İsrail ordusu ve Şin Bet Netanyahu'ya karşı bir darbe mi planlıyor?

Netanyahu’nun destekçileri bazı belgelerin sızdırılmasını darbe girişiminin başlangıcı olarak görürken, muhalifleri, onun uyguladığı politikaların savaşın kazanımlarını boşa harcayacağı konusunda uyardı.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde ve Lübnan'da yürüttüğü operasyonların hedeflerine ulaştığını bildirmesinin ardından İsrail'deki iç anlaşmazlıkların yansımaları derinleşti (AFP)
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde ve Lübnan'da yürüttüğü operasyonların hedeflerine ulaştığını bildirmesinin ardından İsrail'deki iç anlaşmazlıkların yansımaları derinleşti (AFP)
TT

İsrail ordusu ve Şin Bet Netanyahu'ya karşı bir darbe mi planlıyor?

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde ve Lübnan'da yürüttüğü operasyonların hedeflerine ulaştığını bildirmesinin ardından İsrail'deki iç anlaşmazlıkların yansımaları derinleşti (AFP)
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde ve Lübnan'da yürüttüğü operasyonların hedeflerine ulaştığını bildirmesinin ardından İsrail'deki iç anlaşmazlıkların yansımaları derinleşti (AFP)

Emel Şehade

İsrail'de Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ofisinden sızdırılan esir takası anlaşmasının uygulanmasını engellemek ve Philadelphia (Salahaddin) Ekseni üzerindeki kontrolü sürdürmek amacıyla hazırlanan güvenlik belgeleri skandalıyla ilgili İç İstihbarat Teşkilatı Şin-Bet (Şabak) ve askeri istihbarat tarafından yürütülen soruşturmalar devam ediyor. İsrailliler bu belgelerin sızdırılmasının ardından kendilerini, Netanyahu'nun destekçilerinin ordu ve Şin-Bet tarafından kendisine karşı bir ‘darbe girişimi’ olarak gördükleri olayla ilgili yeni bir tartışmanın içinde buldular.

İsrail’in Kanal 14 televizyonunda siyasi analist olan ve Başbakan Netanyahu’yu, onun kararlarını ve politikalarını destekleyen Yaakov Bardugo, sızıdırılan belgeler olayının baş şüphelisi Netanyahu'nun sözcüsü Eli Feldstein ve diğer dört kişi hakkında başlatılan soruşturmanın, ‘Hasan Nasrallah, Yahya Sinvar ve Muhammed ed-Dayf suikastları ile Yemen’e ve İran'a yönelik saldırıların başarıyla sonuçlanmasının ardından ordu ve Şin-Bet'in Netanyahu'ya yönelik bir darbe girişiminin başlangıcı’ olarak değerlendirdi.

Canlı yayında olayı yorumlayan Bardugo, şunları söyledi:

“İsrail'de iktidarı elinde tutması gereken güçler olarak ordu ve Şin-Bet, burada yeni bir gerçeklik yaratmaya çalışıyor. Zira bu olanlar başka türlü yorumlanamaz. Şin-Bet'in bugün gelip bizi yolsuzluğun üstesinden gelme becerisini gösterdiği bir vakaya götürmesi açıklanamaz. Bunun bir darbe girişimi olmasından başka bir açıklaması yok ve bu kabul edilemez. Bu tür girişimlere ilk kez tanık olmuyoruz. Orada burada vakalar ortaya atılıyor, ardından ordu ve Şin-Bet, bunlar hakkında soruşturmalar yapıyor. Netanyahu ve çevresindekiler de suçlananlar arasında yer alıyor. Tüm bu girişimler Netanyahu'ya ulaşmayı amaçlıyor.”

Bardugo’ya göre belgelerin sızdırılmasının ardından İsrail'in bugün tanık olduğu tepkiler ve anlaşmazlıklar, Netanyahu'ya yönelik suçlamalar ve hakkında soruşturma başlatılması talebi darbenin sadece başlangıcıdır. Şin-Bet'i, baş şüpheli olan Netanyahu'nun sözcüsü Eli Feldstein'ın tutuklanmasından altı gün sonra avukatıyla görüşmesine izin vermeyerek tutukluların haklarını ihlal etmekle suçlayan Bardugo, ordu ve Şin-Bet tarafından Netanyahu'ya karşı atılan tüm adımların aleyhlerine döneceği uyarısında bulundu.

