Alman parlamenter, Belarus'taki siyasi mahkumlardan para kazanıyormuş

Doğu Avrupa ülkesinde 1400'ü aşkın siyasi mahkum var

Dornau'nun şirketi soğan dışında kavun ve kök sebzeler de yetiştirirken AfD'li siyasetçiler, Belarus gibi Rus lider Vladimir Putin'den destek almakla suçlanıyor (AFP)
Dornau'nun şirketi soğan dışında kavun ve kök sebzeler de yetiştirirken AfD'li siyasetçiler, Belarus gibi Rus lider Vladimir Putin'den destek almakla suçlanıyor (AFP)
TT

Alman parlamenter, Belarus'taki siyasi mahkumlardan para kazanıyormuş

Dornau'nun şirketi soğan dışında kavun ve kök sebzeler de yetiştirirken AfD'li siyasetçiler, Belarus gibi Rus lider Vladimir Putin'den destek almakla suçlanıyor (AFP)
Dornau'nun şirketi soğan dışında kavun ve kök sebzeler de yetiştirirken AfD'li siyasetçiler, Belarus gibi Rus lider Vladimir Putin'den destek almakla suçlanıyor (AFP)

Almanya'daki radikal sağcı AfD partisi adına Saksonya Eyalet Parlamentosu'nda görev yapan Jörg Dornau'nun Belarus'taki siyasi mahkumları çalıştırarak para kazandığı iddia edildi. 

Birleşik Krallık'ın Observer gazetesine konuşan Nikolai, diğer siyasi mahkumlarla birlikte Belarus'un batısında çalışırken Şubat 2024'te Alman plakalı bir otomobilin geldiğini anlattı. 

Güvenlik gerekçesiyle takma isim kullanan Nikolai, kendilerini selamlayan uzun boylu ve kel siyasetçinin 54 yaşındaki Dornau olduğunu söyledi.

Nikolai, o dönemde çiftlikte kendisi gibi 30 siyasi mahkumun bulunduğunu ve günde 180 Türk lirasına denk gelen bir ücret karşılığında çalıştıklarını aktarırken bu işe kendilerinin gönüllü olduğunu da ekledi. 

İş şartlarının zor olduğunu belirtirken şu ifadeleri kullandı:

Sabah 7'de kahvaltı edip akşama kadar çalışıyorduk ve az mola veriyorduk. İşe gülümseyerek gidiyordum. Hapiste olmakla kıyaslayınca tamamen özgürmüşüm gibi hissediyordum. Soğanların tadı da güzeldi.

Sosyal medyadaki bir paylaşımı beğendiği için aldığı 15 günlük hapis cezasını çekerken bunları yaşadığını anlatan Nikolai, serbest kalınca ülkesinden kaçmış. 

Observer, Nikolai'nin anlattıklarını doğrulayamadığını ancak bağımsız bir cezaevi gözlem örgütünün, 2024 başından beri Dornau'nun soğan tarlasında çalışan mahkumlara dair bildirimler aldığını bildirdi. 

Saksonya Eyalet Parlamentosu, 2019'dan beri üyesi olan Dornau'ya parlamenter maaşı dışındaki gelirini beyan etmediği için ağustosta ceza vermişti. 7 bin euroya yakın aylık maaş alan Dornau'ya 20 bin 862 euroluk fatura kesilmişti. 

fgtrhyj
Radikal sağcı siyasetçi, yasalara göre 6 maaşa kadar para cezası alabilirdi (AfD)

Almanya'da "Diktatörlükle yönetilen bir ülkede yatırım yapması ne kadar doğru?" sorusu tartışılırken Dornau'nun siyasi mahkumlardan para kazandığı, bu son haberle ortaya çıktı. 

Observer, Belarus'un Lida kentindeki cezaeviyle anlaşma sağladığı iddiasını Dornau'ya sorsa da henüz yanıt alamadı. 

AfD, üyesinin desteklenmesi için çağrıda bulunurken Yeşiller'e bağlı bir avukat, iddiaların doğrulanması halinde Dornau'ya dava açılabileceğini savunuyor. 

Aleksandr Lukaşenko'nun Ağustos 2020'deki devlet başkanlığı seçimini kazanıp 6. döneme adım atmasından sonra ülkede demokrasi talebiyle gösteriler düzenlenmişti. 

