Mücteba Hamaney şahsi kararıyla rolünü azalttı

Mücteba Hamaney, babası Ali Hamaney’e artık ‘fıkhu’l-harici’ dersi vermeyeceğini bildirdiğini açıkladı

Mücteba Hamaney (solda) dini bir tören sırasında kardeşleri Mesud ve Meysem ile birlikte (Jamaran)
Mücteba Hamaney (solda) dini bir tören sırasında kardeşleri Mesud ve Meysem ile birlikte (Jamaran)
TT

Mücteba Hamaney şahsi kararıyla rolünü azalttı

Mücteba Hamaney (solda) dini bir tören sırasında kardeşleri Mesud ve Meysem ile birlikte (Jamaran)
Mücteba Hamaney (solda) dini bir tören sırasında kardeşleri Mesud ve Meysem ile birlikte (Jamaran)

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in oğlu Mücteba Hamaney’in artık ‘fıkhu’l-harici’ (hâricî fıkhı) dersleri vermeyi bırakacağını açıkladığı bir video kaydı viral oldu. Şii dini eğitim verilen okullarda bu seviyeye ulaşması, babasının yerine geçebileceğinin bir işareti olarak yorumlanan Mücteba Hamaney, internette yayınlanan bir dersinde artık fıkhu’l-harici dersleri vermeyeceğini söyledi.

İranlı internet siteleri Mücteba Hamaney'in konuşmasının bir bölümünü yayınladı. Hamaney, konuşmasında “Bugünkü ders son ders olacak” dedi. Müçtehit olmak için dini eğitim sistemindeki son aşama olan ‘fıkhu’l-harici ve usulü’ dersi vermeyi bırakacağını ifade etti.

Mücteba Hamaney, ders vermeyi bırakmasının ‘şahsi bir karar’ olduğunu ve bunun ‘siyasi konularla hiçbir ilgisi olmadığını’ vurguladı. “Bu benimle Allah arasındaki bir meseledir” diyen Hamaney, kararını babasına bildirildiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Eghtesad News haber sitesinden aktardığına göre Mücteba Hamaney’in 13 yıldır verdiği fıkıh derslerine 700 kişi katıldı.

Mücteba Hamaney, 1989 yılında İran İslam Devrimi'nin lideri Ayetullah Humeyni'nin ölümünden bu yana İran’ın Dini Liderliği görevini yürüten babası Ali Hamaney'in (85) yerine geçecek önde gelen adaylardan biri olarak görülüyor.

İran'ın üçüncü dini lideri için resmi olarak belirlenmiş bir aday yok. Ancak bu konu İran’daki çevrelerde yıllardır tartışılıyor. İran Anayasası’na göre Dini Lider, 88 din adamından oluşan, dini lideri denetleyen ve teorik olarak onu görevden alabilen Uzmanlar Meclisi tarafından atanıyor.

Uzmanlar Meclisi üyeleri seçimler yoluyla belirleniyor. Ancak Hamaney'e bağlı din adamları ve hukukçulardan oluşan bir başka sert denetim organı yasaları veto etme ve kimlerin aday olabileceğini belirleme yetkisine sahip.

Rehberin halefi

Eski İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin 19 Mayıs'ta hayatını kaybetmesi, Hamaney'in yerine geçecek potansiyel adaylarla ilgili spekülasyonları alevlendirdi. Reisi'nin ölümünün ardından Reuters, konuyla ilgili iki bilgi sahibi kaynağın Uzmanlar Meclisi’nin, ABD’nin yaptırımları ve kötü yönetimin yol açtığı ekonomik zorluklar nedeniyle popülaritesinin azalması sonucu Reisi'nin adını yaklaşık altı ay önce potansiyel halefler listesinden çıkardığını söylediğini belirtti.  Kaynaklardan biri, Reisi yanlısı nüfuzlu din adamlarının, Reisi'nin yeniden göreve getirilmesi için yoğun lobi faaliyetleri yürüttüğünü söyledi.

Uzmanlar Meclisi üyesi Mahmud Muhammedi Iraki, geçtiğimiz şubat ayında Hamaney'in oğullarından birinin liderlik makamına uygunluğunun değerlendirilmesine, makamın miras kaldığı şüphesinden kaçınmak için karşı çıktığını iddia etti.

Uzmanlar Meclisi üyesi katı muhafazakâr Ahmed Hatemi, geçtiğimiz temmuz ayında yaptığı bir açıklamada, kasım ayı sonlarında İran’ın Dini Liderinin halefinin belirleneceğine dair kendisine atfedilen bilgileri yalanladı.