Çatlak derinleşiyor

Bardugo'nun suçlamaları İsrail içinde büyük bir tartışma başlatırken, güvenlik yetkilileri ve askeri yetkililer belgelerin kaçırılmasının bir anlaşmaya varma ve savaşı sona erdirme başarılarını baltaladığını düşünüyor. Ancak Netanyahu ve partisinin (Likud) destekçileri Şin-Bet ve orduya karşı gerilimi tırmandırıyor ve Savunma Bakanı Yoav Gallant'ı Netanyahu'yu hükümetten uzaklaştırmak için provakatif ve itici bir güç olarak görüyorlar.

Likud Partisi ve koalisyon hükümetindeki partilerden bakanlar ve Knesset üyeleri, Gallant'ın 7 bin Haredi Yahudi’nin (Ultra Ortodoks Yahudiler) orduya alınmasına onay vermesini, iç anlaşmazlıkları körükleyecek bir hamle olarak kullandı ve bazıları Gallant'ın derhal görevinden ve hükümetten azledilmesini istedi.

Likud Partisi’nden Milletvekili Moşe Saada, Gallant'ın kararını, hükümeti devirme ve düşürme girişimlerinin bir parçası olarak değerlendirdi. Saada, Netanyahu'ya Gallant'ı Savunma Bakanlığı görevinden alması için savaşta tehlikeli bir sürecin olmadığı mevcut dönemden faydalanması çağrısında bulundu.

Öte yandan İsrailli siyasi ilişkiler uzmanı Ben Caspit, Bardugo’yu açıklamalarından ötürü eleştirdi. Caspit, “Kimse bu yaratığa polisin, Soruşturma Dairesinin ve Başsavcılığın başbakanken Ehud Olmert'e karşı da harekete geçtiğini ve hatta hapse girdiğini, Cumhurbaşkanı Moşe Katsav'ın da hapis yattığını, bakanlara ve Knesset üyelerine karşı da harekete geçildiğini söylemiyor mu?” diye yazdı.

Şin-Bet ve orduya çalışmalarından ötürü övgüde bulunan Caspit, “En iyi oğullarımız ve kızlarımız orada görev yapıyor. Bardugo Şin-Bet ve orduyu suçlarken, oğullarının klimalı ofislerde görev yapmalarını nasıl sağladığını ve askere gitmelerini önlemek için nasıl geniş çaplı bir lobi kampanyası yürüttüğünü anlatmayı unutuyor” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  Bardugo'nun sözlerini kınayan Caspit’in eleştirileri, Kanal 14'ü Bardugo'nun suçlamalarının doğrudan orduya ve Şin-Bet'e değil, onların soruşturma sistemlerine yönelik olduğu açıklamasında bulunmaya itti.

Bardugo'nun orduyu ilk kez eleştirmiyor. Lübnan'daki savaşın sona erdirilmesi, en kısa zamanda bir esir takası anlaşmasına varılması ve ordunun Gazze'den çekilmesi konularındaki tutumları nedeniyle Bardugo, Gallant'a karşı geniş bir medya kampanyası yürütüyordu. Bardugo, daha önce de Genelkurmay Başkanı Hertzi Halevi'yi savaşın sona ermesinden sonra Gazze Şeridi'nde Hamas yönetiminin devamını desteklemekle suçlamıştı.

Bardugo'nun tutuklanması

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde ve Lübnan'da yürüttüğü operasyonların hedeflerine ulaştığını bildirmesinin, Lübnan'da savaşın sona erdirilmesi ve bir çözüme ulaşılması çağrısında bulunmasının ve Gazze Şeridi’nde ertesi güne ilişkin bir plan sunmasının ardından İsrail'deki iç anlaşmazlıkların yansımaları derinleşti.

Tehlikeli ve hassas güvenlik belgelerinin sızdırılması, İsrail toplumu ile siyasi ve askeri kurumlar arasında giderek açılan uçurumu ortaya çıkardı. Bardugo'nun açıklamaları, Netanyahu karşıtlarının Bardugo'nun savaş sırasında güvenlik güçlerine karşı kışkırtıcılıktan tutuklanması çağrısında bulunmasına yol açacak kadar büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi.

Bu anlaşmazlıklar, çatışmalar ve siyasi ve askeri kurumlar arasında derinleşen çatlaklar arasında İsrail'in askeri istihbarat birimi AMAN'ın eski Başkanı Tümgeneral Tamir Hayman, İsrail hükümetine, İsrail ordusunun başarılarını kapsayan ve bunları şimdi, Netanyahu ve koalisyon hükümetinin devrilmesi aşamasına geçilmeden diplomatik kazanımlara dönüştürülmesi için çağrıda bulunan bir tavsiye mektubu gönderdi.