Seçimde hile yapıldığını savunan eylemciler sokak ve cezaevlerinde şiddet görürken Dornau'nun söz konusu çiftliğin bağlı olduğu Zybulka-Bel Ltd adlı şirketi Ekim 2020'de kurduğu öne sürülüyor. 

İnsan hakları örgütleri, Belarus'ta 1400'ü aşkın siyasi mahkum olduğunu tahmin ediyor. 
Independent Türkçe, Observer, Politico



Moskova, Washington'u Ankara ile Şam arasındaki normalleşme çabalarını engellemekle suçluyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'na katılımının ardından düzenlediği basın toplantısında (AFP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'na katılımının ardından düzenlediği basın toplantısında (AFP)
TT

Moskova, Washington'u Ankara ile Şam arasındaki normalleşme çabalarını engellemekle suçluyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'na katılımının ardından düzenlediği basın toplantısında (AFP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'na katılımının ardından düzenlediği basın toplantısında (AFP)

Rusya, ABD'yi her iki tarafın da olumlu tutumlarına rağmen Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarını engellemekle suçladı ve Türk askerlerinin Suriye'nin kuzeyindeki varlığı sorununa çözüm olarak Adana Mutabakatı'nın değiştirilmiş bir versiyonunun uygulanması olasılığını yeniden gündeme getirdi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “ABD'nin faaliyetleri, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Çünkü ABD her iki ülkenin de çıkarlarını göz ardı ederek her şeyi kendi başına yapmak istiyor. Fırat'ın doğusunda bir yarı devlet kuruyor, petrol ve tahılı kontrol ediyor ve gelirleriyle oradaki vekillerini finanse ediyor” ifadelerini kullandı.

sdcvfrgt
Suriye'nin kuzeydoğusundaki ABD güçleri (arşiv)

Lavrov, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu’na katılımının ardından düzenlediği basın toplantısında, BM Genel Kurulu'nun oturum aralarında Türk ve Suriyeli mevkidaşlarıyla ayrı ayrı görüştüğünü ve ‘her iki taraftan da ilişkileri normalleştirmek için müzakerelerin yeniden başlamasına olanak sağlayacak fikirler olduğunu’ belirtti.

Rusya, ABD ve normalleşme

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan defalarca Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için bir toplantı düzenlemesi çağrısında bulundu. Türkiye, Rusya'nın bu yöndeki çabalarını memnuniyetle karşıladı, ancak Şam Erdoğan'ın çağrılarına yanıt vermedi. ABD, BM Güvenlik Konseyi'nin 2015 tarihli 2254 sayılı kararı temelinde Suriye'de siyasi bir çözüm bulunmadan önce Türkiye ya da başkaları tarafından Şam ile ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik herhangi bir adımı kabul etmeyeceğini açıklamıştı. Lavrov, geçen yıl Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesinin ele alındığı toplantıların ‘olumlu’ geçtiğini kaydetti.

ascdvergth
Türkiye, Rusya ve İran dışişleri bakanları, New York'ta BM Genel Kurulu çerçevesinde bir araya geldi. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Suriye'de siyasi çözüm için Astana sürecinin üç garantörü olan Türkiye, Rusya ve İran'ın dışişleri bakanları cuma günü New York'taki BM Genel Kurulu çerçevesinde bir araya geldi. Hakan Fidan, Sergey Lavrov ve Abbas Arakçi, Suriye'deki güvenlik durumunu, bölgede itidalin önemini, özellikle de İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarının Suriye'de yeni bir şiddet sarmalına yol açmasını önlemeyi ve Türkiye-Suriye ilişkilerini normalleştirme çabalarını ele aldı.

Kaynaklar, bakanların İdlib de dahil olmak üzere Suriye'de sükunetin korunmasının önemini ve Ankara'nın terör örgütü PKK'nın Suriye'deki kolu olarak gördüğü Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) en büyük bileşeni olan YPG’nin mevcut durumu istismar etme girişimlerinin önlenmesi gerektiğini vurguladıklarını bildirdi.

Adana Mutabakatı’nın modernizasyonu

Türkiye'nin ABD destekli YPG konusundaki tutumu ve Şam'ın Türk ordusunun Suriye'nin kuzeyinden çekilmesi konusundaki ısrarı ile ilgili olarak Lavrov, terör tehdidiyle mücadele ve sınır güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra Kürt meselesinin de elbette bu müzakereler sırasında ana konular arasında yer alacağını söyledi.