Hatemi’nin yalanlamasından üç hafta önce cumhurbaşkanı adayı Said Celili'nin seçim kampanyasının başına geçen İran'ın idari işlerden sorumlu eski cumhurbaşkanı yardımcısı Muhsin Mansuri'nin, imzasını taşıyan bir mektubu yayınlanmıştı.

vdfb
İran’ın Dini Lideri Hamaney, halikopter kazası sonucu hayatını kaybeden Reisi ve beraberindekilerin cenaze namazını kıldırdı (Hamaney'in internet sitesi)

Mansuri mektubunda Uzmanlar Meclisi’nin büyük bir sorumluluk taşıdığını ve bu yıl Dini Liderin halefini belirlemesi gerektiğini belirtti. Mansuri “Önümüzdeki Aralık ayından önce bu görev önceki programa göre tamamlanmalı, çünkü ondan sonra bir şey olma ihtimali yüksek” diye yazdı.

Hatemi mektubu sahte olarak nitelerken ne Celili ne de Mansuri, bununla ilgili yorum yaptı. Yalanlamanın Mesud Pezeşkiyan'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması ve Said Celili'nin yenilgiye uğramasının ardından yapılması dikkati çekti.

“Miras”

Hamaney yıllardır oğlunun halefi olması için önünü açmaya çalıştığı suçlamalarına maruz kaldı. 2011 yılının şubat ayından bu yana ev hapsinde tutulan İranlı reformist lider Mir Hüseyin Musevi, 8 Ağustos 2023 tarihinde yaptığı açıklamada, dini liderlik makamının ‘miras yoluyla ele geçirilmek istendiği’ uyarısında bulundu. Musevi, şahsi internet sitesinde yayınladığı bir blog yazısında, bazı çevrelerin Dini Liderin ölümünden sonra oğullarının yönetimi devralabileceğine dair söylemlerine atıfta bulundu. Musevi, son zamanlarda Hamaney yanlısı internet sitelerinin, İmamet'in babadan oğula geçeceğine dair rivayetleri 12 İmam’a bağlılık Şiileri arasında yaymaya çalıştığına işaret etti.

Yaklaşık üç hafta sonra, Kum İlahiyat Okulu'nun internet sitesinde ilk kez Mücteba Hamaney'in adının önünde ‘Ayetullah’ unvanı kullanılınca Musevi'nin uyarısı ciddi bir hal aldı. ‘Ayetullah’ unvanı, İran hiyerarşisinde ilk sırada yer alan din adamlarına verilen dini bir unvandır ve dini liderlik makamına potansiyel aday olmanın bir işareti olarak görülür. Bu unvan, Mücteba Hamaney’in fıkhu’l-harici derslerine katılmak isteyen öğrenciler için kayıt sürecinin başladığı duyurusunda kullanıldı.

Mücteba Hamaney, Kum şehrindeki Alevi Okulu’nda eğitim aldı. Bu okul aynı zamanda İbrahim Reisi'nin Ali Hamaney’den dersler aldığı okul olarak da biliniyor.

Mücteba Hamaney, İran’ın Dini Liderinin kültür danışmanı Gulam Ali Haddad Adil'in kızıyla evli. Adil, Ali Hamaney’in Ofisi’ndeki en etkili kişi olarak biliniyor ve Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanlarıyla, özellikle de Dini Liderlik Ofisi'nin koruma ekibiyle yakın ilişkilere sahip.

ABD, 2019 yılının Kasım ayında Hamaney'in yakın çevresinden, aralarında cumhurbaşkanının da olduğu dokuz yetkilinin yanı sıra oğlu Mücteba Hamaney’e de yaptırım uyguladı.

Mücteba Hamaney’in babasının ofisindeki rolü 2005 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında gündeme geldi. Reformist lider Mehdi Kerrubi, Hamaney'e bir mektup göndererek Mahmud Ahmedinejad'a atıfla Hamaney'in adaylardan biri lehine seçimlere müdahale ettiği uyarısında bulunmuştu.

Mücteba Hamaney'in adı 2009 yılındaki seçimlerde daha çok gündeme geldi. Bu kez protestoları bastırmak ve seçimlere müdahale etmekle suçlandı. Yeşil Hareket protestolarına katılanlar ona karşı sert sloganlar attı.

Kerrubi, 2018 yılının aralık ayında Hamaney’e sert dil kullandığı bir mektup yazarak, 30 yıl boyunca yaptıklarının sorumluluğunu üstlenmesini istedi. Kerrubi mektubunda, “Sizden oğlunuza engel olmanızı istedim ama siz onu engellemediniz. 2009 yılında darbe hareketini destekleyerek rejime ve devrime neler yaptığını gördüm” ifadelerini kullandı.

