İsrail'in Demir Kubbe’si Hizbullah'ın füzelerini durdurabilir mi?

İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe tarafından Lübnan'dan atılan roketlerin imha edildiği bir kare (AFP)
İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe tarafından Lübnan'dan atılan roketlerin imha edildiği bir kare (AFP)
TT

İsrail'in Demir Kubbe’si Hizbullah'ın füzelerini durdurabilir mi?

İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe tarafından Lübnan'dan atılan roketlerin imha edildiği bir kare (AFP)
İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe tarafından Lübnan'dan atılan roketlerin imha edildiği bir kare (AFP)

İsrail ile Lübnan’daki Hizbullah Hareketi arasındaki gerilim, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırı sırasında öldürülmesiyle tırmanırken, Lübnan ile İsrail arasında topyekûn bir savaşın hayaleti dolaşıyor.

Avustralya gazetesi Sydney Morning Herald (SMH), İsrail'in hava savunma sistemi Demir Kubbe’nin büyük bir cephaneliğe sahip olan Hizbullah'ın füzelerini durdurup durduramayacağını sorguladı.

Gazete, Hizbullah'ın son günlerde bir dizi saldırıya maruz kalmasına rağmen İsrail'in füze savunma sistemini test edebileceğini belirtti.

sdfegrth
Demir Kubbe, Lübnan'ın güneyinden fırlatılan roketleri engellemeye hazırlanırken (AFP)

İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe son yıllarda komşu bölgelerden fırlatılan binlerce roketi engelleyerek İsraillileri korumayı başardı. İsrail, geçtiğimiz eylül ayında Hizbullah'ın roket saldırılarına karşılık olarak saldırılarını yoğunlaştırırken, Demir Kubbe, Hamas Hareketi tarafından geçtiğimiz yıl 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırıdan bu yana ilk kez sirenlerin çaldığı Hayfa kentine atılan roketleri savuşturuyordu. İsrail'in başkenti Tel Aviv, Hizbullah tarafından düzenlenen bir füze saldırısı uyarısı yapan siren sesleriyle uyandı. Hizbullah ilk kez İsrail'in merkezine ulaşabilecek bir füze fırlatmıştı.

Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'nde savunma stratejisi ve kabiliyeti alanında kıdemli analist olan Malcolm Davis, Hizbullah'ın elinde hala büyük miktarda füze olduğunu ve önümüzdeki hafta içinde Hizbullah'tan büyük çaplı bir misilleme görebileceğimizi söyledi.

Gazete İsrail'in yaklaşık kırk yıl öncesine dayanan füze kalkanı geliştirme çabalarına da yer verdi. İsrail ve ABD, 1986 yılında dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan'ın ‘Yıldız Savaşları’ olarak bilinen ‘Stratejik Savunma Girişimi’ ile bağlantılı olarak füze savunma sistemini geliştirmek üzere bir mutabakat anlaşması imzaladı.

Çalışmalar 1991 yılında Irak'ın Körfez Savaşı sırasında İsrail'e Scud füzeleri atmasıyla yoğunlaştı. O tarihten bu yana İsrail ve ABD birçok füze savunma programında iş birliği yaptı. Bu iş birliğine ortak teknoloji geliştirme, endüstriyel ortaklık, test ve eğitim programı da dahil. Ayrıca 2013 yılında yayınlanan bir analize göre bu iş birliği için ortak finansman da sağlandı.

İsrail, 2006 yılında Lübnan ile yaşanan 34 günlük savaşın ardından Demir Kubbe üzerinde çalışmaya başladı.

İlk mobil batarya 2011 yılında Gazze'den gelen roket saldırılarının ardından konuşlandırıldı ve İsrail ordusu kıyı kenti Aşkelon'u hedef alan bir roketi engellemek için Demir Kubbe'yi kullandığını açıkladı.

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'ne (CSIS) göre Demir Kubbe, 2012 ile 2014 yılındaki Gazze savaşı arasında ABD'nin desteğiyle geliştirildi ve savaş başladığında dokuz batarya çalışır durumdaydı. Savaş sırasında İsrail'e yaklaşık 4 bin 500 roket ve top mermisi fırlatıldı, bunlardan 735'i başarıyla engellendi.

