İsrail ordusu, Güney Lübnan'da ‘sınırlı’ bir kara operasyonu başlatırken iki askerin öldürüldüğünü duyurdu

Hizbullah ‘saldırıları püskürtme’ sözü verdi

TT

İsrail ordusu, Güney Lübnan'da ‘sınırlı’ bir kara operasyonu başlatırken iki askerin öldürüldüğünü duyurdu

https://aawsat.com/%D8%B4%D8%A4%D9%88%D9%86-%D8%A5%D9%82%D9%84%D9%8A%D9%85%D9%8A%D8%A9/5068534-%D8%A7%D9%84%D8%AC%D9%8A%D8%B4-%D8%A7%D9%84%D8%A5%D8%B3%D8%B1%D8%A7%D8%A6%D9%8A%D9%84%D9%8A-%D9%8A%D8%B9%D9%84%D9%86-%D9%85%D9%82%D8%AA%D9%84-%D8%AC%D9%86%D8%AF%D9%8A%D9%8A%D9%86-%D9%85%D8%B9-%D8%A8%D8%AF%D8%A1-%D8%B9%D9%85%D9%84%D9%8A%D8%A9-%D8%A8%D8%B1%D9%8A%D8%A9-%D9%85%D8%AD%D8%AF%D9%88%D8%AF%D8%A9-%D8%A8%D8%AC%D9%86%D9%88%D8%A8-%D9%84%D8%A8%D9%86%D8%A7%D9%86
https://aawsat.com/%D8%B4%D8%A4%D9%88%D9%86-%D8%A5%D9%82%D9%84%D9%8A%D9%85%D9%8A%D8%A9/5068534-%D8%A7%D9%84%D8%AC%D9%8A%D8%B4-%D8%A7%D9%84%D8%A5%D8%B3%D8%B1%D8%A7%D8%A6%D9%8A%D9%84%D9%8A-%D9%8A%D8%B9%D9%84%D9%86-%D9%85%D9%82%D8%AA%D9%84-%D8%AC%D9%86%D8%AF%D9%8A%D9%8A%D9%86-%D9%85%D8%B9-%D8%A8%D8%AF%D8%A1-%D8%B9%D9%85%D9%84%D9%8A%D8%A9-%D8%A8%D8%B1%D9%8A%D8%A9-%D9%85%D8%AD%D8%AF%D9%88%D8%AF%D8%A9-%D8%A8%D8%AC%D9%86%D9%88%D8%A8-%D9%84%D8%A8%D9%86%D8%A7%D9%86

İsrail ordusu bugün (Pazartesi) 91’inci Celile Tümeni'nin Lübnan'ın güneyinde sınırlı ve hedefe yönelik bir kara operasyonuna başladığını duyururken, Hizbullah ‘ağır bedellere’ rağmen ‘İsrail saldırılarını püskürtmeye’ devam etme sözü verdi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA'dan aktardığı habere göre İsrail ordusu bugün yaptığı açıklamada, Lübnan sınırında çıkan çatışmada iki askerin öldüğünü, iki askerin de ağır yaralandığını duyurdu. İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee X platformunda yaptığı açıklamada, “3. Yedek Tugay, 8. Yedek Tugay ve 228. Kuzey Nahal Tugayı’ndan oluşan tümenin Güney Lübnan'da sınırlı ve hedefli bir kara operasyonu yürüttüğünü” söyledi.

Adraee, “Savaşın başlangıcından bu yana Celile Tümeni, düşmanı ve Güney Lübnan'daki altyapısını havadan ve karadan hedef alan birçok saldırı operasyonuyla uyum içinde savunma savaşı vermektedir” ifadesini kullandı.

“Son haftalarda tümen güçleri yüzlerce saldırı gerçekleştirdi ve onlarca sabotajcıyı ortadan kaldırdı” diyen Adraee, 769. Tugay güçlerinin sınırda savunma çalışmalarını sürdürdüğünü de sözlerine ekledi.

Adraee, ordunun saldırıları devam ederken evlerini boşaltan tüm Lübnan köyleri sakinlerine güvenlikleri için ikinci bir emre kadar geri dönmemeleri çağrısında bulundu.

