Lübnan savaşı: İsrail'in bölgeyi değiştirmeye açılan kapısı

Bu saldırı İsrail’e karşı büyük bir provokasyon teşkil etti

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
TT

Lübnan savaşı: İsrail'in bölgeyi değiştirmeye açılan kapısı

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)

Con Coughlin

İran, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürülmesine yanıt olarak İsrail'e büyük bir balistik füze saldırısı düzenleme kararının ardından şüphesiz 1979 devriminden bu yana en büyük kriziyle karşı karşıya bulunuyor.

Tahran ile Tel Aviv arasındaki düşmanca eylemlerin büyük ölçüde artmasıyla İran, İsrail'e yaklaşık 200 balistik füze fırlattı ve bu saldırı İsraillileri bombardımanlara dayanıklı barınaklara sığınmaya yöneltti. Füzelerin Tel Aviv'den Kudüs'e kadar İsrail hava sahasına girdiği görüldü.

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, İsrail hava savunma sistemlerinin çok sayıda füzeyi önlediğini, ancak füzelerin bir kısmının güney ve orta İsrail'e düştüğünü belirtti. Amerikan hava savunma sistemleri de bu füzeleri engellemeye katkıda bulundu ve saldırı sonucunda Batı Şeria'da yalnızca bir kişinin öldüğü kaydedildi.

Buna rağmen saldırı, İsrail için büyük bir provokasyon teşkil etti. Nitekim İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran'ın “ağır bir bedel ödeyeceğini” söyleyerek intikam sözü vermekte gecikmedi. Yahudi yeni yılı Roş Aşana arifesinde meydana gelen saldırının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İran rejimi kendimizi savunma konusunda ne kadar kararlı olduğumuzun farkında değil ama anlayacak. Biz koyduğumuz kurala bağlı kalacağız; kim bize saldırırsa biz de ona saldıracağız.”

Biden yönetimi ise İran'ın ağustos ayında Hamas lideri İsmail Heniyye'ye Tahran'da, geçtiğimiz günlerde de Hasan Nasrallah'a Beyrut'ta düzenlenen suikastlara yanıt olduğunu iddia ettiği saldırıyı kınadı. İran bu iki suikastın sorumluluğunu İsrail'e yüklüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, saldırıların ardından yaptığı kısa açıklamada şunları söyledi: “Ortadoğu'daki Amerikan kuvvetleri, İran'ın İsrail'e fırlattığı çok sayıda füzeyi engelledi.” Bakan saldırıyı “İran'ın menfur bir saldırı eylemi” olarak nitelendirdi.

İran saldırısı, İsrail içinde ve İsrail hükümeti ile ABD gibi ana müttefikleri arasında, İsrail'in yanıtının niteliği konusunda yoğun tartışmalara yol açtı. En belirgin korku, İsrail'in yanıtının sert olması durumunda bölgede topyekûn bir savaşın çıkması korkusu.

İran saldırısı, İsrail içinde ve İsrail hükümeti ile ABD gibi önemli müttefikleri arasında, İsrail'in yanıtının niteliği hakkında yoğun tartışmalara yol açtı.

İran, Geçen nisan ayında Şam'daki İran konsolosluğunu hedef alan saldırıya yanıt olarak İsrail'e füze ve insansız hava araçlarıyla ilk doğrudan saldırısını düzenlediğinde, İsrail'in yanıtı, İsfahan yakınlarındaki bir radar tesisini hedef alan özenle planlanmış bir hava saldırısı oldu.

Ancak İsrail'in Güney Lübnan'daki İran destekli Hizbullah militanlarına karşı askeri operasyonlarını genişletmesiyle birlikte, İsraillilerin İran'a karşı, ülkenin nükleer ve petrol tesisleri gibi potansiyel hedefleri de içeren daha kapsamlı bir saldırı planladığı yönündeki korkular artıyor.

