Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki kuvvetlerini hava savunma sistemleri ve radarlarla güçlendiriyor

‘Putin-Erdoğan bölgesinde’ gerginlik sürüyor

Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısındaki yoğun askeri takviyelerini sürdürüyor. (Türk medyası)
Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısındaki yoğun askeri takviyelerini sürdürüyor. (Türk medyası)
TT

Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki kuvvetlerini hava savunma sistemleri ve radarlarla güçlendiriyor

Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısındaki yoğun askeri takviyelerini sürdürüyor. (Türk medyası)
Türkiye, Suriye'nin kuzeybatısındaki yoğun askeri takviyelerini sürdürüyor. (Türk medyası)

Türkiye, son üç aydır yüksek gerilime sahne olan ve ‘Putin-Erdoğan bölgesi’ olarak bilinen Suriye'nin kuzeybatısındaki çatışmasızlık bölgesinde konuşlu güçlerine askeri takviyelerini yoğunlaştırdı.

Türk ordusu İdlib kırsalındaki askeri noktalarından birine savaş radarı ve uzun menzilli hedeflere yönelik gelişmiş bir hava savunma sistemi gönderdi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Türk güçlerinin, Lazkiye'nin kuzey kırsalındaki Tellet el-Hadade ve Hama'nın kuzeybatısında bulunan Gab Ovası'ndaki Tellet Kastun'da modern sinyal bozucu cihazları aktif hale getirdiğini bildirdi.

Türkiye, eylül ayının ikinci yarısında İdlib'e 107 askeri araç, personel taşıyıcı ve lojistik malzemeden oluşan üç konvoy askeri takviye gönderdi. Türkiye ayrıca, Suriye'nin kuzeybatısındaki Halep vilayetinde bulunan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekât bölgelerindeki güçlerine de takviye gönderdi.

Türkiye'nin takviyeleri, Suriye güçlerinin İdlib'deki silahlı grupların mevzilerine yönelik saldırılarını arttırdığı bir dönemde Heyetu Tahriru’ş Şam'ın Suriye ordusuyla temas hatlarına yaptığı askeri takviyelerle aynı zamana denk geldi.

ukıl
Fotoğraf:  (SOHR)

SOHR, eylül ayında Türk güçleri tarafından İdlib kırsalına üç konvoy halinde getirilen ve aralarında askeri ve lojistik malzemeler ile askerlerin de bulunduğu 107 askeri araç saydı.

Suriye'nin kuzeybatısında ‘Putin-Erdoğan bölgesi’ olarak bilinen ve Lazkiye Dağları'nın kuzeydoğusundan Halep’in kuzeybatı eteklerine, Hama ve İdlib kırsalına kadar uzanan çatışmasızlık bölgesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 5 Mart 2020 tarihinde Moskova'da gerçekleştirdikleri görüşme sırasında ilan edilen ateşkes anlaşmasına tabidir. Söz konusu anlaşma, Suriye ordusu tarafından düzenlenen bir saldırıda çok sayıda Türk askerinin öldürülmesine tepki olarak Türkiye'nin Bahar Kalkanı adını verdiği askeri operasyonun arka planında yapıldı.

Buna rağmen, ateşkes ihlalleri her gün devam ediyor. Bölge, SOHR’a göre Suriye ordu güçlerinin mevzilerine top atışı yapmakla sınırlı kalan Türkiye'nin garantörlüğünde Suriye ordusu, sadık milisler ve Rus güçleri tarafından büyük bir gerilime tanık oluyor.

Sadece eylül ayında Putin-Erdoğan bölgesinde 70 kişi öldürüldü.