Colorado Üniversitesi Ulusal Güvenlik Girişimleri Merkezi Direktörü Ian Boyd, Demir Kubbe'nin 4 ila 70 kilometre uzaklıktan (kabaca Lübnan'ın güneyinden Hayfa'ya ya da Gazze'den Tel Aviv'e kadar olan mesafe) fırlatılan füzeleri vurabildiğini ve daha kısa menzilli füzeler için radarın bunları tespit edip durdurmasının 30 saniyeden az sürebileceğini söylüyor.

Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nden (SAA) savunma analisti Michael Shoebridge, Demir Kubbe'nin güçlü yanlarından birinin hareket kabiliyeti olduğunu belirtti. Shoebridge, “Statik bir şey değil, tehdit değişirse sistemler hareket ettirilebilir. Bu aynı zamanda onu yok etmek amacıyla hedef alınmasını zorlaştırıyor, çünkü hareket ettirilebiliyor” ifadelerini kullandı.

Demir Kubbe'nin İsrail'in tek füze savunma sistemi olmadığını, ancak vitrin yüzü olduğunu söyleyen Shoebridge, İsrail'in kendisini olası uzun menzilli balistik füze saldırılarına karşı yüksek irtifadan uzaya kadar füzeleri vurabilen, en gelişmiş uzun menzilli hava savunma sistemi Arrow 3 ile koruduğunu kaydetti. Hava savunma sistemi Arrow 2’nin ise orta menzilli füzelere karşı koruma sağladığını belirten Shoebridge, Davut'un Sapanı (David's Sling) hava savunma sisteminin de 40 kilometre ila 300 kilometre mesafeden gelen füzeleri önleyebildiğini ve balistik füzeler ile insansız hava araçlarını (İHA) tespit etmek üzere tasarlandığını söyledi.

sjukı
İsrail'in hava savunma sistemi Demir Kubbe Lübnan'dan atılan füzeleri böyle engelledi (AP)

İsrail, bu sistemi Gazze Savaşı'ndan önce nadiren kullanmıştı. Ancak Gazze Savaşı’nın başlamasından bu yana Hamas Hareketi tarafından 2023 yılında Tel Aviv ve Kudüs'e fırlatılan birçok roketi düşürmek de dahil olmak üzere sınırlı bir şekilde kullandı.

Demir Kubbe, ayrıca geçtiğimiz eylül ayında Lübnan'dan Hizbullah'ın liderlerine suikast düzenlemek ve çağrı cihazları ile telsizleri patlatmaktan sorumlu tuttuğu yüksek değerli bir hedef olarak gördüğü Tel Aviv'deki İsrail Dış İstihbarat Servisi MOSSAD’ın karargâhına doğru atılan bir balistik füzeyi de önledi.

Peki, Hizbullah'ın füzeleri Demir Kubbe'yi atlatabilir mi?

Hamas'ın geçtiğimiz yıl 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği saldırı Demir Kubbe'nin delinebileceğini gösterdi. Hamas o gün Gazze'den çoğu kısa sürede olmak üzere yaklaşık 3 bin 500 roket fırlatarak üyelerinin motosikletlerle ve hatta yamaç paraşütleriyle saldırması için koruma sağladı.

Ian Boyd, Hizbullah'ın füzelerinin bazılarının ev yapımı ve genellikle etkisiz olduğunu, bazılarının ise İran ve Suriye'den geldiğini ve daha güvenilir olduğunu söylüyor. Hizbullah'ın füzelerinin birçoğunun güdümsüz olduğu ve savaş alanında kısa mesafede etkili olabileceği, ancak uzun mesafede büyük olasılıkla hedeften sapacağı ve isabetsiz olacağı düşünülüyor.

Sidney Üniversitesi'nden direniş hareketleri ve Ortadoğu siyaseti konusunda uzman bir akademisyen olan Martin Kerr, Hizbullah'ın büyük bir cephaneliğe sahip olduğunu söyledi. Kerr’e göre Hizbullah’ın sahip olduğı roketler güdümsüz ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Ruslar tarafından kullanılanlardan sadece iki versiyon ileride. Ian Boyd ise Hizbullah'ın sahip olduğu roket ve füze sayısı ile İsrail'in sahip olduğu önleyici füze sayısı arasındaki basit bir denkleme göre Demir Kubbe'nin atlatılabileceğini ifade etti.