Adaylar

Öte yandan Ayetullah Humeyni’nin en büyük torunu Hasan Humeyni de reformist liderlerin en önde gelen müttefiklerinden biri.

Hasan Humeyni, uzun zamandır reformistlerin üçüncü lideri olmak için favori aday olarak gösteriliyordu. Sekiz yıl önce Uzmanlar Meclisi seçimlerinde adaylıktan diskalifiye edilmiş ve Hamaney 2021 yılında kendisine cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmamasını tavsiye etmişti.

dcfvfd
Hasan Humeyni (ortada), eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi (sağda) ve müttefiki eski Meclis Başkanı Ali Ekber Natık Nuri (solda) (Jamaran)

Liderin üçüncü oğlu Mesud Hamaney de babas Ali Hamaney’in ofisindeki rolü nedeniyle potansiyel bir aday olarak görülüyor. Mesud Hamaney, eski Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi'nin ağabeyinin kızıyla evli.

Hamaney'in oğulları ve Humeyni'nin soyundan gelenlerin yanı sıra, başta ‘Ayetullah’ unvanına sahip olan Uzmanlar Meclisi üyesi ve İran Dini İlimler Medreseleri Müdürü Alirıza Arafi (67) olmak üzere bazı önde gelen din adamlarının adı da potansiyel adaylar arasında yer alıyor.



Netanyahu, Nasrallah ve dar daire

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Netanyahu, Nasrallah ve dar daire

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

İbrahim Hamidi

Geçen hafta Hizbullah için zordu. Çağrı cihazından telsizlere ve dar daireye kadar “benzeri görülmemiş” darbeler ardı ardına geldi.

Bu üç darbe gerçekten de İsrail ile Hizbullah arasındaki büyük teknolojik uçurumu ortaya koydu. Aynı zamanda Hizbullah’ın düşmanı karşısındaki açığının boyutunu da gösterdi. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, çağrı cihazı ve telsiz saldırılarının ardından, yayınlanan kayıtlı konuşmasında İsrailliler için “zorlu bir hesap vermenin” yaklaştığını söylemiş ve Hizbullah içinde büyük ölçekli sızmaların varlığı nedeniyle güvenlik konusunda ihtiyatlı olunduğuna açık bir göndermede bulunarak “hesabın nasıl sorulacağı çok dar bir daire tarafından bilinecek” demişti. Ancak sürpriz olan şu ki ertesi gün İsrail, Nasrallah'ın askeri yardımcıları ile bugünlerde sadece kendisinden bahsedilen Rıdvan Birimi’nin lideri ve kurucusu İbrahim Akil'in katıldığı bir liderlik toplantısını hedef alarak bu “dar daire”yi de havaya uçurdu.

Hiç şüphe yok ki Akil, çağrı cihazı ve telsiz saldırılarından sonra üst düzey yardımcılarını ve Genel Sekreter Yardımcısını İsrail'den nasıl “hesap sorulacağını” tartışmak üzere toplantıya çağırdığında tüm ihtiyati tedbirleri almıştı. Ancak İsrail istihbaratı hassas bir vuruşla onlara da ulaştı. Bu saldırıda ve Hizbullah'a veya Beyrut’un güney banliyöleri ya da Lübnan'da müttefiklerine yönelik diğer tüm saldırılarda, İsrailliler, sahadan gelen doğrulamalar ve ölen kişinin DNA testinin sonucunu beklemeden, hedefin adını ve kendisi ile ilgili ayrıntıları derhal ve kendinden emin bir şekilde duyurdulaqr. Son saldırıda da isimleri sadece tüm Lübnanlılar tarafından değil, Hizbullah içindeki liderler ve onların direniş eksenindeki muhatapları tarafından bile bilinmeyen liderlerin isimlerini ifşa ettiler.

Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi üyesi Muhsin Rızai'ye göre, Dini Lider Ali Hamaney bu koşullar altında İsrail ile savaş istemiyor

Tıpkı Nasrallah'ın, Hüdhüd insansız hava araçları ile çekilen İsrail’e ait askeri tesislere dair videolar ile Hizbullah tünellerine dair İmad videolarını yayınlayarak Tel Aviv'e baskı uygulamak ve onu kapsamlı askeri harekattan caydırmak istemesi gibi, Binyamin Netanyahu da, son saldırılar ile Hizbullah içindeki sızmaların boyutunu göstermek ve müzakere savaşında Hizbullah’a baskı yapmak için popüler ve askeri olarak onu ifşa etmek istedi.

