Fransa ve İsrail arasında Gazze ve Lübnan’daki savaşla ilgili derin görüş ayrılıkları

Fransa Dışişleri Bakanı: Ortadoğu uçurumun eşiğinde

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Vietnam Devlet Başkanı To Lam dün Elysee Sarayı'nda düzenlenen imza törenine katıldılar (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Vietnam Devlet Başkanı To Lam dün Elysee Sarayı'nda düzenlenen imza törenine katıldılar (AFP)
TT

Fransa ve İsrail arasında Gazze ve Lübnan’daki savaşla ilgili derin görüş ayrılıkları

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Vietnam Devlet Başkanı To Lam dün Elysee Sarayı'nda düzenlenen imza törenine katıldılar (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Vietnam Devlet Başkanı To Lam dün Elysee Sarayı'nda düzenlenen imza törenine katıldılar (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İsrail’e Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşı durdurana kadar silah tedarik edilmemesi çağrısının ardından ilki cumartesi günü France Inter radyosuna verdiği röportajda, ikincisi ise Paris'teki Frankofon Zirvesi'nin sonunda düzenlenen basın toplantısında olmak üzere Macron’a karşı hakarete varan sert eleştirilerde bulunmuştu. Fransa şimdi Cumhurbaşkanı Macron ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasındaki tartışmayı hızla geride bırakmaya çalışıyor.

İki taraf arasındaki gerginlik karşısında Elysee çevreleri, aynı günün akşamından itibaren, Fransa'nın İsrail'in güvenliğine olan bağlılığını teyit ederek ve Netanyahu'nun “İsrail'i kendini savunma hakkından mahrum bırakma çağrısında bulunanlar utanç içinde kalacaktır” şeklindeki sözlerinin ‘abartılı’ olduğunu vurgulayarak ülke içinde taşınabilecek gerilimi azaltmak için harekete geçti. Ardından pazar günü öğleden sonra Macron aynı amaçla Netanyahu'yu aradı. Macron, dün sabah 7 Ekim’in yıldönümü vesilesiyle X platformundan yaptığı paylaşımda “7 Ekim. Acı, bir yıl önceki kadar taze. İsrail halkının acısı, bizim acımız ve yaralı insanlığın acısı. Kurbanları, rehineleri ya da kalpleri yokluktan veya beklemekten kırık aileleri unutmuyoruz. Onlara kardeşçe düşüncelerimizi gönderiyoruz” diye yazdı. Fransa Cumhurbaşkanı, akşam saatlerinde ise Hamas'ın elindeki Fransız rehinelerin aileleriyle bir araya geldi.

Fakat Netanyahu ile yapılan telefon görüşmesi daha önemliydi. Elysee Sarayı'ndan telefon görüşmesine ilişkin yapılan açıklamada, görüşmenin diplomatik dilde gerçekleştirildiği ve iki tarafın görüş ayrılıklarını kabul ettiği anlamına gelen ‘açık sözlü’ bir görüşme olduğu belirtildi. Macron, Fransa'nın İsrail'in güvenliğine olan bağlılığının sarsılmazlığını ve İsrail'in de herkes gibi teröre karşı kendini savunma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Ancak ateşkes zamanının geldiğine inandığını ifade eden Macron, “Silah sevkiyatı, Gazze'deki savaşın uzaması ve savaşın Lübnan'a sıçraması, İsraillilerin ve bölgedekilerin beklediği güvenliği sağlayamaz. İsrail'in ve Ortadoğu'daki herkesin güvenliği için gerekli siyasi çözümlerin daha fazla geç kalınmadan hayata geçirilmesi için kararlı bir çaba sarf edilmeli” ifadelerini kullandı. Elysee Sarayı'ndan yapılan açıklamaya göre Macron sözlerin, “Fransa, İsrail’de ve Ortadoğu'da adil ve kalıcı bir barışın inşasıyla ilgilenen tüm bölgesel ve uluslararası ortaklarıyla güvenle çalışmaya devam edecektir” diyerek sonlandırdı.