Avustralya'daki Stratejik Analiz Merkezi'nin Araştırma Bölümü Başkanı Marcus Hillier, İsrail'in Hizbullah'a yönelik saldırılarını son dönemde tırmandırmasının nedenlerinden birinin de bu olduğunu söylüyor. İsrail son bir hafta içinde, bazıları sivil altyapının altında gizlendiğini iddia ettiği roket, füze ve fırlatma rampaları da dahil olmak üzere 2 binden fazla Hizbullah hedefini vurduğunu duyurdu. Lübnanlı sağlık yetkililerine göre saldırılarda yaklaşık bin kişi öldü.

Michael Shoebridge, Hizbullah'ın lider kadrosunun ağır bir darbe aldığını, dolayısıyla Hizbullah’ın organize saldırılar düzenleme kabiliyetinin büyük ölçüde azalmış olabileceğini söyledi. Shoebridge, “İsraillilerin Hizbullah'ın kendilerine saldırma kabiliyetini sınırlamak için saldırgan bir şekilde yaptıkları ile savunma sistemlerinin etkinliği arasındaki dengeye bakarsanız, İsraillilerin avantajlı olduğunu düşünüyorum. Bu büyük bir değişim. Çünkü İran, Hizbullah ve Hamas, roket ve füze cephaneliklerindeki ezici üstünlüklerine güveniyorlardı. Ancak İsrailliler bu avantajı yok edebilecek gibi görünüyor” şeklinde konuştu.

csdjuk
İsrail'in hava savunma sistemi Demir Kubbe, Lübnan'dan atılan füzeleri engellerken (Arşiv - AP)

Ancak İsrail'in kuzey bölgesini güvence altına alma hedefine ulaşması zor olacak. Lübnan’da 1998-2006 yılları arasında görev yapan Avustralyalı asker Roger Shanahan, İsrail'in bunu bir hava harekatıyla yapmasının şüpheli göründüğünü söyledi. Hizbullah'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun hedeflerini bozmak için hassas füzelere ihtiyacı olmadığını belirten Shanahan, “Eğer sınırlı stratejik hedefleriniz varsa, ki bu Netanyahu'nun siyasi başarısını engelliyor, şu an öldürülen tüm insanlar nedeniyle kaos içindesiniz. Sadece zaman zaman birkaç uçak geçirmeniz gerek. Savaş alanına iniş yapsalar bile sorun olmaz. İsrail'in kuzeyinde olmayan insanlar, ‘Burası artık güvenli değil’ diyeceklerdir” diye konuştu.



Zengezur Koridoru’nun ekonomik yansımaları yeni bir savaşın fitilini ateşler mi?

Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ'ın egemenliğine ilişkin anlaşmazlık devam ediyor (Reuters)
Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ'ın egemenliğine ilişkin anlaşmazlık devam ediyor (Reuters)
TT

Zengezur Koridoru’nun ekonomik yansımaları yeni bir savaşın fitilini ateşler mi?

Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ'ın egemenliğine ilişkin anlaşmazlık devam ediyor (Reuters)
Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ'ın egemenliğine ilişkin anlaşmazlık devam ediyor (Reuters)

Nazareth Seferian

İnsanların yakın tarihte hakkında nadiren konuştuğu dünyanın bir köşesinde, yaklaşık 40 kilometre uzunluğundaki bir toprak şeridi 2025 yılında yeni bir savaşın fitilini ateşleyebilir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ağustos ayında Azerbaycan'a yaptığı ziyaret büyük yankı uyandırdı. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bir haber kanalına verdiği röportajda, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşması konusuna değindi. Bir an önce anlaşmanın sağlanmasından ve ulaşım bağlantıları üzerindeki engellerin kaldırılmasından yana olduklarını söyleyen Lavrov, “Maalesef Erivan yönetimi, Ermenistan'ın Sünik bölgesi üzerinden ulaşım bağlantılarına ilişkin anlaşmayı sabote ediyor. Bu anlaşmada Paşinyan'ın imzası var. Rusya, bu yaklaşımın amacının ne olduğunu anlamakta zorlanıyor” ifadelerini kullandı.

