İran petrolünü Çin'e kaçıran ‘gölge filo’ hakkında ne biliyoruz?

İran ve Rusya petrolünün ihracatı için uluslararası yaptırımları atlatmak amacıyla denizcilik yasaları dışında çalışan yaşlanan tankerler gölge filo olarak anılıyor

İran rejimi 123 gemiden oluşan bir filo kullanırken uluslararası yaptırımları atlatmak için kargo belgelerinde değişiklik yapılması ve bayrakların değiştirilmesi gibi çeşitli hilelere başvuruyor (AFP)
İran rejimi 123 gemiden oluşan bir filo kullanırken uluslararası yaptırımları atlatmak için kargo belgelerinde değişiklik yapılması ve bayrakların değiştirilmesi gibi çeşitli hilelere başvuruyor (AFP)
TT

İran petrolünü Çin'e kaçıran ‘gölge filo’ hakkında ne biliyoruz?

İran rejimi 123 gemiden oluşan bir filo kullanırken uluslararası yaptırımları atlatmak için kargo belgelerinde değişiklik yapılması ve bayrakların değiştirilmesi gibi çeşitli hilelere başvuruyor (AFP)
İran rejimi 123 gemiden oluşan bir filo kullanırken uluslararası yaptırımları atlatmak için kargo belgelerinde değişiklik yapılması ve bayrakların değiştirilmesi gibi çeşitli hilelere başvuruyor (AFP)

Independent Farsça

İngiltere merkezli günlük gazete The Times, 7 Ekim Pazartesi günü yayınladığı bir haberde İran petrolünün gölge filo (karanlık filo) olarak bilinen yaşlanan tankerler aracılığıyla Çin'e kaçırılmasının ayrıntılarını ele aldı. Haberde, bu petrol kaçakçılığının neden olduğu kirliliğin deniz habitatını tehlikeye attığı belirtildi.

Gazeteye göre İran’ın petrol ihracatına uygulanan uluslararası yaptırımları aşmak için yaşlanan iki petrol tankeri Basra Körfezi sularında dünya güçlerinin gözlerinden uzakta birbirine yaklaştı. Petrol sızıntısından kaynaklanan deniz kirliliğinin feci sonuçlarını uydular tarafından kaydedildi.

Şarku'l Avsat'ın The Times’tan aktardığı habere göre İran petrolü kaçakçılığı yapmak ve denizcilik yasalarını ihlal etmekle suçlanan Fortune Galaxy adlı petrol tankeri, Basra Körfezi'nde Serrano-2 adlı tankere petrol aktarmak için tehlikeli bir operasyon gerçekleştirdi. Daha sonra uydular görüntülerinde Basra Körfezi sularının yüzeyine beş kilometre uzunluğunda bir petrol tabakasının yayıldığı görüldü.

Petrol sızıntısı, gölge filo olarak bilinen petrol tankerlerinin neden olduğu çeşitli çevre kirliliği olaylarının sonuncusu olurken uluslararası yaptırımları atlatmak amacıyla İran ve Rusya'dan petrol taşımak için denizcilik kanunları dışında faaliyet gösteren yaşlanan petrol tankerleri bu isimle anılıyor.

İran rejiminin 123 gemiden oluşan bir gölge filo kullandığı ve kendisine uygulanan uluslararası yaptırımları atlatmak için kargo belgelerinde değişiklik yapılması ve bayrakların değiştirilmesi gibi çeşitli hilelere başvurduğu daha önce başka haberlerde de belirtilmişti. Bu gemilerin GPS sistemlerindeki gerçek konumları çarptırılıyor ve örneğin limanlarda yükleme ve boşaltma yaparken denizde demirlemiş gibi görünüyor.

Times'a göre dünya çapında petrol tankerlerinin hareketlerini izleme ve takip etme konusunda uzmanlaşmış bir şirket olan Tanker Trackers, Fortune Galaxy ve Serrano-2'nin faaliyetlerinden kaynaklanan petrol kirliliğini ortaya çıkardı. Öte yandan olay, İsrail'in İran’ın petrol tesislerine saldırması ihtimalinden duyulan korku nedeniyle petrol tankerlerinin İran'daki büyük limanlardan ayrıldığı bir dönemde gerçekleşti.

Diğer taraftan İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) İsrail'e düzenlediği füze saldırısına İsrail'in misillemede bulunma olasılığı nedeniyle petrol fiyatları yükselmeye başladı.

Her ne kadar uluslararası yaptırımlar İran'ın dünya pazarında petrol satmasını engellese de Çin, petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 15'ini İran'dan satın aldığı petrolle karşılamaya devam ediyor. Bu yasadışı ticaret, Ortadoğu'daki çatışmalar ve savaşların tırmanması nedeniyle tehdit altında.