Diğer taraftan İdlib'de halkın Heyetu Tahriru’ş Şam'a yönelik hoşnutsuzluğu artıyor. Halkın, Heyetu Tahriru’ş Şam lideri Ebu Muhammed el-Cevlani'nin devrilmesi ve güvenlik sisteminin lağvedilmesi taleplerinde ısrar etmesi çerçevesinde gösteriler düzenleniyor. Söz konusu gösteriler, tutukluların serbest bırakılması ve Şam'la yakınlaşma ve ilişkilerin normalleşmesinden söz edilmesinin ardından Türkiye'nin müdahalesinin reddedilmesiyle ilgili taleplere odaklanıyor.

brgnytju
Suriye ordusu Halep kırsalını bombalıyor (SOHR)

İlgili bağlamda, Fethu'l Mubin Operasyon Odası’na bağlı gruplar Hama'nın kuzeybatı kırsalında bulunan Gab Ovası'ndaki el-Amkiye ekseninde Suriye güçlerinin mevzilerini top atışlarıyla hedef alırken, Suriye güçleri de İdlib'in güney kırsalındaki el-Fatira kasabası ve Kansafra çevresi ile Halep kırsalındaki Kafr Taal ve el-Usus eksenini ağır top atışlarıyla vurarak karşılık verdi.

Lazkiye'nin kuzey kırsalındaki Nahşba ekseninde Fethu'l Mubin Operasyon Odası’na bağlı birlikler tarafından bir Suriye askeri öldürüldü.

sdfvgrb
Türkiye'nin Halep'te SDG ve Suriye ordusu mevzilerine yönelik bombardımanı (SOHR)

Diğer yandan Türk topçusu Halep'in kuzey kırsalında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Suriye ordusunun konuşlandığı bölgelerdeki Maranaz ve el-Malikiye köylerini bombaladı. SDG de ateş kaynaklarına ağır makineli tüfek ateşiyle karşılık verdi.

Rus ve Türk kuvvetleri pazartesi günü saha koşullarını izlemek ve aralarındaki anlaşmaların uygulanmasını sağlamak için iki taraf arasında devam eden koordinasyonun bir parçası olarak Halep'in doğu kırsalındaki Ayn el-Arab (Kobani) kırsalında ortak bir askeri devriye gerçekleştirdi.

Bu arada, Türk tarafının Kuzey Şahinleri Tugayı’nı feshedememesi ve tugayın liderlerine Feylaku'ş Şam (Şam Lejyonu) grubuyla birleşmeleri için maddi teşvik sunması sonucunda, Türk güçleri ve Suriye Milli Ordusu tarafından kontrol edilen Halep'in kuzey kırsalında bulunan Afrin'deki Zeytin Dalı harekât bölgesinde gerginlik ve güvenlik alarmı devam ediyor.

df
Afrin'deki Kuzey Şahinleri Tugayı Türkiye'nin feshetme talebine karşı çıkıyor. (Kuzey Şahinleri Tugayı X hesabı)

Kuzey Şahinleri Tugayı bünyesinde faaliyet gösteren gruplardan biri, Türk tarafının para karşılığında Sultan Murad Tugayı veya Feylaku'ş Şam'a katılma çağrısı üzerine Feylaku'ş Şam'a katılarak Kuzey Şahinleri Tugayı bünyesinden ayrıldıklarını duyurdu.

SOHR'a göre bu durum, Afrin kırsalındaki Bülbül ilçesine bağlı Şeyhorze ve Daragliya köylerinde Kuzey Şahinleri Tugayı ile Feylaku'ş Şam arasında silahlı çatışmalara yol açtı. Her iki tarafın da makineli tüfek ve orta güçlükte silahlar kullanması nedeniyle sivil kayıplar yaşandı.



UAEA'daki troyka neden İran aleyhine karar verdi ve bunun sonuçları nedir?

Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)
Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)
TT

UAEA'daki troyka neden İran aleyhine karar verdi ve bunun sonuçları nedir?

Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)
Fotoğraf: Viyana'daki Yönetim Kurulu toplantısı sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel merkezi önünde düzenlenen İran karşıtı protesto (AFP)

Hüda Rauf

Batılı diplomatlar, nükleer anlaşmaya taraf olan üç Avrupalı ​​ülke (İngiltere, Fransa ve Almanya) ile ABD'nin, İran karşıtı yeni bir kararı resmi olarak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu'na sunduğunu bildirdi.

Avrupa ülkeleri, ajansın üç ayda bir yaptığı Yönetim Kurulu toplantısında, İran'dan ajans ile iş birliği yapmasını talep etmeyi amaçlıyor. İran ise kararın sonucunda hakkında cezai tedbirlerin alınmasından korkuyor.

