İsrail ve Hizbullah: Çevreleme politikasının sonu

İsrail ordusunun Hizbullah’a karşı kapsamlı planlar geliştirdiğine şüphe yok

İsrail'in kuzeyinde, İsrail-Lübnan sınırı yakınlarındaki bir İsrail tankı, 30 Eylül 2024 Pazartesi
İsrail'in kuzeyinde, İsrail-Lübnan sınırı yakınlarındaki bir İsrail tankı, 30 Eylül 2024 Pazartesi
TT

İsrail ve Hizbullah: Çevreleme politikasının sonu

İsrail'in kuzeyinde, İsrail-Lübnan sınırı yakınlarındaki bir İsrail tankı, 30 Eylül 2024 Pazartesi
İsrail'in kuzeyinde, İsrail-Lübnan sınırı yakınlarındaki bir İsrail tankı, 30 Eylül 2024 Pazartesi

Con Coughlin

Hizbullah'ın üst düzey liderlerini hedef almasının ardından Lübnan'a kara harekâtı başlatan İsrail ordusu, şimdi muhtemelen daha büyük bir zorlukla karşı karşıya. İşgal öncesi İsrail'in Hizbullah liderlerini ve Lübnan'daki kritik öneme sahip askeri tesisleri hedef alan saldırılarının yol açmış olabileceği önemli hasara rağmen, İsrailliler Lübnan'daki önceki askeri müdahalelerinin tamamen başarılı olmadığının farkındalar.

İsrail'in 1982 yılında Lübnan'ı işgal etmesi ve bunun sonucunda Hizbullah'ın yükselişe geçmesi, İsraillileri Lübnan'ın güneyindeki direnişe karşı acımasız bir askeri harekât düzenlemeye itmiş ve bu harekât İsrail güçlerinin geri çekilmesiyle son bulmuştu. Daha sonra İsrail ile Hizbullah arasında 2006 yılında yaşanan savaş, bir aydan uzun bir süre sonra varılan ateşkes anlaşmasının ardından çatışmalar durana kadar her iki tarafın da şiddetli çatışmalara girmesiyle sonuçsuz kaldı.

İsrailliler, Lübnan'da yeni bir kara harekâtı başlatma kararını hafife almayacak ve İsrail ordusu, daha önceki müdahalelerini olumsuz etkileyen hatalardan kaçınmaya çalışacaktır. İsrail ordusu, özellikle 2006 yılındaki savaşta İran destekli Hizbullah’la çarpıştığı deneyimden sonra Hizbullah’a karşı kapsamlı planlar geliştirdi.

İsrailli üst düzey komutanlar ve güvenlik yetkilileri, 2006 yılında sona eren çatışmanın tamamlanmamış bir aşama olduğuna inandıklarını gizlemezken o günden bu yana İran destekli Hizbullah’a yeni bir saldırı başlatmak için doğru anı titizlikle bekliyorlar. Hizbullah'ın 2006 yılında İsrail'i hedef alma kabiliyetini azaltmayı başaramayan İsrailliler, yeniden fırsat verilmesi halinde amaçlarının Hizbullah’a yıkıcı bir darbe indirmek olduğunu vurguladılar.

Hizbullah, 7 Ekim saldırılarının ardından Hamas Hareketi ile dayanışma içinde İsrail'e karşı füzeler ve insansız hava araçları (İHA) ile saldırılar düzenleme kararı aldı. Bu da İsrail'e Hizbullah'a karşı askerî harekât başlatmak için beklediği fırsatı verdi. Hizbullah'ın 7 Ekim saldırılarının ertesi günü başlayan ve ülkenin kuzeyinde yetmiş bin kadar İsrailliyi evlerini terk etmek zorunda bırakan saldırıları, İsrail'in planladığı askeri saldırıyı gerçekleştirmek için aradığı bahaneyi sağladı.

İsrailli üst düzey komutanlar ve güvenlik yetkilileri, 2006 yılında sona eren çatışmanın tamamlanmamış bir aşama olduğuna inandıklarını gizlemezken o günden bu yana İran destekli Hizbullah’a yeni bir saldırı başlatmak için doğru anı titizlikle bekliyorlar.

