Pakistan ve Afganistan uçurumun kenarında

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin üçüncü yıldönümünde İslamabad sahneyi nasıl görüyor?

Bannu'da ordu karargahına düzenlenen intihar saldırısının ardından protestocular barış çağrısında bulundu, 26 Temmuz 2024
Bannu'da ordu karargahına düzenlenen intihar saldırısının ardından protestocular barış çağrısında bulundu, 26 Temmuz 2024
TT

Pakistan ve Afganistan uçurumun kenarında

Bannu'da ordu karargahına düzenlenen intihar saldırısının ardından protestocular barış çağrısında bulundu, 26 Temmuz 2024
Bannu'da ordu karargahına düzenlenen intihar saldırısının ardından protestocular barış çağrısında bulundu, 26 Temmuz 2024

Kaswar Klasra

ABD'nin 2021 yılında Afganistan’dan kaotik bir şekilde çekilmesinin ardından Taliban’ın ülkenin kontrolünü yeniden ele geçirdi. ABD Başkan Joe Biden, Afganistan’da Taliban iktidarının başlamasının üzerinden bir yıldan az bir süre geçmişken, bir zamanlar Usame bin Ladin'in sığınağı olan ülkenin ‘bir daha asla teröristler için güvenli bir sığınak olmayacağı’ konusunda dünyaya güvence verdi. Ancak gerçekler, Biden'ın verdiği güvencenin garanti olmadığını açıkça ortaya koydu.

Kabil'deki Taliban yönetimi, ABD'nin çekilmesinin üçüncü yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken Afganistan bağlantılı uluslararası terör tehditlerindeki artış, hükümetleri bir zamanlar 11 Eylül 2001 saldırılarının arkasındaki beyinlere ev sahipliği yapan ülkenin yeniden küresel emelleri olan militan grupların yuvası haline gelmesinden endişeleniyorlar.

Aralarında Pakistan Talibanı'nı (Tehrik-i-Taliban Pakistan/TTP) ve DEAŞ’ın da bulunduğu terörist gruplar Afganistan'da kendilerine sığınak bulmuş durumdalar ve kontrol alanlarını genişletmeye çalışıyorlar.

Batılı yetkililer, TTP ve Taliban'ın Ortadoğulu baş düşmanı olan radikal grubun Afganistan kolu Horasan Vilayeti İslam Devleti’nin (ISKP) dünya barışı için potansiyel tehditler olarak ortaya çıktığını düşünüyorlar. Pakistan ise Afganistan'a yakınlığı nedeniyle ABD'nin çekilmesinden bu yana yeni bir terör dalgasıyla karşı karşıya.

ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinden bu yana Pakistan'da sınır ötesi saldırılar arttı. Pakistan hükümeti, Afganistan ile gerilimin ciddi bir şekilde tırmanması üzerine Pakistan'ın kuzeybatısındaki Bannu eyaletinde bulunan Bannu Komutanlığı’na düzenlenen silahlı saldırıyı protesto amacıyla Afganistan’dan üst düzey bir diplomatı çağırdı. 15 Temmuz'da meydana gelen saldırıda bir teröristin patlayıcı yüklü bir aracı komutanlığın dış duvarına çarpmış ve ardından Pakistan askerleriyle saldırganlar arasında çatışma çıkmıştı. Olayda 8 Pakistan askeri ölürken 10 kişilik saldırgan grubun tamamı da yaralanmıştı.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ve sert bir dil kullanılan açıklamada, Afganistan merkezli Hafız Gul Bahadur grubunu saldırıyı düzenlemekle suçladı. Bakanlık, Kabil'in TTP ve DEAŞ da dahil olmak üzere Afgan topraklarından faaliyet gösterdiğini iddia eden gruba ve diğer terör örgütlerine karşı derhal ve kararlı bir şekilde harekete geçmesini istedi.

Pakistan’a karşı ‘organize bir komplo’ olarak tanımladığı olayla ilgili derin endişesini dile getiren İslamabad hükümeti, özellikle Belucistan ve Hayber Pahtunhva eyaletlerinde son zamanlarda artan terör saldırılarına dikkati çekti. Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, 25 Temmuz'daki Bakanlar Kurulu toplantısında Pakistan'ın sınır ötesi saldırılara müsamaha göstermeyeceğini söyledi. Şerif, Kabil hükümetini, Pakistan ile ateşkes anlaşmasının 2022 yılında sona ermesinin ardından saldırılarına yeniden başlayan TTP’ye karşı harekete geçmeye çağırdı.