Hiç şüphe yok ki, Nasrallah ve iki yardımcısının Lübnan'da öldürülmesi, İsrail güvenlik kurumundaki pek çok önemli şahsiyetin, Hizbullah liderliğinin etkisiz hale getirilmesinin Ortadoğu'daki jeopolitik dengeyi yeniden şekillendirmek için bir fırsat olduğunu düşünmesine yol açtı. Eski Mossad şefinin Nasrallah'ın öldürülmesinin ardından söylediği gibi, İsrail “kaçırılmaması gereken bir fırsatla” karşı karşıya ve bu, İsrail'in İran'daki rejime ölümcül bir darbe indirmeyi başarması halinde daha da pekişecek bir fırsat.

Wall Street Journal gazetesi, Arap yetkililerin İsrail'in İran'a, büyüklüğü veya kurban sayısı ne olursa olsun, kendi topraklarını hedef alan herhangi bir saldırıya, İran'ın petrol ve nükleer tesislerini hedef alma olasılığıyla karşılık vereceğini belirten açık mesajlar gönderdiğine inandığını bildirdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran'a karşı mutlak bir saldırı başlatması yönünde büyük bir iç baskıyla karşı karşıya bulunuyor. Eski Başbakan Naftali Bennett, ülkesine İran'ın nükleer kapasitesini yok etme fırsatını kaçırmama çağrısında bulundu.

Bennett, İran'ın son füze saldırısının ardından “X” platformundan yaptığı açıklamalarda şunları söyledi: “Satranç oyununda usta olan İran liderliği bu gece çok büyük bir hata yaptı. İran'ın nükleer programını, kilit enerji tesislerini yok etmek ve bu terörist rejimi sonsuza dek felç etmek için hemen harekete geçmeliyiz.”

İsrail ile İran arasındaki gerilimin son dönemde artması, İran liderliğini geleceğini tehdit edebilecek kritik bir konumda bırakıyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığı analize göre rejim karşıtı aktivistlerin bu krizi hükümet üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak için kullanacağına dair korkular, İran Devrim Muhafızları'nın İranlılara sosyal medyada İsrail yanlısı paylaşımlar yayınlamama çağrısı yapan talimatlarına da yansıdı.

İran Devrim Muhafızları'nın istihbarat kanadı tarafından çarşamba günü erken saatlerde Tahran'da yayınlanan açıklamada: “Siyonist rejimi destekleyen her türlü faaliyet suçtur. Suçlularla sert bir şekilde mücadele edilecektir” denildi.

İran rejiminin, açık düşmanları İsrail'e destek vermemeleri konusunda vatandaşlarını uyarmak zorunda kalması, rejimin maruz kaldığı büyük baskının açık bir örneği. Zira Ayetullahlar 7 Ekim saldırılarından bu yana böyle bir davranıştan kaçınmaya çalıştılar.

İsmail Heniyye ve Hasan Nasrallah'ın öldürülmesinden önce İran, İsrail ile Hamas, Hizbullah ve Yemen'deki Husiler gibi vekil güçleri arasındaki çatışma ile arasına mesafe koymaya çalıştı. Ancak İsrail'in, özellikle Güney Lübnan'da Hizbullah'a karşı kazandığı askeri başarı, Tahran'a doğrudan çatışmaya girmekten başka seçenek bırakmadı, ki bu da rejimin geleceği açısından vahim sonuçlar doğurabilecek bir gelişme.

İsrail'in İran'ı doğrudan bir savaşa çekmeye çalıştığı yönündeki önceki uyarılara rağmen, Tahran'ın en yakın ve en etkili müttefiklerinden biri olan Nasrallah'ın öldürülmesinin ardından İranlılar, karşılık vermekten başka seçenekleri olmadığının farkına vardılar.

İran Devrim Muhafızları tarafından yayınlanan bir videoda, saldırı emrini veren Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, saldırıyı şu sözlerle haklı gösteriyordu: “Allah’ın izniyle ve Tahran'da öldürülen İsmail Heniyye'nin kanına, İran İslam Cumhuriyeti'nin egemenliğine yönelik saldırıya, Hizbullah liderlerinin ve büyük liderinin şehit olmasına yol açan bu cani rejimin işlediği mezalimlere karşı misilleme olarak (Gerçek Vaat-2) operasyonunu başlatıyoruz.”

