Pakistan ve Afganistan uçurumun kenarında

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin üçüncü yıldönümünde İslamabad sahneyi nasıl görüyor?

Bannu'da ordu karargahına düzenlenen intihar saldırısının ardından protestocular barış çağrısında bulundu, 26 Temmuz 2024
Bannu'da ordu karargahına düzenlenen intihar saldırısının ardından protestocular barış çağrısında bulundu, 26 Temmuz 2024
TT

Pakistan ve Afganistan uçurumun kenarında

Bannu'da ordu karargahına düzenlenen intihar saldırısının ardından protestocular barış çağrısında bulundu, 26 Temmuz 2024
Bannu'da ordu karargahına düzenlenen intihar saldırısının ardından protestocular barış çağrısında bulundu, 26 Temmuz 2024

Kaswar Klasra

ABD'nin 2021 yılında Afganistan’dan kaotik bir şekilde çekilmesinin ardından Taliban’ın ülkenin kontrolünü yeniden ele geçirdi. ABD Başkan Joe Biden, Afganistan’da Taliban iktidarının başlamasının üzerinden bir yıldan az bir süre geçmişken, bir zamanlar Usame bin Ladin'in sığınağı olan ülkenin ‘bir daha asla teröristler için güvenli bir sığınak olmayacağı’ konusunda dünyaya güvence verdi. Ancak gerçekler, Biden'ın verdiği güvencenin garanti olmadığını açıkça ortaya koydu.

Kabil'deki Taliban yönetimi, ABD'nin çekilmesinin üçüncü yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken Afganistan bağlantılı uluslararası terör tehditlerindeki artış, hükümetleri bir zamanlar 11 Eylül 2001 saldırılarının arkasındaki beyinlere ev sahipliği yapan ülkenin yeniden küresel emelleri olan militan grupların yuvası haline gelmesinden endişeleniyorlar.

Aralarında Pakistan Talibanı'nı (Tehrik-i-Taliban Pakistan/TTP) ve DEAŞ’ın da bulunduğu terörist gruplar Afganistan'da kendilerine sığınak bulmuş durumdalar ve kontrol alanlarını genişletmeye çalışıyorlar.

Batılı yetkililer, TTP ve Taliban'ın Ortadoğulu baş düşmanı olan radikal grubun Afganistan kolu Horasan Vilayeti İslam Devleti’nin (ISKP) dünya barışı için potansiyel tehditler olarak ortaya çıktığını düşünüyorlar. Pakistan ise Afganistan'a yakınlığı nedeniyle ABD'nin çekilmesinden bu yana yeni bir terör dalgasıyla karşı karşıya.

ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinden bu yana Pakistan'da sınır ötesi saldırılar arttı. Pakistan hükümeti, Afganistan ile gerilimin ciddi bir şekilde tırmanması üzerine Pakistan'ın kuzeybatısındaki Bannu eyaletinde bulunan Bannu Komutanlığı’na düzenlenen silahlı saldırıyı protesto amacıyla Afganistan’dan üst düzey bir diplomatı çağırdı. 15 Temmuz'da meydana gelen saldırıda bir teröristin patlayıcı yüklü bir aracı komutanlığın dış duvarına çarpmış ve ardından Pakistan askerleriyle saldırganlar arasında çatışma çıkmıştı. Olayda 8 Pakistan askeri ölürken 10 kişilik saldırgan grubun tamamı da yaralanmıştı.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ve sert bir dil kullanılan açıklamada, Afganistan merkezli Hafız Gul Bahadur grubunu saldırıyı düzenlemekle suçladı. Bakanlık, Kabil'in TTP ve DEAŞ da dahil olmak üzere Afgan topraklarından faaliyet gösterdiğini iddia eden gruba ve diğer terör örgütlerine karşı derhal ve kararlı bir şekilde harekete geçmesini istedi.