Lavrov, Suriye ile Türkiye arasında 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatı'nın aktif hale getirilebileceğini yineleyerek, “Doğrudan uygulanması büyük olasılıkla mümkün olmayacaktır. Ancak sınır güvenliğinin sağlanması ve terörist gruplarla mücadelede ikili iş birliği fikri halen hayati önem taşımaktadır ve yeni gerçeklere uyarlanmalıdır” dedi.

sdcvfr
Türkiye'den Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG mevzilerine bombardıman (arşiv)

1998 yılında Suriye ile Türkiye arasında imzalanan Adana Mutabakatı, sınır güvenliği ve terörist gruplarla mücadele alanında ikili iş birliğine olanak sağlıyor. Mısır ve İran'ın arabuluculuğunda imzalanan mutabakat, Türkiye'nin PKK militanlarını takip etmek için sınır ötesinde beş kilometreye kadar ilerlemesine izin veriyor. Ancak Türkiye şu anda 30-40 kilometrelik bir mesafeyi koruyor ve 2019'da Rusya ile bu yönde bir hüküm içeren mutabakat imzaladı.

Lavrov, “Suriye'deki Kürt örgütlerinin terörizmle aralarına kesin bir mesafe koymaları, Suriye devleti içinde yaşamaktan başka çareleri olmadığını anlamaları ve Şam'la anlaşmaları gerektiğine inanıyorum. Anladığım kadarıyla Türk komşuları da bu konuda yardımcı olmaya hazır” şeklinde konuştu.

Konuyla ilgili olarak, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürt Özerk Yönetimi'ne bağlı bir kadın örgütünün yetkilisi ve şoförü dün (pazar) Haseke vilayetine bağlı Kamışlı kırsalında içinde bulundukları aracın Türkiye’ye ait bir insansız hava aracı (İHA) tarafından bombalanması sonucu yaralandı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), yıl başından bu yana Suriye'nin kuzey ve kuzeydoğusunda SDG tarafından kontrol edilen özerk yönetimin etki alanlarına Türkiye tarafından düzenlenen 97 saldırıda 33 kişinin öldüğünü, 30'dan fazla askeri personel ile 4'ü kadın ve 3'ü çocuk olmak üzere 19 sivilin yaralandığını açıkladı.

Türk güçleri ve Suriye Milli Ordusu topçu birlikleri Münbiç'in kuzeyinde yer alan ve SDG'ye bağlı Münbiç Askeri Konseyi'nin kontrolündeki ed-Derec köyünü bombaladı. Bu operasyon, Türk güçlerinin cumartesi günü Rakka'nın kuzey kırsalında SDG kontrolündeki Tel Abyad'ın batısında bulunan Kazali köyünü ağır toplarla vurmasının ardından geldi.

sdfvbrgtyh
İdlib'e Türk askeri takviyesi (Arşiv)

Aynı zamanda Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısında ‘Putin-Erdoğan bölgeleri’ olarak bilinen gerilimi azaltma bölgelerinde konuşlu askeri noktalarına takviye göndermeye devam ediyor.

Türk ordusu dün, İdlib'in güneyinde bulunan el-Mastume köyündeki üssüne 11 kamyon ve askeri araçtan oluşan yeni askeri takviyeler gönderdi. Söz konusu takviyeler, Halep-Şam Uluslararası Yolu'na (M5) bakan gözlem noktalarına, İdlib'in doğusu ve Hama'nın batısındaki Serakib ve Taftanaz eksenine ve Halep'in batısındaki Cebel-i Seman ve el-Atarib kenti yakınlarındaki gözlem noktalarına dağıtıldı.

Daha önce de asker, lojistik ve askeri malzeme taşıyan 163 Türk askeri aracı, eylül ayı boyunca Babu’l Heva ve Babu’s Selame gibi ana sınır kapılarından İdlib'deki çatışmasızlık bölgesine ve Halep'teki Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinde Türk güçleri tarafından kontrol edilen alanlara giriş yapmıştı. Bu gelişme, İdlib ve Halep'te Suriye güçleri ile muhalif gruplar arasındaki gerilimin arttığı bir dönemde gerçekleşti.