İran, saldırıların ardından çatışmaya son vermeye çalışıyor, bu nedenle İranlı yetkililer ek provokasyonlar yaşanmadığı sürece İsrail'e yönelik füze saldırılarının sona erdiğini açıkladılar. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, çarşamba sabahı X platformundan yaptığı paylaşımda şu açıklamayı yaptı: “İsrail rejimi ilave bir yanıt vermememizi gerektirecek bir adım atmaya karar vermediği sürece eylemimiz sona ermiştir. Bu durumda cevabımız daha güçlü ve kararlı olacaktır.”

Ancak bu, İran rejimi açısından sadece bir iyimserlik olabilir; zira İsrail'deki pek çok kişi, Lübnan'da Hizbullah'a karşı kazanılan başarıyı, bölgede yeni bir barış ve istikrar çağının taşlarını döşeyecek şekilde Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmek için bir fırsat olarak görüyor.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Trump ile görüşmenin ardından... Starmer ve Zelenskiy Avrupalı liderlerle “verimli” temasları övdü

İngiltere Başbakanı Keir Starmer (EPA)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer (EPA)
TT

Trump ile görüşmenin ardından... Starmer ve Zelenskiy Avrupalı liderlerle “verimli” temasları övdü

İngiltere Başbakanı Keir Starmer (EPA)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer (EPA)

İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Ukrayna Cumhurbaşkanının Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesinden birkaç saat sonra, dün Avrupa liderleriyle yaptıkları “verimli” görüşmeyi övdü.

Starmer, X platformunda yayınladığı gönderide, Ukrayna'da “adil ve kalıcı bir barış” çağrısında bulundu.

Starmer, “Rusya'nın saldırganlığı karşısında Ukrayna'ya olan sarsılmaz bağlılığımızı yeniden teyit ettim ve Birleşik Krallık insani yardım ve askeri destek göndermeye devam edecek” dedi.

İngiliz hükümeti, Starmer'ın Zelenskiy ile “İngiltere'nin Ukrayna'ya olan sarsılmaz desteğini yeniden teyit etmek için” görüştüğünü doğruladı.

Bir hükümet sözcüsü, iki liderin “Rusya'nın devam eden saldırganlığı karşısında Ukrayna'ya olan sarsılmaz bağlılıklarını” teyit ettiklerini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İngiliz Basın Birliği’nden (PA Media) aktardığına göre, sözcü “Başbakanın Zelenskiy'e, barış görüşmeleri öncesinde Rusya'nın geciktirme taktiklerinin Ukrayna'nın barışın sağlanmasında ciddi bir taraf olduğunu gösterdiğini söylediğini” ifade etti.

Sözcü, “Başbakan, Birleşik Krallık'ın desteğini güçlendirmeye devam edeceğini insani, mali ve askeri desteği sürdürerek, Ukrayna'nın kış boyunca mümkün olan en güçlü konumda olmasını sağlayacağını söyledi” diye ekledi.


Trump: Karayip Denizi'nde "uyuşturucu taşıyan" bir denizaltıya saldırdık

ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance Beyaz Saray'da (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance Beyaz Saray'da (Reuters)
TT

Trump: Karayip Denizi'nde "uyuşturucu taşıyan" bir denizaltıya saldırdık

ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance Beyaz Saray'da (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance Beyaz Saray'da (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump dün, ABD ordusunun Karayipler'de bir “uyuşturucu denizaltısına” saldırı düzenlediğini doğruladı ve aynı zamanda Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun iki ülke arasındaki gerilimi azaltmak için önemli tavizler sunduğunu belirtti.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Trump, bir muhabirin Maduro'nun anlaşma kapsamında ülkesinin doğal kaynaklarından bazılarını teklif edip etmediği sorusuna yanıt olarak, "Her şeyi teklif etti. Haklısın. Neden biliyor musun? Çünkü Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı aptalca davranmak istemiyor” dedi.

