Lübnan savaşı: İsrail'in bölgeyi değiştirmeye açılan kapısı

Bu saldırı İsrail’e karşı büyük bir provokasyon teşkil etti

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
TT

Lübnan savaşı: İsrail'in bölgeyi değiştirmeye açılan kapısı

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)

Con Coughlin

İran, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürülmesine yanıt olarak İsrail'e büyük bir balistik füze saldırısı düzenleme kararının ardından şüphesiz 1979 devriminden bu yana en büyük kriziyle karşı karşıya bulunuyor.

Tahran ile Tel Aviv arasındaki düşmanca eylemlerin büyük ölçüde artmasıyla İran, İsrail'e yaklaşık 200 balistik füze fırlattı ve bu saldırı İsraillileri bombardımanlara dayanıklı barınaklara sığınmaya yöneltti. Füzelerin Tel Aviv'den Kudüs'e kadar İsrail hava sahasına girdiği görüldü.

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, İsrail hava savunma sistemlerinin çok sayıda füzeyi önlediğini, ancak füzelerin bir kısmının güney ve orta İsrail'e düştüğünü belirtti. Amerikan hava savunma sistemleri de bu füzeleri engellemeye katkıda bulundu ve saldırı sonucunda Batı Şeria'da yalnızca bir kişinin öldüğü kaydedildi.

Buna rağmen saldırı, İsrail için büyük bir provokasyon teşkil etti. Nitekim İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran'ın “ağır bir bedel ödeyeceğini” söyleyerek intikam sözü vermekte gecikmedi. Yahudi yeni yılı Roş Aşana arifesinde meydana gelen saldırının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İran rejimi kendimizi savunma konusunda ne kadar kararlı olduğumuzun farkında değil ama anlayacak. Biz koyduğumuz kurala bağlı kalacağız; kim bize saldırırsa biz de ona saldıracağız.”

Biden yönetimi ise İran'ın ağustos ayında Hamas lideri İsmail Heniyye'ye Tahran'da, geçtiğimiz günlerde de Hasan Nasrallah'a Beyrut'ta düzenlenen suikastlara yanıt olduğunu iddia ettiği saldırıyı kınadı. İran bu iki suikastın sorumluluğunu İsrail'e yüklüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, saldırıların ardından yaptığı kısa açıklamada şunları söyledi: “Ortadoğu'daki Amerikan kuvvetleri, İran'ın İsrail'e fırlattığı çok sayıda füzeyi engelledi.” Bakan saldırıyı “İran'ın menfur bir saldırı eylemi” olarak nitelendirdi.

İran saldırısı, İsrail içinde ve İsrail hükümeti ile ABD gibi ana müttefikleri arasında, İsrail'in yanıtının niteliği konusunda yoğun tartışmalara yol açtı. En belirgin korku, İsrail'in yanıtının sert olması durumunda bölgede topyekûn bir savaşın çıkması korkusu.

İran saldırısı, İsrail içinde ve İsrail hükümeti ile ABD gibi önemli müttefikleri arasında, İsrail'in yanıtının niteliği hakkında yoğun tartışmalara yol açtı.

İran, Geçen nisan ayında Şam'daki İran konsolosluğunu hedef alan saldırıya yanıt olarak İsrail'e füze ve insansız hava araçlarıyla ilk doğrudan saldırısını düzenlediğinde, İsrail'in yanıtı, İsfahan yakınlarındaki bir radar tesisini hedef alan özenle planlanmış bir hava saldırısı oldu.

Ancak İsrail'in Güney Lübnan'daki İran destekli Hizbullah militanlarına karşı askeri operasyonlarını genişletmesiyle birlikte, İsraillilerin İran'a karşı, ülkenin nükleer ve petrol tesisleri gibi potansiyel hedefleri de içeren daha kapsamlı bir saldırı planladığı yönündeki korkular artıyor.

Hiç şüphe yok ki, Nasrallah ve iki yardımcısının Lübnan'da öldürülmesi, İsrail güvenlik kurumundaki pek çok önemli şahsiyetin, Hizbullah liderliğinin etkisiz hale getirilmesinin Ortadoğu'daki jeopolitik dengeyi yeniden şekillendirmek için bir fırsat olduğunu düşünmesine yol açtı. Eski Mossad şefinin Nasrallah'ın öldürülmesinin ardından söylediği gibi, İsrail “kaçırılmaması gereken bir fırsatla” karşı karşıya ve bu, İsrail'in İran'daki rejime ölümcül bir darbe indirmeyi başarması halinde daha da pekişecek bir fırsat.

