Kuzey Kore, ABD'de seçim sonucu ne olursa olsun "pazarlık yapmayacak"

Kuzey Koreli diplomat BM'de, Kim Jong-un rejiminin "ulusal prestijini" asla pazarlık konusu yapmayacağını söyledi

Kuzey Kore'nin BM elçisi Song Kim, 30 Eylül'de BM Genel Kurulu'nda (AP)
Kuzey Kore'nin BM elçisi Song Kim, 30 Eylül'de BM Genel Kurulu'nda (AP)
TT

Kuzey Kore, ABD'de seçim sonucu ne olursa olsun "pazarlık yapmayacak"

Kuzey Kore'nin BM elçisi Song Kim, 30 Eylül'de BM Genel Kurulu'nda (AP)
Kuzey Kore'nin BM elçisi Song Kim, 30 Eylül'de BM Genel Kurulu'nda (AP)

Kuzey Kore, kasımdaki seçimden sonra iktidara kim gelirse gelsin ABD Başkanı'yla liderler arası diplomasiye dönme olasılığını ortadan kaldırmış gibi görünüyor.

Pyongyang'ın BM Elçisi Song Kim, pazartesi günü New York'taki BM Genel Kurulu'nda, Kim Jong-un rejiminin "ulusal prestijini" asla pazarlık konusu yapmayacağını söyledi.

Kuzey Kore elçisi, Kore Yarımadası'nda artan güvenlik tehditlerine ilişkin uyarılara meydan okuyarak, ülkenin nükleer silah programına bağlılığını bir kez daha teyit etti.

Sözkonusu açıklamalar, Trump yönetimi sırasında Şubat 2019'da Hanoi'de başarısızlıkla sonuçlanan zirveden bu yana beklemede olan, Washington ve Pyongyang arasındaki anlamlı nükleer müzakerelerin yeniden başlama şansını daha da azalttı.

Güney Kore'ye iltica eden üst düzey bir Kuzey Koreli diplomatın Donald Trump'ın yeniden seçilmesi halinde Pyongyang'ın ABD'yle nükleer müzakereleri yeniden başlatabileceğini ve yeni bir müzakere stratejisi geliştirmeye çalıştığını söylemesinin ardından geldi.

Song, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada "ABD'de kim göreve gelirse gelsin, biz sadece ABD adlı devlet varlığıyla muhatap olacağız, salt yönetimle değil" dedi.

"Aynı şekilde, herhangi bir ABD yönetimi, ABD'nin düşündüğünden farklı olan KDHC'yle muhatap olmak zorunda kalacak" dedi ve detay vermeden Kuzey Kore'ye resmi adıyla atıfta bulundu.

Elçi, yeni ABD yönetimine Kuzey Kore'yi nükleer silah sahibi bir devlet olarak kabul etmesini ve ülkeyi nükleer silahlardan arındırma çabalarından vazgeçmesini ima eder gibi göründü. Pyongyang, Joe Biden yönetimi altında nükleer ve balistik füze programlarında kararlı bir şekilde ilerlemeye devam etti.

Oval Ofis'te ikinci kez başkanlık koltuğuna oturmak isteyen Cumhuriyetçi başkan adayı Trump, daha önce Kim'le olan ilişkisini başkanlığının çok önemli bir başarısı olarak övmüştü. Hatta Trump mektuplaşmaları sırasında ikilinin "birbirlerine aşık olduğunu" bile söylemişti. Ayrıca bir mitingde Kim'in kendisini tekrar görevde görmek istediğini söylemişti:

Doğrusunu isterseniz beni özlediğini düşünüyorum.

Ancak Kim rejimi lider değişikliğinin ilişkiler üzerinde herhangi bir etkisi olacağını reddetmeyi sürdürürken Pyongyang, Başkan Biden yönetiminin görüşmelere yeniden başlaması için yaptığı çağrıları görmezden gelmeye devam ediyor.

Song, Kore Yarımadası'ndaki gerilimi tırmandırdığı gerekçesiyle ABD'ye yüklendi ve nükleer silahların "sadece kendimizi savunmak için yapıldığını ve var olduğunu" iddia etti.