Ermenistan'ın Sünik bölgesi üzerinden ulaşım bağlantısı dediği, ancak bölge ve ötesindeki ülkelerin basınında sıklıkla Zengezur Koridoru olarak anılan güzergahta şu an yaşanan krizin siyasi ve ekonomik sonuçları, önümüzdeki birkaç ay içinde bir savaşa yol açabilir.

Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya tarafından imzalanan 10 Kasım 2020 tarihli üçlü anlaşmanın hükümleri arasında Azerbaycan’ın batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım bağlantılarının güvenliğini, vatandaşların, araçların ve malların her iki yönde de engelsiz hareketini Ermenistan’ın garanti ettiği belirtiliyor.

Azerbaycan, yaklaşık 120 bin Ermeni’nin yaşadığı Dağlık Karabağ'ı geri almak için 2020 yılının eylül ayında bir saldırı başlattı. Dağlık Karabağ, 1994 yılında dondurulan bağımsızlık sonrası kanlı bir çatışmadan bu yana fiilen Bakü'nün kontrolü dışındaydı. Azerbaycan ile Ermenistan arasında 44 gün süren savaş Ermenistan’ın yenilgisi ve Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında üçlü anlaşmanın imzalanmasıyla sona erdi. Açıklama, çoğu Ermenistan tarafından Azerbaycan'a verilen tavizler olmak üzere dokuz maddeden oluşuyordu. Anlaşmanın dokuzuncu maddesi, “Bölgedeki tüm ekonomi ve ulaşım bağlantıları açılacaktır. Ermenistan Cumhuriyeti vatandaşların, araçların ve yüklerin her iki yönde engelsiz hareketini organize etmek için Azerbaycan Cumhuriyeti'nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım bağlantılarının güvenliğini garanti etmektedir. Ulaşım kontrolü, Rusya Federal Güvenlik Servisi'ne bağlı (FSB) Sınır Muhafıza Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilecektir” diyor.

Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nden Azerbaycan'a giden yolun stratejik önemi

Nahçıvan, Azerbaycan'a bağlı özerk bir cumhuriyettir. Daha önce Bakü'ye havayolu ya da İran üzerinden karayolu ile bağlanıyordu. Nahçıvan'ın Türkiye ile sınırı bulunuyor. Nahçıvan'dan doğrudan Azerbaycan'a uzanan bir yol, batıda Türkiye'den doğuda Kırgızistan ve Kazakistan'a kadar tüm Türki devletler arasında doğrudan bir bağlantı sağladığından stratejik bir öneme sahip.

Belki de 44 gün süren savaşın ardından ezici bir zafer kazanan Azerbaycan, Ermenistan'ın güneyindeki Sünik bölgesinde, Azerbaycan tarafından Zengezur olarak adlandırılan, İran sınırına yakın, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasındaki en kısa mesafe olan bu stratejik öneme sahip koridoru ele geçirmek için doğru zaman olduğunu düşünüyor olabilir. Azerbaycan, Zengezur Koridoru’nu Ermenistan tarafından kontrol edilmeyen, yolcuların ve malların gümrük ya da güvenlik kontrolleri olmaksızın serbestçe geçişine izin verilen bölge dışı bir geçiş güzergahı olarak görüyordu. Ancak 10 Kasım 2020 tarihli üçlü anlaşmada belirli bir güzergâhtan değil, ‘bölgedeki tüm ekonomik ve ulaşım bağlantılarından’ bahsediliyor. Ermenistan, Zengezur Koridoru’nun faaliyete geçirilmesine izin vermeden neredeyse dört yıl geçti.

Rusya bu güzergahı gerçeğe dönüştürmek isterken, İran, bu yöndeki herhangi bir girişimin ‘kırmızı çizginin aşılması’ anlamına geleceğini söylüyor.

Ancak Rusya'nın bu güzergâhı gerçeğe dönüştürmek istediği artık giderek daha net bir şekilde anlaşılırken İran, bu yöndeki herhangi bir girişimin ‘kırmızı çizginin aşılması’ anlamına geleceğini söylüyor. Zengezur Koridoru, benzer dilsel ve kültürel köklere sahip birkaç ülkeyi birbirine bağlayan bir bağlantı güzergahı olmanın çok ötesinde.