Wall Street Journal gazetesi, Arap yetkililerin İsrail'in İran'a, büyüklüğü veya kurban sayısı ne olursa olsun, kendi topraklarını hedef alan herhangi bir saldırıya, İran'ın petrol ve nükleer tesislerini hedef alma olasılığıyla karşılık vereceğini belirten açık mesajlar gönderdiğine inandığını bildirdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran'a karşı mutlak bir saldırı başlatması yönünde büyük bir iç baskıyla karşı karşıya bulunuyor. Eski Başbakan Naftali Bennett, ülkesine İran'ın nükleer kapasitesini yok etme fırsatını kaçırmama çağrısında bulundu.

Bennett, İran'ın son füze saldırısının ardından “X” platformundan yaptığı açıklamalarda şunları söyledi: “Satranç oyununda usta olan İran liderliği bu gece çok büyük bir hata yaptı. İran'ın nükleer programını, kilit enerji tesislerini yok etmek ve bu terörist rejimi sonsuza dek felç etmek için hemen harekete geçmeliyiz.”

İsrail ile İran arasındaki gerilimin son dönemde artması, İran liderliğini geleceğini tehdit edebilecek kritik bir konumda bırakıyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığı analize göre rejim karşıtı aktivistlerin bu krizi hükümet üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak için kullanacağına dair korkular, İran Devrim Muhafızları'nın İranlılara sosyal medyada İsrail yanlısı paylaşımlar yayınlamama çağrısı yapan talimatlarına da yansıdı.

İran Devrim Muhafızları'nın istihbarat kanadı tarafından çarşamba günü erken saatlerde Tahran'da yayınlanan açıklamada: “Siyonist rejimi destekleyen her türlü faaliyet suçtur. Suçlularla sert bir şekilde mücadele edilecektir” denildi.

İran rejiminin, açık düşmanları İsrail'e destek vermemeleri konusunda vatandaşlarını uyarmak zorunda kalması, rejimin maruz kaldığı büyük baskının açık bir örneği. Zira Ayetullahlar 7 Ekim saldırılarından bu yana böyle bir davranıştan kaçınmaya çalıştılar.

İsmail Heniyye ve Hasan Nasrallah'ın öldürülmesinden önce İran, İsrail ile Hamas, Hizbullah ve Yemen'deki Husiler gibi vekil güçleri arasındaki çatışma ile arasına mesafe koymaya çalıştı. Ancak İsrail'in, özellikle Güney Lübnan'da Hizbullah'a karşı kazandığı askeri başarı, Tahran'a doğrudan çatışmaya girmekten başka seçenek bırakmadı, ki bu da rejimin geleceği açısından vahim sonuçlar doğurabilecek bir gelişme.

İsrail'in İran'ı doğrudan bir savaşa çekmeye çalıştığı yönündeki önceki uyarılara rağmen, Tahran'ın en yakın ve en etkili müttefiklerinden biri olan Nasrallah'ın öldürülmesinin ardından İranlılar, karşılık vermekten başka seçenekleri olmadığının farkına vardılar.

İran Devrim Muhafızları tarafından yayınlanan bir videoda, saldırı emrini veren Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, saldırıyı şu sözlerle haklı gösteriyordu: “Allah’ın izniyle ve Tahran'da öldürülen İsmail Heniyye'nin kanına, İran İslam Cumhuriyeti'nin egemenliğine yönelik saldırıya, Hizbullah liderlerinin ve büyük liderinin şehit olmasına yol açan bu cani rejimin işlediği mezalimlere karşı misilleme olarak (Gerçek Vaat-2) operasyonunu başlatıyoruz.”

İran, saldırıların ardından çatışmaya son vermeye çalışıyor, bu nedenle İranlı yetkililer ek provokasyonlar yaşanmadığı sürece İsrail'e yönelik füze saldırılarının sona erdiğini açıkladılar. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, çarşamba sabahı X platformundan yaptığı paylaşımda şu açıklamayı yaptı: “İsrail rejimi ilave bir yanıt vermememizi gerektirecek bir adım atmaya karar vermediği sürece eylemimiz sona ermiştir. Bu durumda cevabımız daha güçlü ve kararlı olacaktır.”

