İran saldırılarının etkileri: Tel Aviv'in karşılık verme konusundaki tutumu nasıl değişti?

İsrail'in savaş ve askeri maceralara ilişkin görüşleri farklılaşıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta Tel Aviv'de güvenlik şefleriyle istişarelerde bulundu. (İsrail hükümeti)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta Tel Aviv'de güvenlik şefleriyle istişarelerde bulundu. (İsrail hükümeti)
TT

İran saldırılarının etkileri: Tel Aviv'in karşılık verme konusundaki tutumu nasıl değişti?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta Tel Aviv'de güvenlik şefleriyle istişarelerde bulundu. (İsrail hükümeti)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta Tel Aviv'de güvenlik şefleriyle istişarelerde bulundu. (İsrail hükümeti)

İsrail'in siyasi ve askeri liderliği, İran yönetiminin ve Hizbullah'ın geri kalan liderliğinin eylemlerindeki belirgin kafa karışıklığından faydalanmaya ve savaş döngüsünü İran'la tam ölçekli bir savaşa doğru genişletmeye çalışıyor. Tüm göstergeler ABD yönetimiyle çatışmaktan ve onu iki seçenekten biriyle karşı karşıya bırakmaktan çekinmediğini gösteriyor: Ya İran'a yönelik saldırıda ona katılacak ya da onun arkasından sürüklenerek bu savaşa girmek zorunda kalacak.

ABD, İsrail'e İran'la ne tek taraflı ne de ortaklaşa bir savaş istemediğini açıkça belirtmiş olsa da, İsrail'in Hizbullah'a (Hasan Nasrallah başta olmak üzere Hizbullah liderlerinin çoğuna suikast düzenlenmesi, 4 binden fazla üyesinin ellerindeki çağrı cihazlarının patlatılması ve güney banliyölerinin yerle bir edilmesi) ve İran'a (Lübnan'daki bazı liderlerin ortadan kaldırılması ve İsmail Heniyye'ye suikast düzenlenmesi) karşı elde ettiği muazzam askeri ve istihbari başarılar, Tel Aviv'deki liderleri ‘zafer sarhoşluğuna’ dönüşen bir ‘zafer coşkusu’ durumuna sürükledi.

dwcvfrv
Tahran'da bir otoyol üzerindeki reklam panosunda Kasım Süleymani'nin Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın alnından öptüğü görülüyor. (AP)

Son iki gün içerisinde İsrail'in İran'ın saldırılarına yönelik tutumunda şüpheli bir değişim yaşandı. Bilindiği üzere İran, İsrail'e 181 balistik füze fırlattı ve Amerikan, Fransız ve İsrail hava savunma sistemleri bunların yüzde 85'inden fazlasını İsrail hava sahasına girmeden imha etmeyi başardı. Ancak bunların yüzde 15'i İsrail hava sahasına girdi, bir kısmı açık alanlara, bir kısmı da üç hava kuvvetleri üssü ve bazı askeri tesisler gibi hassas yerlere düştü. Binalara ve sokaklara zarar verdi, ancak sivillere veya askerlere zarar vermedi. Ölen tek kişi Eriha'daki bir atölyede çalışan Gazze Şeridi'nden genç bir Filistinliydi.

İsrail yönetimi bu saldırıları İran'dan İsrail'e doğrudan bombardıman içerdiği için tehlikeli olarak değerlendirdi. Başlangıçta, stratejik bir yere acı verici bir saldırıyla karşılık vermeye karar verdi. Ancak şimdi fikrini değiştiriyor ve birkaç stratejik noktaya birkaç yıkıcı saldırı gerçekleştirmeyi planlıyor. Sızan haberlere göre İsrail, İran'ın nükleer programına ağır bir darbe indirmeyi planlıyor ve bunun bir daha ele geçmeyecek ‘tarihi bir fırsat’ olduğunu söylüyor. İran'ın Lübnan'da Hizbullah'a ve onunla birlikte savaşan İranlı saha komutanlarına ne olduğu konusunda kafası karışık.

İran yönetiminde kaos olduğuna dair söylentiler, akımlar ve liderler arasında anlaşmazlıklar ve üst düzey yetkililerin İsrail düşmanıyla iş birliği yaptığı ya da farkında olmadan ona hizmet ettiği suçlamaları var. Bu yüzden İsrail, kartlarını düzenleyemeden ve krizden çıkamadan önce İran’ı vurmanın tam zamanı olduğunu düşünüyor.

ervrev
İsrail'in güneyindeki Nevatim Hava Üssü’nün İran füze saldırısı öncesi ve sonrasındaki hasarını gösteren uydu görüntüleri (AFP)

Ancak İsrail bu tür saldırıları tek başına yapamaz. Mutlaka aktif bir ABD ortaklığına ihtiyacı var. İran'ın nükleer tesisleri çeşitli bölgelere yayılmış ve dağların kalbinde yer alıyor. Bu tesisler sadece bu amaç için donatılmış uçak ve denizaltılardan fırlatılan ABD füzeleri ile vurulabilir. ABD böyle bir ortaklığa karşı çıkıyor. Başbakan Binyamin Netanyahu'nun 2010'dan beri ABD'yi bu savaşa sürükleme hayalini gerçekleştirmek istediğini düşünüyor ve bunu reddediyor. Ancak Netanyahu pes etmiyor ve ABD'yi isteyerek ya da istemeyerek savaşa dahil etmek için elinden geleni yapıyor. Tesisler vurulursa ve Tahran tehditlerini yerine getirip İsrail'e daha fazla füze atarsa ABD müdahale edecektir.

