İsrail'in Lübnan'ın çeşitli bölgelerine düzenlediği hava saldırılarında en az 15 kişi hayatını kaybetti

Beyrut'u güneydeki Sayda şehrine bağlayan yol üzerindeki Ciyeh'de İsrail hava saldırısı sonucu yıkılan bir depo (AFP)
Beyrut'u güneydeki Sayda şehrine bağlayan yol üzerindeki Ciyeh'de İsrail hava saldırısı sonucu yıkılan bir depo (AFP)
TT

İsrail'in Lübnan'ın çeşitli bölgelerine düzenlediği hava saldırılarında en az 15 kişi hayatını kaybetti

Beyrut'u güneydeki Sayda şehrine bağlayan yol üzerindeki Ciyeh'de İsrail hava saldırısı sonucu yıkılan bir depo (AFP)
Beyrut'u güneydeki Sayda şehrine bağlayan yol üzerindeki Ciyeh'de İsrail hava saldırısı sonucu yıkılan bir depo (AFP)

İsrail ordusu bugün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, Lübnan'ın güney ve doğusundaki bölgelere ‘kapsamlı’ saldırılar düzenlediğini duyurdu. Lübnan Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail'in Lübnan'ın çeşitli bölgelerine düzenlediği hava saldırılarında en az 15 kişi hayatını kaybetti.

Bakanlıktan yapılan ilk açıklamada, “İsrail düşmanının bugün Beyrut'un yaklaşık 30 kilometre kuzeyindeki Kisrevan'ın el-Muaysara kasabasına düzenlediği saldırıda üç kişi öldü, dokuz kişi de yaralandı” denildi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre bakanlıktan yapılan bir başka açıklamada ise “İsrail'in bugün Beyrut'un güneyindeki Şuf bölgesindeki Cevn kasabasına düzenlediği saldırıda dört kişinin öldüğü ve yedi kişinin yaralandığı” belirtildi.

Hizbullah'ın güney ve doğu Lübnan'daki kalelerine nispeten uzak olan bu iki bölge, yaklaşık bir yıl önce Hizbullah ile İsrail arasındaki gerginliğin başlamasından bu yana İsrail saldırılarından uzak kaldı.

Bakanlığa göre Lübnan'ın güneyindeki Ayn Kana, Bint Cubeyl ve Tebnin kasabalarına düzenlenen saldırılarda sekiz kişi öldü, onlarca kişi de yaralandı. Lübnanlı bir güvenlik kaynağı daha önce el-Muaysara'daki hava saldırısında bir evin hedef alındığını doğrulamıştı.

Hıristiyanların ve Şiilerin çoğunlukta olduğu Kisrevan'daki halk, iki patlama sesi duyduklarını bildirdi. Bir görgü tanığı saldırının gerçekleştiği yerde bir evin ve bir kafenin tamamen yıkıldığını gördüğünü söyledi.

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA), İsrail ordusunun bugün Güney Lübnan'da ve Suriye'nin doğu sınırındaki Bekaa bölgesinde geniş çaplı saldırılar başlattığını duyurmasının ardından, bölgeye ‘iki füzenin düştüğünü’ bildirdi.

Diğer taraftan Hizbullah bugün şafak vakti, yaklaşık bir yıl önce başlayan gerginlikten bu yana ilk kez Tel Aviv'e bir balistik füze fırlattığını duyurdu. Ancak İsrail ordusu füzeyi engelledi.

İsrail'in pazartesi gününden bu yana güney ve doğu Lübnan'ı hedef alan ağır saldırıları, İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde yaşanan savaşın arka planında, İsrail ile Hizbullah arasında Ekim 2023'ten bu yana devam eden çatışmaları şiddetlendirdi.

Lübnan Sağlık Bakanı Firas el-Ebyad dün (Salı) yaptığı açıklamada, sadece pazartesi günü gerçekleşen hava saldırılarında çoğu silahsız 558 kişinin hayatını kaybettiğini ve bin 800'den fazla kişinin yaralandığını duyurdu. El-Ebyad bunun, Lübnan'da iç savaştan (1975-1990) bu yana kaydedilen en yüksek günlük ölü sayısı olduğunu belirtti.



İsrail'deki savaş karşıtları azınlıkta olsa da görüşleri iç acıtıcı

İsrail Demir Kubbe Füze Savunma Sistemi’nin Lübnan'dan atılan roketleri engellediği anlar (AFP)
İsrail Demir Kubbe Füze Savunma Sistemi’nin Lübnan'dan atılan roketleri engellediği anlar (AFP)
TT

İsrail'deki savaş karşıtları azınlıkta olsa da görüşleri iç acıtıcı

İsrail Demir Kubbe Füze Savunma Sistemi’nin Lübnan'dan atılan roketleri engellediği anlar (AFP)
İsrail Demir Kubbe Füze Savunma Sistemi’nin Lübnan'dan atılan roketleri engellediği anlar (AFP)

İsrail'in girdiği her savaşta olduğu gibi, bazıları koalisyon hükümetinde yer alan partilerine olan bağlılıkları nedeniyle, bazıları da güvendikleri ve ‘halkın ordusu, vatanın koruyucusu’ olarak gördükleri orduya olan sarsılmaz destekleri nedeniyle halk ezici bir çoğunlukla ülkesinin yanında oluyor. Ancak her zaman muhalif olan bir taraf vardır. Seslerini yükseltirler ve kendilerini riske atarlar. Bu muhalif kanadın katı bir görüşü vardır ve söyledikleri geniş yankı uyandırır.

