Kamala Harris'ten Trump'a karşı "En İyi İnsanlar" taktiği

Harris'in kampanya ekibi, Trump'ın huzurunu kaçırmak için eski Trump yönetiminden yetkililerin onun aleyhine konuştuğu kesitlerden oluşan bir reklam yayımladı

Harris kampanyasının saldırı reklamında Trump'ın yönetimindeki eski yetkililerden bazıları yer alıyor (Harris-Walz/YouTube)
Harris kampanyasının saldırı reklamında Trump'ın yönetimindeki eski yetkililerden bazıları yer alıyor (Harris-Walz/YouTube)
TT

Kamala Harris'ten Trump'a karşı "En İyi İnsanlar" taktiği

Harris kampanyasının saldırı reklamında Trump'ın yönetimindeki eski yetkililerden bazıları yer alıyor (Harris-Walz/YouTube)
Harris kampanyasının saldırı reklamında Trump'ın yönetimindeki eski yetkililerden bazıları yer alıyor (Harris-Walz/YouTube)

Kamala Harris, merakla beklenen ve salı akşamı gerçekleşecek münazara öncesinde iğneli bir kampanya reklamı yayımlayarak Donald Trump'ın huzurunu kaçırmaya çalışıyor.

Harris'in kampanya ekibi, salı günkü münazaradan önce Trump'ı rahatsız etmek amacıyla "En İyi İnsanlar" başlıklı bir reklam yayımladı. Reklamda, eski Trump yönetiminde yer almış yetkililer, eski başkanı yerden yere vuruyor ve Trump'ın bu kasımda yeniden seçilmesinin risklerine karşı uyarıyor.  

Saldırgan reklamda yer alan eski üst düzey yetkililer arasında, eski ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Savunma Bakanı Mark Esper, ulusal güvenlik danışmanı John Bolton ve Genelkurmay Başkanı General Mark Milley var.

Pence, 2021'deki ABD Kongresi baskınının ardından konuştuğu bir kesitte "Kendisini anayasanın üstünde gören biri asla Birleşik Devletler'in başkanı olmamalı" diyor ve video, Pence'in bu sene Trump'ı desteklemeyeceğini söylediği bir röportajla devam ediyor.

Milley geçen yıldan bir kesitte şöyle diyor:

Biz bir kral, kraliçe veya bir diktatöre yemin etmiyoruz. Biz diktatör olmaya heveslenen birine de yemin etmiyoruz.

Bolton "Donald Trump çok fazla zarara yol açacak. O yalnızca Donald Trump'ı önemsiyor" diye ekliyor.

Harris, reklamı sosyal medyada paylaşarak şöyle dedi:

Onun için çalışmış kişileri dinleyin. Donald Trump ordumuza, güvenliğimize ve demokrasimize karşı bir tehlike. Bir daha asla Birleşik Devletler başkanlık mührünün arkasında durmamalı.

Reklam, Trump'ın münazarada Harris'le karşılaşacağı salı günü Fox News'da ulusal çapta, Florida'da West Palm Beach'te (Trump'ın Mar-a-Lago evinin konumu) ve Philadelphia'da yayımlanacak.

Harris-Walz kampanyasının müdür yardımcısı Quentin Fulks, "Bu reklam Fox News izleyicilerine ve hatta belki yenilmiş bir eski başkana da Trump'ın kendi ulusal güvenlik ekibinin bile ona artık tahammül edemediğini hatırlatacak" dedi.  

Reklam, bu yılki başkanlık seçimlerinde Harris'i destekleyerek Trump'tan uzak duran bazı önde gelen Cumhuriyetçilerden de güç alıyor. Dick Cheney geçen hafta Trump yerine Demokratlara oy vereceğini söylemiş, Cheney'nin, Trump'ı eleştiren önde gelen isimlerden biri ve eski Cumhuriyetçi kongre üyesi olan kızı Liz Cheney de muhafazakarları kasımda Harris'e oy vermeye çağırmıştı.

Trump'ın bir dizi eski yardımcısı Demokrat Parti kongresinde konuşarak izleyen Cumhuriyetçi seçmenlere Harris'e oy vermeleri için çağrı yapmıştı.

Aynı zamanda eski Cumhuriyetçi Parti görevlilerinin yürüttüğü bir siyasi eylem komitesi, ülke çapında salıncak eyaletlerde, eski Trump seçmenlerinin 2024'te neden onu destekleyemeyeceğini açıkladığı bir reklam kampanyasına 11 milyon dolardan fazla bütçe ayırıyor.

Trump'a Karşı Cumhuriyetçi Seçmenler kampanyası, Cumhuriyetçi seçmenlerin Demokrat Parti'ye ve ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'e oy verdiğini söylediği 30 saniyelik spotları yayımlamak için Pensilvanya'da 4,5 milyon, Michigan'da 3 milyon, Wisconsin'de 2,2 milyon, Arizona'da 1,5 milyon ve Nebraska'nın (tek bir seçiciler kurulu oyunun olduğu) 2. seçim bölgesinde 375 bin dolar harcıyor.
Independent Türkçe



Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
TT

Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)

Refik Huri

Suriye'nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi yönündeki resmi Arap ve uluslararası çağrıların yanında, Suriye'nin bölünmesi yönünde seslerin yükselmesi şaşırtıcı değil. İlginç olan, bölünmeyi savunanların üç temel hususu göz ardı etmeleridir. Birincisi, Suriye'nin 2011 yılından bu yana bölgesel veya uluslararası bir gücün ya da her ikisinin kontrolünde olan kısımlara bölünmüş olduğudur. İkincisi, rejimin yıkılmasından sonraki doğal eğilim, bölünmeden birleşmeye doğru gitmektir; bölünmeyi resmen veya zorla kökleştirmek değildir. Üçüncüsü, Suriye haritası bölge haritasından izole bir harita değildir, dolayısıyla aktörler ister yerel ister bölgesel veya küresel olsunlar, bu haritayla oynamak, diğer haritalarla oynamaya kapalı bir süreç değildir.

