Le Monde: Amerika Ortadoğu’da “seyirci” haline geldi

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken New York'ta (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken New York'ta (AFP)
TT

Le Monde: Amerika Ortadoğu’da “seyirci” haline geldi

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken New York'ta (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken New York'ta (AFP)

Dünyanın dikkati Gazze'den, İsrail'in Beyrut'u vurmaya devam ettiği, İsrail güçlerinin güney Lübnan'da Hizbullah'a karşı operasyonlarını sürdürdüğü ve 1 Ekim'deki füze saldırısının ardından İran'a misilleme yapma sözü verdiği, daha geniş çaplı bir bölgesel savaş olasılığına dair haklı korkuları körükleyen Lübnan'a kaymış durumda.

Le Monde, “bazılarının İsrail'in Ortadoğu'yu güç kullanarak yeniden şekillendirme arzusu olarak tanımladığı bu kaos ortamında en çarpıcı şeyin, ABD'nin bariz iktidarsızlığı olduğuna” dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: “Washington İsrail'e, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 7 Ekim 2023'teki (Hamas) saldırısından bu yana utanmadan ve sınır tanımadan kullandığı bir silah cephaneliği sağladı.”

Gazete, ABD'nin İsrail'e yakınlığının eskiden kırmızı çizgiler çizebilmesini sağladığına inanıyor. Ancak bugün bunu yapamıyor gibi görünüyor. Le Monde bu durumu, “Joe Biden'ın (zayıf bir başkan) aylar içinde başkanlıktan ayrılacağı” Amerika'daki mevcut siyasi duruma bağlıyor.

Le Monde değerlendirmesine şöyle devam ediyor: “Demokrat yönetimin zayıflığı, Biden'ın aday adayı Kamala Harris lehine başkanlık seçimlerinden çekilme kararından önce başladı. Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın defalarca yaptığı arabuluculuk girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Amerika'nın Gazze'de bir yıl önce tutulan İsrailli rehineleri serbest bırakabilecek ve Filistinli sivillerin hayatını koruyabilecek bir ateşkes arayışı, İsrail'in Gazze'de Biden'ın kırmızı çizgilerini sürekli olarak ihlal etmesi nedeniyle, Amerika için küçük düşürücü bir hayal kırıklığına dönüştü.”

Netanyahu, ABD ve Fransa'nın eylül ayı sonuna kadar Lübnan'da ateşkes sağlanması önerisini reddetti. Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre Fransız gazetesi bu gelişmeyi “ABD yönetimi bir kez daha İsrail liderliğini takip ettiği izlenimini verdi” ifadeleri ile değerlendirdi.

Le Monde şu sonuca varıyor: “Çok kutupluluğun olmadığı bir ortamda, Amerika'nın, özellikle İsrail'e askeri yardımı bir koz olarak kullanarak, olayların gidişatını etkileme konusundaki isteksizliğinden sadece üzüntü duyabiliriz. Son birkaç on yıldır Ortadoğu'da özel güç kullanımına ilişkin gördüklerimizden sonra son derece dikkatli olmalıyız."



Batı'da nükleer endişe: "İsrail garanti vermiyor"

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
TT

Batı'da nükleer endişe: "İsrail garanti vermiyor"

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırı düzenleme ihtimali Ortadoğu'da topyekun savaş endişelerini artırıyor. 

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'in İran'daki nükleer tesislere saldırmasını desteklemeyeceklerini söylemişti. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, Tel Aviv'in tesisleri vurmayacağına dair herhangi bir güvence vermediğini belirtiyor. 

Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen yetkili, Amerikan medya kuruluşu CNN'e şunları söylüyor: 

Güç gösterisinin yanı sıra biraz da akıllıca davranılmasını bekliyoruz fakat buna dair herhangi bir garanti yok.

Yetkili, ayrıca İsrail'in Hamas'ın 7 Ekim saldırılarının yıldönümünü misilleme için kullanıp kullanmayacağını kestirmenin "gerçekten zor" olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: 

Sanırım 7 Ekim gününü kullanmaktan kaçınacaklar, tahminime göre misilleme olacaksa muhtemelen bu tarihten önce veya sonra gerçekleşecek.

Biden, cuma günkü açıklamasında Washington'ın Tel Aviv'le günde 12 saat iletişim halinde olduğunu ve gelişmeleri yakından takip ettiklerini söylemişti. Başkan, İsrail'in nükleer tesislere saldırmak yerine başka bir misilleme planı yapması gerektiğini belirtmişti.

İsrail ordusunun Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı da Beyrut'ta öldürmesinin ardından İran, aylardır beklenen misillemeyi 1 Ekim'de yapmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran'ın "ağır bedel" ödeyeceğini söylemişti.

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), gerginliğin tırmandığı Ortadoğu'da Biden yönetiminin İsrail üzerindeki etkisini kaybettiğini yazıyor. 

Beyaz Saray yetkilileri, misilleme planlarında İran'daki muhtemel hedeflere karşı Tel Aviv'le koordinasyon halinde olduklarını fakat Netanyahu yönetimi tarafından "gafil avlandıklarını" söylüyor.

Donald Trump yönetiminde Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan David Schenke, Aksa Tufanı'nın her şeyi değiştirdiğini belirtiyor: 

7 Ekim her şeyi değiştirdi. ABD'nin hassasiyetlerini daha az dikkate alan ve kendi güvenlik hedeflerini ısrarla kovalayan yeni bir İsrail'le karşı karşıyayız.

Diğer yandan sadece ABD değil Avrupa Birliği (AB) de İsrail üzerindeki etkisinin zayıfladığından endişeleniyor. 

Britanya gazetesi Financial Times'a konuşan Avrupalı bir diplomat, Tel Aviv yönetiminden İran'daki nükleer tesislere saldırı düzenlememesini istediklerini fakat net bir yanıt alamadıklarını belirtiyor. Bir başka Avrupa diplomat da şu ifadeleri kullanıyor: 

Bu olaylar üzerinde ne kadar az etkimiz olduğunu görmek iç karartıcı. Tartışmalarımızı daha karamsar, daha kaderci bir hale getiriyor.

Independent Türkçe, CNN, Wall Street Journal, Financial Times, Times of Israel