Birbiriyle uyumsuz iki okuma

Dün İsrail'i ziyaret eden, 7 Ekim anma törenlerine katılan ve İsrialli mevkidaşı Israel Katz ile görüşen Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot da Macron tarafından dile getirilen bu hususları vurguladı. Fransız Bakan gazetecilere yaptığı açıklamada, “Güç tek başına İsrail'in güvenliğini garanti etmez ve siyasi bir yaklaşımın yerini de alamaz” dedi. Bu vesileyle ülkesinin Gazze, Lübnan ve bölgedeki topyekûn bir savaşa ilişkin bütüncül bakış açısını özetleyen Barrot, “Çoğu ülke gibi Fransa da ateşkesten ve askeri gücün yerini diplomasiye bırakmasından yana. Aylardır, dünyanın büyük bir bölümü gibi biz de tüm rehinelerin serbest bırakılmasını ve insani yardımların engelsiz olarak ulaştırılmasını sağlayacak bir ateşkes yapılması çağrısında bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Macron'un İsrail'e silah sevkiyatının durdurulması yönündeki tutumunu destekleyen Barrot, “Tutarlı olmak zorundayız. Savaşan tarafları silahlandırırken ateşkes çağrısında bulunamayız” dedi.

Fransa Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Böyle bir ateşkes İsrail'in Gazze'den gelebilecek tehlikelere karşı güvenliğini sağlamaya yeterli olmaz. Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ne geri dönmesine izin verilmeli. İsrailliler ve Filistinliler arasında adil ve kalıcı bir barışın sağlanmasının tek yolu olan iki devletli bir çözüme ulaşılması amacıyla müzakerelere başlanmalı. Bu çözümün uygulanabilirliğini tehlikeye atan Batı Şeria'daki yerleşim biri inşaları durdurulmalı. Bu konuları İsrailli mevkidaşımla da görüştüm.”

İsrail askeri operasyonlarında çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Barrot, sivillerin acılarına son verilmesi çağrısında bulundu. Kalıcı barış ve güvenliğin ancak adalete dayalı olabileceğini ve bu krizlere yönelik çözümlerin mevcut olduğunu vurgulayan Fransız Bakan, “Zaman daralıyor ve eğer başarılı olamazsak ne İsrail, ne İran ne de Ortadoğu'daki herhangi bir ülkenin galip gelemeyeceği, dünya, Avrupa ve Fransa için çok ciddi sonuçları olacak bölgesel bir savaşa doğru sürükleniyoruz. Uçurumun kenarındayız. Sorumlu bir şekilde hareket etmenin zamanı geldi” diye konuştu.

Yukarıdakilerden de anlaşılacağı üzere iki farklı okuma söz konusu. Bu okumalardan birincisi, Fransızların, ikincisi ise İsraillilerin yaptığı okuma. Birinci okuma Fransa'da, Cumhurbaşkanı Macron'un partisi Cumhuriyet İçin Hep Birlikte İttifakı da dahil olmak üzere İsrail destekçileri tarafından da destekleniyor. Öte yandan Elysee'nin telefon görüşmesine ilişkin açıklaması ile Netanyahu'nun ofisi tarafından yapılan açıklama arasındaki farklar dikkati çekti. Bu farklar, iki taraf arasındaki uçurumun oldukça derin olduğunu gösteriyordu. Konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklara göre Elysee, Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler Genel Kurul görüşmelerinin oturum aralarında, ABD Başkanı Joe Biden ve Cumhurbaşkanı Macron'un doğrudan tasdiki, Arap ve Avrupa ülkelerinden verilen geniş kapsamlı desteği ve Lübnan'ın onayı ile başlatılan Fransa-ABD girişimini etkisiz hale getirmedeki aceleciliği karşısında şoke oldu. Girişim, Lübnan ve İsrail arasındaki sınırda güvenlik düzenlemeleri yapılması, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararının uygulanması ve sınır anlaşmazlıklarının çözümü için müzakerelerin gerçekleştirileceği 21 günlük bir ateşkes öngörüyordu. Paris, Netanyahu'nun İsrailliler ve Amerikalılar arasında girişimle ilgili müzakerelerin devam ettiğini söylerken ‘yalan söylediğini’ ve aynı sıralarda Hizbullah'ın merkez karargâhına saldırarak Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı ve girişimi öldürmeye hazırlandığını düşünüyor.

İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre Netanyahu, Macron'u İsrail’e silah sevkiyatı yapılmaması yönündeki çağrısından dolayı suçladı. Netanyahu, Macron'a “İran'ın terör ekseninin tüm parçalarını desteklediği gibi, İsrail'in dostlarından da İsrail'i desteklemeleri ve sadece İran'ın şer eksenini güçlendirecek kısıtlamalar getirmeleri beklenir” dedi. Netanyahu ayrıca “İsrail'in Hizbullah'a karşı eylemi, tüm bölgede daha iyi istikrar, güvenlik ve barış için Lübnan'daki gerçekliği değiştirme fırsatı yaratıyor” diyerek Lübnan'a karşı yürüttüğü savaşı savundu. Bu okuma, Fransa’nın okumasıyla tamamen çelişirken iki taraf arasındaki uçurumun derinliğini yansıyor. İsrail’in Lübnan'ı yeni bir Gazze'ye dönüştürme korkusu görmezden gelinen Macron, cumartesi günü de yinelediği üzere bu ay sona ermeden önce Lübnan için bir destek konferansı düzenlenmesi çağrısında bulunmak istiyor.

Macron iki ayrıca cephede mücadele ediyor

Macron'un sorunu iki cephede birden mücadele ediyor olması. Macron, bir yandan dışarıda İsrail'le diğer yandan içeride Fransa Yahudi Kurumları Temsilci Konseyi’nin (CRIF) yanı sıra aşırı sağ ve geleneksel sağın bir bölümü ile eski Başbakan Gabriel Attal'ın partisinin meclis grubu üyelerinin de olduğu Fransa içindeki İsrail yanlılarıyla mücadele içinde.

Macron'un parti listesinden seçimlere katılan ve Macron'un milletvekillerinin oylarıyla yeniden Ulusal Meclis Başkanı seçilen Yaël Braun-Pivet'in tepkisi de oldukça dikkat çekiciydi. 7 Ekim'den birkaç gün sonra İsrail'i ziyaret eden ve Senato Başkanı Gerard Larcher ile birlikte Fransızlara İsrail yanlısı büyük bir gösteriye katılmaları için çağrıda bulunan Braun-Pivet, Macron'un ‘İsrail'i silahsızlandırma’ görüşünü paylaşmadığını söyledi. Braun-Pivet, “İsrail bugün pek çok terör saldırısıyla karşı karşıya... Terör örgütü Hamas'ın elinde hala rehinelerimiz var. Vatandaşlarımız halen Gazze'de tutuluyor. Dolayısıyla teröre karşı savaş durmuş değil ve İsrail'in bu varoluşsal savaşta kendisini savunmak için yeterli güce sahip olması gerekiyor. Bu koşullar altında İsrail silahsızlandırılmamalı” ifadelerini kullandı. İsrail yanlısı Fransız Milletvekili Caroline Yadan da Macron'un çağrısı karşısında ‘öfkelendiğini’ ve ‘bunu hiç anlamadığını’ söyledi. Pazartesi günü İsrail'i ziyaret eden ve Yadan ile aynı partiden olan Milletvekili Sylvain Maillard ise “İsrail'i silahsızlandırmak onu terör örgütleriyle eşit konuma getirmek demektir” dedi.



