"Hariciler" Pakistan ordusunun Taliban'a verdiği yeni isim

Mensuplarını terörist ya da militan, bazen de kötü adam olarak nitelendirirdi

Pakistan Talibanı üyeleri (Arşiv - dolaşımda)
Pakistan Talibanı üyeleri (Arşiv - dolaşımda)
TT

"Hariciler" Pakistan ordusunun Taliban'a verdiği yeni isim

Pakistan Talibanı üyeleri (Arşiv - dolaşımda)
Pakistan Talibanı üyeleri (Arşiv - dolaşımda)

Pakistan ordusu, yeni bir gelişme olarak Pakistan Talibanı savaşçılarını ve milislerini, İslam tarihinin ilk iç savaşı sırasında dördüncü halife Ali bin Ebu Talib'e karşı ayaklanan ve İslam'ın erken dönemlerine dayanan bir mezhebe atıfta bulunarak “Hariciler” olarak adlandırmaya başladı.

Pakistan ordusunun medya kanadı, Pakistan Talibanı (TTP) ve savaşçılarını rutin olarak terörist ya da militan, bazen de kötü adam olarak nitelendirmektedir.

x csdfbg
Yeni Hariciler, “Pakistan Talibanı” unsurları

Harici fitne

Geçtiğimiz aydan itibaren Pakistan ordusunun medya kanadı TTP’yi, savaşçılarını ve militanlarını tanımlamak için “Harici fitne” terimini kullanmaya başladı. Bu durum Pakistan'ın mevcut Genelkurmay Başkanı General Asım Münir'in İslamabad'da yaptığı bir konuşmada, Pakistan Talibanı'nı “Harici” olarak nitelendirmesinin ardından başladı.

Son zamanlarda ordunun medya kanadı, TTP’yi yeni bir terim olan “Hariciler” ile etiketlemeye başladı: “Operasyon sırasında kuvvetlerimizle Hariciler arasında şiddetli bir çatışma yaşanmış ve bunun sonucunda üç Harici öldürülerek cehenneme gönderilmiş, biri de yaralanmıştır. Güvenlik güçleri ayrıca, güvenlik güçlerine karşı terör eylemlerine karışan ve masum sivilleri hedef alan ölü Haricilerden silah ve mühimmat ele geçirdi. Bölgede bulunabilecek diğer Haricileri ortadan kaldırmak için bölge şu anda temizleniyor. Güvenlik güçleri, Hariciler ve terörizm tehdidini ülkede yok etmeye kararlıdır.”

xcdfvgrt

Hariciler, İslam'ın ilk dönemlerinde, dördüncü halife Ali ibn Ebu Talib'e karşı ayaklandıklarında, İslam'ın ilk iç savaşı ile birlikte Müslümanların ana gövdesinden kopan bir mezhep olarak tanımlanır.

"Taliban"a gelince, hukuki açıdan bakıldığında, Britanya Hindistan'ında ortaya çıkan ve "Deobandi hareketi” (İslam’ı, İslam dışı tüm inanç ve uygulamalardan arındırmayı hedef alır) olarak adlandırılan reform hareketinin bir parçasıdır. İngiltere'nin Hindistan'ı işgal etmesinden sonra Hintli din alimlerinin başlattığı ve Müslümanların 700 yıllık askeri ve siyasi hakimiyetine son veren eğitim reformları ile ilgilendi.

“Deobandi” büyük bir Sünni harekettir

Deobandi hareketi, genellikle ana akım bir Sünni hareket olarak nitelendirilir ve takipçilerinin çoğu Hanefi düşünce ekolünü takip eder. Buna karşılık Hariciler, dört ana Sünni fıkıh ekolünden hiçbirini takip etmemiştir. Pakistan Talibanı (TTP), teolojik açıdan tamamen ana akım Sünni İslam'a mensuptur.