‘Yüksek maliyetlere’ rağmen saldırıları püskürtmek

Hizbullah bugün, 7 Ekim saldırısının birinci yıldönümünde, ödenen ‘ağır bedele’ rağmen ‘İsrail saldırılarını püskürtmeye’ devam edeceğini belirtti. İsrail'i bölgede ‘uzun zaman alsa da ortadan kaldırılması gereken kanserli bir ur’ olarak tanımlayan Hizbullah'ın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “İsrail'in saldırılarını püskürtmeye devam edeceğiz. Hizbullah'ın destek cephesi açma kararı, direnişimizin ve halkımızın uğruna ağır bedeller ödediği Lübnan'ı ve halkını savunma kararıdır. Bununla birlikte, Allah'ın izniyle, direnişimizin saldırıları püskürtme kabiliyetine de güveniyoruz. Bölgemizde bu geçici Siyonist varlığa yer yoktur... O, ortadan kaldırılması gereken kanserli, saldırgan ve ölümcül bir urdur ve öyle de kalacaktır.”



İran saldırılarının etkileri: Tel Aviv'in karşılık verme konusundaki tutumu nasıl değişti?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta Tel Aviv'de güvenlik şefleriyle istişarelerde bulundu. (İsrail hükümeti)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta Tel Aviv'de güvenlik şefleriyle istişarelerde bulundu. (İsrail hükümeti)
TT

İran saldırılarının etkileri: Tel Aviv'in karşılık verme konusundaki tutumu nasıl değişti?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta Tel Aviv'de güvenlik şefleriyle istişarelerde bulundu. (İsrail hükümeti)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta Tel Aviv'de güvenlik şefleriyle istişarelerde bulundu. (İsrail hükümeti)

İsrail'in siyasi ve askeri liderliği, İran yönetiminin ve Hizbullah'ın geri kalan liderliğinin eylemlerindeki belirgin kafa karışıklığından faydalanmaya ve savaş döngüsünü İran'la tam ölçekli bir savaşa doğru genişletmeye çalışıyor. Tüm göstergeler ABD yönetimiyle çatışmaktan ve onu iki seçenekten biriyle karşı karşıya bırakmaktan çekinmediğini gösteriyor: Ya İran'a yönelik saldırıda ona katılacak ya da onun arkasından sürüklenerek bu savaşa girmek zorunda kalacak.

ABD, İsrail'e İran'la ne tek taraflı ne de ortaklaşa bir savaş istemediğini açıkça belirtmiş olsa da, İsrail'in Hizbullah'a (Hasan Nasrallah başta olmak üzere Hizbullah liderlerinin çoğuna suikast düzenlenmesi, 4 binden fazla üyesinin ellerindeki çağrı cihazlarının patlatılması ve güney banliyölerinin yerle bir edilmesi) ve İran'a (Lübnan'daki bazı liderlerin ortadan kaldırılması ve İsmail Heniyye'ye suikast düzenlenmesi) karşı elde ettiği muazzam askeri ve istihbari başarılar, Tel Aviv'deki liderleri ‘zafer sarhoşluğuna’ dönüşen bir ‘zafer coşkusu’ durumuna sürükledi.

dwcvfrv
Tahran'da bir otoyol üzerindeki reklam panosunda Kasım Süleymani'nin Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın alnından öptüğü görülüyor. (AP)

Son iki gün içerisinde İsrail'in İran'ın saldırılarına yönelik tutumunda şüpheli bir değişim yaşandı. Bilindiği üzere İran, İsrail'e 181 balistik füze fırlattı ve Amerikan, Fransız ve İsrail hava savunma sistemleri bunların yüzde 85'inden fazlasını İsrail hava sahasına girmeden imha etmeyi başardı. Ancak bunların yüzde 15'i İsrail hava sahasına girdi, bir kısmı açık alanlara, bir kısmı da üç hava kuvvetleri üssü ve bazı askeri tesisler gibi hassas yerlere düştü. Binalara ve sokaklara zarar verdi, ancak sivillere veya askerlere zarar vermedi. Ölen tek kişi Eriha'daki bir atölyede çalışan Gazze Şeridi'nden genç bir Filistinliydi.

İsrail yönetimi bu saldırıları İran'dan İsrail'e doğrudan bombardıman içerdiği için tehlikeli olarak değerlendirdi. Başlangıçta, stratejik bir yere acı verici bir saldırıyla karşılık vermeye karar verdi. Ancak şimdi fikrini değiştiriyor ve birkaç stratejik noktaya birkaç yıkıcı saldırı gerçekleştirmeyi planlıyor. Sızan haberlere göre İsrail, İran'ın nükleer programına ağır bir darbe indirmeyi planlıyor ve bunun bir daha ele geçmeyecek ‘tarihi bir fırsat’ olduğunu söylüyor. İran'ın Lübnan'da Hizbullah'a ve onunla birlikte savaşan İranlı saha komutanlarına ne olduğu konusunda kafası karışık.