Daha önce Kuzey'deki operasyon biriminin başında görev yapan rütbeli yedek subay Hayman, ordunun operasyonel başarılarının İsrail'e savaşı sona erdirme stratejisine daha yakından bakma fırsatı verdiğini söyledi. Hayman, hükümeti askeri harekâtı sona erdirmeyi ve elde edilen diplomatik çıkarları İsrail'in ulusal güvenliğini her açıdan iyileştirmek üzere güvence altına almayı düşünmeye çağırdı.

Hayman, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) bir karar alınması ya da büyük güçler arasında çatışmaların durdurulmasını öngören bir anlaşma yapılması yoluyla, ABD’deki başkanlık seçimlerinden sonra ve yeni başkanın göreve başlamasından önce uygun bir zamanlama ile çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Hayman, tüm çabalar zirveye yaklaşırken, İsrail'in siyasi liderliğinin bu çabaları tutarlı bir çıkış stratejisinde birleştirmesi gerektiğinin altını çizdi.

Kuzey cephesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Hayman, müzakerelerin önemli ölçüde güçlendirilmiş bir ateşkes anlaşmasına varılmasını sağlaması için Lübnan'daki kara operasyonunun tamamlanmasını ve Gazze Şeridi'nde İsrail güçlerinin şehir merkezlerinden çekilerek operasyonel baskının devam etmesine olanak tanıyan toplanma bölgelerine yeniden konuşlanmasını önerdi. Hayman, İsrail’in bir yandan esirlerin serbest bırakılması karşılığında çatışmaların durdurulması ve Gazze'den çekilmeyi öngören kapsamlı bir esir takası anlaşmasına varmaya çalışırken, diğer yandan da anlaşmanın tamamlanmasının ardından vatandaşlarının güvenliğini savunma hakkı çerçevesinde Hamas'a karşı faaliyetlerini sürdürme meşruiyetini tesis etmesi gerektiğini vurguladı.

Caydırıcılık dengesi

Hayman'a göre İsrail'in İran'a karşı bazı hedeflere yönelik saldırılarını tamamlaması gerekiyor. Bunun iki sonuç doğurabileceğini söyleyen Hayman, bunlardan birincisinin Tahran’ın etrafının sarılması olduğunu belirtti. Hayman, İsrail'in böylece caydırıcılık dengesini lehine değiştirebileceğini ve İran'ın enerji ve nükleer tesislerine doğrudan saldırarak İsrail'e yönelik tehdidini zaman içinde bertaraf edebileceğini vurguladı.

İsrail hükümetine çok cepheli bir çözüm ve ateşkes için uluslararası kabul görmüş bir çerçeve oluşturma çağrısı yapılan mektupta Hayman, İsrail'in kuzey sınırında güçlendirilmiş güvenlik düzenlemelerine ihtiyaç duyulduğunu ve İsrail’in bu doğrultuda BMGK’da bir karar alınmasını sağlaması ya da tüm cephelerde ateşkes için ABD ve Rusya’nın ortak çağrıda bulunmasını kolaylaştırmak için ABD ile temasa geçmesi gerektiğini belirtti.

Eski AMAN Başkanı, şunları söyledi:

“Her iki durumda da İsrail, BMGK’nın herhangi bir kararının ya da uluslararası çağrının, tüm cephelerde ateşkese varılmasına ve rehinelerin serbest bırakılmasına ilişkin bir anlaşmayı kapsamasının yanı sıra İran'ın Ortadoğu'daki istikrarsızlaştırıcı nüfuzuna kısıtlama getirilmesini ve BMGK’nın 1071 sayılı kararının yenilenmiş bir versiyonu da dahil olmak üzere İsrail'in kuzey sınırındaki güvenlik düzenlemelerinin iyileştirilmesine yönelik detaylı planlar yapılmasını sağlamalı.”

Mektupta hükümetin ve Başbakan’ın operasyonel ve taktik başarılar zirveye ulaşmışken diplomatik bir atılım gerçekleştirmeye çalışmaları gerektiğini ve zamanlamanın önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Hayman’a göre zamanından önce bir anlaşmaya varılması, düşman üzerinde ek baskı oluşturma ve İsrail için daha elverişli bir çözüm sağlama fırsatını kaçırmak anlamına gelebilir. Ancak çok uzun süre beklemek de askeri kazanımları köreltebilir, düşmanın duruma ayak uydurmasına izin verebilir ve diplomatik bir başarıya ulaşma olasılığını zayıflatabilir.