Üç bölgesel gücün ekonomik hesapları

Herşeyden önce FSB’ye bağlı Sınır Muhafız Genel Müdürlüğü’nün bölgede açılan yeni güzergahların güvenliğinden sorumlu olması, Kremlin'in Ermenistan ve Azerbaycan üzerindeki kontrolünü sürdürmesinin bir yolu olarak görülüyordu. Dağlık Karabağ sorununun 2020 yılında savaşın ardından sona ermesi, Moskova'nın bölgedeki nüfuzunu sürdürmek için başka bir yol bulması gerektiği anlamına geliyordu. Rusya, başlangıçta kara bağlantısı sağlamak için Ermenistan’ı acele ettirmeye çalışmadı. Birkaç yıl sonra Rusya Ukrayna'ya saldırıp yaptırımlar uygulamaya başlayınca denklem değişti.

Şimdi dost ülkeler üzerinden yeni kara yollarına ihtiyacı olan Rusya’yı Hint Okyanusu’na bağlayacak olan Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC) hakkında çok şey yazıldı. Zengezur Koridoru da INSTC’ye Akdeniz’e giden etkili bir güzergah ekleyecek.

Çin ile Orta Geçit’e bağlanma olasılığı da var. Bu da Rusya'nın, dost ülkeler üzerinden yaptırımları atlatarak ithalatın ve Avrupa'ya ulaştırılmadan önce satış ya da ‘yeniden paketleme’ için bu ülkelere giden ihracatın geçtiği güzergahlara ilişkin seçeneklerini artırıyor.

“Türkiye'nin Azerbaycan ve Orta Asya ülkelerine ihraç ettiği toplam mal miktarı, toplam ihracatının sadece yüzde 3'ünü oluşturuyor. Bu rakam küçük gibi görünse de Rusya'ya yapılan yüzde 2,3'lük ihracatla kıyaslandığında o kadar da küçük olmadığı görülebilir.

Zengezur Koridoru, Türkiye’nin çıkarına

Zengezur Koridoru'ndan faydalanacak bir diğer bölgesel güç ise Türkiye. Türkiye, Zengezur Koridoru'nun Akdeniz'e erişimini etkin bir şekilde kontrol ederek ve kendisini Orta Asya ve Çin'e bağlayabilir ve bölgedeki lider ekonomik güç olarak konumunu güçlendirebilir. Türkiye'nin halihazırda Azerbaycan ve Orta Asya ülkelerine ihraç ettiği toplam mallar, toplam ihracatının yalnızca yüzde 3'ünü oluşturuyor. Bu rakam küçük gibi görünse de Rusya'ya yapılan yüzde 2,3'lük ihracatla kıyaslandığında o kadar da küçük olmadığı ve İspanya’ya yapılan yüzde 4,5'lik ve Fransa’ya yapılan yüzde 4,4 gibi bazı Avrupa ülkelerine yapılan ihracat oranlarına yaklaştığı görülebilir.

Türkiye ile Rusya arasındaki mevcut güzergah Gürcistan üzerinden geçiyor. Zengezur Koridoru'ndan daha kısa bir mesafeye sahip olsa da dağlık arazide rota zaman zaman daraldığı için kışın sık sık kapanıyor. Dolayısıyla nakliye maliyetleri ve nakliye sürelerindeki herhangi bir azalma, bu koridor üzerinden yapılan ekonomik faaliyetleri büyük ölçüde artırabilir. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığı analize göre Zengezur Koridoru’nun ayrıca Türkiye'nin kendi içindeki ekonomik kalkınmayı daha iyi dengelemeye yardımcı olması bekleniyor. Doğu bölgeleri, ülke nüfusunun neredeyse yarısına ev sahipliği yapmalarına rağmen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yalnızca yüzde 20'sine tekabül edecek oranda üretim yapıyor.

İran, Ermenistan'ın güneyinde yeni bir koridor oluşturulmasına şiddetle karşı çıkmaya devam ederken Ermenistan sınırı yakınlarındaki herhangi bir sınır ötesi güzergahı bölgedeki sınırları yeniden tanımlama girişimi olarak görüyor. Bu yüzden İran, Zengezur Koridoru’nun kendisini dost bir ülke olarak gördüğü Ermenistan'dan koparmasından korkuyor.

