Brüksel Zirvesi'nde ‘topyekûn savaştan’ kaçınma çağrısı

KİK-AB zirvesinde Gazze Şeridi ve Lübnan'da gerilimin azaltılması vurgulandı… Suudi Arabistan ikinci zirveye ev sahipliği yapacak

Brüksel'de düzenlenen ilk KİK-AB zirvesine katılan Avrupa ve Körfez liderlerinin hatıra fotoğrafı (AFP)
Brüksel'de düzenlenen ilk KİK-AB zirvesine katılan Avrupa ve Körfez liderlerinin hatıra fotoğrafı (AFP)
TT

Brüksel Zirvesi'nde ‘topyekûn savaştan’ kaçınma çağrısı

Brüksel'de düzenlenen ilk KİK-AB zirvesine katılan Avrupa ve Körfez liderlerinin hatıra fotoğrafı (AFP)
Brüksel'de düzenlenen ilk KİK-AB zirvesine katılan Avrupa ve Körfez liderlerinin hatıra fotoğrafı (AFP)

Dün (Çarşamba) Brüksel'de düzenlenen ilk Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) – Avrupa Birliği (AB) zirvesinde Gazze Şeridi ve Lübnan'da gerilimin azaltılması ve bölgede geniş çaplı bir savaştan kaçınılması vurgulandı.

Brüksel Zirvesi’nin ortak bildirisinde iki bloğun ‘karşılıklı saygı ve güvene’ dayalı stratejik bir ortaklık kurma kararlılığı vurgulandı.

‘Ortadoğu'daki tehlikeli gerilim ve savaş’ ışığında siyasi ortaklıktan söz edilen bildiride, Gazze Şeridi'nde derhal ateşkes sağlanmasının, esirlerin serbest bırakılmasının ve Gazze Şeridi'ndeki sivillerin derhal ve kısıtlama olmaksızın insani yardıma erişiminin sağlanmasının önemi vurgulandı. Bildiride ayrıca ‘iki devletli çözüme’ destek vurgulandı.

Bildiride Lübnan'daki tehlikeli gerilimden duyulan endişe dile getirilerek, blokların Lübnan halkına desteği yinelendi ve derhal ateşkes ve 1701 sayılı karara uyulması çağrısında bulunuldu. İsrail'in Güney Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’ne (UNIFIL) yönelik saldırıları da kınandı.

Ortak bildirinin devamında, İran'a bölgedeki gerilimi azaltma çağrısında bulunuldu ve ‘nükleer programının barışçıl olması ve uranyum zenginleştirmeyi, insansız hava araçları (İHA) konuşlandırmayı ve bölgeyi tehdit eden her türlü teknolojiyi durdurması’ gerektiği vurgulandı. Bildiride ayrıca, Husilere gerilimi artırma ve seyrüsefer tehditlerine son verme çağrısında bulunuldu.

İki taraf ayrıca stratejik ticaret ortaklığını genişletme ve iki taraf arasında bir serbest ticaret anlaşmasına varılması için görüşmeler başlatma sözü verdi. Taraflar enerji alanındaki iş birliğinin güçlendirilmesi ve yenilenebilir ve temiz enerji de dâhil olmak üzere enerji güvenliğinin sağlanması için ilave iş birliği yollarının araştırılması üzerinde durdular. İki taraf hidrojen ve yenilenebilir elektrik alanlarında iş birliğini arttırma taahhüdünde bulundu. Taraflar sürekli bir diyalog sürdürme konusunda mutabık kaldılar.

Suudi Arabistan 2026'da ikinci KİK-AB zirvesine ev sahipliği yapacak ve gelecek yıl da Kuveyt'te bakanlar düzeyinde bir zirve düzenlenecek.



Tartışmalı Trump biyografisinin oyuncuları, eski başkanın tepkisi hakkında konuştu

Sebastian Stan, Trump'ın Hikayesi'nde Donald Trump rolünde (Studio Canal)
Sebastian Stan, Trump'ın Hikayesi'nde Donald Trump rolünde (Studio Canal)
TT

Tartışmalı Trump biyografisinin oyuncuları, eski başkanın tepkisi hakkında konuştu

Sebastian Stan, Trump'ın Hikayesi'nde Donald Trump rolünde (Studio Canal)
Sebastian Stan, Trump'ın Hikayesi'nde Donald Trump rolünde (Studio Canal)

Donald Trump'ın yeni biyografik filmi Trump'ın Hikayesi'nde (The Apprentice) oynayan Jeremy Strong ve Sebastian Stan, eski başkanın filme tepkisini "saçmalık" diye niteleyerek onu, Hitler ve benzerleri gibi bir dil kullanmakla suçladı.

Stan ve Strong, Trump'ın tartışmalı avukat Roy Cohn'un öncülüğündeki emlak girişimciliği kariyerinin başlarını işleyen filmde rol alıyor. Cohn, Birleşik Devletler siyasetinde Rasputinvari bir etkisi, renkli ve karmaşık bir kişisel hayatı olan, açılmamış eşcinsel bir adamdı.

Trump, halihazırda Amerika'da gösterime girmiş filme saldırarak "başarısız olacağını umduğum bu yapımda çalışanlar gibi İNSAN ARTIKLARININ hepimizden çok daha büyük olan bir Siyasi Harekete zarar vermek için istediğini özgürce söyleyebilmesi ve yapabilmesi çok üzücü" demişti.

BBC Radio 4'daki Today Programme'e konuşan Strong, Trump'ın tepkisinin bir açıdan filme "destek" olduğunu ve yapımın artık "gerçek zamanlı olarak Trump'la, tarihle ve siyasetle kesiştiğini" söyledi.

Succession'ın yıldızı, Trump'ın filme dair sözlerini kınadı ve "insan artığı" ifadesinin "Hitler, Stalin, Kim Jong-un ve Bolsonaro" gibileri tarafından kullanıldığını söyledi.

Filmde Trump'ı canlandıran Stan, paylaşımı "saçmalık" diye değerlendirdiğini ama "Trump seçici bir şekilde kendi hayatını unuttuğu için bunu göz ardı etmek istemediğini" de söyledi.

Böyle bir filmde rol almanın sonuçları sorulduğunda Strong şöyle bir itirafta bulundu:

Düne kadar bunun biraz hassas ve azıcık tehlikeli olduğunu ve bu anın ilgi odağı olduğumu hissetmemiştim. Bence sanat, hakikate güç vermeli, bunu yapmanın genelde sonuçları olmuyor. Sonuçların riskleri bana ağır geliyor. Dün senaristimize (Gabe Sherman) ölüm tehditleri ve antisemitik nefret yağdı. Film, bu kişileri insani bir şekilde sorgulamayı amaçlıyor.

45 yaşındaki oyuncu, filmin "sorumluluk sahibi" olduğuna inandığını söyleyerek ekledi:

Hepimizin gerçekliği hedeflediğine inanıyorum. Trump'ı kötü göstermeye çalışmıyorduk ki pek çok kişinin bu filmi yapmaktaki tek amacımızın bu olduğunu varsaydığını düşünüyorum.

Filmi çekerken Trump'a karşı hiç sempati duyup duymadığı sorulduğunda Stan şöyle yanıt verdi:

Bence, diğer tartışmalı figürlerde yaptığımız gibi geçmişten ders almamız ve nasıl bu noktaya vardığını anlamamız önemli. Sempatiden daha karmaşık bir şey. Birini insanileştirmek tamamen onun kusurlarını, olumsuz yanlarını ve olduğu kişiye dönüşmesine yol açan travmalarını göstermek ve tarihin sürekli yaptığı gibi tekrar etmesine engel olmakla ilgili.

Eski ABD Başkanı, 18 Ekim'de vizyona girecek Trump'ın Hikayesi'ni "saf bir kurgu" diye nitelese de kendisinin hayalet yazarı Tony Schwartz bile filmin "çoğu noktayı" doğru işlediğini söylemişti.
Independent Türkçe