Resmi verilere göre son 25 yılda uluslararası denizlerde sadece 3’ü büyük, 55’i küçük olmak üzere toplam 58 petrol sızıntısı meydana geldi. Ancak gölge filonun faaliyetleri nedeniyle, İran rejiminin yaşlanan gemilerinin neden olduğu denizdeki petrol sızıntısı miktarının çok daha büyük olabileceği düşünülüyor.

Aslında petrol sızıntıları İran'ın gölge filo tankerlerinin yarattığı tek tehdit değil. Geçtiğimiz temmuz ayında yasadışı bir petrol tankeri Malezya'nın uluslararası suları yakınlarında başka bir gemiyle çarpıştı. Yasadışı tanker hemen vericisini kapatarak kaçtı. Geçtiğimiz yıl da benzer bir tanker Malezya açıklarında infilak etti. Tanker denizden çıkarılmadan önce yedi ay boyunca terk edilmiş halde kaldı.

Tüm bu olaylar nedeniyle çevreciler, gölge filonun siyasi ve ekonomik tehditlerin ötesinde, deniz habitatı ve nihayetinde insan sağlığı için de önemli bir tehdit oluşturduğuna inanıyorlar.

Uzmanlar, bu tankerlerde taşınan ve denize dökülen kaçak petrolün genellikle gıda zincirine girebilecek tehlikeli yabancı maddelerle dolu olduğunu vurguluyorlar.

Çin'in tüm uyarılara rağmen düşük fiyatlı kaçak İran petrolüne olan talebi o kadar arttı ki, İran'ın petrol üretimi 2018 yılında eski ABD Başkanı Donald Trump'ın uyguladığı petrol yaptırımlarından önceki seviyeye ulaştı.

Uluslararası yaptırımlar altında Çin'e bu miktarda petrol göndermek, Batı’nın finans sisteminin yanı sıra kayıt dışı ve yasadışı taşımacılık hizmetlerinin etrafından dolaşmanın bir yolunun bulunduğu anlamına geliyor. Gölge filo da tam da bu yüzden bu kadar aktif.

Kâr amacı gütmeyen United Against Nuclear Iran (UANI) Araştırma Direktörü Daniel Roth, Tahran'ın neredeyse tamamen 400 yabancı tankerden oluşan bir gölge filoya bağımlı olduğunu söyledi.

UANI, 2022 yılında Fortune Galaxy tankerini İran rejimi tarafından kaçak petrol taşımak için kullanılan ve uluslararası yaptırımları ihlal eden bir tanker olarak ifşa etti. ABD Hazine Bakanlığı, Fortune Galaxy’ye DMO’nun finansörlerinden biriyle olan ilişkisi nedeniyle doğrudan yaptırımlar uyguladı.

İran rejiminin gölge filo yokken son dört yılda petrol gelirlerinin 100 milyar dolardan fazlasını kaybettiğini belirten Roth, bu paranın Tahran'a bağlı silahlı milislere, balistik füze ve insansız hava aracı (İHA) programlarına ve nükleer projeye gitmesinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti.

Her ne kadar gemiden gemiye petrol transferi yasal olsa da uluslararası yaptırımları atlatmak amacıyla sahte isimler ve farklı ülkelerin bayrakları altında petrol kaçakçılığı yapan gölge filonun faaliyetleri mercek altına alınmış durumda.

Avrupa'da Yunan makamları ve Baltık Denizi çevresindeki ülkeler, bu tür petrol kaçakçılığı faaliyetlerini önlemeye çalışmış, Finlandiya Avrupa Birliği’nin (AB) petrol sızıntılarıyla mücadele amacıyla bir gemi satın almasını ve AB'nin Tahran'ın gölge filosunun yaşlı gemileriyle mücadeleye hazır olmasını önermişti.

Ancak, uluslararası camianın tüm endişelerine rağmen petrol kaçakçılığı ve taşımacılığının çoğu ve bunun sonucunda meydana gelen sızıntılar ya rapor edilmiyor ya da göz ardı ediliyor.

Tanker Trackers şirketinde çalışan Samir Medeni, İran'ın gölge filosundaki gemilerden ve tankerlerden petrol sızıntılarının giderek yaygınlaştığını söyledi.

Bu tür petrol kirliliği olaylarının sık sık meydana geldiğini ancak çoğu zaman rapor edilmediğini vurgulayan Medeni, Ortadoğu ve Güney Doğu Asya ülkelerindeki çoğu vakada yetkililerin bu tür olaylara ilişkin raporları görmezden geldiğini ve bu konuda hiçbir şey yapmadıklarını belirtti.

Medeni, şunları söyledi:

Bir petrol sızıntısının nedenini tespit etmek bazen zor olabilir, ancak yetkisiz gemiler günlerce denizde kaçak petrol alışverişi yaptığında, suçluyu tespit etmek zor olmaz. Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler petrol kaçakçılığı ve deniz kirliliğiyle mücadele etmek için daha fazlasını yapmalı.