Ancak TTP'nin son yirmi yıldır kendisini İslami bir güç ya da bölgedeki İslami çıkarların temsilcisi olarak gören Pakistan ordusuyla savaş halinde olması, TTP’yi siyasi olarak Güney ve Güneybatı Asya'daki ana akım İslami çıkarlardan uzaklaştırmıştır.

zzxscdfvgr
Başkent İslamabad'da terör saldırısının ardından alınan güvenlik tedbirleri (Arşiv- dolaşımda)

Pakistan ordusu, Afganistan'da “Sovyetler Birliği'nin kafir askeri güçlerine” karşı cihadı desteklemenin yanı sıra, Hint işgali altındaki Keşmir'de “kafir Hint işgal güçlerine” karşı Keşmirli Müslümanları desteklemedeki rolü ve bu konudaki miraslarıyla gurur duymaktadır.

Pakistan ordusu, 11 Eylül'den beri ilk kez militan bir güç olan TTP ile savaşmak zorunda kaldı.

TTP gücünü, kavramsallaştırılmış bir inançtan aldığı gibi, bölgedeki İslami olmayan unsurlarla savaşan İslami bir güç olarak kendi çizdiği imajdan da almaktadır.

Pakistan Talibanı'nın imajı, aynı zamanda İslamcı bir ideolojiye bağlı olan El Kaide gibi uluslararası terörist gruplarla olan bağlantıları ile de desteklenmiştir.

Böyle bir durumda TTP’nin Güney Asya'daki İslami yapıdan çıkarılması, Pakistan ordusu için bir zorunluluk haline geldi.

Pakistan ordusu, Pakistanlı din alimlerinin TTP'yi ya da Usame bin Ladin'i İslam şehidi olarak tanımlama girişimlerine sert tepki gösterdi, çünkü bu tür girişimler ordunun bölgedeki gerçek İslami bir güç olarak konumunu zayıflatmaktadır.

TTP ise Pakistan devleti ve ordusuna karşı verdikleri mücadeleyi “cihat” olarak tanımlamaktadır. Hatta bu çatışmayı "Gazvat-ı Hind" olarak niteleyen bir deyim bile üretmiş bulunmaktadır.



Washington ve Tahran arasında gizli mesajlar ve tehditler

Tahran'ın merkezinde, son savaşta İsrail tarafından öldürülen İranlı komutan ve bilim adamlarının fotoğraflarının yer aldığı bir poster (AP)
Tahran'ın merkezinde, son savaşta İsrail tarafından öldürülen İranlı komutan ve bilim adamlarının fotoğraflarının yer aldığı bir poster (AP)
TT

Washington ve Tahran arasında gizli mesajlar ve tehditler

Tahran'ın merkezinde, son savaşta İsrail tarafından öldürülen İranlı komutan ve bilim adamlarının fotoğraflarının yer aldığı bir poster (AP)
Tahran'ın merkezinde, son savaşta İsrail tarafından öldürülen İranlı komutan ve bilim adamlarının fotoğraflarının yer aldığı bir poster (AP)

Gerilimin ve spekülasyonların arttığı bir ortamda ABD ve İran, İsrail-ABD saldırılarının ardından Tahran'ın nükleer yapısında meydana gelen hasarın boyutuna ilişkin farklı değerlendirmeler ve İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) henüz açıklanmayan füze cephaneliğinin kullanımına ilişkin artan uyarıları arasında, İran'ın nükleer programı konusunda müzakere masasına dönme olasılığına ilişkin üstü kapalı mesajlar vermeye devam ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump dün gece Iowa'da yaptığı açıklamada, “İran askeri saldırılardan büyük zarar gördü ve sanırım şimdi gerçekten müzakere etmek istiyorlar. Belki bir toplantı yapmak istiyorlar. Bence çok hevesliler. Neler olacağını göreceğiz” ifadelerini kullandı.