Afganistan, TTP ve DEAŞ üyeleri için güvenlik bir sığınak olduğu iddialarını sürekli olarak reddetti. Ancak iki ülke arasındaki gerilim Afganistan'da teröristlerin saklandığına dair haberlerle daha da kötüleşti. Teröristlere güvenli liman olan bölgeler, Pakistan ve Afganistan arasında başlıca anlaşmazlık nedeni haline geldi. Taliban hükümetinin Afganistan'daki terörist gruplara karşı harekete geçememesi, İslamabad'ın teröristlerin sığınaklarına askeri operasyonlar düzenlemesine neden oldu, ancak operasyonlar Taliban hükümetini kızdırdı.

Pakistan’a karşı ‘organize bir komplo’ olarak tanımladığı olayla ilgili derin endişesini dile getiren İslamabad hükümeti, son zamanlarda artan terör saldırılarına dikkati çekti.

Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Muhammad Asif, geçtiğimiz ay Pakistan'ın bahsi geçen terör örgütlerinin mevzilerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini doğruladı. Geçtiğimiz mart ayında bu türden sadece bir saldırı gerçekleştirdiğini kabul ederken, Pakistan'ın Afganistan'daki operasyonlarına devam edeceğini belirten Asif, bu eylemlerin meşruiyetine ilişkin endişeleri reddederek ülkesinin meşru müdafaa hakkını savundu.

asdefrgt
Pakistan’ın Bannu eyaletinde bir komutanlık binasına düzenlenen intihar saldırısının ardından yükselen dumanlar, 15 Temmuz 2024 (AFP)

Pakistan Savunma Bakanı, geçtiğimiz ay İslamabad'da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Afganistan'da operasyonlar yürüttüğümüz doğru ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Onlara kek ve pasta ikram edecek değiliz. Eğer saldırıya uğrarsak karşılık veririz” ifadelerini kullandı. Asif, ayrıca Pakistan'ın Taliban'ı olası saldırılar konusunda bilgilendirmediğini söyleyerek saldırıların önceden bilindiğine dair iddiaları reddetti.

Pakistan ordusunun, Afganistan topraklarında gerçekleştirdiği operasyonlara sert tepki gösteren Taliban, hava saldırılarını Afganistan'ın egemenliğinin ihlali olarak nitelendirdi ve saldırıların devam etmesi halinde ‘sonuçlarına katlanılacağı’ uyarısında bulundu. Afganistan geçici hükümeti Savunma Bakanı Sözcüsü İnayetullah Harezmi, Asif'in ‘sorumsuzca ve bölgesel istikrarı tehdit edici’ olarak nitelendirdiği açıklamalarını kınadı.

Taliban’ın 2021 yılında ülkenin kontrolünü ele geçirmesinden bu yana Pakistan ve Afganistan arasındaki gerilim arttı ve Pakistan, TTP’nin bir uzantısının Afganistan'da saklandığını iddia ediyor. Pakistanlı yetkililer, basına yaptıkları açıklamalarda, TTP’nin Pakistan'a saldırmak için Afganistan topraklarını kullanmasına izin verilmemesini talep etmelerine rağmen Taliban’ın TTP’ye karşı harekete geçme konusunda isteksiz davrandığını söylediler.

Ancak TTP, Pakistan'a karşı terör eylemleri düzenlemeyi sürdürüyor. Pakistan kolluk kuvvetleri ve Pakistan genelinde yaşayan Çinliler TTP tarafından mağdur edilmeye devam ediyor. Geçtiğimiz mart ayında bir intihar bombacısının aracını Pakistan'ın kuzeybatısındaki bir hidroelektrik projesinde çalışan bir grup Çinli mühendisin üzerine sürmesi sonucu beş Çinli mühendis hayatını kaybetti. Pakistan ordusu, saldırının komşu ülke Afganistan'da planlandığını ve bombacının da bir Afgan vatandaşı olduğunu iddia etti.