İdeolojik sağın en önemli otoritelerinden Prof. Dr. Eyal Zisser'in de belirttiği gibi “ABD, İsrail'in gerçek bir dostudur ve geçtiğimiz on yıllar boyunca her sıkıntı anında güvenliğimize olan bağlılığını kanıtlamıştır.”

Zisser, 7 Ekim'deki Hamas saldırısından sonra ABD'nin tutumunun, Ekim 1973'teki Yom Kippur Savaşı'nda Amerikalılar tarafından başlatılan ‘hava trenine’ benzediğini açıkladı. Gerçek dostlar arasında da bazen farklılıkların ortaya çıktığını belirten Zisser şu ifadeleri kullandı: “Geçmişte Amerikalılar da 1981'de Irak reaktörünün imha edilmesine karşı çıktılar, hatta bu eylemden dolayı bize yaptırım uyguladılar, ancak bir süre sonra geri adım attılar ve kendilerini Irak’la savaş halinde bulduklarında bize itirafta bulundular. Suriye'deki nükleer reaktörün 2007'de imha edilmesi konusunda da aynı durum söz konusuydu; Amerikalıların bu konuda çekinceleri vardı. Ancak Suriye'de iç savaş patlak verdikten sonra yaptıkları hatayı kabul ettiler.”

Zisser sözlerini şöyle sürdürdü: “Amerikan beklentileri ve tavsiyeleri sınırlı bir güvenceyle ele alınmalıdır. Onları memnun etmese bile kendi düşünce ve muhakememize göre hareket etmeliyiz. Sonunda hatanın farkına varacaklar, İsrail'in attığı adımların mantığını ve doğruluğunu anlayacaklar ve ona destek olmak için harekete geçecekler.”

Ancak Tel Aviv'de bu maceraya karşı uyarıda bulunan muhalif görüşler de var. İran'ı vurmayı kaçırılmaması gereken tarihi bir fırsat olarak görenler, İsrail'i sadece insan ve maddi kayıplar açısından değil, stratejik olarak da ağır bir bedel ödeyeceği geniş çaplı bir savaşa sokabilir. Bu macera, bölgedeki barış projesi için tarihi bir fırsatın kaybedilmesine yol açabilir. Bu güçler İsrail yönetimini Lübnan'daki kazanımlarından faydalanmaya ve maceracılığa ve savaş kumarlarına başvurmamaya çağırıyor.



İsrail, ABD'nin Suriye'den çekilmesinin Tel Aviv’i ‘uygun adımlar atmaya zorlayacağını’ söyledi

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
TT

İsrail, ABD'nin Suriye'den çekilmesinin Tel Aviv’i ‘uygun adımlar atmaya zorlayacağını’ söyledi

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında (Reuters)

ABD güvenlik yetkililerinin İsrailli muhataplarına ABD'nin önümüzdeki iki ay içinde Suriye'deki güçlerini kademeli olarak geri çekmeye başlayacağını bildirmesinden bu yana Tel Aviv'deki siyasi ve askeri liderler, ‘şu anda bunun terör güçlerine yardım eden vahim bir hata olduğunu’ söyleyerek, bu çekilmeyi önlemeye çalışıyorlar. Siyasi ve askeri liderler ayrıca, ABD'nin çekilmesi durumunda ‘İsrail'in uygun önlemleri almak zorunda kalacağı’ tehdidinde bulundular.

8oş
ABD'nin Suriye'nin güneydoğusundaki et-Tanf Askeri Üssü (Arşiv - Reuters)

Uygun eylemden söz edilmesi, Suriye'de işgal önlemleri alma tehdidi olarak anlaşıldı. Gözlemciler bu tehdidi, Tel Aviv'de daha önce yapılan ve ABD güçlerinin üssünün bulunduğu et-Tanf bölgesini işgal etme planından bahseden yayınlarla ilişkilendiriyor. İsrail, İran'ın Hizbullah'a yönelik silah kaçakçılığı koridorunu yenilemesini önlemek için bu bölgeye ihtiyacı olduğunu iddia ediyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'tan akatardığı habere göre iki ABD'li yetkili, ABD ordusunun önümüzdeki haftalarda ve aylarda Suriye'deki güçlerini, sayılarını yarıya indirebilecek bir hamleyle konsolide etmeye hazırlandığını söyledi. ABD ordusunun Suriye'de, çoğu kuzeydoğuda olmak üzere bir dizi üsse yayılmış yaklaşık 2 bin askeri bulunuyor.

dfgthyu
Suriye'nin kuzeydoğusundaki ABD güçleri (Reuters)

ABD güçleri, 2014 yılında Irak ve Suriye'nin büyük bölümünü ele geçiren ve daha sonra yenilgiye uğrayan DEAŞ'ın yeniden canlanmasını önlemek için yerel güçlerle birlikte çalışıyor. Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan bir yetkili, Suriye'deki asker sayısının yaklaşık bine düşebileceğini söyledi. Bir başka ABD'li yetkili ise asker azaltma planını doğruladı, ancak sayılar konusunda kesinlik olmadığını ve Başkan Donald Trump yönetiminin İran'la müzakere ettiği ve bölgedeki güçlerini arttırdığı bir dönemde bu büyüklükte bir azaltmaya şüpheyle yaklaştıklarını söyledi.

dfgrthy
İsrail 3 Nisan'da Suriye'nin orta kesimindeki Hama Askeri Havaalanı’nı bombaladı. (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre İsrail hükümeti şimdiye kadar Washington'u bu adımdan vazgeçirmeye çalıştı, ancak çabaları başarısız oldu. Tel Aviv'deki güvenlik kurumları ABD yönetimini bu karardan vazgeçirmek için baskı yapmaya devam ediyor.

Bu bildirim, ABD Başkanı Donald Trump yönetimindeki üst düzey yetkililer tarafından desteklenen bir yaklaşıma dayanarak, ABD'nin Ortadoğu'daki askeri varlığına son verme konusunda benimsediği yaklaşımın ışığında geldi.

Yedioth Ahronoth, Washington'un Tel Aviv'i dosyadaki gelişmeler konusunda periyodik olarak bilgilendirmeye çalıştığını, İsrailli yetkililerin ise Washington'daki mevkidaşlarıyla yaptıkları görüşmelerde ABD'nin Suriye topraklarından çekilmesinin sonuçları konusunda ‘derin endişelerini’ dile getirdiklerini aktardı.

xcvfdgthy
Kuneytra halkı, geçtiğimiz şubat ayında İsrail bombardımanını protesto etti. (Yerel medya)

Gazete, üst düzey bir İsrailli güvenlik yetkilisinin Tel Aviv'deki değerlendirmelerin ABD'nin çekilmesinin kısmi olabileceğine işaret ettiğini söylediğini aktarırken, İsrail'in Suriye'nin kuzeydoğusundaki stratejik bölgelerde oluşacak boşluğu Türkiye'nin doldurmasından korktuğu için çekilmenin kapsamını olabildiğince daraltmaya çalıştığını da bildirdi.

İsrailli yetkililer, ABD'nin bu bölgelerdeki mevcut varlığının istikrar sağlayıcı bir faktör olduğuna ve ABD ordusunun bölgeden çekilmesinin Suriye'nin derinliklerindeki askeri öneme sahip bölgeleri kontrol etmek için ‘Türkiye'nin iştahını açabileceğine’ inanıyor.

Gazetenin haberine göre İsrail, Türkiye'nin Suriye'nin orta kesimindeki T4 Hava Üssü ya da Tedmur kenti yakınlarındaki askeri üslerde konuşlanmasının ‘kırmızı çizgileri aşmak’ olduğunu, hem Ankara'ya hem de Washington'a bildirdi.

Haberde, ABD'nin yaklaşan çekilme sürecinin ve ABD Başkanı'nın geçtiğimiz günlerde Washington'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ‘dostane ilişkilere’ sahip olduğunu ifade etmesinin İsrail güvenlik servislerini hazırlık seviyesini yükseltmeye sevk ettiği belirtildi. Gazeteye göre, Trump'ın İsrail ve Türkiye arasında arabuluculuk yapma teklifi, özellikle Suriye'den çekilme için sahada devam eden hazırlıklar ışığında güven verici değil.

dfgthyju8
İsrail'in 3 Nisan'da Suriye'nin orta kesimindeki Hama yakınlarında bir askeri hava üssüne düzenlediği saldırının enkazı arasında hasar görmüş bir araç (AP)

Geçtiğimiz hafta Azerbaycan'da İsrail ve Türk heyetleri arasında yapılan bir toplantıda İsrail tarafı, Tel Aviv'in yeni Suriye hükümetini kendi topraklarında meydana gelen her şeyden sorumlu tuttuğunu ve izinsiz herhangi bir askeri konumlanmanın ‘askeri bir karşılıkla karşılanabileceğini’ vurguladı.

Haberde, İsrail'in Suriye'nin orta kesimlerinde, özellikle de T4 Hava Üssü civarındaki hareketliliğinin, Türk kuvvetlerinin olası konuşlanmasına hazırlık amacıyla Türk heyetlerinin ziyaretlerinin ardından geldiğine dikkat çekildi. İsrail, ‘İsrail hava operasyonlarının özgürlüğünü’ sınırlayacak kalıcı bir Türk konumlanmasından korktuğu için bu üslere önleyici saldırılar başlattı.