Pakistan’a karşı ‘organize bir komplo’ olarak tanımladığı olayla ilgili derin endişesini dile getiren İslamabad hükümeti, özellikle Belucistan ve Hayber Pahtunhva eyaletlerinde son zamanlarda artan terör saldırılarına dikkati çekti. Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, 25 Temmuz'daki Bakanlar Kurulu toplantısında Pakistan'ın sınır ötesi saldırılara müsamaha göstermeyeceğini söyledi. Şerif, Kabil hükümetini, Pakistan ile ateşkes anlaşmasının 2022 yılında sona ermesinin ardından saldırılarına yeniden başlayan TTP’ye karşı harekete geçmeye çağırdı.

Afganistan, TTP ve DEAŞ üyeleri için güvenlik bir sığınak olduğu iddialarını sürekli olarak reddetti. Ancak iki ülke arasındaki gerilim Afganistan'da teröristlerin saklandığına dair haberlerle daha da kötüleşti. Teröristlere güvenli liman olan bölgeler, Pakistan ve Afganistan arasında başlıca anlaşmazlık nedeni haline geldi. Taliban hükümetinin Afganistan'daki terörist gruplara karşı harekete geçememesi, İslamabad'ın teröristlerin sığınaklarına askeri operasyonlar düzenlemesine neden oldu, ancak operasyonlar Taliban hükümetini kızdırdı.

Pakistan’a karşı ‘organize bir komplo’ olarak tanımladığı olayla ilgili derin endişesini dile getiren İslamabad hükümeti, son zamanlarda artan terör saldırılarına dikkati çekti.

Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Muhammad Asif, geçtiğimiz ay Pakistan'ın bahsi geçen terör örgütlerinin mevzilerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini doğruladı. Geçtiğimiz mart ayında bu türden sadece bir saldırı gerçekleştirdiğini kabul ederken, Pakistan'ın Afganistan'daki operasyonlarına devam edeceğini belirten Asif, bu eylemlerin meşruiyetine ilişkin endişeleri reddederek ülkesinin meşru müdafaa hakkını savundu.

asdefrgt
Pakistan’ın Bannu eyaletinde bir komutanlık binasına düzenlenen intihar saldırısının ardından yükselen dumanlar, 15 Temmuz 2024 (AFP)

Pakistan Savunma Bakanı, geçtiğimiz ay İslamabad'da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Afganistan'da operasyonlar yürüttüğümüz doğru ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Onlara kek ve pasta ikram edecek değiliz. Eğer saldırıya uğrarsak karşılık veririz” ifadelerini kullandı. Asif, ayrıca Pakistan'ın Taliban'ı olası saldırılar konusunda bilgilendirmediğini söyleyerek saldırıların önceden bilindiğine dair iddiaları reddetti.

Pakistan ordusunun, Afganistan topraklarında gerçekleştirdiği operasyonlara sert tepki gösteren Taliban, hava saldırılarını Afganistan'ın egemenliğinin ihlali olarak nitelendirdi ve saldırıların devam etmesi halinde ‘sonuçlarına katlanılacağı’ uyarısında bulundu. Afganistan geçici hükümeti Savunma Bakanı Sözcüsü İnayetullah Harezmi, Asif'in ‘sorumsuzca ve bölgesel istikrarı tehdit edici’ olarak nitelendirdiği açıklamalarını kınadı.

Taliban’ın 2021 yılında ülkenin kontrolünü ele geçirmesinden bu yana Pakistan ve Afganistan arasındaki gerilim arttı ve Pakistan, TTP’nin bir uzantısının Afganistan'da saklandığını iddia ediyor. Pakistanlı yetkililer, basına yaptıkları açıklamalarda, TTP’nin Pakistan'a saldırmak için Afganistan topraklarını kullanmasına izin verilmemesini talep etmelerine rağmen Taliban’ın TTP’ye karşı harekete geçme konusunda isteksiz davrandığını söylediler.