Ancak bu, İran rejimi açısından sadece bir iyimserlik olabilir; zira İsrail'deki pek çok kişi, Lübnan'da Hizbullah'a karşı kazanılan başarıyı, bölgede yeni bir barış ve istikrar çağının taşlarını döşeyecek şekilde Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmek için bir fırsat olarak görüyor.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Zelenskiy: Rusya ile bin 200 esirin takası için çalışıyoruz

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Zaporijya bölgesindeki 65. Mekanize Tugayı'nı ziyareti sırasında askerlere hitap ediyor. (AFP)
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Zaporijya bölgesindeki 65. Mekanize Tugayı'nı ziyareti sırasında askerlere hitap ediyor. (AFP)
TT

Zelenskiy: Rusya ile bin 200 esirin takası için çalışıyoruz

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Zaporijya bölgesindeki 65. Mekanize Tugayı'nı ziyareti sırasında askerlere hitap ediyor. (AFP)
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Zaporijya bölgesindeki 65. Mekanize Tugayı'nı ziyareti sırasında askerlere hitap ediyor. (AFP)

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Umerov, Kiev'in bin 200 Ukraynalının serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla Rusya ile esir takasını yeniden başlatmak üzere çalıştığını söyledi.

Zelenskiy bugün Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Takasların yeniden başlamasını sabırsızlıkla bekliyoruz... Bu amaçla birçok toplantı, müzakere ve görüşme yaptık” ifadelerini kullandı.

Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Umerov dün yaptığı açıklamada, Kiev'in ortaklarının desteğiyle Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) takasların yeniden başlatılması konusunda istişarelerde bulunduğunu söyledi. Umerov, “Bu müzakereler sonucunda taraflar İstanbul anlaşmalarına geri dönme konusunda anlaştılar... Bu, bin 200 Ukraynalının serbest bırakılmasıyla ilgili” dedi.

İstanbul anlaşmaları, 2022 yılında Türkiye'nin arabuluculuğuyla varılan esir takası anlaşmalarıdır ve Rusya ile Ukrayna arasında büyük ölçekli, koordineli takaslar için kurallar belirlemektedir.

O zamandan bu yana iki ülke binlerce esirin takasını gerçekleştirdi, ancak takaslar düzensizdi ve Şubat 2022'den bu yana Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının cephe hatlarındaki gerginlikler nedeniyle sık sık kesintiye uğradı.

Operasyonun usul ve organizasyonel ayrıntılarını belirlemek için yakın gelecekte istişareler yapılacağını ifade eden Umerov, “Esaretten dönen Ukraynalıların Yeni Yıl ve Noel'i evlerinde, aile sofralarında ve sevdikleriyle birlikte kutlayabilmeleri için yorulmadan çalışıyoruz” dedi.

Diğer yandan Zelenskiy, Ukrayna'nın hava ve hava savunma kapasitesini güçlendirmek için yarın (pazartesi) Fransa ile imzalanacak bir anlaşma hazırlandığını, ertesi gün (salı) ise İspanya'da Ukrayna'ya hava savunma ve füze sistemleri konusunda destek verilmesi konusunu görüşeceğini söyledi.

Zelenskiy ayrıca, bugün Yunanistan ile kış aylarında doğal gaz ithalatına ilişkin bir anlaşma imzalayacağını bildirdi.


Ağır toplardan motosikletlere... Rusya, Ukrayna'daki askeri stratejisini nasıl değiştirdi?

Pokrovsk kenti yakınlarında Rus güçlerine havan topu ateşleyen Ukraynalı askerler (Reuters)
Pokrovsk kenti yakınlarında Rus güçlerine havan topu ateşleyen Ukraynalı askerler (Reuters)
TT

Ağır toplardan motosikletlere... Rusya, Ukrayna'daki askeri stratejisini nasıl değiştirdi?

