Tel Aviv, Filistinlilerin son giriş kapısını da kapattı

Netanyahu, Ürdün sınır kapısına düzenlenen saldırıda 3 İsraillinin öldürülmesinin ardından tehditte bulundu

 İsrail güçleri dün (pazar) Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby/Kral Hüseyin Köprüsü geçişinde bir kamyon şoförünün ateş açtığı yerin yakınında (EPA)
İsrail güçleri dün (pazar) Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby/Kral Hüseyin Köprüsü geçişinde bir kamyon şoförünün ateş açtığı yerin yakınında (EPA)
TT

Tel Aviv, Filistinlilerin son giriş kapısını da kapattı

 İsrail güçleri dün (pazar) Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby/Kral Hüseyin Köprüsü geçişinde bir kamyon şoförünün ateş açtığı yerin yakınında (EPA)
İsrail güçleri dün (pazar) Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby/Kral Hüseyin Köprüsü geçişinde bir kamyon şoförünün ateş açtığı yerin yakınında (EPA)

İsrail dün (pazar), özellikle Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerin kendi ülkeleri dışına çıkabilmeleri için son çıkış noktası olan Batı Şeria ile Ürdün arasındaki Allenby Köprüsü'nün (Ürdün'de Kral Hüseyin olarak bilinir) kapatıldığını duyurarak Filistinlilere yönelik kuşatmayı sıkılaştırdı.

Ürdünlü bir kamyon şoförünün Allenby Köprüsü'nde üç İsraillinin ölümüne neden olan silahlı saldırısının ardından İsrail, Filistinlilerin kullanmasına izin verilen tek geçiş noktası olmasına rağmen bu kapıyı kapattığını duyurdu. Ürdün'le olan diğer iki kara geçiş noktası da kuzeyde Şeyh Hüseyin ve güneyde Vadi Araba.

Binlerce Filistinlinin seyahat etmeleri engellendikten sonra otobüslerle Batı Şeria'daki Eriha'da bulunan Kerame Sınır Kapısı’na döndükleri görülürken, geçişin Ürdün tarafında da binlerce Filistinli Batı Şeria'ya dönemedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu saldırıya ilişkin ilk yorumunda “Kılıç olmadan Ortadoğu'da yaşayamazsınız” dedi ve İran'ı İsrail'i ‘kanlı bir ideoloji’ ile kuşatmakla suçladı.

Ürdün İçişleri Bakanlığı ise olayla ilgili yapılan ön incelemelerde failin Ürdün'den Batı Şeria'ya ticari mal taşıyan bir kargo aracının şoförü olarak köprüden geçmekte olan Mahir el-Cazi isimli bir Ürdün vatandaşı olduğunun tespit edildiğini ve ilk sonuçların olayın ‘bireysel bir eylem’ olduğuna işaret ettiğini açıkladı.



İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
TT

İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, İran, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın cuma günü İstanbul'da nükleer müzakereleri yeniden başlatacağını açıkladı. Bu açıklama, Avrupa'nın üç büyük ülkesi olan İngiltere, Fransa ve Almanya'nın müzakerelerin yeniden başlamaması halinde İran'a uluslararası yaptırımların yeniden uygulanacağı uyarısının ardından geldi.

İran resmi basınına göre Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi, “İran, İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki toplantının, dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılacağını” açıkladı.

İran medyası dün, Batılı güçlerin BM yaptırımlarına hızlı bir şekilde geri dönüş için "snapback" mekanizmasını devreye sokmak üzere ağustos sonuna kadar süre vermesinin ardından, Tahran'ın Avrupa Troykası ile müzakereleri yeniden başlatma konusunda anlaştığı haberini verdi. Devrim Muhafızları'na bağlı Tesnim Haber Ajansı, konuya hakim bir kaynağın "Görüşmelerin prensibi üzerinde anlaşmaya varıldı, ancak zaman ve yer konusunda istişareler devam ediyor" dediğini belirtti.

Birkaç gün önce, Avrupa Troyka'nın dışişleri bakanları ve Avrupa Birliği'nin dışişleri politika sorumlusu, geçen ay İsrail ve ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırıdan bu yana İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ilk telefon görüşmesini gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Avrupa Troykası, Çin ve Rusya ile birlikte, 2015 yılında İran ile imzalanan ve 2018 yılında ABD'nin çekildiği nükleer anlaşmanın kalan taraflarını oluşturuyor. Anlaşma uyarınca, İran'ın nükleer programına kısıtlamalar getirilmesi karşılığında yaptırımlar kaldırılmıştı.

Avrupa Birliği, İran ile İsrail arasında hava savaşı öncesinde devam eden nükleer müzakerelerin yeniden başlamaması veya somut sonuç alınmaması halinde, BM'nin yaptırımlarını otomatik olarak yeniden uygulamaya koyan “Snapback” mekanizması yoluyla, ağustos ayı sonuna kadar İran'a BM yaptırımlarını yeniden uygulayacağını açıkladı.

Arakçi birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Avrupa Birliği ve Avrupa Troyka'sı bir rol oynamak istiyorsa, sorumlu davranmalı ve ahlaki ve hukuki hiçbir temeli olmayan (yaptırımların yeniden uygulanması) politikası da dahil olmak üzere, modası geçmiş tehdit ve baskı politikalarından vazgeçmelidir” ifadelerini kullandı.

2015 nükleer anlaşmasını onaylayan BM kararının maddelerine göre, Avrupa Troykası 18 Ekim 2025 tarihine kadar BM'nin Tahran'a yaptırımlarını yeniden uygulayabilir.

İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Vahid Ahmedi, üç Avrupa ülkesinin “uluslararası hukuk açısından mekanizmayı devreye sokma hakkına sahip olmadığını”ifade etti. İran Observer haber sitesine verdiği demeçte, Tahran'ın ABD ile müzakerelere dönmek için üç temel şart koyduğunu belirtti. “Birincisi, İran topraklarına yönelik saldırının uluslararası platformlarda kınanması, ikincisi, 12 gün süren savaşın yol açtığı zarar ve kayıpların belirlenmesi, üçüncüsü, gelecekte İran topraklarına yönelik herhangi bir saldırının tekrarlanmayacağına dair net garantiler verilmesi.”

İsrail-İran savaşından önce Tahran ve Washington, Umman'ın arabuluculuğunda beş tur nükleer müzakere gerçekleştirdi, ancak Batı güçlerinin silahlanma tehlikesini ortadan kaldırmak için İran'ın uranyum zenginleştirmesini sıfıra indirmesini talep etmesi gibi önemli engellerle karşılaştı.

ABD saldırılarından önce İran, uranyumu yüzde 60 saflıkta zenginleştiriyordu. Bu uranyumun saflığı, silah geliştirmeye imkan veren yüzde 90'a kadar kolaylıkla yükseltilebilir.

Tahran, nükleer programının sadece sivil amaçlara yönelik olduğunu söylüyor. Batılı güçler ise bu düzeyde zenginleştirmenin sivil bir gerekçesi olmadığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler'in en üst düzey denetim kurumu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ise nükleer silah üretmeden uranyumu bu düzeye kadar zenginleştiren başka bir ülke olmadığını vurguluyor.