Büyük savaş İran ile İsrail arasında ve Tahran'ın yayılması ve nükleer programıyla ilgili. Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi üyesi Muhsin Rızai'ye göre, Dini Lider Ali Hamaney bu koşullar altında İsrail ile savaş istemiyor. Netanyahu ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un söylediğine göre hem savaş hem de ABD’yi çatışmanın içine çekmek istiyor.

Hizbullah ile Tel Aviv arasındaki daha küçük savaş içinde daha büyük savaşın uzantıları iki konuya dayanıyor; Gazze Şeridi ile Güney Lübnan'ı birbirine bağlamak ve Kuzey İsrail ile Güney Lübnan'ı birbirine bağlamak. Netanyahu, birkaç gün önce Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısının ardından açıkladığı, Hamas’ın dağıtılması, rehinelerin geri dönmesi ve caydırıcı güvenliğin yeniden tesis edilmesini içeren “hedefler” listesine, yeni bir hedef ekledi; yerinden edilen Kuzey İsrail sakinlerinin evlerine geri dönmesini sağlamak. Nasrallah ise, yerinden edilmiş Lübnanlılar güneye dönmeden bunun olmayacağını söyledi.

18 yılın ardından Lübnan'da, bölgede ve dünyada pek çok koşul, Nasrallah ve Hizbullah’ın imajı değişti. İsrail'in varoluş korkusu arttı

Askeri çatışma “yeni bir aşamaya” geçti ve bu aşamanın başlığı da Güney Lübnan ile Kuzey İsrail ve Beyrut arasında diplomatik bir çözümün koşullarını dayatmak için azami karşılıklı saldırılar düzenlemek. 2006’daki savaşın ardından Lübnan ordusunun güneyde konuşlanmasını, Hizbullah'ın geri çekilmesini ve uygulanmayan diğer düzenlemeleri öngören 1701 sayılı karar alınmıştı.

18 yıl sonra Lübnan'da, bölgede ve dünyada pek çok koşul, Nasrallah ve Hizbullah’ın imajı değişti, İsrail'in varoluş korkusu arttı. Ancak henüz kapsamlı bir savaş ve İsrail'in kara saldırısı noktasına ulaşmamış olan bu yeni tur, büyük olasılıkla, diğer tüm savaşlar gibi diplomatik bir çözümle sonuçlanacak. Amerikan Özel Temsilcisi Amos Hochstein'ın girişiminden de bu sonuç çıkarılıyor ve kendisi şunları içeriyor; Rıdvan Gücü’nün Litani Nehri'ne çekilmesi, Lübnan ordusunun konuşlandırılması, İsrail'in Mavi Hat’a çekilmesi ile ilgili müzakerelerin yürütülmesi, İsrail savaş uçaklarının ve insansız hava araçlarının Kuzey Lübnan'daki uçuşlarının durdurulması, tarafların taahhütlerine bağlı kalıp kalmadıklarını denetleyecek UNIFIL güçlerinin güçlendirilmesi, yerinden edilmiş İsraillilerin ve Lübnanlıların geri dönmelerini sağlayacak garantilerin verilmesi.

2006'daki anlaşma ateşkes, Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyinin güvenliğini temin etmesi ve “angajman kurallarına” bağlı kalmasının yanı sıra Beyrut'taki siyasi rolünün genişlemesini içeriyordu.

2006'daki anlaşma, teknik maddelere ek olarak, ateşkes, Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyinin güvenliğini temin etmesi ve “angajman kurallarına” bağlı kalmasının yanı sıra Beyrut'taki siyasi rolünün genişlemesi de dahil olmak üzere pratik uzlaşılar içeriyordu. Yeni anlaşma, Hizbullah'ın Beyrut'taki muhaliflerine karşı ilave bir siyasi rol kazanması karşılığında ateşkes ve uzun süreli güvenlik garantilerini içeren benzer bir denklemi içerebilir. Aynı zamanda savaşın, İran'ın “kırmızı çizgisini” aşmamasını, yani bölgedeki nüfuzunun ana kolu olan Hizbullah'ın yenilmemesini de içerebilir.

Savaş peşinde koşan Netanyahu, “dar dairesini” kaybeden Nasrallah ve Beyaz Saray'da son günlerini yaşayan ABD Başkanı Joe Biden bu yeni anlaşmaya varmayı başarabilecekler mi? Yoksa mevcut tur, yeni Amerikan başkanı beklenirken ve İsrail ile Hizbullah'ın başka liderleri eksilirken başka bir “yeni aşamaya” mı geçecek?

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.