Pokrovsk kenti yakınlarında Rus güçlerine havan topu ateşleyen Ukraynalı askerler (Reuters)
Pokrovsk kenti yakınlarında Rus güçlerine havan topu ateşleyen Ukraynalı askerler (Reuters)

Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı, son zamanlarda Moskova'nın askeri stratejisinde geleneksel savaş yöntemlerinden daha yenilikçi ve sıra dışı taktiklere doğru kayan önemli bir değişime tanık oldu.

Aylarca ağır topçu silahlarına yoğun bir şekilde güvenen ve ‘kıyma makinesi’ stratejisi olarak bilinen bir taktik izleyen Rusya yeni taktikler benimsemeye başladı. Bu taktikler arasında sivil araçların (motosikletler de dâhil) muharebe görevlerinde kullanılması da yer alıyor. Bu durum, Rusya’nın Ukrayna cephelerinde savaş yürütme biçiminde belirgin bir değişime işaret ediyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığına göre söz konusu değişim, sosyal medyada yaygın olarak paylaşılan (yoğun sisin içinden çıkan ve Ukrayna'nın doğusunda bulunan Donetsk bölgesindeki Pokrovsk şehrine doğru ilerleyen bir Rus askeri konvoyunu gösteren) bir videoda açıkça görülüyor. Videoda, bazı askerlerin motosikletlere bindiği, bazılarının ise harap bir kamyonun kasasında ayakta durduğu fark ediliyor. Bu sahne, Moskova'nın şu anda cephede uyguladığı alışılmadık taktikleri yansıtıyor.

Eğer Pokrovsk Rus kuvvetlerinin eline geçerse -ki bu artık giderek daha olası görünüyor-, burası Moskova’nın Mayıs 2023’te Bahmut’u ele geçirmesinden bu yana kontrol ettiği en büyük şehir olacak.

Bahmut gibi Pokrovsk da büyük ölçüde enkaza dönüştü ve stratejik önemi önemli ölçüde azaldı. Ancak Bahmut gibi Pokrovsk da Ukrayna direnişinin sembolü haline gelmiş bir şehir.

Bu nedenle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, burayı ele geçirmek için neredeyse her bedeli ödemeye hazır görünüyor. Dolayısıyla Ukrayna ordusu, durum her geçen gün kötüleşse de şehri savunmaya devam ediyor.

İki doğu kentinin kaderi birbirine çok benziyor gibi görünse de, sahadaki askerler, askeri gözlemciler ve analistler, Rusya'nın her iki kente yaklaşımının çok farklı olduğunu ve bu taktik değişikliğinin son iki yılda savaşın nasıl geliştiğini gösterdiğini söylüyor.

Bu değişimin başlıca nedeni, insansız hava araçlarının (İHA) yaygınlaşması. Modern teknolojik gelişmeler, bu araçların çok daha geniş mesafelere konuşlandırılmasını mümkün kıldı. Bu durum, Rus ve Ukrayna kuvvetleri arasındaki cephe hattının her iki tarafında ‘öldürme alanlarını’ fiilen genişletti ve böylece savaş alanında ilerlemeyi daha da zorlaştırdı.

‘Mantıklı bir değişim’

Pokrovsk'un kuzeydoğusundaki Kostyantynivka yakınlarında konuşlanmış Ukrayna 129. Tugayı’ndan bir asker CNN'e, birliğinin Rus kuvvetleriyle motosikletler üzerinde yaptığı ilk karşılaşmanın ‘son derece beklenmedik’ olduğunu, ancak buna rağmen mantıklı olduğunu söyledi.

“Bu mantıklı. Biz İHA'larla saldırıyoruz ve bu durumda onların hafif nakliye araçlarıyla hareket etmesi daha kolay” diyen asker, güvenlik nedeniyle isminin açıklanmamasını istedi.

Ukrayna Savunma Bakanlığı salı günü, yaklaşık 300 Rus askerinin Pokrovsk'ta olduğunu ve çatışmaların halen devam ettiğini bildirdi.

Tıbbi tahliye zorluğu

Rusya, 2024 yılının başlarında doğudaki Avdiyivka hattını yarıp geçmesinden bu yana, neredeyse iki yıldır yavaş bir şekilde Pokrovsk yönünde ilerliyor.