Lübnan savaşı ve Gazze'deki İsrail askeri ‘deneyimi’

İsrail'in pazar günü düzenlediği hava saldırısının ardından Beyrut'un güney banliyösünden yükselen dumanlar (AP)
İsrail'in pazar günü düzenlediği hava saldırısının ardından Beyrut'un güney banliyösünden yükselen dumanlar (AP)
TT

Lübnan savaşı ve Gazze'deki İsrail askeri ‘deneyimi’

İsrail'in pazar günü düzenlediği hava saldırısının ardından Beyrut'un güney banliyösünden yükselen dumanlar (AP)
İsrail'in pazar günü düzenlediği hava saldırısının ardından Beyrut'un güney banliyösünden yükselen dumanlar (AP)

Bölge şu anda savaşın taktik tablosundan stratejik ve jeopolitik tabloya doğru hızla ilerliyor. Vekil (Hizbullah) zayıfladı ve asil (İran) açığa çıktı; vaatlerini ve itibarını koruması ve kendisine uzun süre değerli jeopolitik hizmetler sunan vekilini savunmak için müdahale etmesi gerekli hale geldi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, Iraklı milislerden bir askeri yetkiliye İran'ın müttefiklerini terk eden Amerikalılar gibi olmadığını söylemedi mi?

Taktikler şimdi neden önemli?

Strateji genellikle en üst siyasi ve askeri düzeyde oluşturulur ve planlanır. Ancak taktik düzeyde uygulanır. Bu nedenle taktik düzeydeki başarıların birikimi, benimsenen stratejinin doğruluğunu ya da yanlışlığını yansıtması açısından önemlidir.

xscdfv
İsrail'in 23 Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar (AP)

Gazze Şeridi'nde bir yıldır devam eden savaşın siyasi sonuçlarının ötesine geçersek İsrail, Binyamin Netanyahu tarafından belirlenen tüm hedeflere (Hamas'ın ortadan kaldırılması ve İsrailli esirlerin serbest bırakılması) ulaşamadığından savaş genel olarak İsrail ordusu ve siyasi liderlik için yeni stratejik varsayımlar üretti. Ama nasıl?

İsrail varlığının kurucusu David Ben-Gurion şu stratejik üçgeni geliştirdi: caydırıcılık, erken uyarı ve hızlı çözüm. Daha sonra buna savaşın düşman topraklarında yürütülmesine odaklanan dördüncü bir ilke daha eklendi. Bu ana sütunların nedeni, hem insani hem de ekonomik açıdan uzun savaşların maliyetine katlanamamak gibi görünüyor. Bununla birlikte, çeşitli cephelerde bir yıl süren kesintisiz savaşın ardından şimdi, 7 Ekim 2023'te meydana gelen ve Hamas'ın Aksa Tufanı Operasyonu olarak bilinen geniş çaplı saldırısını başlatmasına izin veren sürpriz için orduya ve güvenlik hizmetlerine önemli ölçüde suçlama yöneltilmesine rağmen, İsrail toplumunun uzun savaşı ve kayıpları kabul etmeye başladığı görülüyor.

Lübnan cephesine karşı Gazze savaşı

Gazze Şeridi'ndeki coğrafi ve topografik tiyatro Lübnan cephesinden birkaç boyutta farklılık gösteriyor. Gazze Şeridi'nin yüzölçümü 365 km2'yi geçmezken, Lübnan'ın Litani Nehri'nin güneyinden Mavi Hat'a kadar olan ana cephesi yaklaşık bin km2'dir. Ayrıca Gazze Şeridi, Mısır sınırı dışında coğrafi olarak izole edilmiş durumda. Hizbullah ise Mavi Hat'tan Tahran'a kadar uzanan stratejik bir coğrafi derinliğe sahip. Hamas savaşını tek tip ve aidiyete sahip bir topluluk içinde sürdürüyor. Hizbullah ise savaşını dini, mezhepsel ve hatta etnik çeşitlilik içeren bir iç çoğulculuk içinde yürütüyor.

