Fransa'nın Poitiers kentinde düzenlenen silahlı saldırıda 5 kişi ağır yaralandı

Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau olayı uyuşturucu kaçakçılığı çevreleriyle ilişkilendirdi

Fransız polisi (Arşiv -Reuters)
Fransız polisi (Arşiv -Reuters)
TT

Fransa'nın Poitiers kentinde düzenlenen silahlı saldırıda 5 kişi ağır yaralandı

Fransız polisi (Arşiv -Reuters)
Fransız polisi (Arşiv -Reuters)

Fransa'nın batısındaki Poitiers kentinde bir restoranın önünde dün gece meydana gelen silahlı saldırıda beş kişi ağır yaralanırken, Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau olayı uyuşturucu kaçakçılığı yapan çevrelerle ilişkilendirdi.

Bakan yaptığı basın açıklamasında, olaya 400 ila 600 kişinin tanık olduğunu ya da katıldığını söyledi. Olayın uyuşturucu bağlantılı olduğunu belirtti.

Bakan açıklamasında, “Olay bir restoranda ateş açılmasıyla başladı ve rakip çeteler arasında yüzlerce kişinin, polis şefinin raporuna göre 400 ila 600 kişinin katıldığı bir çatışmaya dönüştü” dedi. Bakan, bugün X platformunda yayınladığı mesajda, bölgeye ‘takviye güçlerin konuşlandırıldığını’ duyurdu.

Bugün Fransa'nın kuzeybatısındaki Rennes kentini ziyaret eden Bakan, geçtiğimiz cumartesi günü yine uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı bir çatışmada, beş yaşındaki bir çocuğun başından vurulduğunu ve ölümle yaşam arasında gidip geldiğini belirterek, ülkenin uyuşturucu kaçakçılığı konusunda “bir dönüm noktasında” olduğunu vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre bir polis kaynağı, yaralılardan 15 yaşındaki bir çocuğun durumunun kritik olduğunu söyledi.

Çatışma akşam saat 22.30 ile 23.00 arasında meydana geldi. Vienne valiliğine göre, farklı gruplar arasında polis ve jandarmanın müdahalesini talep eden gerginlikler patlak verdi.

Devlet kurumları bugün gün boyunca bölgeye polis takviyesi yapılacağını duyurdu.

France Bleu'ye göre bu sabah kavga ve çatışmaya dair görünürde hiçbir iz yoktu: “Mahalle sessiz, sokaklar boş ve şafak vakti hiçbir polis gücü görünmüyordu.”



ABD'de "seçim ve Kürt sorunu" paneli: Suriye ve Türkiye politikalarıyla ilgili neler konuşuldu?

Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)
Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)
TT

ABD'de "seçim ve Kürt sorunu" paneli: Suriye ve Türkiye politikalarıyla ilgili neler konuşuldu?

Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)
Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)

ABD'de 29 Ekim'de düzenlenen panelde, 5 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimleri ve Kürt sorunu ele alındı. 

Amerikan Üniversitesi Uluslararası Hizmet Okulu ve Kürt Barış Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen panelde, ABD'de yapılacak başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt sorununa etkileri değerlendirildi. 

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, etkinlikte yaptığı konuşmada, Washington'ın "resmi olarak bir Kürt sorununu tanımadığını" savunarak şu iddiaları paylaştı: 

Ne Trump'ın ne de Harris'in bir 'Kürt politikası' olacak. Bizim yürüttüğümüz politika, bölgede istikrarı korumaya çalışmak ve bu istikrara katkıda bulunmak isteyen kişilerle çalışmaktır.

Türkiye'de Kürtlerle devam eden görüşmelere dikkat çeken Jeffrey, Ankara'nın diplomatik çabalarına destek verilmesi gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti: 

Elinden geldiğince bunu teşvik etmek ABD'nin çıkarınadır. Bu, Türkiye'nin iç meselesidir, savaşta olmayan istikrarlı bir Türkiye istiyoruz.

2015-2017'de ABD'nin Bahreyn Büyükelçisi olarak görev yapan William Roebuck, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in seçimleri kazanması durumunda, DEAŞ'in Ortadoğu'da yarattığı tehdide odaklanmayı sürdüreceğini belirtti.

DEAŞ'la Mücadele Küresel Koalisyonu eski özel temsil yardımcısı Roebuck, ABD'nin Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) verdiği desteğin DEAŞ  tehdidine karşı önemli olduğunu da savundu. SDG'nin çatısını, Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG oluşturuyor. Ankara'nın tepkilerine rağmen ABD, SDG'yle işbirliğini sürdürüyor. 

Diğer yandan Donald Trump'ın, DEAŞ'in büyük ölçüde yenilgiye uğratıldığına inandığını belirten Roebuck, Cumhuriyetçi liderin yurtdışındaki askeri müdahaleyi azaltmaya yönelik politika izleyebileceğine işaret etti. 

Roebuck, bunlara ek olarak Ortadoğu'daki durum bağlamında ABD-Türkiye ilişkilerinin "karmaşık olduğunu" da vurgulayarak şu yorumları yaptı: 

Türkiye'nin Kuzeydoğu Suriye ve SDG'nin Suriye'deki varlığına dair çok karmaşık hesapları var.

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Jeffrey, Amerikan askerlerinin Irak'tan çekilmesinin, zorunlu olarak Suriye'den çekilme gibi bir duruma yol açmayacağını savunurken Roebuck, ABD güçlerinin çekilmesinin Suriye'nin kuzeyinde "ciddi istikrarsızlığa yol açacak bir boşluk oluşturabileceğini" iddia etti. 

Ayrıca Roebuck, Türkiye'deki Kürt meselesinde uzlaşma sağlanmasının "istikrarı teşvik edebileceğini" ve özellikle "ABD'nin muhtemel çekilmesi bağlamında SDG'ye seçenekler sunabileceğini" savundu. 

Paneldeki konuşmacılar arasında, eski CIA danışmanı Henri Barkey de yer aldı. Enstitünün Twitter sayfasından yapılan paylaşımlarda aktarıldığına göre Barkey, Washington'ın "asıl meselesinin Kürtler değil DEAŞ  olduğunu" savundu ve şu iddiaları ekledi:

Suriye'nin kuzeyindeki Kürt yönetiminin çökmesi DEAŞ'in geri dönmesi anlamına gelecektir, bunu da kimsenin istediğini sanmıyorum.

Diğer yandan Ankara'daki Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) binasına 23 Ekim'de düzenlenen saldırı dünya gündeminde geniş yankı bulmuştu. SDG'nin komutanı Mazlum Kobani, Fransız haber ajansı AFP'ye açıklamasında, saldırganlarla birlikte 7 kişinin öldüğü ve 22 kişinin yaralandığı olayla bağlantılarının olmadığını öne sürmüştü. Kobani, ayrıca Ankara'yla diyaloğa açık olduklarını da savunmuştu. TUSAŞ saldırısını daha sonra PKK üstlenmişti.

Independent Türkçe, Npasyria, AFP