İslamabad'ın TTP’nin Afganistan'da bu tür saldırılara karıştığına ve saklandığına dair ‘çürütülemez’ kanıtlar sunmasına rağmen Taliban hükümetinin henüz harekete geçmemesi, Pakistan'ı dehşete düşürdü. Pakistan’ın eski Geçici Başbakanı Enver-ul Hak Kakar, gazetecilere yaptığı açıklamada, Pakistanlı yetkililerin topraklarının herhangi bir ülkeye karşı kullanılmasını önlemek için defalarca kez talepte bulunmalarına rağmen, Taliban yönetiminin bu tür saldırıları ‘kolaylaştırdığına’ dair çürütülemez kanıtlar topladıklarını vurguladı. Kakar, Pakistan'da on beş Afgan vatandaşının intihar saldırılarına karıştığını ve Pakistan kolluk kuvvetleriyle çıkan çatışmalarda 64 kişinin öldüğünü de sözlerine ekledi.

Pakistan'ın elinde Afganistan'da teröristlerin saklandığına ve Taliban hükümetinin onlara gizli destek verdiğine dair çok sayıda kanıt olduğunu söyleyen Kakar, İslamabad’ın tüm bu kanıtları Kabil'le defalarca kez paylaştığını, ama hiçbir sonuç alamadığını belirtti.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından temmuz ayı ortalarında yayınlanan ve Pakistan'ın iddialarını doğrulayan bir rapor, durumu daha da karmaşık hale getirdi. Rapo TTP’nin tahminen 6 bin ila 6 bin 500 üyesiyle Afganistan'daki ‘en büyük terörist grup’ olarak tanımlıyordu. Grubun El Kaide'den destek ve eğitim aldığı belirtilen raporda, bölgede şiddet ve istikrarsızlığın artma potansiyeline ilişkin endişeler dile getirildi. Raporda ayrıca Taliban'dan TTP’ye yapıldığı iddia edilen silah ve mali destek transferlerinin ayrıntıları da yer aldı.

“Pakistanlı yetkililer, Afganistan topraklarının herhangi bir ülkeye karşı terör eylemleri düzenlemek amacıyla kullanılmasına izin verilmemesi için defalarca kez talepte bulunmalarına rağmen, Taliban yönetiminin bu tür saldırıları ‘kolaylaştırdığına’ dair çürütülemez kanıtlar toplandı.

Taliban’ın Afganistan'da ISKP dışında yabancı terörist grup bulunmadığı yönündeki iddialarına rağmen BM Analitik Destek ve Yaptırımları İzleme Ekibi’nin 10 Temmuz 2024 tarihli raporuna göre BM üyesi ülkeler, yirmiden fazla grubun ülkede faaliyet göstermeye devam ettiğini, fiili makamların gözetimi ve İstihbarat Genel Müdürlüğü'nün denetimi altında hareket özgürlüğünün tadını çıkardığını bildirdi.

guk
TTP tarafından dağıtılan ve bazı üyelerinin açıklanmayan bir yerde çekilmiş bir fotoğrafı, 17 Aralık 2014 (AFP)

BM’nin yayınladığı rapor, TTP ile El Kaide arasındaki iş birliğinin artmasının örgütü ‘dış bölgesel bir tehdide’ dönüştürebileceği endişesini dile getirdi. El Kaide tarafından verilen eğitimin, TTP'nin taktiklerini değiştirmesine ve sağlam hedeflere karşı üst düzey saldırılar düzenlemesine yol açtığı belirtilen raporda, TTP’ye silah transferinin yanı sıra DEAŞ’lı mahkumların yasaklı Pakistan uzantısına katılmaları için gerekli onayın alınmasından sonra yerel hapishanelerden salıverildikleri vurgulandı.

Raporda, Taliban'ın TTP üzerinde finansman yoluyla nasıl baskı kurduğu ayrıntılı olarak anlatıldı. Raporda ayrıca Taliban’ın TTP lideri Müftü Nur Veli Mesud’a aylık olarak 3,5 milyon Afgan lirası (50 bin 500 dolar) verirken aynı zamanda onu bağışçılardan ek gelir kaynakları aramaya yönlendirdiği bildirildi.

Pakistan, bir yandan tansiyon yükselirken artan gerilimi dizginlemek ve sınırları içerisinde faaliyet gösteren terörist grupları hedef almak amacıyla 'İstikrar için Kararlılık' adını verdiği yeni bir askeri operasyon başlattı. Ancak operasyon eleştirilere ve bölgesel güvenlik açısından daha geniş kapsamlı sonuçlarına ilişkin soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Bazı analistler operasyonun, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) ile bağlantılı projelerde çalışan vatandaşlarının güvenliği konusunda endişelerini dile getiren Çin’in baskısıyla başlatılmış olabileceğini öne sürdüler.

