Lübnan'da 21 günlük ‘geçici ateşkes’ için ABD-Avrupa-Arap ortak çağrısı

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşma sırasında (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşma sırasında (Reuters)
TT

Lübnan'da 21 günlük ‘geçici ateşkes’ için ABD-Avrupa-Arap ortak çağrısı

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşma sırasında (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşma sırasında (Reuters)

ABD, Avrupa Birliği (AB) ve bir dizi Batılı ve Arap ülkesi dün (Çarşamba), İsrail ile Hizbullah arasında devam eden çatışmanın bölgeyi tam ölçekli savaşa sürükleme tehdidinde bulunduğu Lübnan'da ‘geçici ateşkes’ için ortak bir çağrı yayınladı.

ABD Başkanı Joe Biden ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yaptıkları ortak açıklamada, “Diplomasiye başarı şansı vermek ve sınırın ötesinde daha fazla gerilimi önlemek amacıyla son günlerde geçici ateşkes için ortak bir çağrı üzerinde birlikte çalıştık. Müzakere ettiğimiz açıklama şu anda ABD, Avustralya, Kanada, AB, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar tarafından destekleniyor” ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin dünkü acil oturumunda Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, İsrail ile Hizbullah arasındaki mevcut çatışmanın topyekûn bir savaşa dönüşmesini önlemek amacıyla Lübnan'da 21 günlük ateşkes sağlanması için ABD ile ortak bir öneri sundu.

Ülkesinin talebi üzerine düzenlenen oturumda konuşan Barrot, “Son günlerde ABD'li ortaklarımızla birlikte müzakerelere olanak sağlamak üzere 21 günlük geçici bir ateşkes üzerinde çalıştık” dedi. Barrot, bu öneri ‘açıklandığında ve tarafların bunu kabul edeceğine güvendiklerini’ belirtti.

Barrot, tüm tarafların çatışmaya barışçıl bir çözüm bulma konusunda ‘kararlı’ olmaları halinde İsrail ile Hizbullah arasında topyekûn bir savaşın ‘kaçınılmaz olmadığını’ vurguladı. “Bugün Lübnan'daki durum geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşma tehdidi taşıyor” uyarısında bulunan Barrot, “Hizbullah ve İsrail arasında bugün yaşanan gerilim, bölgeyi sonuçları öngörülemeyen topyekûn bir çatışmaya sürükleme tehdidi taşıyor” dedi. Lübnan'ın mevcut gerginliğin öncesinden bu yana siyasi ve ekonomik kriz nedeniyle ‘büyük bir kırılganlık’ içinde olduğunu hatırlatan Fransız Bakan, ‘şayet bir savaş patlak verirse, Lübnan’ın bundan kurtulamayacağı’ uyarısında bulundu.

Hizbullah ile İsrail arasındaki mevcut durum, İran destekli militan grubun Yahudi devletine yönelik saldırılarını durdurmak için İsrail ile Gazze Şeridi'ndeki Hamas arasında devam eden savaşa son verilmesini talep etmesi ve İsrail'in de Hizbullah'a yönelik saldırılarını durdurmak için sınırlarından çekilmesini istemesiyle çıkmaza girmiş görünüyor. Fransız Bakan BM Güvenlik Konseyi'ne yaptığı açıklamada, “Diplomatik bir çözüm empoze etmek ve şiddet döngüsünü kırmak için New York'ta birçok liderin bulunmasından faydalanalım” dedi. Fransız-Amerikan girişimi, New York'taki BM Genel Kurulu çerçevesinde yapılan yoğun görüşmelerin ve ABD Başkanı Joe Biden ile Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron arasındaki ikili görüşmenin ardından geldi.

Beyaz Saray, Biden'ın New York'ta Macron ile ‘İsrail ve Hizbullah arasında ateşkes sağlanması ve daha geniş çaplı bir savaşın önlenmesi çabalarını görüşmek üzere’ bir araya geldiğini duyurdu. Görüşme, Biden'ın Ortadoğu'da ‘topyekûn bir savaşın mümkün olduğu’ uyarısında bulunmasının ardından gerçekleşirken, Macron ‘İsrail'i Lübnan'da gerilimi düşürmeye ve Hizbullah'ı da ateşi kesmeye’ çağırdı.

Fransa Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı konuşmada, “İsrail'i Lübnan'daki bu gerilimi durdurmaya, Hizbullah'ı da İsrail'e roket atmayı kesmeye çağırıyoruz. Ayrıca Hizbullah'a imkan sağlayan herkesi durmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı. Macron konuşmasında, ‘Lübnan'da savaş olamayacağını’ vurguladı.

Bu uyarılar, İsrail ordusunun dün İsrail topraklarını bombalama sıklığını arttıran Hizbullah'ı vurmak için Lübnan'a olası bir kara saldırısına hazırlandığını duyurmasıyla aynı zamana denk geldi. İsrail hava savunma sistemleri dün Hizbullah'ın Tel Aviv'e doğru fırlattığı bir balistik füzeyi önledi. İki taraf arasındaki çatışmanın yaklaşık bir yıl önce başlamasından bu yana bir ilk yaşandı. Zira İran destekli Hizbullah daha önce İsrail’i hiç balistik füzeyle vurmamıştı.