İran yönetiminde kaos olduğuna dair söylentiler, akımlar ve liderler arasında anlaşmazlıklar ve üst düzey yetkililerin İsrail düşmanıyla iş birliği yaptığı ya da farkında olmadan ona hizmet ettiği suçlamaları var. Bu yüzden İsrail, kartlarını düzenleyemeden ve krizden çıkamadan önce İran’ı vurmanın tam zamanı olduğunu düşünüyor.

ervrev
İsrail'in güneyindeki Nevatim Hava Üssü’nün İran füze saldırısı öncesi ve sonrasındaki hasarını gösteren uydu görüntüleri (AFP)

Ancak İsrail bu tür saldırıları tek başına yapamaz. Mutlaka aktif bir ABD ortaklığına ihtiyacı var. İran'ın nükleer tesisleri çeşitli bölgelere yayılmış ve dağların kalbinde yer alıyor. Bu tesisler sadece bu amaç için donatılmış uçak ve denizaltılardan fırlatılan ABD füzeleri ile vurulabilir. ABD böyle bir ortaklığa karşı çıkıyor. Başbakan Binyamin Netanyahu'nun 2010'dan beri ABD'yi bu savaşa sürükleme hayalini gerçekleştirmek istediğini düşünüyor ve bunu reddediyor. Ancak Netanyahu pes etmiyor ve ABD'yi isteyerek ya da istemeyerek savaşa dahil etmek için elinden geleni yapıyor. Tesisler vurulursa ve Tahran tehditlerini yerine getirip İsrail'e daha fazla füze atarsa ABD müdahale edecektir.

İdeolojik sağın en önemli otoritelerinden Prof. Dr. Eyal Zisser'in de belirttiği gibi “ABD, İsrail'in gerçek bir dostudur ve geçtiğimiz on yıllar boyunca her sıkıntı anında güvenliğimize olan bağlılığını kanıtlamıştır.”

Zisser, 7 Ekim'deki Hamas saldırısından sonra ABD'nin tutumunun, Ekim 1973'teki Yom Kippur Savaşı'nda Amerikalılar tarafından başlatılan ‘hava trenine’ benzediğini açıkladı. Gerçek dostlar arasında da bazen farklılıkların ortaya çıktığını belirten Zisser şu ifadeleri kullandı: “Geçmişte Amerikalılar da 1981'de Irak reaktörünün imha edilmesine karşı çıktılar, hatta bu eylemden dolayı bize yaptırım uyguladılar, ancak bir süre sonra geri adım attılar ve kendilerini Irak’la savaş halinde bulduklarında bize itirafta bulundular. Suriye'deki nükleer reaktörün 2007'de imha edilmesi konusunda da aynı durum söz konusuydu; Amerikalıların bu konuda çekinceleri vardı. Ancak Suriye'de iç savaş patlak verdikten sonra yaptıkları hatayı kabul ettiler.”

Zisser sözlerini şöyle sürdürdü: “Amerikan beklentileri ve tavsiyeleri sınırlı bir güvenceyle ele alınmalıdır. Onları memnun etmese bile kendi düşünce ve muhakememize göre hareket etmeliyiz. Sonunda hatanın farkına varacaklar, İsrail'in attığı adımların mantığını ve doğruluğunu anlayacaklar ve ona destek olmak için harekete geçecekler.”

Ancak Tel Aviv'de bu maceraya karşı uyarıda bulunan muhalif görüşler de var. İran'ı vurmayı kaçırılmaması gereken tarihi bir fırsat olarak görenler, İsrail'i sadece insan ve maddi kayıplar açısından değil, stratejik olarak da ağır bir bedel ödeyeceği geniş çaplı bir savaşa sokabilir. Bu macera, bölgedeki barış projesi için tarihi bir fırsatın kaybedilmesine yol açabilir. Bu güçler İsrail yönetimini Lübnan'daki kazanımlarından faydalanmaya ve maceracılığa ve savaş kumarlarına başvurmamaya çağırıyor.