Bu muhaliflerden biri olan gazeteci yazar B. Michael “Affedersiniz, biri bana Lübnan'da 5 bin eve 5 bin el yapımı patlayıcı atmakla, bir otobüse bomba yerleştirmek ya da suçluların da bulunduğu mahallelere misket bombası atmak arasındaki farkı açıklayabilir mi?” diye sordu.

B. Michael, şöyle devam etti:

“5 bin çağrı cihazı sadece kötü niyetli kişilere (Hizbullah) verildi. Oysa bir otobüse yerleştirilen bomba ya da misket bombası ayrım gözetmeksizin herkesi hedefler. Çağrı cihazlarını gönderenlerin cihazın nerede patlayacağı, kimin eline geçeceği, nerede bulunacağı ve etrafta kaç kişi olacağı konusunda hiçbir fikri yoktu. Bu bir markette mi, meraklı bir çocuğun elinde mi, belki bir benzin istasyonundaki arabada mı, yoksa bir çiftin elinde mi olacağını bilmiyorlardı.”

İsrail’i temelinden sarsması gereken bir sonuca varan B. Michael, “Ne yazık ki ve utanç verici bir şekilde İsrail, devlet terörizmini meşrulaştırma ve Gazze'de, işgal altındaki Batı Şeria'da ve şimdi de Lübnan'da olduğu gibi şiddet ve sınır tanımayan yollarla bir halka terör ve acı dayatma yolunda uzun bir yol kat etmiştir” ifadelerini kullandı.

Savaşla ilgili bölünmüşlük hali

Sadece B. Michael böyle düşünmüyor. Lübnan ve ötesinde topyekûn bir savaşa yol açacak olsa bile Hizbullah'a karşı savaşı desteklediğini söyleyen İsraillilerin oranı yüzde 60'ken İsraillilerin yüzde 29'u buna karşı çıkıyor. Ancak sesleri zayıf kalıyor. Çoğunluğu savaşa öncelikle Hamas'ın elindeki İsrailli rehineler meselesini ve Gazze'ye yönelik nafile savaşı tamamen gizlediğinden karşılar ve Başbakan Binyamin Netanyahu'yu insanların dikkatini rehineler meselesinden uzaklaştırmak için bu savaşı başlatmakla suçluyorlar.

Barış yanlısı oldukları için savaşa ilkesel olarak karşı çıkanlar azınlıktalar. Çoğu provokasyonlar, vatan hainliği suçlamalarına maruz kalmak ve fiziksel saldırılara uğramak korkusuyla sessiz kalıyor. Rehinelerin aileleri bile düzenledikleri protesto gösterilerinin bastırılması için Netanyahu'ya yakın kişiler tarafından yürütülen ve ‘zehir makinesi’ olarak adlandırdıkları saldırılardan şikayet ediyorlar.

Kanlı provokasyon

Muhalefetteki İsrailli Arap milletvekili Aida Touma Süleyman dün, Gazze'ye yönelik soykırım savaşına karşı çıktığı kadar Lübnan'a yönelik devam eden savaşa da karşı çıktığını söylediği için İsrail meclisindeki (Knesset) bir komisyon toplantısı sırasında kanlı bir şekilde provokasyona uğradı.

İsrailli askeri analist Amos Harel, Haaretz için kaleme aldığı makalede, “İstisnai olarak, İsrail'in siyasi ve güvenlik liderliğinde artık ortak bir yaklaşım var. Başbakan Binyamin Netanyahu iki hafta önce, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve ordunun komuta kademesiyle Lübnan ve Gazze Şeridi arasındaki öncelik sıralaması konusunda sert bir tartışma yaşadı. Gallant ve komutanlar, Gazze Şeridi'ndeki çatışmaların sona ermesi için yalvarıp bir esir takası anlaşmasına ve ateşkese varılmasını isterken, Netanyahu buna ve Lübnan'daki çatışmalara odaklanılması önerilerine karşı çıktı” diye yazdı.

Harel, şöyle devam etti:

“Netanyahu tutumunu değiştirerek keskin bir dönüş yaptı. Varlığımızın temeli olan Philadelphia (Salahaddin) Koridoru (askerler oradan çekilmese bile) unutuldu ve şimdi Netanyahu açıkça Hizbullah ile bir gerilim yaşanmasını istiyor. Gallant ve Genelkurmay Başkanı’nın çekinceleri vardı, ama sonunda Netanyahu ile birlikte hareket etmeye ikna oldular. Şimdi bu üç isim İsrail'in saldırgan adımlarının devamı için topyekun bir savaşı göze almaya hazırlar.”

İsrail basından bazı medya kuruluşlarının aktardığına göre birçok siyasetçi ve uzman Lübnan'daki mevcut savaşın gereksiz olduğunu ve bu savaşın siyasi kazanımlarla sonuçlanmayacağını düşünüyor. En iyi ihtimalle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1701 sayılı kararı temelinde bir anlaşmaya varılabilir. Bu, savaş olmadan da sağlanabilir. Ancak İsrailli liderler sanki gözlerinde bir çağrı cihazı patlamış da kör olmuşlar gibi davranıyorlar.