Mali, Burkina Faso ve Nijer yeni biyometrik pasaportlar çıkarmayı planlıyor

Mali, Burkina Faso ve Nijer liderleri, geçtiğimiz 6 Temmuz'da Niamey'de düzenlenen ilk zirvede (Arşiv- Reuters)
Mali, Burkina Faso ve Nijer liderleri, geçtiğimiz 6 Temmuz'da Niamey'de düzenlenen ilk zirvede (Arşiv- Reuters)
TT

Mali, Burkina Faso ve Nijer yeni biyometrik pasaportlar çıkarmayı planlıyor

Mali, Burkina Faso ve Nijer liderleri, geçtiğimiz 6 Temmuz'da Niamey'de düzenlenen ilk zirvede (Arşiv- Reuters)
Mali, Burkina Faso ve Nijer liderleri, geçtiğimiz 6 Temmuz'da Niamey'de düzenlenen ilk zirvede (Arşiv- Reuters)

Mali'deki askeri cuntanın lideri Albay Assimi Goita dün (Pazar) yaptığı açıklamada, askeri yönetim altındaki ülkelerin ECOWAS bloğundan ayrıldıktan sonra ittifaklarını güçlendirmeye çalıştıklarını ve Mali'nin yakında Burkina Faso ve Nijer ile birlikte yeni biyometrik pasaportlar çıkaracağını açıkladı.

2020'den bu yana bir dizi darbenin ardından hepsi de askeri yönetim altında olan üç Sahil ülkesi, eski sömürgeci Fransa ile bağlarını koparıp Rusya'ya yöneldikten sonra geçen yıl Eylül ayında Sahil Devletleri İttifakı'nı (AES) kurduklarını açıkladı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre üç ülke ocak ayında, Fransa'nın kuklası olmakla suçladıkları Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu'ndan (ECOWAS) ayrıldı. Temmuz ayında müttefikler, ilk yılında Mali'nin başkanlık edeceği ve yaklaşık 72 milyon insanı kapsayan Sahil Devletleri Konfederasyonu'nun kurulmasıyla bağlarını güçlendirdi.

Goita, dün akşamı televizyonda yaptığı konuşmada “Önümüzdeki günlerde, ortak bölgemizdeki seyahat belgelerini standartlaştırmak amacıyla İttifak için yeni bir biyometrik pasaport tanıtılacak. Ulaşım, iletişim ve bilgi teknolojisi ağları yoluyla bölgelerimiz arasındaki iletişimi arttırmak için gerekli altyapıyı kuracağız” ifadelerini kullandı. Duyuru, üç ülkenin ittifakın birinci yıldönümünü kutlamasından bir gün önce yapıldı.

Komşu ülkeler 2012 yılında Mali'nin kuzeyinde patlak veren ve 2015 yılında Nijer ve Burkina Faso'ya sıçrayan cihatçı şiddetle mücadele ediyor. Huzursuzluğun binlerce kişinin ölümüne ve bölge genelinde milyonlarca kişinin yerinden edilmesine neden olduğu tahmin ediliyor.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24