İsrail Cumhurbaşkanı'nın bir ulusal birlik hükümeti kurulmasını teklif edeceğine dair sızıntılar

Ben-Gvir bunu kendisine karşı bir komplo olarak görürken, sol umudunu kaybetmiş durumda

Binyamin Netanyahu İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (İsrail hükümeti)
Binyamin Netanyahu İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (İsrail hükümeti)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı'nın bir ulusal birlik hükümeti kurulmasını teklif edeceğine dair sızıntılar

Binyamin Netanyahu İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (İsrail hükümeti)
Binyamin Netanyahu İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (İsrail hükümeti)

Binyamin Netanyahu hükümetini devirmek isteyen ve İsrail'in geleceğinden endişe duyan siyasi liderler, başta esir takası anlaşması olmak üzere stratejik kararlarda dengeyi koruyacak bir ‘ulusal birlik hükümeti’ kurulmasını öneriyor. Bu güçlerin başında ise uzlaşının temsilcisi olarak nüfuzunu kullanamamakla suçlanan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog bulunuyor.

Pazartesi günü Herzog ile bir araya gelen 7 Ekim saldırısında öldürülen ya da esir alınan İsrailli kadın askerlerin ailelerinin temsilcileri, Herzog'un anlaşmanın sonuçlandırılmasına yardımcı olmak için yeni bir siyasi hareket başlatma niyetinde olduğunu söylediğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığına göre ailelerin temsilcileri Herzog'dan anlaşmadan yana net bir tavır almasını ve bunu talep eden halkın çoğunluğunun yanında yer almasını talep ederek, “Herzog halkın vicdanı olarak, anlaşma için net bir çığlık atmalı” dediler.

xscdvfer
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog gazetecilere verdiği demeci bitirirken (AP)

Cumhurbaşkanı onlara anlaşmayı desteklediğini ve tamamlanması için çabalarını yoğunlaştırdığını söyledi. Ayrıca mevcut hükümetin bileşiminde bir engel olduğunu ve bu nedenle söz konusu hedefe ulaşmak için bir ulusal birlik hükümeti kurulması gerektiğini düşündüğünü ifade etti.

Sızıntılara göre Herzog şunları söyledi: “Çok önemli bir andayız. Siyasi sistem, esirlerin bir an önce evlerine dönmeleri için güçlü bir şekilde birleşmelidir. Hepimiz karar vericileri esirleri geri getirmeye zorlamak için elimizden geleni yapmalıyız. Hepimiz biliyoruz ki esirleri geri getirecek herhangi bir anlaşma acı verici olacaktır, ancak esirleri geri getirmeden ödeyeceğimiz bedel İsrail toplumu için çok daha ağır olacaktır. Onları mümkün olan en kısa sürede evlerine getirmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.”

Henüz kesinleşmemiş olmasına rağmen ‘sosyal medyadaki sağcı ordu’, söz konusu açıklamalarından dolayı Cumhurbaşkanı Herzog'a saldırdı. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi tarafından yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanı'nın ulusal birlik hükümeti çağrısı, Hamas propagandasıyla iş birliği yapan sorumsuz bir çağrıdır. Bu, sanki mevcut İsrail hükümeti esirlerin evlerine dönmesiyle ilgilenmiyormuş gibi aşırı sol tarafından kullanılan bir iftiradır! Gerçek şu ki, esirleri elinde tutan ve anlaşmayı engelleyen Hamaslı katillerdir” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Partimiz Hamas'ın yenilgisini ve esirlerin geri dönmesini destekliyor. Ölü ve esir sayısını arttırma tehdidi taşıyan her türlü anlaşmaya karşı çıkmaya devam edeceğiz. İsrail'e felakete yol açabilecek tavizlerle şantaj yapmayı amaçlayan müzakerelerde iş birliği yapmayı ise reddediyoruz. Gazze Şeridi üzerinde devam eden askeri baskı arttırılmalı ve tüm esirler serbest bırakılana kadar insani yardım ve yakıt girişi durdurulmalıdır.”

xcdvf
İsrailli protestocular Netanyahu'yu Hamas'ın elinde kalan esirlerin serbest bırakılmasını sağlayacak bir anlaşmaya varmaya çağırdı. (DPA)

Diğer yandan sol partiler ulusal birlik hükümeti kurma fikrini reddetti. Eski Ben Gurion Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rivka Carmi İsrail'in ‘sahte birliğe’ ihtiyacı olmadığını söyledi. Carmi, “Netanyahu liderliğindeki hükümet İsrail'in stratejik çıkarlarına büyük zarar veriyor. Çünkü Netanyahu kişisel çıkarlarını ulusal çıkarların önüne koyarak ve bakanlarını bu amaçlar doğrultusunda harekete geçirerek, hükümeti koalisyon partileri için bir rüşvet kaynağına dönüştürerek yönetiyor. Bu politika nedeniyle İsrail'e büyük bir bedel ödetiyor ve bu da çok sayıda insanın öleceği bir savaşa yol açabilir” ifadelerini kullandı.

Carmi’ye göre bu durumda çözüm, hükümeti devirmek ve dünyanın karşısına yolsuzlukla mücadele eden, demokratik değerlerini savunan ve Ortadoğu'ya büyük yanlışlar yaptığı savaş maceralarıyla değil, barış koşullarında entegre olmanın yollarını arayan normal bir devlet olarak çıkmaktır.

xscdvf
Eski Başbakan Yair Lapid ve Binyamin Netanyahu (Arşiv - Reuters)

Parlamentodaki muhalefetin lideri Yair Lapid, Hamas saldırısının gerçekleştiği 7 Ekim günü Netanyahu'ya, Ben-Gvir ve ortağı Smotrich ile ittifaktan vazgeçmesi koşuluyla bir birlik hükümeti kurmayı teklif ettiğini ancak Netanyahu'nun bunu reddettiğini söyledi.



Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
TT

Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yayınlanan istatistiklere göre, 2023 yılında dünya genelinde en az 85 bin kadın ve kız çocuğu, çoğunluğu aile üyeleri tarafından olmak üzere, kasten öldürüldü ve kadın cinayetlerinin “önlenebilir” seviyesinin “endişe verici” olduğu belirtildi.

Viyana'daki Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ve New York'taki BM Kadın Birimi tarafından hazırlanan bir raporda, 2023 yılında öldürülen 85 bin kadının yüzde 60'ının, yani her gün ortalama 140 ya da her on dakikada bir kadının, “kocalarının ya da diğer aile üyelerinin” kurbanı olduğu belirtilerek, kadınlar için “evin en tehlikeli yer olmaya devam ettiği” kaydedildi.

Raporda, bu olgunun "sınırları aşarak tüm sosyal grupları ve yaş gruplarını etkilediği" ifade edilerek, Karayipler, Orta Amerika ve Afrika'nın en çok etkilenen bölgeler olduğu, ardından bu bölgeleri Asya'nın takip ettiği belirtildi.

Amerika ve Avrupa kıtalarında kadın cinayetlerinin çoğunluğu hayat arkadaşları tarafından işlenirken, dünyanın geri kalanında çoğu vakada katilleri aile bireyleri oluşturuyor.

Bazı ülkelerdeki verilere göre, birçok mağdur ölmeden önce fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddete maruz kaldıklarını bildirdi. Raporda, örneğin "ihtiyati tedbirler ve adli emirler" yoluyla "birçok cinayetin önlenebileceği" ortaya çıktı.

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) 107 ülkeden aldığı rakamları analiz ettiği rapora göre, bir eğilimin tespit edilebildiği bölgelerde kadın cinayeti oranı 2010 yılından bu yana sabit kalmış veya çok az bir düşüş göstermiştir; bu da bu tür şiddetin “sosyal uygulamalara ve normlara kök saldığını” ve ortadan kaldırılmasının zor olduğunu göstermektedir.

Şarku’l Avsat’ın rapordan aktardığına göre, birçok ülkede gösterilen çabalara rağmen “kadın cinayetleri endişe verici düzeyde.” Ancak BM Kadın Birimi İcra Direktörü'nden alıntı yapılan bir basın açıklamasında, bu gerçeğin "kaçınılmaz bir kader olmadığı" ve ülkelerin yasama yönünü güçlendirmesi ve veri toplama sürecini iyileştirmesi gerektiği vurgulandı.