Başlangıçta Hamas’la yüzleşmeye odaklanan İsrailliler, 7 Ekim saldırılarının ardından kuzey sınırına yönelmeden önce bir yıl kadar beklediler. İsraillilerin Hizbullah'a ağır bir darbe indirmeden İsrail'in kuzey sınırını güvence altına almayı ve İsrailli ailelere evlerine güvenle dönebileceklerin garantisini vermeyi amaçlayan Lübnan'daki askeri operasyonlarına son vermeyecekleri anlaşıldı.

Washington'daki yetkililerin ‘sınırlı’ olarak tanımladıkları operasyona ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin daha önce yeni bir gerilimin patlak vermesini önlemeye yönelik sarf ettiği çabalara rağmen üstü kapalı destek vermesi ve ABD'nin İsrail'in ‘meşru müdafaa hakkının’ altını çizmesi, İsrail'in askeri operasyonlarını kısa süre içinde sona erdirmeleri için ABD'den önemli bir diplomatik baskı görmeyeceğine dair güvenini güçlendirdi.

Washington'ın İran'a yaptığı açık uyarı da İsraillileri rahatlattı. ABD yaptığı uyarıda İran'ın İsrail'e saldırması ya da çatışmaya girmesi halinde ciddi sonuçlarla karşılaşacağını vurguladı.

İsrail'in lehine olabilecek bir diğer faktör ise Hizbullah ile gergin bir ilişkisi olan Lübnan ordusunun, özellikle de askerlerini Lübnan'ın güneyindeki çatışma bölgelerinden çektiğini açıklamasının ardından, çatışmaya şimdilik müdahale etmeyebilecek olmasıdır.

İsrail, Lübnan'ın güneyine askeri saldırı başlatırken, İsrailli komutanlar, Lübnan'ın güneyindeki Hizbullah’a ait ‘terör’ hedeflerine ve altyapısına karşı doğru istihbarata dayalı olarak sınırlı ve lokal kara operasyonları yürüttüklerini vurguladılar.

ABD’nin İran'a yaptığı ve İsrail'e saldırması ya da çatışmaya girmesi halinde ‘ciddi sonuçlarla’ karşılaşacağına dair açık uyarı da İsraillileri rahatlattı.

İsrail ordusunun Egoz biriminde görev yapan ve sadece Yarbay “A” olarak anılan kıdemli bir subay, Lübnan'a doğru ilerleyiş öncesinde birliklere hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Tıpkı Gazze'de yaptığımız gibi kuzeyde de yazılan tarihin bir parçası olmak büyük bir onur. Sınırlı operasyonlarla başladık, ama bugün kuzeyde yaşayanların evlerine geri dönmesi için daha önemli bir işgal başlatıyoruz. Bu önemli bir konu, çünkü 2006 yılından bu yana Lübnan'ı işgal etmemiştik.”

İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyinde hava saldırıları düzenlemeye başlamasının ardından İsrail güçleri ile Hizbullah arasında ‘şiddetli çatışmalar’ yaşandığı bildirildi. İsrail ordusu, Lübnanlı sivilleri 850 kilometrekarelik bir yüz ölçümü olan ve yaklaşık 20 bin kişinin yaşadığı Litani Nehri'nin güneyine gitmemeleri konusunda uyardı.

Hizbullah İsrail'in bu hamlesine Tel Aviv'in dış mahallelerinde bulunan İsrail dış istihbarat servisi Mossad’ın bir binasına düzenlediği füzeli saldırıyla yanıt verdi. Hizbullah, Fadi-4 roketlerinin Herzliya şehri yakınlarındaki Mossad karargahının bulunduğu Galilut askeri istihbarat üssünü hedef aldığını duyurdu. Ancak füzenin hedefini ıskalayarak Tel Aviv bölgesine düştüğü ve iki kişinin yaralandığı bildirildi. Yaralılardan birinin bir şarapnel parçasının başına isabet ettiği bir otobüs şoförü olduğu aktarıldı.

Hizbullah'ın uğradığı ağır kayıplara rağmen İsrail'in kilit öneme sahip hedeflerine saldırılar düzenleyebilmesi İsrailli liderler arasında endişe yaratacağına şüphe yok.

dfevdfe
Lübnan'ın güneyindeki Mervahin beldesindeki bir gözlem kulesinin tepesinden Lübnan-İsrail sınırına doğru bakan UNIFIL barış gücü askerleri (Reuters)

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın da aralarında bulunduğu örgütün üst düzey liderlerinin öldürülmesinin Hizbullah’ın İsrail'e karşı savaş yürütme kabiliyetini ne ölçüde etkileyeceği, İsrail ordusu için önemli bir nokta.