*Independent Farsça’dan yayınlanan bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



ABD'nin tehlikeli Lübnan planı ortaya çıktı

İsrail ordusu, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı öldürüp gerginliği tırmandırdıktan sonra Lübnan'a başlattığı kara harekatını sürdürüyor (Reuters)
İsrail ordusu, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı öldürüp gerginliği tırmandırdıktan sonra Lübnan'a başlattığı kara harekatını sürdürüyor (Reuters)
TT

ABD'nin tehlikeli Lübnan planı ortaya çıktı

İsrail ordusu, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı öldürüp gerginliği tırmandırdıktan sonra Lübnan'a başlattığı kara harekatını sürdürüyor (Reuters)
İsrail ordusu, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı öldürüp gerginliği tırmandırdıktan sonra Lübnan'a başlattığı kara harekatını sürdürüyor (Reuters)

ABD, İsrail'in Lübnan'a düzenlediği saldırıları Hizbullah'ı siyaset dışına itmek için bir fırsat olarak görüyor.

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), ABD Başkanı Joe Biden'ın Hizbullah'ın Lübnan siyasetindeki etkisini azaltmak istediğini yazıyor. 

Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen Amerikan ve Arap yetkililere göre, Washington, İsrail'in Hizbullah'a yönelik saldırılarını fırsat bilerek yeni bir Lübnan cumhurbaşkanı seçtirip Şii grubun etkisini azaltmayı hedefliyor. 

Kaynaklar, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Lübnan'da yeni bir cumhurbaşkanı seçilmesi için Katar, Mısır ve Suudi Arabistan'la yakın zamanda iletişime geçtiğini öne sürüyor. 

Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein'ın da Arap yetkililerle temasa geçerek, Hizbullah'ın zayıflamasını ülkedeki siyasi açmazı aşmak için bir fırsat olarak görmelerini söylediği savunuluyor. 

Lübnan'daki karmaşık seçim sistemi ve meclisteki sandalye dağılımı düzeni nedeniyle cumhurbaşkanının seçilmesi genelde zor oluyor. 2022'de Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın görev süresi dolmuştu. Bu tarihten beri yeni bir cumhurbaşkanı seçilemedi. 

Lübnan Anayasası, cumhurbaşkanının mecliste gizli oyla seçilmesini öngörüyor. Meclis, Müslüman ve Hıristiyan mezhepler arasında eşit olarak bölünmüş 128 sandalyeden oluşuyor. Cumhurbaşkanının Maruni Hıristiyan, başbakanın Sünni, meclis başkanınınsa Şii olması gerekiyor. Hizbullah'ın 128 koltuklu mecliste 15 sandalyesi var. 

ABD ve Fransa'nın başını çektiği 10 devlet, 25 Eylül'de İsrail ve Hizbullah arasında 21 günlük ateşkes önerisinde bulunmuştu. Ancak İsrail buna kulak asmayarak Lübnan'a kara harekatı başlatmıştı. WSJ, bu gelişmeleri hatırlatarak Washington'ın izlediği politikada bir "sapma" yaşandığını yazıyor. 

ABD'nin bu planlarda başarılı olması için Lübnan Başbakanı Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri'ye ihtiyacı olduğuna dikkat çekiliyor. Şii Emel Hareketi'nden Berri ve Sünni Mikati, geçen haftaki açıklamalarında yeni cumhurbaşkanının seçilmesini istediklerini belirtmişti.

Diğer yandan hem Gazze hem de Lübnan'daki ateşkes görüşmelerinde kilit rol oynayan Mısır ve Katar'dan yetkililer, Washington'ın planının "gerçekçi olmadığını ve tehlike teşkil ettiğini" söylüyor. Yetkililer ayrıca böyle bir kriz döneminde Lübnan'ın iç işlerine karışmanın ülkeyi iç savaşa sürükleyebileceği uyarısını yapıyor.

Lübnan Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 8 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in saldırıları nedeniyle 104'ü çocuk ve 194'ü kadın olmak üzere toplam 2 bin 141 kişi öldü.

Lübnan Ekonomi ve Ticaret Bakanı Amin Salam, savaşın bir an evvel sonlanması gerektiğini belirterek şunları söylüyor:  

Savaş daha da tırmanırsa karanlık çağlara geri döneriz. Elimizde işleyen çok az sayıda telekomünikasyon sistemi, liman ve havalimanı kaldı. Bunlar da vurulursa interneti ve iletişimi kesilmiş, giriş ve çıkışları kapatılmış bir ülke olacağız. Issız bir adaya dönüşeceğiz.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Times of Israel, Reuters