Kesin olan, Avrupalı kararın, İran'ın nükleer yükümlülüklerine uyması ve ajansın uzun süredir devam eden endişelerini gidermesi için üzerindeki diplomatik baskıyı artırmayı amaçladığıdır.

Bu nedenle kararda, Batılı güçlerin UAEA Genel Müdürü Rafael Grossi'den kapsamlı bir rapor talep etmesi öngörülüyor. İran’ın bildirmediği yerlerde bulunan uranyum parçacıkları konusunda Tahran'ın UAEA ile iş birliğine ilişkin tam bir raporu da içeren söz konusu rapor, İran'ın nükleer faaliyetlerini daha şeffaf hale getirmeyi amaçlıyor. Karara göre, İran'dan güvenlik önlemleriyle ilgili sorunları çözmek için “gerekli ve acil önlemleri” alması talep edildi. Ayrıca güvenilir açıklamalar sunması ve ülkede bildirilmemiş iki bölgedeki uranyum parçacıklarından izler taşıyan nükleer malzeme ve ekipmanların yerleri hakkında ajansa bilgi vermesi, ajansın bu konuda ihtiyaç duyduğu bilgi, belge ve cevapları sunması, ajans müfettişlerinin ihtiyaç duyduğu yer ve materyallere erişimi sağlaması istendi.

Avrupalı troyka ülkelerinin hamlesi, İran'ın nükleer programının hızla gelişmesine ilişkin endişelerin olduğu bir dönemde geldi ve Avrupa-İran ilişkilerindeki gerilimin de bir göstergesi oldu. Avrupa, insan hakları, Ortadoğu'daki bölgesel davranışları ve Ukrayna savaşında Rusya'ya verdiği destek sebebi ile rejime yönelik başka cezalandırıcı adımlar da attı.

Üç Avrupa ülkesi, İngiltere, Fransa ve Almanya, son aylarda İran'a baskı yaparken, şimdi de Tahran'dan ek garantiler ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı alanında iş birliği yapmasını istiyor.

2025 yılı İran için önemli bir yıl olacak çünkü bu yılda karar çerçevesinde Güvenlik Konseyi'nin kendisine uyguladığı altı yaptırım kararı iptal edilecek. Tahran, Kapsamlı Ortak Eylem Planı her iki tarafça pratikte uygulanmasa da ajansa üye ülkeler ve plan ile iş birliği ve teknik ve siyasi etkileşim ortamını korumaya çalışıyor.

İran, Guvernörler Kurulu'nda kendisine karşı bir karar alınması halinde karşılık vereceğini vurgulayarak, Avrupalı troyka ülkelerini ve ajansı tehdit etmeye çalışıyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Fransa Dışişleri Bakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde, üç ülkenin (Almanya, Fransa ve İngiltere) UAEA Yönetim Kurulu toplantısına bir karar taslağı sunma adımını şiddetle kınadı. Üç Avrupa ülkesinin bu adımının, İran ile ajans arasındaki ilişkilerde oluşan olumlu atmosfere karşı açıkça karşı durma olarak değerlendirildiğini ve yalnızca konuyu daha da kompleks hale getireceğini açıkladı.

İran, birkaç gün önce Tahran'a yaptığı ziyarette Grossi ile yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini yüzde 60 ile sınırlama, zenginleştirme tesislerinde denetim yapmak üzere 4 yeni müfettişin atanması konusunda anlaşmıştı. Bu adımlar, yeni ABD yönetimi ve İran'ın yatıştırma ve anlaşmaya varma çabası bağlamında atıldı. Zira İran, Grossi ile vardığı anlaşmanın güven oluşturma adımlarından biri olduğunu ve sonrasında desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.

Almanya, İngiltere, Fransa ve ABD'nin İran'a karşı önerdiği karar taslağı oylamaya sunulur ve ajans içinde toplam 35 oydan yaklaşık 20'sini alırsa geçebilir.

Grossi'nin ziyaretinin önemi, Tahran'ın yatıştırma ve 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonundan bu yana devam eden bölgesel gerginliklerin içine çekilmeme konusundaki kararlılığının bir teyidi olmasından kaynaklanıyor.

