Tel Aviv, Filistinlilerin son giriş kapısını da kapattı

Netanyahu, Ürdün sınır kapısına düzenlenen saldırıda 3 İsraillinin öldürülmesinin ardından tehditte bulundu

 İsrail güçleri dün (pazar) Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby/Kral Hüseyin Köprüsü geçişinde bir kamyon şoförünün ateş açtığı yerin yakınında (EPA)
İsrail güçleri dün (pazar) Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby/Kral Hüseyin Köprüsü geçişinde bir kamyon şoförünün ateş açtığı yerin yakınında (EPA)
TT
20

Tel Aviv, Filistinlilerin son giriş kapısını da kapattı

 İsrail güçleri dün (pazar) Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby/Kral Hüseyin Köprüsü geçişinde bir kamyon şoförünün ateş açtığı yerin yakınında (EPA)
İsrail güçleri dün (pazar) Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby/Kral Hüseyin Köprüsü geçişinde bir kamyon şoförünün ateş açtığı yerin yakınında (EPA)

İsrail dün (pazar), özellikle Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerin kendi ülkeleri dışına çıkabilmeleri için son çıkış noktası olan Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby Köprüsü'nün (Ürdün'de Kral Hüseyin olarak bilinir) kapatıldığını duyurarak Filistinlilere yönelik kuşatmayı sıkılaştırdı.

Ürdünlü bir kamyon şoförünün Allenby Köprüsü'nde üç İsraillinin ölümüne neden olan silahlı saldırısının ardından İsrail, Filistinlilerin kullanmasına izin verilen tek geçiş noktası olmasına rağmen bu kapıyı kapattığını duyurdu. Ürdün'le olan diğer iki kara geçiş noktası da kuzeyde Şeyh Hüseyin ve güneyde Vadi Araba.

Binlerce Filistinlinin seyahat etmeleri engellendikten sonra otobüslerle Batı Şeria'daki Eriha'da bulunan Kerame Sınır Kapısı’na döndükleri görülürken, geçişin Ürdün tarafında da binlerce Filistinli Batı Şeria'ya dönemedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu saldırıya ilişkin ilk yorumunda “Kılıç olmadan Ortadoğu'da yaşayamazsınız” dedi ve İran'ı İsrail'i ‘kanlı bir ideoloji’ ile kuşatmakla suçladı.

Ürdün İçişleri Bakanlığı ise olayla ilgili yapılan ön incelemelerde failin Ürdün'den Batı Şeria'ya ticari mal taşıyan bir kargo aracının şoförü olarak köprüden geçmekte olan Mahir el-Cazi isimli bir Ürdün vatandaşı olduğunun tespit edildiğini ve ilk sonuçların olayın ‘bireysel bir eylem’ olduğuna işaret ettiğini açıkladı.



ABD’de tutuklanan Filistinli aktivist Halil’in eşi: Bizi susturamayacaklar

Protestocular, Mahmud Halil'in serbest bırakılması için New York'ta eylem düzenlemişti (Reuters)
Protestocular, Mahmud Halil'in serbest bırakılması için New York'ta eylem düzenlemişti (Reuters)
TT
20

ABD’de tutuklanan Filistinli aktivist Halil’in eşi: Bizi susturamayacaklar

Protestocular, Mahmud Halil'in serbest bırakılması için New York'ta eylem düzenlemişti (Reuters)
Protestocular, Mahmud Halil'in serbest bırakılması için New York'ta eylem düzenlemişti (Reuters)

Columbia Üniversitesi'ndeki Filistin’e destek protestolarına öncülük eden aktivist Mahmud Halil’in tutuklanmasının yankıları sürüyor.

Filistinli öğrencinin eşi Noor Abdalla, Guardian’da kaleme aldığı yazıda Halil’in, İsrail’in Gazze’de işlediği suçlarla ilgili gerçekleri dile getirdiği için cezalandırıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı: 

Seni susturmaya çalışıyorlar. Filistin'de yaşanan vahşete karşı sesini yükseltmeye cesaret eden herkesi susturmaya çalışıyorlar. Ama başarısız olacaklar. Biz susturulmayacağız. Daha da büyük bir kararlılıkla devam edeceğiz ve bu gücü, Filistin özgür olana kadar çocuklarımıza ve onların çocuklarına aktaracağız.