Song, "Egemen bir devletin meşru hakkı olan meşru müdafaa hakkı sözkonusu olduğunda, asla uzak geçmişteki noktaya geri dönmeyeceğiz" dedi.

Ulusal prestij sözkonusu olduğunda, tüm Kore halkının kanlı mücadelesiyle kazanıldığı için asla kimseyle pazarlık yapmayacağız.

Küba'dan Güney Kore'ye iltica ederek dünya çapında manşetlere çıkan Kuzey Koreli diplomat Ri Il Gyu, Reuters'a Amerikalıların Başkan Yardımcısı Kamala Harris yerine Trump'ı seçmesi halinde Pyongyang diplomatlarının bir strateji belirlediğini söylemişti.

Bu strateji, silah programlarına yönelik yaptırımların kaldırılması, ekonomik yardım sağlanması ve terörizmin devlet sponsoru olarak tanımlanmasının kaldırılması yönünde olacak.

Independent Türkçe



Starmer, uygulamanın devlet aygıtlarında yasaklanmasına rağmen TikTok hesabını açtı

İngiltere Başbakanı Keir Starmer (AFP)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer (AFP)
TT

Starmer, uygulamanın devlet aygıtlarında yasaklanmasına rağmen TikTok hesabını açtı

İngiltere Başbakanı Keir Starmer (AFP)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer (AFP)

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, hükümet cihazlarında yasaklı olmasına rağmen, genç seçmenlerle bağlantı kurmak amacıyla dün TikTok hesabını açtı.

Başbakanlık sözcüsü, Başbakan'ın uygulamadaki hesabında "güçlendirilmiş güvenlik önlemlerinin" etkinleştirildiğini söyledi. Kendisinin ve eşinin Downing Caddesi'ndeki Noel ağacını yaktığını gösteren ilk TikTok videosunda Starmer, "TikTok, beni takip edin" dedi.

Starmer, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirme önerilerini görüşmek üzere bir araya gelmeden önce, konutunun dışında kendisine sarıldığı bir başka videoyu paylaştı.

Mart 2023'te Londra, popüler video paylaşım uygulaması ByteDance'in Çinli ana şirketiyle bağlantılı veri güvenliği endişeleri nedeniyle resmi cihazlarda TikTok kullanımını yasakladı. Bu yasaktan önce, Boris Johnson'ın Başbakan olduğu Mayıs 2022'de İngiltere Başbakanı @10DowningStreet adına resmi bir hesap açılmış, ancak üç ay sonra video paylaşımı durdurulmuştu.

Starmer'ın sözcüsü, "Uygulamanın, çoğu devlet cihazında kullanımına ilişkin kısıtlamalar devam ediyor ve TikTok ile ilgili güvenlik politikamızda herhangi bir değişiklik yok" açıklamasını yaptı. Bu hamle, Starmer'ın ve hükümetinin popülaritesinin düşmeye devam etmesi nedeniyle seçmenlerle doğrudan bağlantı kurmak için attığı son adım olarak görülüyor.


"Sarhoş bir komünist" az kalsın Thatcher'ı öldürüyormuş

Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
TT

"Sarhoş bir komünist" az kalsın Thatcher'ı öldürüyormuş

Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)

Birleşik Krallık Ulusal Arşivleri'ndeki gizlilik kararı yeni kaldırılan belgeleri inceleyen Daily Mail, 1979-1990'da ülkeyi yöneten Margaret Thatcher'ın atlattığı büyük tehlikeyi dünya kamuoyuna açıkladı.

1989 baharında Afrika turuna çıkan Muhafazakar Partili siyasetçi, o dönem hapiste olan Nelson Mandela'nın serbest bırakılması ve Güney Afrika'daki apartheid rejiminin sonlandırılması için kıtayı dolaşıyordu. 

30 Mart'ta Zimbabve'den Malavi'ye gitmek üzere Mozambik hava sahasından geçen Thatcher'ın bindiği Vickers VC-10'a yerden havaya atılan füzelerin gönderildiği ortaya çıktı. 

Füzelerin hepsinin Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait uçağı ıskalamasıyla birlikte Margaret Thatcher saldırıdan kıl payı kurtulmuş.