İran’ın nükleer anlaşmaya ilişkin taahhütlerinden vazgeçmesi ile bir yıldır süren bölgesel gerginliklerin gölgesinde, Tahran’ın zenginleştirilmiş uranyum rezervleri, ajansın son çeyrek raporuna göre 26 Ekim itibarı ile 852,6 gram artarak 6.604,4 kilograma yükseldi.

Buna göre İran'ın zenginleştirilmiş uranyum rezervi de yüzde 20 oranında, yani 25,3 kilogram artarak UF6 santrifüjlerinde 839,2 kilograma ulaştı.

Şimdi Avrupa ülkeleriyle İran arasındaki yüzleşmenin şiddetlendiği ve benzeri görülmemiş bir aşamaya girdiği görülüyor. Nitekim Avrupa ülkeleri havacılıktan deniz taşımacılığına kadar Tahran’a yaptırımlar getirdi. Ayrıca Guvernörler Kurulu'nda İran karşıtı kararın kabul edilmesi ve benzeri tedbirlerin alınması için çalışmalar da yapılıyor.

İran, denetimi zorunlu kılan kararın kabul edilmesi halinde nükleer programıyla ilgili tüm açık sorular hakkında kendisinden kapsamlı bir rapor talep edilmesinden korkuyor. Her ne kadar bunun için son tarih Ekim 2025 olsa da bu aynı zamanda 2015 anlaşması kapsamında askıya alınan tüm uluslararası yaptırımların yeniden uygulanmasına dönülmesinin önünü açabilir.

Nükleer dosyaya ilişkin yukarıdaki gelişmelere ek olarak Avrupa Konseyi, İran’ın Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş ile Ortadoğu ve Kızıldeniz bölgesindeki silahlı örgüt ve oluşumlara verdiği askeri destek gölgesinde, Avrupa Birliği'nin kısıtlayıcı tedbirler çerçevesinin kapsamını genişletme kararı aldı. Bu ek önlem, İran yapımı insansız hava araçlarının, füzelerin ve ilgili teknolojilerin ve bileşenlerin taşınması için kullanılan gemileri ve limanları da hedef alıyor. Kararda ayrıca füze ve insansız hava araçlarının geliştirilmesinde ve üretiminde kullanılan bileşenlerin Avrupa Birliği'nden İran'a ihracatı, transferi, tedariki veya satışı da yasaklanıyor.

Avrupa Birliği ayrıca, listede yer alan kişi ve kuruluşların sahibi olduğu, yönettiği veya kontrol ettiği ya da İran'ın insansız hava araçlarını, füzelerini veya ilgili teknoloji ve bileşenleri Rusya'ya aktarmak için kullanılan limanlar ile ticaret yasağını da onayladı.

Yukarıdakilerden, Avrupa ile İran arasındaki ilişkilerdeki gerilimin, İran'ın yaşlı kıtanın güvenliğini ihlal eden Ukrayna savaşında Rusya'ya askeri olarak verdiği destekten kaynaklandığı açığa çıkıyor. Öte yandan, Avrupa ülkeleri Tahran'ın savunma doktrinini ve ulusal güvenliğini değerlendirip değiştirmeye çalıştığının, nükleer gücünü uluslararası gözetimden uzak, şeffaf olmayan bir çerçeve içerisinde geliştirme gayretinde olduğunun farkında. Bu nedenle üç Avrupa ülkesi, Amerikan seçimleri sonrası düzenlemeler sebebiyle bir Amerikan tutumunun yokluğunda nükleer program ile ilgili tutumunu desteklemeye çalışıyor.

Tahran ise Grossi ile yakın zamanda yapılan, uranyumun yüzde 60'ın üstünde bir oranda zenginleştirilmesinin durdurulması yönündeki anlaşmaya alternatif olarak UAEA ile iş birliği yaptığını öne sürmeye çalışıyor. Güney Kore bankalarındaki dondurulmuş fonlarının ve Amerikan çifte vatandaşların serbest bırakılmasını öngören bir pazarlığın parçası olarak bu anlaşmaya geçen yıl, yani aylar önce Joe Biden ile varmış olduğunu görmezden geliyor. Daha sonra İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşının yarattığı kriz ve uluslararası toplumun bununla meşgul olması ile birlikte anlaşmayı ihlal ederek, yeniden zenginleştirme oranını artırdığını bilmezmiş gibi davranıyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.