Lübnan ve ardından Irak'tan öğrendiğimiz ders Sykes-Picot haritalarının, yüz yıldan fazla bir süredir milliyetçi birleştirme çabalarının ve mezhepçi bölme çabalarının başarısına direndiğidir. Ne ülkeler arasındaki birlik girişimleri başarılı oldu ne de bölünmeler gerçekleşti. Sir Mark Sykes ve François Georges-Picot'nun bölge hakkındaki bilgisizliklerine, İngiliz ve Fransız stratejik tercihler, iki manda ülkesi arasındaki petrol ve diğer hususlarla ilgili rekabet nedeniyle heterojen grupları kapsayan sınırlar çizmekte keyfi davrandıklarına dair hikayelere rağmen, bölge ülkelerinin haritaları iç içe geçmiş ve birbiriyle bağlantılıdır.

Diğer bir deyişle Suriye'de haritanın değişmesi, Lübnan, Irak, Filistin, Türkiye ve İran'daki haritaların da değişmesi anlamına geliyor. Bu da bir tür ayırma ve bir tür ilhak demektir. Zayıf ülkelerden toprak almak ve hayallerini gerçekleştirmek isteyen güçlü ülkelere eklemektir. Burada Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle Halep ve Musul'u ilhak etme hayallerine, Velayeti Fakih’in “Gizli İmam'ın zuhuru ve devletinin kurulması” için her şeyi ilhak etme ve dünyayı yönetme hayalleri, Suriye'deki Golan Tepeleri, Hermon Dağı'nın zirvesi, su kaynakları, Batı Şeria ve tabii Gazze’yi kapsayan ve hatta Güney Lübnan'da Evveli Nehri'ne kadar uzanan “Büyük İsrail” hayalleri ekleniyor.

Ayırma ve ilhak denkleminin gerçekten başarılı olması durumunda bölgede nasıl bir tablonun ortaya çıkacağını bilmeyen yoktur. Topraklarını kaybeden ülkeler ile kendilerine ait olmayan toprakları ilhak eden ülkeler arasında bir barış, kalkınma ve iş birliği tablosu olmayacağı kesindir. Aksine çatışmalara ve savaşlara sahne olacaktır. Dahası sadece İsrail ile toprağı kurtarmak için bir yüz yıl daha sürecek askeri çatışma yaşanmayacak, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu ile Pers İmparatorluğu arasındaki yüzyıllar süren çatışmalara da geri dönülecektir. Bu ikisi arasındaki çatışma ise sadece nüfuz için değildir.

Bölgesel oyunun, ister şiddetli çatışma bağlamında isterse her bir bölgesel gücün kendine özgü alanlarda nüfuzunu artırma ve böylece yeni bir bölgesel güvenlik sistemi düzenleme anlayışı bağlamında olsun, Türkiye, İran ve İsrail ile sınırlı olduğu düşünülemez. Uluslararası oyun daha büyük. Fransız siyaset bilimci Bertrand Badie'nin “ittifakların giderek ortadan kalktığı ve mevcut gerçekliğe damga vuran bir aşırı akışkanlığın hâkim olduğu, böylece korunan müttefik veya vekilin asıl güç karşısında bir tür bağımsız hareket etme marjına sahip olduğu bir döneme giriş” olarak adlandırdığı bir dönemde, fırsat verilen devlet dışı güçler olgusunun rolü açıktır.

Rusya Ukrayna savaşıyla meşgulse de Suriye'deki Hmeymim Hava Üssü ve Tartus Deniz Üssü'nün korunması için de aktif olarak çalışıyor. Ukrayna savaşında bile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yürüttüğü savaş Ukrayna'dan çok daha büyük bir savaştır. Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan aktardığı analize göre Soğuk Savaş sonrasında Batı'nın Rusya'ya karşı haddini aşma durumunu “düzeltmek” ve Moskova'nın büyük bir gücün odak noktası olduğunu kanıtlamak için yapılan bir savaştır.

Mara Karlin'in “Topyekûn Savaş” ile ilgili bir makalesinde söylediği gibi, ABD “Kızıldeniz'in güvenliğini sağlamada başarısız olduysa ve Hint ile Pasifik Okyanuslarını güvence altına alma gücü ile ilgili soru karşısında durduysa” da Ortadoğu ve Uzakdoğu’da büyük oyunu oynamaya kararlı. Çin, ABD tarafından korunan Tayvan'ı geri almakla çok ilgilense ve 130 ülkenin katıldığı “Kuşak ve Yol” projesi konusunda çok rahat olsa da kendisine nüfuz alanları aramaya zorlayan devasa bir deniz ve hava kuvveti inşa ediyor. Ortadoğu ise sadece ticaretten ibaret değil.

Ayırma ve ilhak konuşmaları ile ilgili olarak George Washington Üniversitesi'nde siyaset bilimi ve uluslararası sorunlar profesörü Mark Lynch, “Ortadoğu'nun sonu”ndan bahsediyor. Neden? Çünkü ona göre “eski bir harita yeni bir gerçekliği çarpıtıyor.” Ortadoğu artık Amerikan üniversitelerinin ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın haritalarındaki gibi Arap dünyası, İsrail, Türkiye ve İran’dan ibaret değil. ABD Merkez Komutanlığı haritasına göre artık Afganistan, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Kenya, Pakistan ve Somali'yi de kapsıyor. Edgar Morin'in dediği gibi “Hayatın tümü belirsizlik denizinde yüzmektir.”

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.