Geçtiğimiz mart ayında Pakistan'ın kuzeybatısındaki bir hidroelektrik projesinde çalışan beş Çinli mühendis intihar saldırısında hayatını kaybetti. Pakistanlı yetkililer, intihar saldırısının Afganistan'da planlandığını iddia ettiler.

Pakistan, terörist grupların yarattığı tehdide ve Afganistan'la olan karmaşık jeopolitik dinamiklere direnmeye devam ederken, uluslararası toplum da bu durumu yakından izliyor.

Her ikisi de önemli stratejik ve güvenlik çıkarlarına sahip olan iki ülke arasında devam eden anlaşmazlık, terörle mücadele ve bölgede istikrarın korunmasına yönelik daha kapsamlı zorlukları ortaya koyuyor. Gergin diplomatik kanallar ve tırmanan askeri eylemlerle birlikte, daha ciddi bir çatışma potansiyeli ortaya çıkıyor ve Güney Asya’da barış ve güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Bannu saldırısı ve sonrasında yaşananlar Pakistan ve Afganistan arasındaki geçmişten beri süregelen sorunları yeniden gündeme getirdi. Sadece ilgili iki ülke için değil, tüm bölge için potansiyel yansımaları olan bu durum son derece istikrarsız bir şekilde devam ediyor. Uluslararası toplumun arabuluculuk yapma ve bu gerilimleri ele alma konusundaki rolü, gerilimin daha da tırmanmasını önlemenin yanında barışa ve istikrara giden yolu açması açısından da hayati bir önem taşıyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Trump'ın fiyat söylemlerine Cumhuriyetçiler de inanmıyor

Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
TT

Trump'ın fiyat söylemlerine Cumhuriyetçiler de inanmıyor

Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)

Hafta sonu yayımlanan iki yeni anket, Amerikalıların tatil sezonuna girerken hayat pahalılığı konusunda hâlâ ciddi sıkıntı içinde olduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın bu konuda yeterli çaba göstermediğini düşündüğünü ortaya koydu.

CBS News/YouGov'un yaptığı ankete göre, Amerikalıların yüzde 60'ı, Trump'ın fiyatları ve enflasyonu olduğundan daha iyi gösterdiğine inanıyor. Buna karşılık, yüzde 27'si Trump'ın enflasyonu ve günlük tüketim mallarının maliyetlerini olduğu gibi, yüzde 13'ü ise enflasyon ve fiyatlar hakkındaki haberleri olduğundan daha kötü gösterdiğini söylüyor.

Ancak ankete katılan 10 Cumhuriyetçiden 4'ü, başkanın alım gücünü olduğundan daha iyi gösterdiğini söylüyor. Ayrıca Cumhuriyetçilerin yüzde 25'i Trump'ın enflasyonla başa çıkma biçimini onaylamıyor ve yüzde 29'u fiyatların arttığını söylüyor.

Ayrıca Cumhuriyetçilerin yüzde 32'si Trump yönetiminin politikalarının gıda ve market alışverişi için ödedikleri fiyatları artırdığını söylüyor. Aynı oranda Cumhuriyetçiyse bu politikaların gıda ve market alışverişi fiyatlarını düşürdüğünü söylüyor.

Ağırlıklı olarak alım gücü ve hayat pahalılığından bahseden Demokratlar, bu ay Kaliforniya'dan Georgia'ya, New Jersey ve Virginia'ya kadar ülke genelinde seçimleri silip süpürdü.

Bu mesaj, özellikle 2024'te Trump'a oy veren Latin kökenli seçmenler de dahil beyaz olmayan seçmenler arasında yankı buldu. Anket, Hispaniklerin yüzde 70'inin Trump'ın politikalarının gıda ve market fiyatlarının artmasına neden olduğunu, yüzde 68'inin mal ve hizmet fiyatlarının arttığını ve yüzde 60'ının Trump'ın fiyatları ve enflasyonu olduğundan daha iyi gösterdiğini söylediğini ortaya koydu.