İran'ın nükleer programının ‘tamamen yok edildiğini’ iddia eden Trump, “Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) da bunu teyit etti” dedi. Tahran'ın Washington ve İsrail'e karşı tutumunda bir değişiklik olduğunu belirten Trump, “İran eskiden ABD hakkında en kötü şeylerin söylendiği yerlerden biriydi. Şimdi artık o kadar kötü konuşmuyorlar” şeklinde konuştu.

ABD Başkanı görüşmelere doğrudan müdahale etme olasılığı konusunda ise şunları söyledi: “Gerekirse müdahale ederim. Biz gerilimi artırmak istemiyoruz, İran'a normal bir ülke muamelesi görmesi için yeni bir şans vermek istiyoruz.”

ABD Başkanı Donald Trump, Iowa'daki bir mitinge gitmeden önce gazetecilere açıklamalarda bulundu. (AP)ABD Başkanı Donald Trump, Iowa'daki bir mitinge gitmeden önce gazetecilere açıklamalarda bulundu. (AP)

‘Zaman kaybı’

Washington'daki bu iyimserlik ne önceki yönetim ne de muhafazakâr siyasi çevreler tarafından paylaşılıyor. Beyaz Saray eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, İran'ın ‘nükleer programını yeniden inşa etmek için halen bilgi ve niyete sahip olduğu’ uyarısında bulundu. New York Times'taki yazısında Bolton, Fordo ve diğer İran nükleer tesislerine yönelik saldırıların ‘muazzam hasar verdiğini’, ancak ‘yetersiz’ olduğunu savundu.

“Saldırıların erken durdurulması İran'a yeniden toparlanma şansı verdi” diyen Bolton sözlerini şöyle sürdürdü:

“İran'ın nükleer programının kökü kazınmadı ve nükleer bilgi birikimi halen Tahran'daki rejimin elinde. İran rejiminin nükleer hayallerinden vazgeçmeye hazır olduğuna dair bir işaret yok ve şu an yeni bir nükleer anlaşma için doğru zaman değil. Sürekli izleme ve gerekirse ilave saldırılara hazır olmak gerekiyor. Bir nükleer anlaşma ve UAEA ile teknik bir taahhüt olmadan nükleer faaliyetleri izlemek zor olacak. İdeal bir dünyada tüm İran uranyumu çıkarılmalı ve Libya gibi güvenli bir yerde depolanmalı. Ancak Tahran'da bir şeyler değişmedikçe kapsamlı bir anlaşmaya varmak imkânsız.”

Trump karşıtı Bolton’un yazısının devamında şu ifadeler yer aldı: “Bazıları halen İran'la yeni bir nükleer anlaşmanın ‘kutsal kasesini’ arıyor. Ancak bu çabalar zaman ve nefes kaybından başka bir şey değil. Çünkü İran anlaşmanın etrafından dolanıyor, sonra da geri adım atıyor.”

İran, bir gün evvel UAEA ile iş birliğini askıya alma kararını onaylamasına rağmen, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na bağlılığını ifade etti.

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi arasında Tahran'da yapılan görüşmedenİran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi arasında Tahran'da yapılan görüşmeden

‘Füze kabiliyetleri’

Öte yandan Tahran askeri gücünü göstermeye devam ediyor. DMO yetkilisi Ali Fazli, İran'ın ‘henüz ortaya çıkmamış birçok füze kabiliyetine’ sahip olduğunu söyledi ve ‘düşmanların herhangi bir çılgınlığına daha şiddetli ve yıkıcı bir yanıtla karşılık verileceği’ uyarısında bulundu.

Şarku'l Avsat'ın İran devlet televizyonundan aktardığına göre Fazli yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Şu ana kadar kullanılan füze kabiliyetlerimiz potansiyelimizin yalnızca yüzde 25 ila 30'unu temsil ediyor. Siccil füzesi yörüngesi itibariyle beklenmedik ve düşman için alışılmadık bir füze. Henüz füze şehirlerinin kapılarını açmadık. Stratejik kabiliyetlerimiz halen korunuyor.”

