Sabotaj, telefon dinleme, suikast planı... Almanya “ikinci” Soğuk Savaşı yaşıyor

Almanya Başbakanı Olaf Schulz şubat ayında Danimarka Başbakanı ile birlikte Rheinmetall'i ziyaret etti.
Almanya Başbakanı Olaf Schulz şubat ayında Danimarka Başbakanı ile birlikte Rheinmetall'i ziyaret etti.
TT

Sabotaj, telefon dinleme, suikast planı... Almanya “ikinci” Soğuk Savaşı yaşıyor

Almanya Başbakanı Olaf Schulz şubat ayında Danimarka Başbakanı ile birlikte Rheinmetall'i ziyaret etti.
Almanya Başbakanı Olaf Schulz şubat ayında Danimarka Başbakanı ile birlikte Rheinmetall'i ziyaret etti.

“Bir askeri üssün duvarlarında bulunan gizemli delikler”... ‘Almanya'nın en büyük silah üreticisi Rheinmetall'in başkanına suikast planı iddiası’... ‘Ordunun telefon dinleme skandalı’... Bunlar 1960'ların casusluk romanlarından hikayeler değil, bu yıl Almanya'da yaşanan gerçek olaylar.

Moskova tüm bu olaylardan kesin olarak sorumlu tutulamaz, ancak Berlin'in, Moskova ile savaşında Kiev'e askeri destek vermeye devam etmesi nedeniyle Almanya olası Rus sabotajlarına karşı yüksek alarmda.

 BBC'ye göre Rusya ve Ukrayna arasındaki şiddetli savaş devam ederken, Avrupa'nın yeni bir Soğuk Savaş'a sürüklenmesinden endişe ediliyor.

Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü'nde (merkezi Londra'da bulunan bir savunma ve güvenlik düşünce kuruluşu) araştırmacı olan Mark Galeotti “Soğuk Savaş'ı düşündüğümüzde, oyunun kurallarının netleştiği 1970'li yılları düşünme eğilimindeyiz... Bir bakıma şu anda Soğuk Savaş'ın ilk dönemlerindeyiz (1950'ler ve 1960'lar), yani çok daha zor bir dönemdeyiz” ifadelerini kullandı.

Peki, Soğuk Savaş yeniden alevlenirse, Avrupa'nın en büyük ekonomisi ve bir zamanlar Demir Perde tarafından ikiye bölünmüş bir ülke için nasıl görünür?

En büyük kriz geçen ay CNN'in, ABD'li yetkililerin Berlin'i, Rusya'nın Almanya'nın en büyük silah şirketi Rheinmetall'in CEO'sunu öldürmek için plan yaptığı iddiasıyla bilgilendirdiğini duyurması ile yaşandı. Kremlin haberi yalanladı ancak Almanya Dışişleri Bakanı Annalina Baerbock Rusya'yı “hibrit bir saldırganlık savaşı” yürütmekle eleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın BBC'den aktardığına göre Ukrayna için top mermileri ve askeri araçlar üreten Rheinmetall'in 61 yaşındaki CEO'su Armin Baberger'i öldürme planı başarılı olsaydı, Batı dünyasında “şok dalgaları” yaratacaktı.

Bundan kısa bir süre önce bir güvenlik açığı, casusların üst düzey Alman hava kuvvetleri yetkilileri arasındaki son derece hassas bir konuşmayı dinlemesine izin verdi. Bu konuşma daha sonra Rus televizyonunda yayınlanarak, Berlin'i çok utandırdı ve Almanya'nın Avrupa casuslukla mücadele portföyünde “uzun zamandır zayıf bir halka” olduğu suçlamalarına yol açtı.

Casusluk davasından haftalar sonra, iki Alman-Rus vatandaşı Bavyera'daki ABD askeri tesislerine sabotaj yapmayı planladıkları şüphesiyle tutuklandı. Baerbock, Rus Büyükelçisini çağırarak şikâyette bulundu: “Putin'in terörünü Almanya'ya taşımasına izin vermeyeceğiz.”

Geçtiğimiz hafta Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki iki askeri üssü besleyen su tesisatlarının duvarlarında delikler bulundu. Bu, birilerinin su kaynaklarını kirletmeye çalıştığından endişe edilmesine neden oldu.

Almanya, sabotaj eylemlerine hedef olan tek Avrupa ülkesi değil, ancak İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan ABD askeri üslerinin çoğuna ev sahipliği yapıyor. Mark Galeotti, Moskova'nın Almanya'yı büyük ama “gevşek” bir güç olarak gördüğünü ve bunun da onu ideal bir baskı noktası haline getirdiği değerlendirmesinde bulundu.

Kuzey Akım

Buna karşılık, son yıllarda Almanya'yı etkileyen bilinen en büyük sabotaj eylemi, 2022 yılında Rusya'dan Baltık Denizi'nin altından geçen Kuzey Akım doğalgaz boru hattının “bombalanması” oldu. Saldırı emrini kimin verdiğine dair spekülasyonlar o zamandan beri devam ediyor, ancak dramatik bir gelişme olarak Almanya Ukraynalı bir dalış eğitmeni hakkında tutuklama emri çıkardı.

Wall Street Journal geçen hafta “sınırlı” operasyonun özel sektör tarafından finanse edildiğini ancak Ukrayna tarafından denetlendiğini bildirmiş, Kiev ise bu haberi “saçmalık” olarak nitelendirerek reddetmişti.

Kuzey Akım bombalamaları nedeniyle Ukraynalı figürlerin gündemde olması, Almanya'daki tanıdık siyasi kanatlardan hükümetin Kiev'e verdiği desteğe yönelik yeni eleştirilere yol açtı.