ABD Başkanı alım gücünü tekrar tekrar "yeni bir kelime" ve "Demokratların bir kandırmacası" diye niteliyor. Ancak cuma günü, çoğunlukla kira maliyetlerine odaklanan ve otobüsleri ücretsiz, çocuk bakımınıysa evrensel hale getirme sözü veren, bu ay belediye başkanlığında diğer Demokratları geride bırakarak New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani'yi Oval Ofis'te ağırladı.

Birdenbire anlayış gösteren Trump, Mamdani'nin yanında, "İlginç bir sohbet ettik ve fikirlerinden bazıları gerçekten de benim fikirlerimle aynı" dedi.

G
New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani, 2025'te kendisine ve 2024'te ABD Başkanı Donald Trump'a oy veren birçok kişinin enflasyon ve hayat pahalığını dile getirdiğini söyledi (AP)

Politico tarafından yapılan bir başka anket, en çok hangi maliyetlerin Amerikalıların endişelendirdiğini ortaya koydu. Anket, Amerikalıların yüzde 45'inin karşılanması en zor yaşam maliyetinin market alışverişi olduğunu, yüzde 38'inin konut, yüzde 34'ünün sağlık hizmetleri ve yüzde 31'inin de elektrik faturaları olduğunu gösterdi.

Mamdani, görüşmeleri sırasında Trump'la birlikte hayat pahalılığına odaklanarak kendi seçimlerini kazandıklarını söyledi.

Mamdani, "Başkan'a, kampanyamızın odağının büyük ölçüde yaşam maliyeti krizi olduğunu ve başkana oy veren New Yorklulara sorduğumuzda, New York'ta oylarında bir artış gördüğümüzde, aynı konuya geri döndüklerini söyledim: Yaşam maliyeti, yaşam maliyeti, yaşam maliyeti" dedi. Buna karşılık Trump, New York'un enerji şirketi Con Edison'ın fiyatları düşürmesini sağlamaktan bahsetti.

Ancak yaşam maliyeti sadece sol görüşlü Demokratlara kazandırmadı. New Jersey'de ılımlı görüşlü Mikie Sherrill, elektrik zamlarının dondurulması çağrısında bulunarak valilik yarışını kazandı.

Independent Türkçe


Rusya, ABD’yle Meksika’nın arasını açmak istiyor

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
TT

Rusya, ABD’yle Meksika’nın arasını açmak istiyor

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)

Rusya, ABD'yle arasını bozmak istediği Meksika'daki dezenformasyon çalışmalarını yoğunlaştırdı.

New York Times'ın (NYT) haberinde, Rusya'nın Latin Amerika'daki dezenformasyon faaliyetlerini son iki yılda artırdığı belirtiliyor. Moskova yönetiminin ABD'yle bölgedeki müttefikleri arasında anlaşmazlık yaratmayı hedeflediği savunuluyor. 

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla NYT'ye konuşan kaynaklar, dezenformasyon kampanyasının Sputnik ve RT gibi Kremlin'e ait medya kuruluşları tarafından yürütüldüğünü ileri sürüyor. Özellikle ABD'nin en büyük ticaret ortağı olan Meksika'nın hedef alındığı aktarılıyor. 

NYT'nin incelediği "Meksika: RT'nin İstilası" başlıklı iç yazışmada, Meksika'nın başkenti Meksiko'daki Amerikan diplomatların, RT'nin ülkedeki "ani ve hızlı genişlemesi" hakkında uyarılarda bulunduğu görülüyor. 

Nisan 2024 tarihli yazışmada şu ifadelere yer veriliyor: 

RT'nin Meksika'daki agresif yatırımı, güvenilirliğini artırma ve ABD'yi zayıflatma stratejisi, halkın mevcut algısını değiştirme tehdidi yaratıyor. Meksika misyonunun, RT'nin iyi finanse edilen çabalarına karşı koymak için daha fazla kaynağa ihtiyacı var.

Meksiko'daki ABD Büyükelçiliği'nden gönderilen mesajda, RT en Español'un X'te çevrimiçi izlenme sayısının 2022'de 191 binden bir yıl sonra 715 milyona fırladığı aktarılıyor. 

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'daki varlığını artırdığı, potansiyel izleyici sayısının 670 milyona ulaştığı belirtiliyor.