Nasrallah'ın Beyrut'un güney banliyölerindeki Hizbullah karargâhına düzenlenen bombalı saldırıyla öldürülmesi, örgüt için ağır bir darbe olsa da Hizbullah, İsrail için hala önemli bir tehdit olmaya devam ediyor. Tahminen 60 bin üyesi ve 100 bin civarında roketiyle İsrailliler karşılarında zorlu bir düşman olduğunun farkındalar.

Gazze'deki Hamas Hareketi gibi Hizbullah da İsrail ile savaşa hazırlanmak için onlarca yıl harcadı. Hizbullah, Lübnan'ın güneyinde, faaliyetlerini İsrail uydularından ve İHA’larından gizlemek için kullanılabilecek karmaşık bir tünel ağı oluşturdu.

Hizbullah gibi kararlı ve iyi kaynaklara sahip bir düşmanı yok etmek, Hamas'a karşı yürüttükleri askeri operasyon sırasında gördükleri üzere İsrailliler için kolay olmayacak. Çatışmayı şu an İsrailliler yönetiyor olsa da Lübnan işgalinin nihai hedefi olarak Hizbullah'ı ortada kaldırabileceklerinin hiçbir garantisi yok.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki kuvvetlerini hava savunma sistemleri ve radarlarla güçlendiriyor

Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısındaki yoğun askeri takviyelerini sürdürüyor. (Türk medyası)
Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısındaki yoğun askeri takviyelerini sürdürüyor. (Türk medyası)
TT

Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki kuvvetlerini hava savunma sistemleri ve radarlarla güçlendiriyor

Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısındaki yoğun askeri takviyelerini sürdürüyor. (Türk medyası)
Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısındaki yoğun askeri takviyelerini sürdürüyor. (Türk medyası)

Türkiye, son üç aydır yüksek gerilime sahne olan ve ‘Putin-Erdoğan bölgesi’ olarak bilinen Suriye'nin kuzeybatısındaki çatışmasızlık bölgesinde konuşlu güçlerine askeri takviyelerini yoğunlaştırdı.

Türk ordusu İdlib kırsalındaki askeri noktalarından birine savaş radarı ve uzun menzilli hedeflere yönelik gelişmiş bir hava savunma sistemi gönderdi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Türk güçlerinin, Lazkiye'nin kuzey kırsalındaki Tellet el-Hadade ve Hama'nın kuzeybatısında bulunan Gab Ovası'ndaki Tellet Kastun'da modern sinyal bozucu cihazları aktif hale getirdiğini bildirdi.

Türkiye, eylül ayının ikinci yarısında İdlib'e 107 askeri araç, personel taşıyıcı ve lojistik malzemeden oluşan üç konvoy askeri takviye gönderdi. Türkiye ayrıca, Suriye'nin kuzeybatısındaki Halep vilayetinde bulunan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekât bölgelerindeki güçlerine de takviye gönderdi.

Türkiye'nin takviyeleri, Suriye güçlerinin İdlib'deki silahlı grupların mevzilerine yönelik saldırılarını arttırdığı bir dönemde Heyetu Tahriru’ş Şam'ın Suriye ordusuyla temas hatlarına yaptığı askeri takviyelerle aynı zamana denk geldi.

ukıl
Fotoğraf:  (SOHR)

SOHR, eylül ayında Türk güçleri tarafından İdlib kırsalına üç konvoy halinde getirilen ve aralarında askeri ve lojistik malzemeler ile askerlerin de bulunduğu 107 askeri araç saydı.

Suriye'nin kuzeybatısında ‘Putin-Erdoğan bölgesi’ olarak bilinen ve Lazkiye Dağları'nın kuzeydoğusundan Halep’in kuzeybatı eteklerine, Hama ve İdlib kırsalına kadar uzanan çatışmasızlık bölgesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 5 Mart 2020 tarihinde Moskova'da gerçekleştirdikleri görüşme sırasında ilan edilen ateşkes anlaşmasına tabidir. Söz konusu anlaşma, Suriye ordusu tarafından düzenlenen bir saldırıda çok sayıda Türk askerinin öldürülmesine tepki olarak Türkiye'nin Bahar Kalkanı adını verdiği askeri operasyonun arka planında yapıldı.