Gambiya'daki kadın sünneti tartışmalarının beklenmedik bir sonucu oldu

Kadın sünneti yasağını kaldırma çalışmaları protestolarla karşılaştı (Malick Njie/Reuters)
Kadın sünneti yasağını kaldırma çalışmaları protestolarla karşılaştı (Malick Njie/Reuters)
TT

Gambiya'daki kadın sünneti tartışmalarının beklenmedik bir sonucu oldu

Kadın sünneti yasağını kaldırma çalışmaları protestolarla karşılaştı (Malick Njie/Reuters)
Kadın sünneti yasağını kaldırma çalışmaları protestolarla karşılaştı (Malick Njie/Reuters)

Gambiya'da kadın sünneti yasağını kaldırmaya yönelik çabalar ilginç bir sonuç doğurdu: Afrika ülkesinde kadınların cinsel hazzı artık daha fazla önemseniyor.

Kadın sünneti, klitoris ve labia minora gibi kadınların dış cinsel organlarının, tıbbi bir gereklilik olmadan tamamen veya kısmen çıkarılmasını ifade ediyor.

Kadınların cinsel hazzını azaltan bu işlemin enfeksiyon, şiddetli ağrılar, kısırlık ve hatta ölüm gibi sonuçları olabiliyor. 

Gambiya'da 2015'te yasaklanan kadın sünnetini uygulayanlar para ve hapis cezasına çarptırılabiliyor. 

Birleşmiş Milletler'e göre Afrika ülkesinde 15-49 yaşındaki kadın ve kız çocuklarının yüzde 76'sı bu işleme maruz kaldı. 

Yasağı kaldırma amacıyla parlamentoya yasa tasarısı sunulmuş ancak teklif geçen yıl temmuzda reddedilmişti.

"Hiç bu kadar açık konuşulmamıştı"

Washington Post'un haberine göre Gambiya'da kadınların cinsel yaşamında bu süreçte önemli değişimler yaşandı. 

26 yaşındaki Seray Sidibeh, ülkedeki çoğu kadının seksin zevk almak için yapıldığını düşünmediğini ancak son zamanlarda bu durumun değiştiğini söylüyor. 

Kadın hakları aktivisti Fatoumata Sanneh de "Her zaman erkekleri memnun etmek ve onların hoşuna giden şeyler önemliydi" diyerek ekliyor: 

Daha önce kadınlar hakkında onları kontrol etmekten başka bir şey konuşulmuyordu. Ama bu tartışmalar sayesinde bu değişiyor; ülke olarak büyüyoruz, ilerliyoruz.

Kadın sünnetini savunanlar uygulamayı kültürel, dini ve sağlık gerekçeleriyle desteklerken, karşı çıkanlar bunun yarattığı tehlikelere dikkat çekiyor.

Aktivist Fallu Sowe, yasağı kaldırmak isteyenlerin bunun kadınların arzularını kontrol etme amacı taşıdığını söyleyerek cinsellikle ilgili daha rahat konuşulmasına zemin hazırladığını ifade ediyor.

27 yıldır kadın sünnetine karşı mücadele eden Sowe, bu meselenin "hiçbir zaman şimdiki kadar açıkça konuşulmadığını" ekliyor.

Erkekler de sorunu fark etmeye başladı

Pozitif maskülenliği teşvik eden bir sivil toplum kuruluşunun yöneticisi Modou Lamin Davies de erkeklerin, kadın sünnetinin yatak odasındaki etkilerini yeni yeni anlamaya başladığını belirtiyor. 

Erkekler, sünnet edilmiş kadınların seks yaparken keyif almakta zorlandığını fark ederek partnerlerini memnun etme yolları aramaya başlamış. 

Sünnet işlemini gerçekleştiren 65 yaşındaki Mariam Njie de kadınların bu şikayetlerinin yakın zamanda ortaya çıktığını söylüyor. Ancak Njie uygulama "nesillerdir" devam ettiği için kadınlara inanmadığını ekliyor.

Washington Post ayrıca genç bir kadının sosyal medyadan seks oyuncakları satmaya başladığını ve bir ay içinde yüzlerce kadın müşterisi olduğunu aktarıyor.

Diğer yandan ismi açıklanmayan kadın, çoğu müşterisinin oyuncakları gizlice aldığını ve önlerinde uzun bir yol olduğunu söylüyor.

Davies yasağı kaldırma tartışmaları hakkında "Her ne kadar korkunç olsa da gizli bir lütuftu" diyor: 

Daha önce hasıraltı edilen pek çok meseleyi gün yüzüne çıkardı.

Independent Türkçe, Washington Post, CNN, Reuters, UNICEF