BM Güvenlik Konseyi oturumunun başında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail ve Hizbullah arasındaki mevcut gerilimin ‘Lübnan'da cehennemin kapılarını açtığını’ söyledi ve ‘geçici bir ateşkese ulaşmak için diplomatik çabaların yoğunlaştığını’ vurguladı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi toplantı başlamadan önce Ortadoğu'nun ‘tam bir felaketin eşiğinde’ olduğu uyarısında bulunarak, ülkesinin Lübnan'ı ‘her şekilde’ destekleyeceğini vurguladı. İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon, İsrail’in Lübnan ile kuzey sınırını güvence altına almak için diplomatik kanalları tercih ettiğini, ancak diplomasinin Hizbullah ile bir anlaşmaya varamaması halinde ‘mevcut tüm araçları’ kullanacağını söyledi.



Kallas: Avrupa Birliği, Rusya'yı yargılama konusunda özel bir mahkeme kurulması için fon sağlıyor

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 13 Ekim 2025'te Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gerçekleşen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. (Reuters)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 13 Ekim 2025'te Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gerçekleşen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. (Reuters)
TT

Kallas: Avrupa Birliği, Rusya'yı yargılama konusunda özel bir mahkeme kurulması için fon sağlıyor

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 13 Ekim 2025'te Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gerçekleşen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. (Reuters)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 13 Ekim 2025'te Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gerçekleşen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. (Reuters)

Avrupa Birliği Dış Politika Şefi Kaja Kallas, dün yaptığı açıklamada, bloğun Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve diğer üst düzey Rus yetkililerin Ukrayna'ya karşı saldırganlık suçu işledikleri iddiasıyla yargılanması için özel bir mahkeme kurulması konusunda fon sağlamaya başladığını söyledi ve diğer ülkeleri de buna katılmaya çağırdı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Callas, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile birlikte Kiev'de düzenlediği basın toplantısında, "Saldırı suçları için bu özel mahkemeyi kurduk, ancak şimdi bu mahkemeye fon da sağlıyoruz" dedi. Ayrıca, diğer üye devletleri, ülkeleri ve katılımcıları, mahkemenin tam anlamıyla faaliyete geçebilmesi için mahkemeye fon sağlamaya çağırıyoruz, çünkü hesap verebilirlik olmadan adil ve kalıcı bir barış olamaz" ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın yakın zamanda savaş çözülmezse Ukrayna'ya gönderebileceğini söylediği Tomahawk füzeleriyle ilgili bir soruya yanıt olarak Kallas, füzelere kendi savunması için ihtiyaç duyup duymadığına Kiev'in karar vereceğini söyledi.

 Kallas, "Ukrayna'nın gerçekten neye ihtiyaç duyduğuna karar vermek bizim işimiz değil. Neye ihtiyaç duyduklarını belirlemek onların sorumluluğundadır" dedi.

Avrupalı ​​yetkili, "Ukrayna'nın yanındayız ve daha fazla destek sağlamaya hazırız" diyerek, "Ukrayna'nın askeri ihtiyaçlarını karşılamak için yeni destek paketleri hazırlamak üzere çalıştıklarını" belirtti.


İsrail'in seküler politikacıları, Tevrat’tan alıntılar yaparak dindar seçmenlerin oylarını kazanmaya çalışıyor

Trump dün Kudüs'teki İsrail parlamentosu Knesset’te, yanında Knesset Başkanı Amir Ohana otururken Netanyahu'nun konuşmasını dinliyor (AFP)
Trump dün Kudüs'teki İsrail parlamentosu Knesset’te, yanında Knesset Başkanı Amir Ohana otururken Netanyahu'nun konuşmasını dinliyor (AFP)
TT

İsrail'in seküler politikacıları, Tevrat’tan alıntılar yaparak dindar seçmenlerin oylarını kazanmaya çalışıyor

Trump dün Kudüs'teki İsrail parlamentosu Knesset’te, yanında Knesset Başkanı Amir Ohana otururken Netanyahu'nun konuşmasını dinliyor (AFP)
Trump dün Kudüs'teki İsrail parlamentosu Knesset’te, yanında Knesset Başkanı Amir Ohana otururken Netanyahu'nun konuşmasını dinliyor (AFP)

İsrailli üç liderin ABD Başkanı Donald Trump'ın ziyaretini memnuniyetle karşıladıkları konuşmalarda Tevrat'tan alıntılar yapmaları dikkati çekti. Zira bu üç lider de radikal sekülerler ve dinden uzak kişiler olarak biliniyor.

Başbakan Binyamin Netanyahu, Tevrat’tan ‘savaş zamanında savaş, barış zamanında barış’ pasajını alıntılarken, Knesset (İsrail Meclisi) Başkanı Amir Ohana, savaşçıların eve dönüşüne dair Tevrat’taki bir pasajı alıntıladı.