axcdvfg
İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Hamas, New York Times'ın 750 kilometre olduğunu tahmin ettiği bir tünel ağı inşa ederek Gazze Şeridi'nin mimarisini değiştirdi. En önemlisi zırh karşıtı silahlar olmak üzere füzeler, insansız hava araçları (İHA) ve uçaksavar silahlar gibi savaşa hizmet edecek silah sistemlerini hazırladı; her ne kadar bunlar ürkekçe ve savaşın gidişatına çok az etki edecek şekilde kullanılmış olsa da… Hamas özellikle savaşın başında hibrit bir mücadele verdi. Savaş birimi olarak Gazze Şeridi'nin beş bölgesine dağılmış tugaylara (daha sonra taburlara) dayalı bir savaş organizasyonu hazırlamıştı. Ancak bu tugayların savaş kabiliyetleri azaldığında gerilla savaşına geçti. Gazze Şeridi'nin sınırlı coğrafi derinliği nedeniyle tüneller hareketin dikey stratejik derinliğini oluşturuyordu.

Hizbullah ise Kuzey Kore'nin kazılmasına yardım ettiği söylenen yüzlerce kilometrelik yeraltı tünelleri sayesinde, ister yer üstünde ister yer altında olsun, coğrafi derinliğe güveniyor.

cdfv
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (Reuters)

Hizbullah stratejik savunmayı ve gerektiğinde taktiksel saldırıyı benimsiyor. Rıdvan Gücü, Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki saldırı ve manevra elini oluşturuyor. İsrail'in bu gücün komutanlarını hedef almasının nedeni de budur.

Hizbullah askeri tümenlerini şu şekilde konuşlandırıyor: Litani Nehri'nin güneyinde İsrail ile doğrudan temas halinde olan Aziz Tümeni (komutanı öldürüldü), Litani'nin kuzeyinde Bedir Tümeni (komutanı halen aktif) ve doğu kesiminde Nasr Tümeni (komutanı öldürüldü). Ayrıca bir Beyrut Tümeni ve bir de Bekaa Tümeni bulunuyor.

scdvf
Güney Lübnan'daki bir İsrail zırhlı aracı (Reuters)

Hizbullah'ın savaş sistemi, taktik füzelerden stratejik füzelere, güdümsüz füzelerden hassas füzelere kadar farklı menzillere sahip bir füze cephaneliğine dayanan silah sistemi ile hizmet veriyor. Ayrıca İHA’lara ve zırh karşıtı silahlara da dayanıyor. Hizbullah bu savaş sistemini bir yılı aşkın bir süre denedi.

Hizbullah'ın ağırlık merkezi ise şu üçgenden oluşuyor: Bekaa bölgesi (özellikle de kuzey Bekaa), Dahiye bölgesi ve son olarak Litani'den Mavi Hat'a kadar uzanan bölge. İsrail, Hizbullah’ı zayıflatmak amacıyla tüm bu merkezleri hedef alıyor, ancak en önemli merkez şu anda her iki tarafın da hazırlandığı büyük savaşın gerçekleştiği güney cephesi.

İsrail ordusunda sabite ve değişkenler

İsrail ordusu 2006 savaşına hazırlıksızdı. Çünkü Lübnan sahasını ihmal etmiş ve iç ayaklanmayla meşgul olmuştu. Hizbullah ise İran'ın doğrudan desteğiyle bu savaşa titizlikle hazırlandı. Bu sayede İsrail'in kazanmasını engellemeyi başardı ve bunu ‘ilahi bir zafer’ olarak değerlendirdi.

Bugünkü savaşta ise herkes hazırlıklı. Ancak İsrail ordusunun savaş kavramında, nasıl savaşılması ve nasıl hazırlanılması gerektiği konusunda Hizbullah'ın alıştığı ve stratejisini üzerine inşa ettiği paradigma değişti. Bu değişimlerden en dikkat çekici olanı şunlar:

- İsrail ordusu bir yılını doldurmuş bir savaşta, hepsi de halen aktif olan birden fazla cephede savaşıyor. Bu durum İsrail'in kısa süreli savaşlara dayanan stratejik zihniyetine ters düşüyor.