RT'nin Meksika'da bu kadar yaygınlaşmasında, eski Devlet Başkanı López Obrador döneminde görev yapan ve Rusya yanlısı olmakla eleştirilen bazı yetkililerin etkili olduğu savunuluyor. Obrador'un devlet başkanlığı geçen yıl ekimde sonlanmış, yerine seçimleri kazanan Claudia Sheinbaum gelmişti. Sheinbaum da Obrador'un kurduğu iktidardaki Ulusal Yenilenme Hareketi (Morena) partisinden.

NYT, Obrador veya Morena yetkililerinin yorum taleplerine yanıt vermediğini aktarıyor.  

Meksiko'daki Rus Büyükelçiliği ise iddiaları reddederek Sputnik ve RT'yi Amerikan medyasına tarafsız alternatifler diye niteledi. 

Bazı uzmanlar Donald Trump yönetiminin dezenformasyona karşı mücadele de geride kaldığını söylüyor. Washington merkezli düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu'ndan Bret Schafer şu değerlendirmeyi yapıyor: 

ABD küresel bilgi alanından çekiliyor ve yerine Rusya giriyor. Rusya'nın ABD'nin kendi arka bahçesinde ABD'ye karşı harekete geçmesi bir bakıma Soğuk Savaş anlayışının bir ürünü. Ruslar nüfuz artırmak için Latin Amerika'yı uzun zamandır bir öncelik olarak görüyor.

2022'de başlayan Ukrayna savaşının ardından ABD, Kanada, Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği, RT'yi ve kuruluşun üst düzey isimlerini yaptırım listesine almıştı.

Independent Türkçe, New York Times, BBC


Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
TT

Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)

Afrika'nın güneyindeki Namibya'da seçim heyecanı yaşanıyor.

Çarşamba yapılacak oylamada kazanması beklenenlerden biri de Adolf Hitler Uunona.

59 yaşındaki siyasetçinin 2004, 2015 ve 2020'deki seçimlerden sonra olduğu gibi, bir kere daha Oshana Bölgesi'ndeki Ompundja'nın yerel meclisine girmeye hak kazanacağı öngörülüyor.

Güneybatı Afrika Halk Örgütü (SWAPO) üyesi, son seçimlerde oyların yüzde 85'ini almıştı. 

SWAPO, Namibya'nın 1990'da Güney Afrika'dan bağımsızlığını kazanmasından beri iktidar partisi konumunda. Sol görüşlere yakın parti, geçmişte sömürge yönetimine karşı mücadelesiyle dikkat çekmişti.

Uunona, 5 yıl önce Alman gazetesi Bild'e verdiği röportajda "Babam, Adolf Hitler'in hangi değerleri sembolize ettiğini bilmiyordu. Çocukken adım bana da çok normal geliyordu. Bu adamın tüm dünyayı fethetmeye çalıştığını büyüyünce anladım. Benim bu tür şeylerin hiçbiriyle işim yok" demişti. 

Arkadaşlarının kendisine Hitler demeden Adolf diye seslendiğini söyleyen Uunona, adını değiştirmeyeceğini belirtmişti:

Tüm resmi belgelerde bu şekilde yazıyor. Artık bunun için çok geç.

Uunona, ülkesinin The Namibian gazetesine verdiği röportajda da "Ben Hitler gibi değilim" ifadesini kullanmıştı.

2020'de Uunona'nın memleketinde görülen ve arka camında “Adolf Hitler” yazısı ve gamalı haç simgesi yer alan bir otomobil dikkat çekmişti.

Ancak Uunona bu aracın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmişti. 

1884 - 1915'te Alman sömürge yönetimi altında kalan Namibya’da Alman kökenli isimler bugün de yaygın olarak kullanılıyor.

1904 - 1908'de ülkedeki Ovaherero ve Nama halklarına yönelik bir soykırım kampanyası yürüten Alman İmparatorluğu, 70 bine yakın kişiyi öldürmüştü. 

Koloni dönemi sonrasında da Alman nüfuzu sürerken II. Dünya Savaşı'nın ardından bazı Naziler, Namibya'ya kaçmıştı.

1976'da New York Times'ta yayımlanan bir haber, Alman kökenli Namibyalıların birbirlerini hâlâ "Heil Hitler" diye selamladığını bildirmişti. 

Almanya'nın Afrika'da gerçekleştirdiği bu soykırımı resmen tanıması 2021'i buldu. Namibya liderleri hâlâ istedikleri tazminatı alamadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Post