Washington merkezli bir düşünce kuruluşu olan Savaş Çalışmaları Enstitüsü (ISW) bünyesindeki Avrupa Savunma Projesi Direktörü Mason Clark, tıpkı Avdiyivka’nın ele geçirilmesinde olduğu gibi, Rusya'nın Pokrovsk’a doğru ‘nihayetinde Ukrayna güçlerini geri çekilmeye zorlamak veya onları tamamen kuşatmak amacıyla yavaş yavaş ilerlediğini’ belirtti.

Clark şöyle devam etti: “Bu, Bahmut’ta yaşanan süreçten farklı; Bahmut daha çok yoğun ve doğrudan bir kentsel saldırıydı. Pokrovsk’ta ise operasyonel hedef, şehri tamamen temizlemekten ziyade Ukrayna kuvvetlerini kuşatmaktı.”

Rus kuvvetleri Pokrovsk’u tamamen abluka altına alamamış olsa da, Ukrayna’nın ikmal hatlarını kesmeyi başardı.

Pokrovsk ve komşu Mirnograd kentinde halen çatışan bir Ukraynalı sağlık görevlisi, şehirden tıbbi tahliyenin neredeyse imkânsız olduğunu söyledi. Zira tahliye araçları şehre 10-15 kilometreden fazla yaklaşamıyor ve bu mesafe bile İHA’lar nedeniyle son derece tehlikeli.

Sağlık görevlisi CNN’e şunları söyledi: “Ağır yaralılar tıbbi stabilizasyon noktasına ulaşamıyor. Orta derecede yaralanan biri, şanslıysa oraya ulaşabilirse ağır duruma düşüyor. Hafif yaralanmalar ise çoğu zaman orta seviyeye dönüşüyor… Şu anda, yerlerinden çıkaramadığımız, iki haftadır ağır yaralı birkaç kişi var. Bir kişi de bir haftadır ağır durumda ve onu da çıkaramıyoruz.”

gt
Ukrayna'nın Donetsk bölgesindeki Pokrovsk kentinde hasar görmüş binaların önünden geçen Ukraynalı bir asker (AP)

Ukrayna ordusu, yaralıları tahliye etmek için insansız zırhlı araçlar kullanmayı deniyor ancak Pokrovsk’ta görev yapan sağlık görevlisi, bu araçların büyük miktarda Rus ateşine maruz kaldığını belirtiyor. Uluslararası hukuka göre, silahsız ve açık şekilde işaretlenmiş tıbbi taşıma araçlarına saldırmak yasak olmasına rağmen bu saldırılar devam ediyor.

Küçük gruplar gizlice sızıyor

2023’ün ilk yarısında Bahmut’taki savaş, Ukraynalıların ‘kıyma makinesi’ adını verdiği saldırılarla karakterize edildi. Bu taktik kapsamında Rus birlikleri, Ukrayna’nın iyi tahkim edilmiş mevzilerine doğru ilerlemeye devam ediyordu. Bu stratejinin temel fikri, Ukrayna kuvvetleri ateş açtığında kendi mevzilerini ele vermeleriydi.

Bu taktik, esasen öldürülmek üzere cepheye gönderilen Rus askerleri arasında çok yüksek kayıp oranlarına yol açtı. Geri çekilmek isteyenler, üstleri tarafından öldürülme tehdidiyle karşı karşıya kaldılar.

Bahmut'ta savaşan Ukraynalı askerler CNN'e, her gün onlarca Rus askerini öldürdüklerini ve cesetlerini tarlalarda donmaya bıraktıklarını, ertesi gün ise aynı görev için başka bir asker dalgasının gönderildiğini söylediler. Sonunda, ezici sayısal baskı sayesinde, bu Rus yöntemi aylarca süren çatışmalardan sonra Ukrayna ordusunu yormayı başardı.

Ancak şimdi taktikler değişti.

Mason Clark, “Bahmut'ta Wagner, Ukrayna'nın ateşini çekmek için adamlarını açık alanlara gönderiyor ve onların öldürülmesini bekliyordu. Şimdi amaç, bu adamların mümkün olduğunca çoğunu Ukrayna mevzilerine yaklaştırmak. Artık öldürülmek için gönderilmiyorlar” ifadelerini kullandı.

