Bölge diplomasi ve gerilimi tırmandırma yarışı içinde

Tel Aviv, Şam ve Beyrut izlerken, Bağdat ve Amman Tahran'ın saldırını bekliyor

İsmail Heniyye'nin 1 Ağustos'ta Tahran'daki cenaze töreni (AP)
İsmail Heniyye'nin 1 Ağustos'ta Tahran'daki cenaze töreni (AP)
TT

Bölge diplomasi ve gerilimi tırmandırma yarışı içinde

İsmail Heniyye'nin 1 Ağustos'ta Tahran'daki cenaze töreni (AP)
İsmail Heniyye'nin 1 Ağustos'ta Tahran'daki cenaze töreni (AP)

Diplomasi ile gerilimi tırmandırma arasındaki yarışta Şarku’l Avsat bölgedeki beş başkentin beklenti durumunu izledi.

Tel Aviv'de İran'ın tepkisinin savaşa yol açma ihtimali düşük olsa da alarm durumu yükseltildi ve "saldırı seçenekleri" geliştirildi. Amman ise herhangi bir İsrail-İran çatışması sırasında hava sahasına girilmemesini sağlamak için önlemler aldı.

Lübnan'da İran'ın karşılık vermesi ve Hizbullah'ın da buna katılması olasılığı vatandaşların yaşamına yansıdı; temel ihtiyaç maddelerine hücum edildi ve çok sayıda gurbetçi büyükelçiliklerinin talebi üzerine ülkeyi terk etti.

Şam'da, Suriye'nin hava sahasının olası bir karşılık için sıçrama tahtası olarak kullanılması ihtimaline rağmen, resmi medyanın İran'ın tepkisinin yansımalarını analiz etmekten kaçındığı kaydedildi.

Bağdat'ta, İran ve vekillerinin İsrail'e karşılık vermesi halinde Irak'ın bölgedeki en endişeli ülkeler arasında yer alacağına inanılıyor, zira Irak'ın semaları ve toprakları İran füzeleri için ana ve belki de tek kanal olacak.



Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
TT

Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yayınlanan istatistiklere göre, 2023 yılında dünya genelinde en az 85 bin kadın ve kız çocuğu, çoğunluğu aile üyeleri tarafından olmak üzere, kasten öldürüldü ve kadın cinayetlerinin “önlenebilir” seviyesinin “endişe verici” olduğu belirtildi.

Viyana'daki Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ve New York'taki BM Kadın Birimi tarafından hazırlanan bir raporda, 2023 yılında öldürülen 85 bin kadının yüzde 60'ının, yani her gün ortalama 140 ya da her on dakikada bir kadının, “kocalarının ya da diğer aile üyelerinin” kurbanı olduğu belirtilerek, kadınlar için “evin en tehlikeli yer olmaya devam ettiği” kaydedildi.

Raporda, bu olgunun "sınırları aşarak tüm sosyal grupları ve yaş gruplarını etkilediği" ifade edilerek, Karayipler, Orta Amerika ve Afrika'nın en çok etkilenen bölgeler olduğu, ardından bu bölgeleri Asya'nın takip ettiği belirtildi.

Amerika ve Avrupa kıtalarında kadın cinayetlerinin çoğunluğu hayat arkadaşları tarafından işlenirken, dünyanın geri kalanında çoğu vakada katilleri aile bireyleri oluşturuyor.

Bazı ülkelerdeki verilere göre, birçok mağdur ölmeden önce fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddete maruz kaldıklarını bildirdi. Raporda, örneğin "ihtiyati tedbirler ve adli emirler" yoluyla "birçok cinayetin önlenebileceği" ortaya çıktı.

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) 107 ülkeden aldığı rakamları analiz ettiği rapora göre, bir eğilimin tespit edilebildiği bölgelerde kadın cinayeti oranı 2010 yılından bu yana sabit kalmış veya çok az bir düşüş göstermiştir; bu da bu tür şiddetin “sosyal uygulamalara ve normlara kök saldığını” ve ortadan kaldırılmasının zor olduğunu göstermektedir.

Şarku’l Avsat’ın rapordan aktardığına göre, birçok ülkede gösterilen çabalara rağmen “kadın cinayetleri endişe verici düzeyde.” Ancak BM Kadın Birimi İcra Direktörü'nden alıntı yapılan bir basın açıklamasında, bu gerçeğin "kaçınılmaz bir kader olmadığı" ve ülkelerin yasama yönünü güçlendirmesi ve veri toplama sürecini iyileştirmesi gerektiği vurgulandı.