiren faktörlerden biri de Fransa'nın İran ve Hizbullah'a pazar günü sona eren Paris Olimpiyatları sırasında büyük bir saldırı düzenlememeleri için baskı yapmasıydı.

Söz konusu haberlerle birlikte İsrail ordusu savunma ve saldırı pozisyonu aldı. Diğer taraftan sağlık ve tıp merkezlerinin yanı sıra büyük şirketler daha fazla jeneratör satın almaya başladı. İsrailliler ise gıda, su ve yakıt almaya koştu.

Bu durum, büyük havayolu şirketlerinin İsrail'e ve bölgedeki diğer ülkelere uçuşlarını iptal etmesiyle ortaya çıktı.

İsrailli internet siteleri, yiyecek satın almak için acele eden insanların görüntülerini yayınladı. Öte yandan Lübnan'dan ya da diğer bölgelerden hassas füze saldırıları olması durumunda İsrail şehirlerinin çoğunda tamamen elektrik kesintisi yaşanması ihtimaline karşı sağlık merkezlerinin önüne jeneratörler yerleştirildi.

Bir panik halini andıran bu durum İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari'yi dün sürpriz bir basın toplantısı düzenleyerek İsrail iç cephesine yönelik talimatlarda herhangi bir değişiklik olmadığını ve herhangi bir olay meydana gelmesi halinde talimatlardaki değişikliğin derhal duyurulacağını açıklamaya sevk etti.

sdferg
Gazze Şeridi sınırında konuşlandırılan bir İsrail tankı, 13 Ağustos. (İsrail ordusu - AFP)

Hagari, sınırdaki kara kuvvetlerinin artırıldığını, alarm ve hazırlık durumunun yükseltildiğini ve her türlü senaryoya hazırlık olarak Lübnan semalarında ve diğer cephelerde hava sortilerinin artırıldığını söyleyerek İsraillilere güven vermeye çalıştı. Hagari, “İsrail ordusu ve emniyet teşkilatı, İran ve Hizbullah başta olmak üzere düşmanlarımızı ve Ortadoğu'daki gelişmeleri izliyor ve durumu sürekli olarak değerlendiriyor. Kuvvetlerimiz yüksek bir hazırlık seviyesiyle konuşlandırıldı ve hazırlandı. Herhangi bir cepheden gelebilecek her türlü saldırıyla başa çıkacak güçteyiz” ifadelerini kullandı.

Bunun öncesinde İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, Kuzey ve Güney Bölge komutanlarının katılımıyla Genelkurmay Başkanlığı'nda bir toplantı düzenledi.

Halevi, beklenen herhangi bir saldırı senaryosuyla başa çıkmak için bir dizi saldırı ve savunma planını onayladı.

Ancak İsrail, tüm bunların bir savaşa yol açmayacağından emin. Çünkü İran'ın bir savaş istemediği ve ABD'nin doğrudan müdahalesinden korktuğu düşünülüyor.

İsrail Kanal 12 televizyonu, USS Georgia saldırı denizaltısının Akdeniz kıyılarına varışıyla ilgili bir haber yayınladı. ‘Kırmızı çizgiyi’ geçen herkese saldırabilecek bu denizaltının bölgeye gönderilmesi geniş yankı buldu. Haberde, “Akdeniz'e ulaşan denizaltı (USS Georgia), ABD Başkanı Joe Biden'ın niyet beyanının bir parçasıdır” denildi. Kanal ayrıca, “İranlılar denizaltıyı gördüklerinde ne anladılar?” diye sordu.

Maariv gazetesi ise şöyle yazdı: “Tahran'ın karşı karşıya olduğu zorluk, İsrail ve ABD ile doğrudan bir çatışmaya girmeden ülkenin muhafazakâr hareketini ve bölgesel müttefiklerini tatmin edecek kadar güçlü bir yanıt vermektir. Rejimin ana hedefi, ekonomik zorluklarla başa çıkmanın yanı sıra İslam Cumhuriyeti'nin hayatta kalmasıdır.”

Peki İsrail saldırıya nasıl karşılık verebilir?

Pazar günü erken saatlerde Gallant acemi askerlere, İran ve Hizbullah'tan benzeri görülmemiş bir saldırıya uğraması halinde İsrail'in daha önce hiç yapmadığı şekilde hareket edeceğini söyledi.

Tel Hashomer Üssü’nde acemi erlere hitap eden Gallant, “Büyük yeteneklerimiz var. Umarım bunu dikkate alırlar ve başka cephelerde savaş çıkarmazlar” şeklinde konuştu.



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.