Mısır ve Türkiye “yeni bir dostluk dönemi” kuracak

Sisi ve Erdoğan'ın görüşmesinde iş birliğinin geliştirilmesi ve bölgesel konular ele alındı

Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları dün Ankara'da yaptıkları ortak basın toplantısının ardından (EPA)
Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları dün Ankara'da yaptıkları ortak basın toplantısının ardından (EPA)
TT

Mısır ve Türkiye “yeni bir dostluk dönemi” kuracak

Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları dün Ankara'da yaptıkları ortak basın toplantısının ardından (EPA)
Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları dün Ankara'da yaptıkları ortak basın toplantısının ardından (EPA)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi'nin Türkiye ziyareti, iki ülke arasında çeşitli alanlarda iş birliğinin güçlendirilmesi ve bölgesel konularda istişarenin derinleştirilmesi temelinde yeni bir dostluk döneminin kapılarını açtı.

Göreve geldiği 2014 yılından sonra Türkiye'ye ilk ziyaretini gerçekleştiren Sisi ile Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan arasında dün Ankara'da yapılan görüşmeler, başta Gazze'deki durum ve İsrail'in Filistinlilerin haklarını ihlal etmesi, Suriye, Sudan ve Afrika Boynuzu olmak üzere bölgesel konularda görüş birliğini yansıtırken, Libya'daki durum, özellikle de Mısır'ın komşu ülkesindeki yabancı varlığı ve milislerle paralı askerler konusunda nispeten görüş ayrılığı olduğunu gösterdi.

Mısır ve Türkiye, iki ülke arasındaki ilişkilere yönelik yüksek düzeyli stratejik konseyin ilk toplantısında birçok konunun yanı sıra enerji, sanayi, ulaştırma, ticaret, yatırım, finans ve savunma alanlarında iş birliğine yönelik bir dizi anlaşma ve mutabakat zaptı imzaladı. İki cumhurbaşkanı, bu anlaşmaların önümüzdeki dönemde iki ülke arasındaki iş birliğini güçlendirmesini umduklarını ifade ettiler.



Washington Enstitüsü'nden araştırmacı Ghaith al-Omari: İsrail, çağrı cihazlarını satmak için paravan şirketler kurdu

Washington Enstitüsü Araştırmacısı Ghaith al-Omari: "Çağrı cihazları operasyonu" İsrail veya Hamas'ın ateşkese ilişkin hesaplarını değiştirmiyor (Independent Arabia)
Washington Enstitüsü Araştırmacısı Ghaith al-Omari: "Çağrı cihazları operasyonu" İsrail veya Hamas'ın ateşkese ilişkin hesaplarını değiştirmiyor (Independent Arabia)
TT

Washington Enstitüsü'nden araştırmacı Ghaith al-Omari: İsrail, çağrı cihazlarını satmak için paravan şirketler kurdu

Washington Enstitüsü Araştırmacısı Ghaith al-Omari: "Çağrı cihazları operasyonu" İsrail veya Hamas'ın ateşkese ilişkin hesaplarını değiştirmiyor (Independent Arabia)
Washington Enstitüsü Araştırmacısı Ghaith al-Omari: "Çağrı cihazları operasyonu" İsrail veya Hamas'ın ateşkese ilişkin hesaplarını değiştirmiyor (Independent Arabia)

İsa El Nahari

Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü'nde araştırmacı olan Ghaith al-Omari, Lübnan'daki “çağrı cihazı saldırısı‘nın ’İsrail'in istihbarat ve operasyonel üstünlüğünü gösteren karmaşık bir istihbarat operasyonu” olduğunu belirterek, bu tür bir operasyonun Hizbullah'ın niyetlerini bilmek ve ona nüfuz etmek için gelişmiş beceri ve yetenekler gerektirdiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Indepenedent Arabia’dan aktardığına göre araştırmacı, İsrail'in, Hizbullah'ın çağrı cihazı satın alma ihtiyacından yararlanarak "sahte şirketlerden" oluşan bir ağ oluşturduğunu ve patlatılabilen "elektronik düzenlemeler" tasarlamayı başardığını, bunun da Hizbullah’ın iletişim sisteminin bozulmasına yol açtığını belirtti.

Daha önce " Filistin’deki Amerikan Görev Gücü"ne liderlik eden al-Omari, operasyonun Gazze'deki durumu etkilemeyeceğini, ancak "İsrail'in ağırlık merkezini Gazze'den Lübnan'a taşımak istediğini" belirtti. Operasyon "tüm İran eksenine bir mesajdır" çünkü Hizbullah savaşçılarının kayıpları sınırlı değildi, hatta Suriye'ye de ulaştı ve Irak'ta da kayıplar olduğu yönünde haberler var.

Araştırmacıya göre operasyon, İsrail'e üstünlüğünü ve Hizbullah'ın, son zamanlarda yürüyüşleri ve diğer gösterileri filme alarak aksi yönde bir söylem yaratma çabalarına rağmen, rakibi olmadığını hatırlatmayı başardı.

Saldırının kısa vadede en önemli sonucu, operasyonun Hizbullah üyeleri ve liderleri üzerinde yaratacağı psikolojik etkidir; zira her bir üyenin istihbaratın sızma aracı olduğundan şüphelenilmekte ve savaşçılar artık Hizbullah'ın kendilerini koruma kabiliyetine güvenmemektedir.