Buna rağmen, ateşkes ihlalleri her gün devam ediyor. Bölge, SOHR’a göre Suriye ordu güçlerinin mevzilerine top atışı yapmakla sınırlı kalan Türkiye'nin garantörlüğünde Suriye ordusu, sadık milisler ve Rus güçleri tarafından büyük bir gerilime tanık oluyor.

Sadece eylül ayında Putin-Erdoğan bölgesinde 70 kişi öldürüldü.

Diğer taraftan İdlib'de halkın Heyetu Tahriru’ş Şam'a yönelik hoşnutsuzluğu artıyor. Halkın, Heyetu Tahriru’ş Şam lideri Ebu Muhammed el-Cevlani'nin devrilmesi ve güvenlik sisteminin lağvedilmesi taleplerinde ısrar etmesi çerçevesinde gösteriler düzenleniyor. Söz konusu gösteriler, tutukluların serbest bırakılması ve Şam'la yakınlaşma ve ilişkilerin normalleşmesinden söz edilmesinin ardından Türkiye'nin müdahalesinin reddedilmesiyle ilgili taleplere odaklanıyor.

brgnytju
Suriye ordusu Halep kırsalını bombalıyor (SOHR)

İlgili bağlamda, Fethu'l Mubin Operasyon Odası’na bağlı gruplar Hama'nın kuzeybatı kırsalında bulunan Gab Ovası'ndaki el-Amkiye ekseninde Suriye güçlerinin mevzilerini top atışlarıyla hedef alırken, Suriye güçleri de İdlib'in güney kırsalındaki el-Fatira kasabası ve Kansafra çevresi ile Halep kırsalındaki Kafr Taal ve el-Usus eksenini ağır top atışlarıyla vurarak karşılık verdi.

Lazkiye'nin kuzey kırsalındaki Nahşba ekseninde Fethu'l Mubin Operasyon Odası’na bağlı birlikler tarafından bir Suriye askeri öldürüldü.

sdfvgrb
Türkiye'nin Halep'te SDG ve Suriye ordusu mevzilerine yönelik bombardımanı (SOHR)

Diğer yandan Türk topçusu Halep'in kuzey kırsalında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Suriye ordusunun konuşlandığı bölgelerdeki Maranaz ve el-Malikiye köylerini bombaladı. SDG de ateş kaynaklarına ağır makineli tüfek ateşiyle karşılık verdi.

Rus ve Türk kuvvetleri pazartesi günü saha koşullarını izlemek ve aralarındaki anlaşmaların uygulanmasını sağlamak için iki taraf arasında devam eden koordinasyonun bir parçası olarak Halep'in doğu kırsalındaki Ayn el-Arab (Kobani) kırsalında ortak bir askeri devriye gerçekleştirdi.

Bu arada, Türk tarafının Kuzey Şahinleri Tugayı’nı feshedememesi ve tugayın liderlerine Feylaku'ş Şam (Şam Lejyonu) grubuyla birleşmeleri için maddi teşvik sunması sonucunda, Türk güçleri ve Suriye Milli Ordusu tarafından kontrol edilen Halep'in kuzey kırsalında bulunan Afrin'deki Zeytin Dalı harekât bölgesinde gerginlik ve güvenlik alarmı devam ediyor.

df
Afrin'deki Kuzey Şahinleri Tugayı Türkiye'nin feshetme talebine karşı çıkıyor. (Kuzey Şahinleri Tugayı X hesabı)

Kuzey Şahinleri Tugayı bünyesinde faaliyet gösteren gruplardan biri, Türk tarafının para karşılığında Sultan Murad Tugayı veya Feylaku'ş Şam'a katılma çağrısı üzerine Feylaku'ş Şam'a katılarak Kuzey Şahinleri Tugayı bünyesinden ayrıldıklarını duyurdu.

SOHR'a göre bu durum, Afrin kırsalındaki Bülbül ilçesine bağlı Şeyhorze ve Daragliya köylerinde Kuzey Şahinleri Tugayı ile Feylaku'ş Şam arasında silahlı çatışmalara yol açtı. Her iki tarafın da makineli tüfek ve orta güçlükte silahlar kullanması nedeniyle sivil kayıplar yaşandı.