Fazli, benzeri görülmemiş bir askeri hazırlıktan söz etmesine rağmen, İran'ın nükleer silah peşinde olmadığını vurgulayarak, “Nükleer bomba yapmak istemiyoruz… Bu ideolojik ilkelerimizden kaynaklanıyor” dedi.

İsrail planı

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün yaptığı açıklamada, iki ülkenin haziran ayında 12 gün boyunca karşı karşıya geldiği savaşın ardından ordunun, İran'ın İsrail'i bir daha tehdit etmemesini sağlayacağını söyledi.

Katz yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun ‘İran'ın İsrail'i bir daha tehdit etmemesini sağlayacak bir plan’ geliştireceğini vurgulayarak, ordunun ‘Tahran üzerinde hava kuvvetlerinin hava üstünlüğünü sağlamak için istihbarat ve operasyonel düzeyde hazır olması’ gerektiğini bildirdi.

Katz'ın açıklamaları haziran ayında iki taraf arasında yaşanan 12 günlük savaşın ardından geldi. Söz konusu savaşta İsrail, İran'ın nükleer tesislerine saldırmış ve savaşın amacının Tahran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemek olduğunu iddia etmişti.

İsrail saldırıları sonucu çok sayıda üst düzey askeri yetkili ve nükleer bilimci öldü.

İran da İsrail'e roket ve füze atarak misilleme yaptı; yetkililere göre İsrail’de 28 kişi öldü.

İsrail ve İran, ABD arabuluculuğunda bir ateşkes üzerinde anlaşarak 24 Haziran'da çatışmalara son verdi.

 İsrail saldırılarında öldürülen Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanlarının ve bilim adamlarının yasını tutan İranlılar (İran Dini Lideri Ali Hamaney’in internet sitesi)İsrail saldırılarında öldürülen Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanlarının ve bilim adamlarının yasını tutan İranlılar (İran Dini Lideri Ali Hamaney’in internet sitesi)

Saldırının etkinliği

ABD ve İsrail'in İran'ın Fordo ve Natanz gibi kilit tesislerine düzenlediği saldırı, Washington'daki siyasi ve istihbarat çevrelerinde yoğun tartışmalara yol açmaya devam ediyor. Trump saldırıyı ‘tam bir başarı’ olarak nitelendirirken, ABD raporlarına göre istihbarat kaynakları, nükleer program üzerindeki potansiyel etkinin sadece birkaç aylık bir gecikme olduğunu söyledi.

Saldırıdan bir gün sonra ABD Genelkurmay Başkanı Dan Caine, “Nihai bir değerlendirme yapmak için henüz çok erken” dedi. Analistler, gerçek hasarın boyutunun ancak haftalar sürecek saha ve teknik gözlemlerden sonra netleşeceğine inanıyor.

Bu ayrışmanın ortasında, diplomatik iletişim kanallarını yeniden canlandırmak için üst düzey bir ABD elçisi ile İranlı yetkililer arasında olası yeni bir görüşme turu için hazırlıkların yapıldığına dair haberler geliyor.

Trump, Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ‘harika bir insan ve harika bir müzakereci’ olduğunu belirterek şöyle dedi: “Şu ana kadar harika bir iş çıkardı ve daha fazlasını da yapacak.”

Ancak analistler, İranlıların 2015 anlaşması öncesinde yaptıkları gibi, ABD'deki siyasi ortamın değişmesini bekleyerek müzakerelerde oyalama taktiğine geri dönebilecekleri konusunda uyarıyor.

Trump, müzakerelere dönüş olasılığı konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik sergilerken, İranlı eski danışmanlar ve askeri komutanlar daha sert tutumlar sergiliyor. Kuşkusuz bu da iki taraf arasında devam eden çekişmeyi yansıtıyor.