Blinken İsrail'i Gazze'de çocuk felci aşılarının yeniden başlamasına izin vermeye çağırdı

ABD Savunma ve Dışişleri Bakanı Güney Kore'de düzenledikleri basın toplantısında (AFP)
ABD Savunma ve Dışişleri Bakanı Güney Kore'de düzenledikleri basın toplantısında (AFP)
TT

Blinken İsrail'i Gazze'de çocuk felci aşılarının yeniden başlamasına izin vermeye çağırdı

ABD Savunma ve Dışişleri Bakanı Güney Kore'de düzenledikleri basın toplantısında (AFP)
ABD Savunma ve Dışişleri Bakanı Güney Kore'de düzenledikleri basın toplantısında (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken dün İsrail'e, ağır bombardıman nedeniyle durdurulan çocuk felci aşısı kampanyasının özellikle kuzey Gazze Şeridi'nde yeniden başlatılmasına izin verme çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Blinken, düzenlediği basın toplantısında, "Bu konunun önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi acildir ve İsrail'i bu işi kolaylaştırmaya çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), kuşatma altındaki ve yıkıma uğramış Gazze Şeridi'nde 25 yıldır görülen ilk çocuk felci vakasının teyit edilmesinin ardından 1 Eylül'de Gazze Şeridi'nde bir aşı kampanyası başlattı.

Aşılamanın ilk aşaması tamamlandı ve ikinci aşama, İsrail'in ağır bombardımanı nedeniyle geçici olarak durdurulmadan önce 14 Ekim'de planlandığı gibi başladı.

Blinken açıklamasında, “Son aylarda başarılı olan şeylerden biri de Gazze'deki yüz binlerce Filistinli çocuğa yönelik çocuk felci aşı kampanyasıdır. “Ancak bu kampanyayı sonuçlandırmak için aşılamanın ikinci aşamasını tamamlamak zorundayız ve bunun aşılama kampanyasının ilk aşamasıyla (bağlantılı) belirli bir süre içinde gerçekleşmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Bir doktor Gazze Şehri'ndeki Daraj mahalle kliniğinde Filistinli bir kıza çocuk felci aşısı yapıyor (AFP)Bir doktor Gazze Şehri'ndeki Daraj mahalle kliniğinde Filistinli bir kıza çocuk felci aşısı yapıyor (AFP)

Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin, ekim ayı ortalarında, otuz gün içinde Gazze'ye insani yardım konusunda bir gelişme olmaması halinde ABD'nin İsrail'den bazı askeri yardımları çekebileceği uyarısında bulunmuştu.

Blinken dün yaptığı açıklamada, ABD'nin İbrani devletinin taahhütlerini “yakından” izlediğini vurguladı. “Gerçek bir ilerleme kaydedildi, ancak bu yeterli değil ve İsrail'in bu yardımların ihtiyacı olanlara ulaşmasını sağlamak için yapması gerekenleri yaptığından emin olmak için her gün çalışıyoruz” dedi. 30 günlük süre salı günü yapılacak ABD başkanlık seçimlerinden sonra doluyor.



ABD'de "seçim ve Kürt sorunu" paneli: Suriye ve Türkiye politikalarıyla ilgili neler konuşuldu?

Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)
Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)
TT

ABD'de "seçim ve Kürt sorunu" paneli: Suriye ve Türkiye politikalarıyla ilgili neler konuşuldu?

Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)
Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)

ABD'de 29 Ekim'de düzenlenen panelde, 5 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimleri ve Kürt sorunu ele alındı. 

Amerikan Üniversitesi Uluslararası Hizmet Okulu ve Kürt Barış Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen panelde, ABD'de yapılacak başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt sorununa etkileri değerlendirildi. 

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, etkinlikte yaptığı konuşmada, Washington'ın "resmi olarak bir Kürt sorununu tanımadığını" savunarak şu iddiaları paylaştı: 

Ne Trump'ın ne de Harris'in bir 'Kürt politikası' olacak. Bizim yürüttüğümüz politika, bölgede istikrarı korumaya çalışmak ve bu istikrara katkıda bulunmak isteyen kişilerle çalışmaktır.

Türkiye'de Kürtlerle devam eden görüşmelere dikkat çeken Jeffrey, Ankara'nın diplomatik çabalarına destek verilmesi gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti: 

Elinden geldiğince bunu teşvik etmek ABD'nin çıkarınadır. Bu, Türkiye'nin iç meselesidir, savaşta olmayan istikrarlı bir Türkiye istiyoruz.

2015-2017'de ABD'nin Bahreyn Büyükelçisi olarak görev yapan William Roebuck, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in seçimleri kazanması durumunda, DEAŞ'in Ortadoğu'da yarattığı tehdide odaklanmayı sürdüreceğini belirtti.

DEAŞ'la Mücadele Küresel Koalisyonu eski özel temsil yardımcısı Roebuck, ABD'nin Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) verdiği desteğin DEAŞ  tehdidine karşı önemli olduğunu da savundu. SDG'nin çatısını, Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG oluşturuyor. Ankara'nın tepkilerine rağmen ABD, SDG'yle işbirliğini sürdürüyor. 

Diğer yandan Donald Trump'ın, DEAŞ'in büyük ölçüde yenilgiye uğratıldığına inandığını belirten Roebuck, Cumhuriyetçi liderin yurtdışındaki askeri müdahaleyi azaltmaya yönelik politika izleyebileceğine işaret etti. 

Roebuck, bunlara ek olarak Ortadoğu'daki durum bağlamında ABD-Türkiye ilişkilerinin "karmaşık olduğunu" da vurgulayarak şu yorumları yaptı: 

Türkiye'nin Kuzeydoğu Suriye ve SDG'nin Suriye'deki varlığına dair çok karmaşık hesapları var.

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Jeffrey, Amerikan askerlerinin Irak'tan çekilmesinin, zorunlu olarak Suriye'den çekilme gibi bir duruma yol açmayacağını savunurken Roebuck, ABD güçlerinin çekilmesinin Suriye'nin kuzeyinde "ciddi istikrarsızlığa yol açacak bir boşluk oluşturabileceğini" iddia etti. 

Ayrıca Roebuck, Türkiye'deki Kürt meselesinde uzlaşma sağlanmasının "istikrarı teşvik edebileceğini" ve özellikle "ABD'nin muhtemel çekilmesi bağlamında SDG'ye seçenekler sunabileceğini" savundu. 

Paneldeki konuşmacılar arasında, eski CIA danışmanı Henri Barkey de yer aldı. Enstitünün Twitter sayfasından yapılan paylaşımlarda aktarıldığına göre Barkey, Washington'ın "asıl meselesinin Kürtler değil DEAŞ  olduğunu" savundu ve şu iddiaları ekledi:

Suriye'nin kuzeyindeki Kürt yönetiminin çökmesi DEAŞ'in geri dönmesi anlamına gelecektir, bunu da kimsenin istediğini sanmıyorum.

Diğer yandan Ankara'daki Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) binasına 23 Ekim'de düzenlenen saldırı dünya gündeminde geniş yankı bulmuştu. SDG'nin komutanı Mazlum Kobani, Fransız haber ajansı AFP'ye açıklamasında, saldırganlarla birlikte 7 kişinin öldüğü ve 22 kişinin yaralandığı olayla bağlantılarının olmadığını öne sürmüştü. Kobani, ayrıca Ankara'yla diyaloğa açık olduklarını da savunmuştu. TUSAŞ saldırısını daha sonra PKK üstlenmişti.

Independent Türkçe, Npasyria, AFP