Baalbek'i hedef alan yıkımın ardından yaygın yerinden edilme

Hochstein’in ateşkesi görüşmek üzere İsrail'e gelişi öncesinde Berri: 1701 sayılı kararın bir harfini bile değiştirmeyeceğiz.

 İsrail'in dün (çarşamba) Lübnan'ın doğusundaki Baalbek kentini hedef alan hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in dün (çarşamba) Lübnan'ın doğusundaki Baalbek kentini hedef alan hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
TT

Baalbek'i hedef alan yıkımın ardından yaygın yerinden edilme

 İsrail'in dün (çarşamba) Lübnan'ın doğusundaki Baalbek kentini hedef alan hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in dün (çarşamba) Lübnan'ın doğusundaki Baalbek kentini hedef alan hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

İsrail dün (çarşamba) yıkımını Lübnan'ın doğusuna da yayarak Baalbek bölgesinde onlarca saldırı düzenledi ve İsrail ordusu tarafından yapılan tahliye uyarılarının ardından geniş çaplı göçler yaşandı. Bu, Tel Aviv'in şartlarına uygun müzakereleri kabul etmesi için Hizbullah'a baskı yapma planının bir devamı niteliğindeydi.

İsrail savaş uçakları Baalbek ve çevresine şiddetli saldırılar düzenleyerek kentin yerleşim bölgelerini ve girişlerini vururken, Hizbullah'ın yeni Genel Sekreteri Naim Kasım da Hizbullah’ın ateşkesi kabul ettiğini, ancak bunun ‘kendi şartlarıyla’ olacağını bildirdi.

Bu bombardıman turu, ABD Başkanı Joe Biden'ın elçisi Amos Hochstein'ın Lübnan'da ateşkesi görüşmek üzere Tel Aviv'e gelişinden önce gerçekleşti. Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Hochstein ile mutabık kalınan hususların dışında herhangi bir şey olduğuna dair tüm söylentileri reddederek, “Ne yazılmışsa yazılmıştır… 1701 sayılı kararın bir harfini bile değiştirme niyetimiz yoktur” dedi. Berri, ABD'li arabulucunun 1559 sayılı karardan ya da bu kararın uygulanmasında Lübnan ordusuna destek vermek üzere Güney Litani'de bulunan UNIFIL'in çok uluslu güçlerle değiştirilmesinden bahsetmediğini söyledi.

Lübnan Başbakanı Necib Mikati dün akşam yaptığı açıklamada, Hochstein'ın İsrail'e doğru yola çıktığını kendisine bildirdiğini belirterek, ABD elçisinin Beyrut'a yaptığı son ziyarette yanında sadece kendisinin ve Meclis Başkanı Berri'nin bildiği gizli bir teklif taşıdığını kaydetti.



Yeni Zelanda'dan 200 bin kişinin istismarıyla ilgili tarihi özür

"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP
"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP
TT

Yeni Zelanda'dan 200 bin kişinin istismarıyla ilgili tarihi özür

"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP
"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP

Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon, 200 bine yakın çocuk ve savunmasız yetişkinin devlet ve kilise bakımı altındayken istismara uğraması nedeniyle bugün parlamentoda özür diledi. 

Başbakan, akıl hastanelerinde ve yetiştirme yurtlarında yaşananların "tasavvur edilemez acıya" yol açtığını söyledi. 

Bu konudaki ihbarları önemsemeyen önceki hükümetler adına özür dileyen Luxon, şu ifadeleri kullandı:

Uğradığınız istismarı bildirmek için öne çıktığınızda size inanılmadığı için üzgünüm. Sözlerim, bu kadar acıyla bu kadar uzun süre yaşadıktan sonra bazılarınız için pek anlam ifade etmeyebilir. Ancak umuyorum ki taşıdığınız yükün tanınması ve bu özürle bazılarınız hafifleyecek.

54 yaşındaki siyasetçi, özellikle Alice Gölü'ndeki akıl hastanesinde yapılan kısırlaştırma operasyonları, etik dışı deneyler ve cezalandırma amaçlı elektrik şoklarına işaret etti:

Alice Gölü'nde işkenceye uğrayanlar… Gençtiniz, yalnızdınız ve tasavvur edilemez acılara maruz bırakıldınız. Derinden üzgünüm.

Luxon, istismar faillerinin adlarının kamusal alanlardan silineceğini de açıkladı. 

Soruşturmada adı geçen kiliselerin "doğru olanı yapıp" telafi sürecinde yer almasını beklediğini vurguladı. 

İstismardan kurtulup hayatta kalanlar, parlamentodaki dinleyici locasını doldururken pek çoğunun özür sırasında ağladığı görüldü.

Uzun zamandır beklenen bu adım, Fransız haber ajansı AFP tarafından "tarihi özür" diye nitelendi. 

İstismara uğrayan kişilerden Tu Chapman, "devlet, kilise ve inanca dayalı diğer kurumlardaki onlarca yıldır süren istismar ve işkenceden dolayı" devletin hesap vermesi gerektiğini vurguladı.

6 yıldır yürütülen soruşturma, 1950-2019'da 200 bine yakın Yeni Zelandalının istismara uğradığını ortaya koyarak ülkede "akla gelmez bir ulusal felaket" yaşandığı sonucuna varmıştı. 

Bu rakam, artık 5 milyon nüfusa ulaşan ülkenin geçmişinde devlet ve kilise bakımında olan 650 bin kişinin neredeyse üçte birinin istismara uğradığı anlamına geliyor.

Çocukların kilisede cinsel istismara uğradığı, annelerin çocuklarını evlat edinme sürecine sokmaya zorlandığı ve yataklara bağlanan sorunlu hastalara elektroşok tedavisi uygulandığı ortaya çıkmıştı.

Yerli Maorilere ırkçı saiklerle daha fazla istismar uygulandığı bildirilmişti. 

İstismara maruz kalanlar, yaşadıkları travmanın bağımlılık gibi sorunlara yol açtığını söylüyor. 

2018'de başlatılan soruşturma sonucunda temmuzda yayımlanan raporda, devlete 233'e yakın öneri sunuldu. Luxon hükümeti, Yeni Zelanda tarihinin en kapsamlı soruşturmasıyla hazırlanan rapordaki tavsiyeleri değerlendireceğini belirtiyor. 

Diğer yandan merkez sağcı Yeni Zelanda Ulusal Partisi liderliğindeki hükümet, somut tazminat planları açıklamadığı gerekçesiyle eleştiri de topluyor.

Independent Türkçe, CNN, AP, AFP