Muhalefet lideri Yair Lapid ise Talmud'dan “Bir canı öldüren, sanki bütün dünyayı öldürmüş gibidir. Bir canı kurtaran ise, sanki bütün dünyayı kurtarmış gibidir” alıntısını yaptı.

Peki, bu liderlerin sözlerinin ardındaki sır ne?

Genel olarak hepsinin siyasi ve askeri alanda artan rollerinin yanı sıra şu anda hükümet koalisyonunda belirleyici faktör olarak görülen dindar partilere yaklaşmaya çalıştıkları değerlendirmesi yapıldı. Çünkü yaklaşan seçimler için onlara ihtiyaçları var. Knesset’te Haredi dini partilerini temsil eden 18 milletvekilinin yanı sıra, aşırı sağcı bakanlar Bezalel Smotrich’in Dini Siyonizm Partisi’nden 14 ve Itamar Ben-Gvir'in liderliğindeki Otzma Yehudit Partisi’nden 18 dindar milletvekili olduğu biliniyor.

Yahudi dindarların orduda, eğitimde ve hükümet çevrelerinde artan etkisi dikkat çekerken bu kişiler, İsrail'deki Yahudi nüfusunun üçte birini oluşturuyor. İsrail'in 33 bakanlığından dokuzunu kontrol ediyorlar.

Netanyahu, Şarm eş-Şeyh zirvesine katılımını, ultra-Ortodoks partilerin, Sukot bayramı arifesinde bayramın kutsallığına bir hareket olarak gördükleri için kendisini eleştirdikleri gerekçesiyle iptal etmişti.

Ancak bahsi geçen partiler, Netanyahu’dan zirveye katılımını iptal etmesini istemediklerini, ancak barışı sağlama konusundaki ulusal görevini anladıklarını belirten bir açıklama yaptılar. Açıklamada, “Netanyahu zirveye katılımını iptal ettiği için bizi suçluyor, ancak asıl nedeni, Şarm eş-Şeyh’teki zirvenin içeriğini reddeden dindar Siyonist partilerin öfkesiyle yüzleşmeye cesaret edememesi” ifadeleri yer aldı. Uzmanlara ve analistlere göre Netanyahu, hükümetindeki aşırı sağcıların baskısı altında.


İran: Trump'ın barış çağrısı ABD'nin eylemleriyle çelişiyor

ABD Başkanı Donald Trump dün İsrail Knesset'inde konuşuyor (AP)
ABD Başkanı Donald Trump dün İsrail Knesset'inde konuşuyor (AP)
TT

İran: Trump'ın barış çağrısı ABD'nin eylemleriyle çelişiyor

ABD Başkanı Donald Trump dün İsrail Knesset'inde konuşuyor (AP)
ABD Başkanı Donald Trump dün İsrail Knesset'inde konuşuyor (AP)

İran bugün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu'da barış çağrısının ABD'nin eylemleriyle çeliştiğini ifade etti.

Trump, dün İsrail parlamentosunda yaptığı konuşmada, İran'ın "teröristleri terk etmesinin, komşularını tehdit etmeyi bırakmasının, silahlı vekillerini finanse etmeyi bırakmasının ve İsrail'in var olma hakkını tanımasının" bölgenin çıkarına olduğunu belirtmiş ve ülkesinin İran ile "barışa hazır" olduğunu vurgulamıştı.

İran Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, "ABD başkanının dile getirdiği barış ve diyalog arzusu, ABD'nin İran halkına yönelik saldırgan ve suç teşkil eden eylemleriyle çelişmektedir" ifadelerini kullandı.

İsrail haziran ortasında, nükleer ve askeri tesislerin yanı sıra yerleşim alanlarını da hedef alarak İran'a karşı eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlattı ve 1000'den fazla kişinin ölümüne neden oldu. ABD'nin İran'daki önemli nükleer tesisleri bombaladığı 12 günlük savaş, Tahran ve Washington arasındaki üst düzey görüşmeleri durdurdu.

İran, füze ve insansız hava aracı (İHA) saldırılarıyla karşılık vererek İsrail'de onlarca kişiyi öldürdü. 24 Haziran'da İsrail ve İran arasında ateşkes sağlandı.

Batılı ülkeler, İran'ı nükleer silah edinmeye çalışmakla suçluyor; Tahran ise nükleer programının yalnızca sivil amaçlı olduğunu savunarak bu suçlamayı reddediyor.

İran Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Bir taraf, siyasi müzakerelerin sürdüğü bir ülkede yerleşim bölgelerini ve nükleer tesisleri bombalayarak binlerce masum kadın ve çocuğu öldürdükten sonra nasıl barış ve dostluk çağrısında bulunabilir?” diye sordu.

Bakanlık, Trump'ın sözlerini “sorumsuz ve utanç verici” olarak nitelendirerek, ABD'yi “terörizmin en büyük üreticisi ve soykırım yapan Siyonist varlığın en büyük destekçisi” olmakla suçladı.

Dışişleri Bakanlığı, “ABD'nin başkalarını suçlayacak ahlaki otoritesi yoktur” ifadesini kullandı.