İran ile Avrasya Ekonomik Birliği arasındaki mevcut ticaret hacmi yaklaşık 6 milyar dolardır. Bu rakamın 5-7 yıl içinde yaklaşık 20 milyar dolara yükselmesi bekleniyor

Ermenistan ve İran kısa bir süre önce ticaret hacimlerini 3 milyar dolara çıkarma konusunda anlaştı. Ermenistan İranlı aileler için popüler bir tatil destinasyonu olmaya devam ediyor. Fakat Zengezur Koridoru’nun Rusya'nın kontrolü altında hayata geçirilmesine izin verilmesi, İran'ın uluslararası kuzey-güney ulaşım koridorundaki konumunu ve Ermenistan'ın da üyesi olduğu Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) ile bağlantısını zayıflatabilir.

İran ayrıca AEB’e üye olmayan Azerbaycan üzerinden Rusya'ya bir nakliye rotası seçeneğine de sahip. Ancak Tahran, Azerbaycan’ın İsrail ile dostane ilişkilere sahip olması nedeniyle Bakü'nün niyetlerine şüpheyle yaklaşıyor.

Ermenistan çözümü: Barış Kavşağı

Ermenistan, bölgedeki ulaşım yollarının açılmasına yönelik bir yaklaşım olarak sınır ötesi gördüğü Zengezur Koridoru’na şiddetle karşı çıkıyor. Başbakan Nikol Paşinyan, geçtiğimiz yıl ekim ayında yaptığı bir konuşmada, Zengezur Koridoru yerine ‘Barış Kavşağı’ adını verdiği bir proje için çağrıda bulundu. Paşinyan, konuşmasında “Bu proje, karayolları, demiryolları, boru hatları, kablo ağları ve elektrik hatlarının yenilenmesi, inşası ve işletilmesi yoluyla Ermenistan, Türkiye, Azerbaycan ve İran arasındaki ulaşımın geliştirilmesini amaçlıyor. Karayolları, demiryolları, hava yolları, boru hatları, kablo ağları ve elektrik hatları dahil olmak üzere tüm altyapı, geçtikleri ülkelerin egemenliği ve yargı yetkisi altında faaliyet gösteriyor” dedi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev: “Zengezur Koridoru’nun inşası, milli, geçmiş ve gelecekteki çıkarlarımızla tamamen uyumlu. Ermenistan istese de istemese de Zengezur Koridoru’nu hayata geçireceğiz.

Siyasi açıdan Barış Kavşağı ile Zengezur Koridoru arasındaki farklar açık ve net. Barış Kavşağı, FSB’ye bağlı Sınır Muhafız Genel Müdürlüğü tarafından izlenmeyecek, ama nakliye trafiği olağan gümrük ve güvenlik kontrollerine tabi olacak. Ekonomik hesaplamalar açısından, mevcut güzergahların kullanılması, Barış Kavşağı’nın yaklaşık 40 kilometre uzunluğundaki Zengezur Koridoru’ndan daha uzun olacağı ve potansiyel geçiş ücretlerinin ekleneceği anlamına geliyor. Bölgedeki siyaset karmaşık ve öngörülemez olmaya devam etse de bu kez İran ve ABD aynı fikirde görünüyor. İkisi de bölgede bir çözüm olarak Barış Kavşağı planını destekliyor.

Öte yandan her ikisi de Kasım ayında yapılması planlanan Bakü'de düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP29) ve ABD’deki başkanlık seçimleri, Azerbaycan'ın, Rusya’nın baskısının Ermenistan'ın teslim olmasına ve güney sınırının kontrolünü bırakmasına neden olacağı umuduyla zaman kazanmaya çalışmasına yol açtı. Oysa Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu stratejik hedefe ulaşmak için aklında hangi seçeneklerin olduğunu açıkça belirtmişti. Aliyev, bundan birkaç yıl önce Azerbaycan Devlet Televizyonu'na verdiği bir röportajda, “Zengezur Koridoru’nun inşası, milli, geçmiş ve gelecekteki çıkarlarımızla tamamen uyumlu. Ermenistan istese de istemese de Zengezur Koridoru’nu hayata geçireceğiz” ifadelerini kullandı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.