Trump, çarşamba günü ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'na (CIA) Karakas'a karşı gizli operasyonlar yürütmesi için yeşil ışık yaktığını açıkladı ve Venezuela topraklarında uyuşturucu kartellerine karşı saldırılar düzenlemeyi düşündüğünü belirtti.

Bu açıklamaları Maduro'yu öfkelendirdi ve Maduro, “CIA tarafından organize edilen darbeleri” kınayan bir konuşma yaptı, askeri tatbikatlar yapma emri verdi.

Trump dün, Beyaz Saray'da gazetecilere Karayipler'deki yeni saldırı hakkında bir soruya yanıt olarak şunları söyledi: “Bir denizaltıyı saldırdık ve bu denizaltı, büyük miktarda uyuşturucu taşımak için özel olarak tasarlanmış, uyuşturucu taşıyan bir denizaltıydı.”

Bu operasyon, ABD'nin uyuşturucu ile mücadele operasyonu kapsamında olduğunu söylediği Karayipler'deki büyük çaplı askeri harekatın bir parçası.

Bu, Washington ile Karakas arasındaki gerilimin keskin bir şekilde arttığı eylül ayı başından bu yana açıklanan altıncı operasyon.

Bu kampanya Latin Amerika'da geniş çapta kınandı, Karakas'ta ise Trump'ın rejim değişikliği peşinde olduğu yönündeki endişeler artıyor.


Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail'in Netanyahu ve Galant hakkındaki tutuklama emirlerinin iptali talebini reddetti

Netanyahu ve Galant, Tel Aviv'deki Kirya askeri üssünde düzenlenen bir basın toplantısında (Arşiv - Reuters)
Netanyahu ve Galant, Tel Aviv'deki Kirya askeri üssünde düzenlenen bir basın toplantısında (Arşiv - Reuters)
TT

Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail'in Netanyahu ve Galant hakkındaki tutuklama emirlerinin iptali talebini reddetti

Netanyahu ve Galant, Tel Aviv'deki Kirya askeri üssünde düzenlenen bir basın toplantısında (Arşiv - Reuters)
Netanyahu ve Galant, Tel Aviv'deki Kirya askeri üssünde düzenlenen bir basın toplantısında (Arşiv - Reuters)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), dün İsrail'in, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında çıkardığı iki tutuklama emrinin iptali için yaptığı itirazı reddetti.

UCM, kasım ayında küresel manşetlere çıkan bir kararla, Netanyahu ve Galant'ın Gazze'deki savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan "cezai sorumluluk" taşıdığına inanmak için "makul gerekçeler" bulunduğuna hükmetti.

Mahkeme ayrıca üç üst düzey Hamas lideri için tutuklama emri çıkardı, ancak ölümlerinin ardından bu emirler düşürüldü.

Netanyahu ve Galant hakkındaki tutuklama emirleri İsrail ve ABD'de büyük tepkiye yol açtı. ABD o zamandan beri üst düzey UCM yetkililerine yaptırımlar uyguladı.

Netanyahu kararı "anti-Semitik" olarak nitelendirirken, dönemin ABD Başkanı Joe Biden kararı "utanmazca" olarak nitelendirdi.

İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin konuya ilişkin yargı yetkisine sahip olup olmadığına ilişkin ayrı bir itirazı incelerken, geçen mayıs ayında mahkemeden tutuklama emrinin kaldırılmasını talep etmişti.

Mahkeme, 16 Temmuz'da İsrail'in talebini reddetti ve yargı yetkisi konusu karara bağlanana kadar tutuklama emirlerinin iptal edilmesi için “yasal dayanak bulunmadığı”na hükmetti.

Bir hafta sonra İsrail kararı temyiz etmek istedi, ancak yargıçlar dün "İsrail'in açtığı davanın temyize tabi olmadığı" yönünde karar verdi.