Bu olay üzerine, o dönem iktidardaki Marksist-Leninist Mozambik Kurtuluş Cephesi'yle (FRELIMO) Güney Afrika destekli Mozambik Milli Direnişi (RENAMO) arasında iç savaşın sürdüğü ülkenin yöneticilerinden resmi açıklama talep edilmiş. 

Kasım 1989'da Mozambikli yetkililer, sarhoş bir uçaksavar bataryası komutanının füzeleri kazara ateşlediği yanıtını vermiş. 

Birleşik Krallık, RENAMO'ya karşı destekledikleri Mozambik ordusuna 1980'lerde askeri eğitim yardımı vermişti.

Demir Leydi lakaplı siyasetçi, 1984'te kendi ülkesinde İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) tarafından hedef alınmıştı.

Muhafazakar Parti konferansının düzenlendiği Brighton'daki Grand Hotel'i bombalayan ayrılıkçı örgüt, 5 kişinin ölümüne, 31 kişininse yaralanmasına yol açmıştı.

Eski Sinn Fein lideri Gerry Adams, bu saldırı sırasında Margaret Thatcher ölseydi, Birleşik Krallık'ın bazı bölgelerinde "çok az gözyaşı" döküleceğini iddia ederek önceki yıllarda gündem olmuştu.

Independent Türkçe, Telegraph, Daily Mail


İranlı göçmenlerle dolu bir uçak daha ABD'den kalktı

Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
TT

İranlı göçmenlerle dolu bir uçak daha ABD'den kalktı

Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)

Eylül sonunda Tahran'la anlaşarak onlarca İranlıyı sınır dışı eden ABD, bir uçağı daha doldurdu. 

New York Times'ın (NYT) iki İranlı yetkiliye dayandırdığı habere göre, pazar günü Arizona'nın Mesa kentinden havalanan uçakta 50'ye yakın İran yurttaşıyla birlikte Arap ülkelerinin veya Rusya'nın pasaportlarını taşıyıp da sınır dışı edilenler de var.

Ad ve görevlerinin gizlenmesini isteyen yetkililer, kiralanan uçağın Mısır ve Kuveyt'e gideceğini söyledi. 

Ruslar ve Arapların Kahire'de ineceği, İranlılarınsa Kuveyt'te bir başka uçağa binerek ülkelerine döneceği aktarıldı. 

Uçaktaki kişilerin kimlikleri açıklanmadı. ABD'den gönüllü mü zorla mı ayrıldıkları da bilinmiyor. 

Yaklaşık 2 bin İranlının ABD'de kaçak statüsünde olduğu tahmin ediliyor. Geçmişte ABD, sınır dışı ettiği İranlıları ticari uçaklarla ülkelerine gönderiyordu. 

Washington ve Tahran arasında aylardır yürütülen görüşmelerin ardından iki ülke eylülde nadir görülen bir işbirliğine imza atmıştı. 

İran Dışişleri Bakanlığı'nın kendi vatandaşlarının dönüşünü koordine ettiği ve bu kişilerin herhangi bir sorunla karşılaşmayacağı güvencesini verdiği yine NYT tarafından bildirilmişti. 

Ancak uçaktaki 45 kişiden en az 8'i zorla gönderildiğini ve hayatından endişe ettiğini de söylemişti. 

ABD Başkanı Donald Trump, sınır dışı edilen kaçak göçmen sayısında rekor kırmayı planlıyor.

79 yaşındaki Cumhuriyetçi, Demokrat Partili selefi Joe Biden döneminde çok fazla kişinin yasadışı yollarla ABD sınırlarından girdiğini ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini savunuyor. 

Ancak Trump yönetimi yeni yollar bulsa da bu hedefi gerçekleştirmekte zorlanıyor. 

Kaçak yollarla ABD'ye giden göçmenlerin, yurttaşları olmadıkları ülkelere gönderilmesi de bu yeni yöntemlerden biri. 

Bu hamleler, insan hakları örgütlerinin tepkisini çekiyor. Göçmenlerin gönderildikleri yerlerde zor durumlara düşmesinin önemsenmediği vurgulanıyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Reuters