New York’ta diş hekimliği yapan ABD vatandaşı Abdalla, eşi martta gözaltı merkezine gönderildiğinde 8 aylık hamileydi. “Oğlumuza senin cesur davranışını anlatacağım” diyen Abdalla, eşinin haksız yere tutuklandığını belirterek yazısına şöyle devam ediyor: 

Ruhunun sarsılmaz olduğunu, seni yenemeyeceklerini ve bu durumdan her zamankinden daha güçlü çıkacağını biliyorum. Nihayet serbest bırakıldığında ellerini havaya kaldırıp ‘Filistin’e özgürlük’ diye bağıracağından şüphem yok.

Aktivist öğrencinin avukatı Amy Greer, eşi de ABD’li olan Halil'in "yeşil kartlı daimi ikametgah sahibi" olarak ABD'de bulunduğunu hatırlatmış, buna rağmen Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) yetkilileri tarafından tutuklandığını ve yeşil kartının iptal edildiğini bildirmişti.

New York’ta 8 Mart’ta ICE görevlileri tarafından yakalanan Halil, ertesi gün Louisiana eyaletindeki bir hapishaneye transfer edilmişti. 

ABD Başkanı Donald Trump, Halil’in “Hamas destekçisi” olduğunu ve sınır dışı edilmesi gerektiğini ileri sürmüştü. Ancak Washington, suçlamalarla ilgili henüz delil paylaşmadı.

Louisiana’da salı günü gerçekleştirilen duruşmada Halil’in avukatlarından Marc Van Der Hout, davayla ilgili ellerine kanıt niteliğinde “tek bir belge bile ulaşmadığını” söyledi. Yargıç Jamee Comans da öğrencinin sınır dışı edilmesi talebini gerekçelendirecek delillerin 24 saat içinde mahkemeye sunulmasını istemişti. Yargıç, Trump yönetiminin delil sunmaması ya da sağlanan belgelerin sınır dışı talebini gerekçelendirmemesi halinde davayı cuma günü düşüreceğini bildirmişti.

30 yaşındaki Filistinli öğrenci, Louisiana eyaletindeki gözaltı tesisinden Guardian’a gönderdiği mektupta, hakkındaki suçlamaları reddetmiş ve siyasi düşünceleri nedeniyle hedef alındığını belirmişti.

Trump, ülkede İsrail karşıtı protestolara katılan yabancı öğrencileri sınır dışı edecek kararnameyi ocak ayında imzalamıştı. Böylelikle, Gazze savaşı sürerken ABD’de patlak veren Filistin’e destek protestolarına katılan öğrencilerin vizelerinin iptal edilmesinin önü açılmıştı.

Ayrıca Tufts Üniversitesi’nde doktora yapan Rümeysa Öztürk'ün Filistin'e destek verdiği gerekçesiyle gözaltına alınması da tartışma yaratmıştı. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Öztürk'ün öğrenci vizesinin iptal edildiğini ve kendisinin sınır dışı edileceğini açıklamış, daha sonra federal yargıç Denise Casper, sınır dışı sürecini durdurma kararı vermişti. Louisiana'daki bir gözaltı tesisine götürülen Öztürk, tekrar Vermont’ta yargılanacak.

Columbia Üniversitesi'nde 18 Nisan 2024’te başlayan olaylar, onbinlerce öğrenci ve akademisyenin katılımıyla Princeton, Yale, MIT ve Harvard gibi prestijli eğitim kurumlarının da yer aldığı birçok üniversiteye hızla yayılmıştı. New York Times’ın paylaştığı verilere göre, temmuzda hız kaybeden eylemlerde aralarında öğrenci ve akademisyenlerin yer aldığı toplamda en az 3 bin 100 kişi tutuklanmış veya gözaltına alınmıştı. 

Dönemin ABD Başkanı Joe Biden da eylemlere tepki göstererek "Yahudi düşmanlığı içeren bu protestoları kınıyorum" demişti.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel