Tunus-Cezayir-Libya ittifakı Arap Mağrip Birliği'nin yerini mi alıyor?

Üç ülkenin liderleri, Libya’nın başkenti Trablus'ta yapılması planlanan üçlü zirveye hazırlanıyor.

Tunus’taki zirvede, ortak sınırların güvenliğini düzensiz göçün tehlike ve sonuçlarından koruma çabalarını birleştirmek üzere ortak görev güçlerinin oluşturulması tavsiye edildi (Tunus Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)
Tunus’taki zirvede, ortak sınırların güvenliğini düzensiz göçün tehlike ve sonuçlarından koruma çabalarını birleştirmek üzere ortak görev güçlerinin oluşturulması tavsiye edildi (Tunus Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)
TT

Tunus-Cezayir-Libya ittifakı Arap Mağrip Birliği'nin yerini mi alıyor?

Tunus’taki zirvede, ortak sınırların güvenliğini düzensiz göçün tehlike ve sonuçlarından koruma çabalarını birleştirmek üzere ortak görev güçlerinin oluşturulması tavsiye edildi (Tunus Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)
Tunus’taki zirvede, ortak sınırların güvenliğini düzensiz göçün tehlike ve sonuçlarından koruma çabalarını birleştirmek üzere ortak görev güçlerinin oluşturulması tavsiye edildi (Tunus Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)

Hamadi Ma’meri

Sonuncusu 1994 yılında Tunus’ta gerçekleştirildiğinden bu yana Liderler Zirvesi düzenlemiyor. Arap Mağrip Birliği'nin (MAB) durgunluk içinde olduğu bir dönemde Cezayir, Libya ve Tunus güvenlik, yasadışı göç ve sınır bölgelerinin geliştirilmesi alanlarında üçlü istişare ve iş birliği için yeni bir çerçeve oluşturdu.

Üç ülke arasındaki son zirve, geçtiğimiz nisan ayında Tunus'ta düzenlendi. Zirvede Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ve Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Yunus el-Menfi bir araya geldi.

Tunus, Cezayir ve Libya yakında Libya'nın başkenti Trablus'ta yapılacak yeni bir üçlü toplantı için hazırlıklara nihayet başladı. Hazırlıkların başlamasıyla “Bu üçlü toplantıdan şimdiye kadar ne elde edildi? Bu üçlü ittifak MAB’ın sonunu getirir mi?” gibi sorular gündeme geldi.

Tunus’taki zirve, sonuç bildirgesinde ortak sınırların güvenliğinin düzensiz göç ve organize suçun diğer tezahürlerinin tehlikelerinden ve sonuçlarından korunmasına yönelik çabaları koordine etmekle görevli ortak çalışma gruplarının oluşturulmasıyla sona erdi. Üç ülkenin çıkarlarına hizmet eden üçlü iş birliği projelerinin oluşturulması yönünde ilerlemenin yanı sıra, katılımcı bir yaklaşımla düzensiz göç ve organize suçlara karşı ortak sınırların güvenliğini koruma çabalarını birleştirmekle görevli ortak çalışma gruplarının oluşturulması kararlaştırıldı.

dvferg
MAB’nin durgunluk içinde olduğu bir dönemde Cezayir, Libya ve Tunus güvenlik, yasadışı göç ve sınır bölgelerinin geliştirilmesi alanlarında üçlü istişare ve iş birliği için yeni bir çerçeve oluşturdu (Tunus Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)

Tunus'taki gelişmeleri takip edenler, bu girişimin, ekonomik iş birliği ve bölgenin güvenliğini potansiyel zorluklardan ve tehlikelerden korumak için önemli olduğu konusunda hemfikirler. Bölgenin güvenliğini potansiyel zorluklardan ve tehlikelerden korumanın yanı sıra MAB’nin beyin ölümünün gerçekleştiğine ve Fas ile Cezayir arasındaki anlaşmazlıkların giderek derinleşmesi nedeniyle. yeniden canlanma umudu olmadığına inanıyorlar.

Kaçak göçe karşı tutumların güçlendirilmesi 

Tunus Üniversitesi'nde jeopolitik bilimler profesörü olan Rafi Tabib, üç ülke arasındaki yakınlaşmanın ekonomik ve güvenlik konularında koordinasyonu varsayan klasik anlamda bir ittifaktan ziyade, Tunus'un ulusal güvenliğini ve genel olarak bölgeyi doğrudan etkileyen Libya'daki güvenlik ve siyasi gerilimlerin gölgesinde bu tür üçlü toplantıları gerekli kılan bir istişare buluşması olduğunu düşünüyor. Tabib, Libya'daki Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi'nin bölgenin ulusal güvenliğini korumak için Libya'yı siyasi ve kurumsal olarak birleşik hale getirmeye çalıştığını, ancak Libya'nın tek bir devletin otoritesi ve birleşik bir güvenlik ve askeri doktrin altında bir araya gelmesini istemeyen Libyalı taraflar olduğunu belirtti.

Jeopolitik bilimler profesörü Tabib, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün bölgenin sınır ötesi suçlar, insan kaçakçılığı ağları, bazı terörist gruplar ve milisler gibi gerçek tehditlerle karşı karşıya olması, üç ülkeyi bu zorluklarla mücadele etmek üzere sahada bir araya gelmeye ve koordinasyon sağlamaya itti. İtalya bölge ülkeleriyle ayrı ayrı iletişim kurmak isterken, bu ülkeler arasındaki yakınlaşma, İtalya ve Avrupa Birliği (AB) ile yasadışı göç konusundaki müzakerelerde konumlarını güçlendiriyor ve onlara daha geniş bir manevra ve baskı alanı sağlıyor.”

Tabib, Libyalı yetkilileri, başta Libya'nın Tunus sınırındaki Ra's Cedir Sınır Kapısı olmak üzere sınır kapıları konusunda gevşek davranmakla suçladı.

Tunus’a Fas ve Cezayir arasında arabuluculuk yapma çağrısı

Öte yandan Tunus Stratejik Araştırmalar Enstitüsü eski Direktörü Tarık el-Kehlavi, sınır kapılarının serbest bölgeler, ekonomik entegrasyon ve  istikrarlı bir şekilde açık kalması yoluyla, bölge ülkeleri için ekonomik bir sıçrama tahtası oluşturmanın önemini vurguladı.

Fas'ın da bu üçlü ittifaka katılmasını umduğunu ifade eden Kehlavi, Fas'ın doğal stratejik uzantısının Ortadoğu'da değil, Kuzey Afrika'da olduğunu ve bu durumun Cezayir ile arasındaki uçurumu derinleştirdiğini belirtti. Kehlavi, Tunus'u iki ülke arasında arabuluculuk yapmaya çağırdı.

Üçlü ittifak fikrinin, özellikle ilişkilerinin gerilmesinin ardından Fas'ı saf dışı bırakmak için Cezayir tarafından ortaya atıldığını düşünen Kehlavi’ye göre Cezayir, Sahra Altı Bölgesi’ndeki çatışmaların gölgesinde yasadışı göç, kaçakçılık ve insan ticaretinin arttığı ve suç şebekelerinin cirit attığı bir ortamda, bölgedeki yeni durumla başa çıkmak için güçlü bir ittifaka ihtiyaç duyuyor.

Kehlavi, “üç ülke arasında yenilenebilir enerji, sınır bölgeleri ve güvenlik konularında oluşturulan komitelerin, protokol toplantılarının ardından eyleme geçmek üzere çalışmalarını tamamladığını” umuyor.

Daha önce yapılan toplantıların değerlendirilmesi çağrısı

Gözlemciler, bu üçlü toplantıların, bölge halklarının yararına olacak ekonomik kazanımlara yönelmeksizin resmi boyutlarla sınırlı kalmasından endişeliler.

Uluslararası ilişkiler profesörü Muntasır eş-Şerif, ilk toplantının ve bu toplantıdan çıkan sonuçların değerlendirilmesi çağrısında bulundu. Bu toplantının ‘gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan periyodik bir protokol’ haline gelmesini istemeyen Şerif, bu yeni çerçevenin, üç ülke arasında serbest ticaret bölgeleri kurulması ve güvenlik konularının ele alınması için yasal bir çerçeve oluşturulması gibi özellikle ekonomik alanlarda ülkeler arasında gerçek bir koordinasyon için temel oluşturması önerisinde bulundu.

Bu üçlü toplantıyı MAB’yi aşan ya da atlayan bir adım olarak görmeyen Şerif, MAB’nin sadece kağıt üzerinde var olduğunun altını çizerek, Mağrip ülkelerinin etkin olmayan kurumların rehinesi olarak kalamayacaklarını ve aralarında koordinasyon sağlamak için paralel çerçeveler oluşturmanın bu ülkelerin (Libya, Tunus ve Cezayir) hakkı olduğunu vurguladı.

Bu üçlü ittifakın kapılarının Mağrip ülkelerinin geri kalanına da açık olduğunu söyleyen Şerif, sınır bölgelerinde bu yapının üzerine inşa edilecek ve bölge halklarının yararına olacak şekilde kalkınmanın teşvik edilmesi için ilerleme kaydedilmesi çağrısında bulundu.

 İttifak MAB’e zarar vermez

Üçlü zirve için koordinasyon ve hazırlıklar devam ederken, Tunus’taki zirvenin çıktıları sonucu kurulan ortak komitelerin çalışmaları belirsizliğini halen koruyor. İbn Rüşd Mağrib-Avrupa Çalışmaları Forumu Başkanı Kemal Bin Yunus, özellikle Libya’da hâkim olan büyük anlaşmazlıklar ve Tunus ile Cezayir'in cumhurbaşkanlığı seçimleri süreciyle meşgul olmalarından ötürü, takip mekanizmalarında aksaklık yaşandığını kabul etti. Girişimin bölge ülkeleri arasında soru işaretlerine yol açtığını söyleyen Bin Yunus, ittifakın ortak Arap mekanizmalarının çöktüğü bir dönemde minyatür bir bölgesel ittifak olan ve Mağrip ülkelerinin kurumsal çerçevesini oluşturan MAB’e zarar vermeyeceğinin altını çizdi.

Özellikle Mali'deki durum, yasadışı göç ve kaçakçılık faaliyetleri nedeniyle hareketli olan bölgede karşı karşıya kalınan ortak zorluklardan dolayı, ekonomi ve güvenlik alanlarında koordinasyona ihtiyaç duyulduğunu belirten Bin Yunus, Tunus, Libya ve Cezayir arasındaki yakınlaşmanın, özellikle güvenlik ve ekonomi açısından halklarının çıkarlarına hizmet ettiğini ve Tunus'un, Cezayir ile Fas arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesinde önemli bir rol üstlenebileceğini düşünüyor.

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, Tunuslu mevkidaşı Muhammed Ali el-Nefti ile düzenlediği ortak basın toplantısında Cezayir, Tunus ve Libya arasında yakında Libya'nın başkenti Trablus'ta yapılması planlanan bir sonraki üçlü zirve için hazırlıkların başlatıldığını duyurdu. Bakan Attaf, burada yaptığı açıklamada, “Üç ülke tarafından paylaşılan çıkarlar, kaygılar ve öncelikler doğrultusunda üçlü iş birliği projelerinin oluşturulmasını amaçlayan Tunus’taki zirveden çıkan kararları ve tavsiyeleri hayata geçirme konusundaki kararlılığımızı vurguladık” ifadelerini kullandı.