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin genel başkanı Alice Weidel, Kiev'e yapılan "yardım ödemelerine" son verilmesi ve Kuzey Akım projesine verilen zarardan Ukrayna'nın “sorumlu tutulması” çağrısında bulundu.

'Tartışmalı' planlar

Soğuk Savaş'ın hayaleti Avrupa kıtasının üzerinde dolaşırken, dönemin politikaları Almanya'da da keskin ve beklenmedik bir şekilde yeniden gündeme geliyor. Alman hükümeti güvenliği arttırmak amacıyla kritik altyapının dayanıklılığını arttırmayı hedefleyen yeni bir yasa üzerinde çalışıyor. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Wieser “her alanda azami güvenlik önlemleri” alınması gerektiğini söyledi.

Buna ilave olarak, ABD'nin 2026'dan itibaren Almanya'da uzun menzilli füzeler konuşlandırmasına yönelik “tartışmalı” planlar da var. Rusya'nın Ukrayna'yı geniş çaplı işgali başladığında, Şansölye Olaf Schulz, Almanya'nın ulusal savunma ve güvenlik politikasında bir dönüm noktası yaşanacağı sözünü verdi.

Ancak hükümeti hem destekleyenler hem de eleştirenler, savunmaya yıllardır yapılan yetersiz yatırımın tersine çevrilmesinin ve Almanya'nın askeri geçmişinden büyük ölçüde etkilenmiş bir zihniyetin düzeltilmesinin zaman alacağını kabul ediyor. Mark Galeotti, meselenin sadece savunmayı yeniden inşa etmekle ilgili olmadığını, aynı zamanda siber güvenlik ve karşı istihbaratın da iyileştirilmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Güvenlik planlaması haftalar ya da aylar içinde değil, yıllar içinde gerçekleşir.”



Çin-Rusya işbirliğinin güçlenmesi, ABD'yi endişelendiriyor

Çin lideri Şi Cinping, mayısta Putin'i Pekin'de ağırlamıştı (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, mayısta Putin'i Pekin'de ağırlamıştı (Reuters)
TT

Çin-Rusya işbirliğinin güçlenmesi, ABD'yi endişelendiriyor

Çin lideri Şi Cinping, mayısta Putin'i Pekin'de ağırlamıştı (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, mayısta Putin'i Pekin'de ağırlamıştı (Reuters)

Çin ve Rusya'nın ortak askeri tatbikatları artırması ABD'yi endişelendiriyor.

Amerikan medya kuruluşu CNN'in analizinde, Pekin ve Kremlin'in geçen hafta düzenlediği geniş kapsamlı Okyanus-2024 tatbikatı, "ABD'ye yönelik bir gövde gösterisi" diye niteleniyor. 

Pasifik ve Arktik okyanusları başta olmak üzere Akdeniz, Hazar ve Baltık sularında gerçekleştirilen ve pazartesi günü sonlanan 7 günlük tatbikata 90 binden fazla asker, 500'den fazla savaş gemisi ve denizaltının yanı sıra en az 120 helikopter ve jet katıldı. 

Rusya lideri Vladimir Putin, bunun son 30 yıldır düzenlenen en büyük tatbikat olduğunu belirterek şunları söyledi:

Dost ülkelerimizle işbirliğimizi güçlendirmeye özel önem atfediyoruz. Bu, dünya genelinde jeopolitik gerilimin arttığı günümüzde özellikle önemlidir.

Alaska açıklarında temmuzda düzenlenen tatbikatta da Rus ve Çin ordularına ait bombardıman jetleri ilk kez birlikte uçuş yaparken görüntülendi. Diğer yandan Rusya'nın Alaska civarında son dönemde artan faaliyetlerinden rahatsız olan Amerikan ordusu, dün bölgeye asker sevk etti.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nin verilerine göre 2014-2023'te iki ülke orduları her yıl en az 4, en fazla 10 ortak askeri tatbikat ya da devriye gerçekleştirdi. 

Analizde, son dönemde Rusya ve Çin arasında artan askeri işbirliğinin Washington'da tedirginlik yarattığına dikkat çekilerek şu ifadelere yer veriliyor:

Ortak tatbikatlar, nükleer silaha sahip iki gücün gelecekte olasi bir çatışmada birlikte harekete edip etmeyeceğine dair soruları gündeme getiriyor.

Putin, ABD'nin Ukrayna cephesinde saldırganlığını artırması durumunda birçok kez nükleer silah kullanma tehdidinde bulunmuştu. 

Sidney'deki Yeni Güney Galler Üniversitesi'nden Alexander Korolev, Rusya-Çin işbirliğine dair şu yorumları paylaşıyor: 

NATO müttefikleri kadar etkili biçimde birlikte çalışacak seviyede değiller fakat stratejik ortaklıklarını ve uyumluluklarını geliştirip pekiştiriyorlar.

Analize göre Putin, NATO'nun genişlemesini engellemeyi hedeflerken, Çin lideri Şi Cinping de Tayvan'ın kontrolünü ve Güney Çin Denizi'nin hakimiyetini ele geçirmek istiyor. 

Diğer yandan bazı analistlerse Rusya ve Çin arasındaki işbirliğinin henüz net bir hedefi takip etmediğini savunuyor. ABD merkezli araştırma kuruluşu CNA'den Elizabeth Wishnick, şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

Örneğin Tayvan'a yönelik bir Çin saldırısını destekleyen Rus uçakları görecek miyiz ya da Filipinler'le bir çatışmada Rus gemileri Çin donanmasını destekleyecek mi? Pek zannetmiyorum. Sırf daha fazla askeri tatbikat yaptıkları için birbirleriyle uyum içinde hareket ettiklerini varsayamayız.

Independent Türkçe, CNN, CBS News, Moscow Times