Ancak TTP, Pakistan'a karşı terör eylemleri düzenlemeyi sürdürüyor. Pakistan kolluk kuvvetleri ve Pakistan genelinde yaşayan Çinliler TTP tarafından mağdur edilmeye devam ediyor. Geçtiğimiz mart ayında bir intihar bombacısının aracını Pakistan'ın kuzeybatısındaki bir hidroelektrik projesinde çalışan bir grup Çinli mühendisin üzerine sürmesi sonucu beş Çinli mühendis hayatını kaybetti. Pakistan ordusu, saldırının komşu ülke Afganistan'da planlandığını ve bombacının da bir Afgan vatandaşı olduğunu iddia etti.

İslamabad'ın TTP’nin Afganistan'da bu tür saldırılara karıştığına ve saklandığına dair ‘çürütülemez’ kanıtlar sunmasına rağmen Taliban hükümetinin henüz harekete geçmemesi, Pakistan'ı dehşete düşürdü. Pakistan’ın eski Geçici Başbakanı Enver-ul Hak Kakar, gazetecilere yaptığı açıklamada, Pakistanlı yetkililerin topraklarının herhangi bir ülkeye karşı kullanılmasını önlemek için defalarca kez talepte bulunmalarına rağmen, Taliban yönetiminin bu tür saldırıları ‘kolaylaştırdığına’ dair çürütülemez kanıtlar topladıklarını vurguladı. Kakar, Pakistan'da on beş Afgan vatandaşının intihar saldırılarına karıştığını ve Pakistan kolluk kuvvetleriyle çıkan çatışmalarda 64 kişinin öldüğünü de sözlerine ekledi.

Pakistan'ın elinde Afganistan'da teröristlerin saklandığına ve Taliban hükümetinin onlara gizli destek verdiğine dair çok sayıda kanıt olduğunu söyleyen Kakar, İslamabad’ın tüm bu kanıtları Kabil'le defalarca kez paylaştığını, ama hiçbir sonuç alamadığını belirtti.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından temmuz ayı ortalarında yayınlanan ve Pakistan'ın iddialarını doğrulayan bir rapor, durumu daha da karmaşık hale getirdi. Rapo TTP’nin tahminen 6 bin ila 6 bin 500 üyesiyle Afganistan'daki ‘en büyük terörist grup’ olarak tanımlıyordu. Grubun El Kaide'den destek ve eğitim aldığı belirtilen raporda, bölgede şiddet ve istikrarsızlığın artma potansiyeline ilişkin endişeler dile getirildi. Raporda ayrıca Taliban'dan TTP’ye yapıldığı iddia edilen silah ve mali destek transferlerinin ayrıntıları da yer aldı.

“Pakistanlı yetkililer, Afganistan topraklarının herhangi bir ülkeye karşı terör eylemleri düzenlemek amacıyla kullanılmasına izin verilmemesi için defalarca kez talepte bulunmalarına rağmen, Taliban yönetiminin bu tür saldırıları ‘kolaylaştırdığına’ dair çürütülemez kanıtlar toplandı.

Taliban’ın Afganistan'da ISKP dışında yabancı terörist grup bulunmadığı yönündeki iddialarına rağmen BM Analitik Destek ve Yaptırımları İzleme Ekibi’nin 10 Temmuz 2024 tarihli raporuna göre BM üyesi ülkeler, yirmiden fazla grubun ülkede faaliyet göstermeye devam ettiğini, fiili makamların gözetimi ve İstihbarat Genel Müdürlüğü'nün denetimi altında hareket özgürlüğünün tadını çıkardığını bildirdi.

guk
TTP tarafından dağıtılan ve bazı üyelerinin açıklanmayan bir yerde çekilmiş bir fotoğrafı, 17 Aralık 2014 (AFP)

BM’nin yayınladığı rapor, TTP ile El Kaide arasındaki iş birliğinin artmasının örgütü ‘dış bölgesel bir tehdide’ dönüştürebileceği endişesini dile getirdi. El Kaide tarafından verilen eğitimin, TTP'nin taktiklerini değiştirmesine ve sağlam hedeflere karşı üst düzey saldırılar düzenlemesine yol açtığı belirtilen raporda, TTP’ye silah transferinin yanı sıra DEAŞ’lı mahkumların yasaklı Pakistan uzantısına katılmaları için gerekli onayın alınmasından sonra yerel hapishanelerden salıverildikleri vurgulandı.

Raporda, Taliban'ın TTP üzerinde finansman yoluyla nasıl baskı kurduğu ayrıntılı olarak anlatıldı. Raporda ayrıca Taliban’ın TTP lideri Müftü Nur Veli Mesud’a aylık olarak 3,5 milyon Afgan lirası (50 bin 500 dolar) verirken aynı zamanda onu bağışçılardan ek gelir kaynakları aramaya yönlendirdiği bildirildi.

Pakistan, bir yandan tansiyon yükselirken artan gerilimi dizginlemek ve sınırları içerisinde faaliyet gösteren terörist grupları hedef almak amacıyla 'İstikrar için Kararlılık' adını verdiği yeni bir askeri operasyon başlattı. Ancak operasyon eleştirilere ve bölgesel güvenlik açısından daha geniş kapsamlı sonuçlarına ilişkin soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Bazı analistler operasyonun, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) ile bağlantılı projelerde çalışan vatandaşlarının güvenliği konusunda endişelerini dile getiren Çin’in baskısıyla başlatılmış olabileceğini öne sürdüler.

Geçtiğimiz mart ayında Pakistan'ın kuzeybatısındaki bir hidroelektrik projesinde çalışan beş Çinli mühendis intihar saldırısında hayatını kaybetti. Pakistanlı yetkililer, intihar saldırısının Afganistan'da planlandığını iddia ettiler.

Pakistan, terörist grupların yarattığı tehdide ve Afganistan'la olan karmaşık jeopolitik dinamiklere direnmeye devam ederken, uluslararası toplum da bu durumu yakından izliyor.

Her ikisi de önemli stratejik ve güvenlik çıkarlarına sahip olan iki ülke arasında devam eden anlaşmazlık, terörle mücadele ve bölgede istikrarın korunmasına yönelik daha kapsamlı zorlukları ortaya koyuyor. Gergin diplomatik kanallar ve tırmanan askeri eylemlerle birlikte, daha ciddi bir çatışma potansiyeli ortaya çıkıyor ve Güney Asya’da barış ve güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Bannu saldırısı ve sonrasında yaşananlar Pakistan ve Afganistan arasındaki geçmişten beri süregelen sorunları yeniden gündeme getirdi. Sadece ilgili iki ülke için değil, tüm bölge için potansiyel yansımaları olan bu durum son derece istikrarsız bir şekilde devam ediyor. Uluslararası toplumun arabuluculuk yapma ve bu gerilimleri ele alma konusundaki rolü, gerilimin daha da tırmanmasını önlemenin yanında barışa ve istikrara giden yolu açması açısından da hayati bir önem taşıyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Elon Musk'ın George Soros'la siyasi rekabeti büyüyor

Forbes'a göre Musk'ın serveti 251,5 milyar dolar, Soros'unkiyse 7,2 milyar dolar (Reuters ve AFP)
Forbes'a göre Musk'ın serveti 251,5 milyar dolar, Soros'unkiyse 7,2 milyar dolar (Reuters ve AFP)
TT

Elon Musk'ın George Soros'la siyasi rekabeti büyüyor

Forbes'a göre Musk'ın serveti 251,5 milyar dolar, Soros'unkiyse 7,2 milyar dolar (Reuters ve AFP)
Forbes'a göre Musk'ın serveti 251,5 milyar dolar, Soros'unkiyse 7,2 milyar dolar (Reuters ve AFP)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), teknoloji milyarderi Elon Musk ve iş insanı George Soros'un siyasi rekabetini ortaya çıkardı.

WSJ, Musk'ın Macar asıllı Amerikalı milyarder Soros'un desteğiyle göreve gelen savcı Jose Garza'nın, Demokrat Parti ön seçimlerinde kaybetmesi için sürece müdahil olduğunu yazıyor. 

Haberde, Tesla CEO'su Musk'ın fonladığı Saving Austin adlı bir grubun, Soros'un desteklediği Garza'ya karşı karalama kampanyası yürüttüğü savunuluyor. 

Dezenformasyon içerikli ilanlar yayımlamaları ve mesajlar göndermeleri için gruba 650 bin dolara yakın fon sağlandığı öne sürülüyor. 

ABD'deki radyo, televizyon ve uydu iletişimlerini denetleyen Federal İletişim Komisyonu'nun belgelerine ve kimliğinin paylaşılmasını istemeyen kaynaklara dayandırılan haberde, Cumhuriyetçi lider Donald Trump'a desteğiyle de gündem olan Twitter CEO'su Musk'ın "siyasetle ilişkisinin sanılandan daha kapsamlı olduğu" ifade ediliyor. 

Dezenformasyon kampanyasında yayımlanan bazı el ilanlarında "Jose Garza, Austin sokaklarını pedofiller ve katillerle dolduruyor" ve "Bir sonraki kurban sizin sevdiğiniz biri olabilir" gibi ifadeler yer aldığına dikkat çekiliyor. 

Garza, ön seçimleri Demokrat rakibi Jeremy Sylestine'a karşı yüzde 67 oyla kazanmıştı. WSJ'nin aktardığına göre Garza'nın 5 Kasım'daki seçimlerde de başarı yakalaması öngörülüyor. 

Garza ve Sylestine, WSJ kendileriyle temasa geçene kadar Musk'ın faaliyetlerinden haberdar olmadığını savunuyor. Garza, WSJ'ye gönderdiği e-postada "Tüm ülke bu olayı dikkate almalı" ifadelerini kullanıyor.

Musk'a yakın bir kaynak, kendisiyle yaptığı bir konuşmada teknoloji milyarderinin "Soros'un etkisini azaltmak istediğini" söylediğini öne sürüyor. 

Geçen yıl Joe Rogan'ın podcast'ine katılan Musk, Soros için "Bence tüm insanlıktan nefret ediyor" demişti.

Garza'nın rakibi Sylestine için 1 milyon dolara yakın fon sağlandığı belirtiliyor. Bunlar, aralarında Musk'la yakın ilişkisi bulunan Palantir Technologies'in kurucu ortağı Joe Lonsdale'in de bulunduğu Cumhuriyetçilerin katkılarıyla gerçekleştirildi. 

Musk'ın gayriresmi politika danışmanı olarak görev yapan ve Trump yanlısı kampanyalarda yer alan Lonsdale, kayıtlara göre şubatta Sylestine'in kampanyasına 25 bin dolar verdi. 

Diğer yandan Musk'ın Sylestine'in kampanyasına doğrudan bağış yaptığına dair kayıt olmadığı aktarılıyor. Fakat milyarderin, kimliğini gizli tutarak finansal destek yapabilmek için Cumhuriyetçi siyasi danışmanlık şirketi Axiom Strategies'le iletişime geçtiği savunuluyor. 

Ayrıca Musk'ın Austin'deki Tesla genel merkezinde çalışanlara Garza yerine "suçlarla ilgili gerçekten kovuşturma yapacak birine" oy vermelerini söylediği öne sürülüyor. 

Haberde, 2020'deki seçimlerde Soros'un Garza'yı desteklemek için 450 bin dolara yakın bağış yaptığı ifade edilirken, iş insanının bu yıl herhangi bir adaya fon sağlamadığı bilgisi paylaşılıyor.

WSJ, Musk ve Soros'un iddialarla ilgili yorum talebini reddettiğini aktarıyor.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Post