Üç ülkenin liderleri; Said, Tebbun ve Menfi'nin 1 Kasım'da Cezayir Kurtuluş Devrimi’nin yıldönümü vesilesiyle Cezayir'de bir araya gelmeleri bekleniyor.

Fas ve Moritanya’nın itirazı

Öte yandan Fas ve Moritanya Tunus, Libya ve Cezayir arasında üçlü bir ittifak kurulması fikrine karşılar. İki ülke, Rabat ve Nuakşot'un MAB’ye bağlılıklarını teyit ettikleri ve bu bütünlüğün geri dönülemez bir seçenek olduğunun vurgulandığı ortak bir bildiri yayınladı.

MAB’nin kurulması için yapılan anlaşmada ekonomik sektörün desteklenmesi, uluslararası konularda görüşlerin ve tutumların birleştirilmesi, üye ülkeleri ve halklarını birbirine bağlayan kardeşlik bağlarının güçlendirilmesi ve adalet ve hakkaniyete dayalı barışın korunmasına katkıda bulunulması öngörülüyor.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Tahran, Berlin'in İran konsolosluklarını kapatma kararını "şiddetle" protesto etti

 Berlin'deki İran Büyükelçiliği binası (EPA)
Berlin'deki İran Büyükelçiliği binası (EPA)
TT

Tahran, Berlin'in İran konsolosluklarını kapatma kararını "şiddetle" protesto etti

 Berlin'deki İran Büyükelçiliği binası (EPA)
Berlin'deki İran Büyükelçiliği binası (EPA)

İran, Berlin'in Almanya'daki üç konsolosluğunu kapatma kararını protesto etmek üzere Tahran'daki Alman Büyükelçiliği maslahatgüzarını Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı.

İran Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, söz konusu karar kınanarak “mantıksız bir karar” ve “gerekçelendirilemez” olarak nitelendirildi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre açıklamada, Alman maslahatgüzarının “güçlü bir protesto” iletmek üzere çağrıldığı belirtildi.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock dün yaptığı açıklamada, Tahran'ın Almanya doğumlu İranlı muhalif Cemşid Şarmehd’i idam etmesine tepki olarak Almanya'nın topraklarındaki üç İran konsolosluğunu kapatma kararı aldığını duyurdu.

Annalena Baerbock New York'tan yaptığı televizyon konuşmasında, muhalifin “diktatör ve adaletsiz bir rejim” tarafından “öldürülmesinin” ardından “Frankfurt, Münih ve Hamburg'daki üç İran başkonsolosluğunu kapatmaya karar verdiğini” söyledi.

Alman Dışişleri Bakanlığı'na göre kapatma kararları, söz konusu yerlerde çalışan 32 konsolosluk görevlisini etkileyecek.

Baerbock, Almanya'nın Tahran'daki büyükelçiliğini ve İran'la olan “diplomatik kanallarını”, özellikle de “rejim tarafından haksız yere tutuklanan” “diğer Almanları” savunmak için koruduğunu söyledi.

“İran rejimi Almanların tutuklanmasının öneminin tamamen farkındaydı” diyen Bakan, Berlin'in Tahran'ı ‘bir Alman vatandaşının idam edilmesinin ciddi sonuçları olacağı konusunda düzenli ve açık bir şekilde bilgilendirdiğini’ hatırlattı.

Baerbock, Şarmehd’in “öldürülmesinin” “Ortadoğu'daki son gelişmelerle aynı zamana denk geldiğini ve mollalar gibi diktatör ve adaletsiz bir rejimin normal diplomatik mantığa göre işlemediğini gösterdiğini” ifade etti.

69 yaşındaki Cemşid Şarmehd, Nisan 2008'de Şiraz'da (güney) bir camiye düzenlenen saldırıya karıştığı iddiasıyla yıllarca hapis yattıktan sonra pazartesi günü idam edildi.