129. Tugay'dan bir Ukrayna askeri, Rus saldırı gruplarının küçüldüğünü bildirdi.

Güvenlik nedenleriyle isminin açıklanmamasını isteyen asker, “Kentsel alanlarda eskiden beş ila yedi kişilik gruplar halinde hareket ediyorlardı. Şimdi ise üç kişiden fazla olmuyorlar. Ekranda hareketlilik olmadığı için keşif İHA'larıyla onları takip etmek zor” dedi.

Ukrayna İHA biriminden başka bir asker, Rusların genellikle üç kişilik gruplar halinde hareket ettiğini ve kayıp oranlarının yüksek olduğunu bildirdi.

Geçen hafta isminin açıklanmaması kaydıyla CNN'e konuşan asker, “Onlar, üç kişiden ikisinin öldürüleceği, fakat birinin şehre ulaşarak orada tutunabileceği gerçeğine güveniyorlar” dedi.

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı’nın tahminlerine göre, Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı başlattığı geniş çaplı işgalden bu yana verdiği 1,1 milyondan fazla zayiatın üçte biri yalnızca bu yıl öldürülen veya yaralanan askerlerden oluşuyor.

Clark, “Bu durum Ruslar açısından mantıklı. Çünkü son derece yavaş bir ilerleme temposunu kabullenmiş durumdalar ve bu tür operasyonel yaklaşım çok yavaş ilerliyor… Oysa 2022 ve 2023 yıllarında hâlâ hızlı ilerlemeye daha fazla önem veriyorlardı” ifadelerini kullandı.


Venezuela, Trinidad ve Tobago ile ABD arasında yapılan ‘sorumsuz’ askeri tatbikatları kınadı

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)
TT

Venezuela, Trinidad ve Tobago ile ABD arasında yapılan ‘sorumsuz’ askeri tatbikatları kınadı

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro dün yaptığı açıklamada, Washington'ın Karayipler'deki askeri varlığını artırması nedeniyle, ABD ile müttefiki Trinidad ve Tobago arasında yapılan ‘sorumsuz’ askeri tatbikatları kınadı.

Karakas, Washington'un uyuşturucu çetelerine karşı olduğunu söylediği Karayipler'deki ABD askeri faaliyetlerinin, solcu lider Maduro'yu devirmek için bir bahane olduğunu düşünüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre bu, ABD ile Trinidad ve Tobago tarafından bir aydan kısa bir süre içinde gerçekleştirilen ikinci ortak tatbikat.

Ekim ayında, güdümlü füzelerle donatılmış bir ABD destroyeri, Venezuela'nın ‘kışkırtıcı’ olarak nitelendirdiği eğitim tatbikatları yapmak üzere dört gün boyunca Trinidad'da demirledi.

Maduro dün Karakas'ta düzenlenen bir etkinlikte şunları söyledi: “Trinidad ve Tobago hükümeti, bir kez daha sorumsuz askeri tatbikatlar yapacağını duyurdu ve Sucre eyaleti açıklarındaki sularını, Venezuela gibi bir devleti tehdit etmeyi amaçlayan askeri tatbikatlar için kullanıma açtı.”

Maduro, doğu eyaletlerindeki destekçilerini, 16-21 Kasım tarihleri arasında yapılması planlanan tatbikatlar sırasında ‘protesto gösterileri’ düzenlemeye çağırdı.

Trump yönetimi haftalar önce Karayipler ve Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı iddia edilen tekneleri hedef alan saldırılar başlatmıştı. Ayrıca hava ve deniz kuvvetlerini de devreye soktu; uçak gemisi USS Gerald R. Ford’un salı günü bölgenin kıyılarına ulaştığı duyuruldu.

Son birkaç hafta içinde Washington, uluslararası sularda yaklaşık 20 tekneyi hedef alan saldırılar düzenledi ve ABD verilerine göre en az 76 kişi öldü.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth perşembe günü Latin Amerika'da ‘terörist uyuşturucu kaçakçılarına’ karşı askeri operasyon başlatıldığını duyurdu; ancak bu operasyonun mevcut ABD askeri konuşlanmasından nasıl farklılaşacağı belirsizdi.

ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela konusunda ne yapılacağına dair bir karar verdiğini ima ederek, “Ne olduğunu size söyleyemem, ancak uyuşturucu akışını durdurma konusunda Venezuela ile büyük ilerleme kaydettik” dedi.