- İsrail ordusu, 2000 yılında hükümete Lübnan'dan çekilmesi için baskı yapan anneler hareketinde olduğu gibi, toplumdan herhangi bir direniş görmeden kayıplar vermeye devam ediyor.

ascdvefrg
İsrail'in dün (Pazartesi) Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırıları sonucunda Han Yunus'ta meydana gelen yıkım (Reuters)

- İsrail'in iç kesimleri, en tehlikelileri Lübnan ve İran cepheleri olmak üzere, tüm cephelerden birden fazla kez vuruldu.

- İsrail ordusu düşmanı her boyutta, sivil ve askeri altyapılarda yok etme ilkesini benimsedi.

- İsrail ordusu Gazze Şeridi'nde şehir savaşı ve gerilla savaşı uyguladı. Bunu yaparken hem olumlu hem de olumsuz olarak aşağıdaki hususları gerçekleştirdi:

Kara, deniz, hava, istihbarat ve siber boyuttaki askeri güçler arasındaki ortak mücadele gibi, aktif ordu ile yedek ordu arasındaki uyum da güçlendirildi. Bu, silah sistemini test etmenin yanı sıra taktik ve stratejik alanlardaki yenilikleri de içeriyor.

- İsrail'in iç kesimleri uzun bir süre boyunca doğrudan sınırlarında savaşa alışkındır. Öyle ki örneğin bir asker bir süreliğine savaş bölgesine gider ve çok uzak olmayan bir mesafeden izinli olarak evine döner.

xzscdfer
Dünkü (Pazartesi) İsrail hava saldırılarının ardından Beyrut'un güney banliyösünde meydana gelen yıkım (Reuters)

İsrail ordusu, özellikle Hizbullah Genel Sekreteri ve Hamas liderine yönelik suikastların ardından biraz moral kazandı.

Ancak savaşın birçok olumsuz boyutu var ve bunların en önemlileri şunlar: Askeri güçlerin yorgunluğu ve yıpranması. Mali ve insani maliyet; bir noktada bakımı yapılması veya değiştirilmesi gereken silahların sürekli tüketimi; mühimmat tüketimi ve buna duyulan acil ihtiyaç.

Lübnan cephesi

Şu ana kadar Lübnan cephesi, özellikle de kara harekâtı henüz emekleme aşamasında. İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde askeri deneyim kazandığını düşünürsek, bu, bundan tam olarak yararlanılması ve deneyimin olduğu gibi Lübnan tiyatrosuna aktarılması gerektiği anlamına gelmiyor. Tiyatro ve düşman tamamen farklı olduğu gibi kabiliyetler ve operasyonel ortam da farklı. Ancak kesin olan bir şey varsa o da İsrail'in 2006'da olduğu gibi Hizbullah'ın güçlü yönlerine yönelmeyeceği ve önceden hazırladığı savaş alanında savaşmayacağıdır. Kara harekâtını destekleyici stratejilerle harmanlayarak çok boyutlu bir strateji benimseyebilir, öyle ki Litani Nehri'ne kadar geniş çaplı bir kara harekâtına girişmek zorunda kalmadan Litani'nin güneyindeki Hizbullah sistemi çökebilir.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki savaştan çıkardığı dersleri kullanması doğrudan Lübnan'a yönelik büyük planla ilgilidir ki bu plan şu ana kadar karmaşık ve çok boyutlu bir plandır. Örneğin, doğrudan bir kara harekâtı düzenlenmesi ve Hizbullah'ın gecikmeli olarak geri çekilmeye başlaması halinde İsrail ordusu, Hizbullah güçleriyle sıfır mesafeli çatışmadan fayda sağlayabilir.

Sonuç olarak, şu ana kadar Mavi Hat'taki saha göstergelerine dayanarak İsrail ordusunun öncelikli hedefinin şu olduğu söylenebilir: El-Adise’den Marun er-Ras’a ve en-Nakura'ya kadar uzanan Celile Parmağı'ndaki 3-5 kilometre derinlikteki yüksek yerleri kontrol etmek. Zira buralar İsrail'in iç kesimlerine ve kuzeydeki yerleşimlere bakıyor. Bu ara hedef daha büyük bir planın parçası mı? Yarın çok uzak değil…

*Bu analiz, Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı