Yüzlerce kişi İranlı kadın hareketine destek için Paris'te gösteri yaptı

Göstericiler, Mahsa Amini'nin ölümünün yol açtığı protesto hareketinin ikinci yıldönümünde Paris'in merkezindeki Place de la Bastille’de (AFP)
Göstericiler, Mahsa Amini'nin ölümünün yol açtığı protesto hareketinin ikinci yıldönümünde Paris'in merkezindeki Place de la Bastille’de (AFP)
TT

Yüzlerce kişi İranlı kadın hareketine destek için Paris'te gösteri yaptı

Göstericiler, Mahsa Amini'nin ölümünün yol açtığı protesto hareketinin ikinci yıldönümünde Paris'in merkezindeki Place de la Bastille’de (AFP)
Göstericiler, Mahsa Amini'nin ölümünün yol açtığı protesto hareketinin ikinci yıldönümünde Paris'in merkezindeki Place de la Bastille’de (AFP)

Paris'te yüzlerce kişi dün (Pazar), Tahran ahlak polisi tarafından “başörtüsünü uygun” takmadığı gerekçesi ile gözaltına alındıktan günler sonra Mahsa Amini'nin ölümünün ardından başlayan protestoların ikinci yıl dönümünde, İran sivil toplumuna destek amacıyla “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganları atarak gösteri yaptı.

34 kadın mahkûmun yıldönümü münasebetiyle dün Evin cezaevinde açlık grevine başlaması üzerine, İran Adalet örgütü üyesi Fransız-İranlı avukat Şirin Ebadi, yetkililere karşı çıkan İranlıların “fedakârlıklarının” “boşa gitmediğini” söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Ebadi açıklamasında, "İran'da her şey değişti, zihniyetler, toplum.Kadınların sokağa açık çıkmasının kesinlikle düşünülemeyeceği tamamen ataerkil bir kültürden, kadınlara yönelik yoğun desteğe geçtik” ifadelerini kullandı

Kadın mahkumların gözaltı yerlerinden yazılar yayınladıklarına dikkat çeken Ebadi, “Evin hapishanesindeki kadın bölümünün kendisini, İranlı kadınlar için demokrasi için özgürlük için bu mücadelede bir direnç olarak dayattığını gördük” dedi.

Yaklaşık 20 insan hakları örgütünden oluşan koalisyon tarafından düzenlenen yürüyüşe, İran'da keyfi olarak tutuklanan ve sırasıyla Mayıs 2023 ve geçen yıl Haziran ayında serbest bırakılmadan önce gözaltına alınıp tutuklanan iki Fransız Benjamin Briard ve Louis Arnault da destek verdi.

İran, takasta kullanılmak üzere Batılıları “keyfi” olarak alıkoymakla suçlanırken, Fransa bu kişileri “devlet rehinesi” olarak tanımlıyor.

Serbest bırakılmasından bu yana ilk kez kamuoyu önünde konuşan Louis Arnault şunları söyledi: “Eylül 2022 protestolarına katıldığım iddiasıyla Evin cezaevinde neredeyse iki yıl geçiren benim bugün burada olmam ironiktir. Evet, hapisteydim ama acılarımı paylaşan siz özgürlük savaşçılarının arasında yaşayabilmek benim için büyük bir onur.”

dcvfrbthyj
Fransız oyuncu ve şarkıcı Barbara Bravi, Mahsa Amini'nin ölümünün ikinci yıl dönümünde Place de Amini'de düzenlenen yürüyüşte idam mahkûmu Abbas Driss'in fotoğrafının yer aldığı, üzerinde "İran'daki infazları durdurun" yazan bir pankart taşıyor. (AFP)

Uluslararası Af Örgütü Genel Direktörü Sylvie Prigot İran'daki baskıları kınadı ve “Ölüm cezasını korku salmak için bir araç olarak yoğun bir şekilde kullanmaya devam ediyorlar.Hâlâ binlerce insan yargılanmadan haksız yere tutuklu bulunuyor” ifadelerini kullandı.

İran'da halen üç Fransız vatandaşı tutuklu bulunuyor: Mayıs 2022'de tutuklanan ve casuslukla suçlanan Cecile Kohler ve arkadaşı Jacques Barry ile yetkililer tarafından tam kimliği açıklanmayan, sadece adının Olivier olduğu söylenen üçüncü bir Fransız vatandaşı.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24