Kaygı, ihtiyat ve iyimserlik… Trump'ın zaferine İran'dan tepkiler

ABD başkanlık seçimi sonuçlarının açıklanmasının ardından Tahran'da yerel gazetelerin manşetlerine göz atan İranlılar (AFP)
ABD başkanlık seçimi sonuçlarının açıklanmasının ardından Tahran'da yerel gazetelerin manşetlerine göz atan İranlılar (AFP)
TT

Kaygı, ihtiyat ve iyimserlik… Trump'ın zaferine İran'dan tepkiler

ABD başkanlık seçimi sonuçlarının açıklanmasının ardından Tahran'da yerel gazetelerin manşetlerine göz atan İranlılar (AFP)
ABD başkanlık seçimi sonuçlarının açıklanmasının ardından Tahran'da yerel gazetelerin manşetlerine göz atan İranlılar (AFP)

Donald Trump'ın ABD başkanlık seçimlerini kazanması İran'da karışık tepkilere yol açtı. Reuters'a göre bazıları savaş ve ekonomik sıkıntı ihtimalinden korkarken, bazıları da Trump'ın sert tutumunun İran'da siyasi değişime yol açacağını umuyor.

AFP'nin İranlılarla yaptığı ankete göre, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşü, ilk dönemindeki ‘maksimum baskı’ ve yaptırımların sonuçlarının İranlıların günlük yaşamları üzerinde halen ağır bir yük oluşturduğu İran'da endişeye neden oluyor.

Trump'ın seçim zaferinin dün (Çarşamba) ilan edilmesinin ardından Tahran'da duvarı Amerikan karşıtı duvar resimleriyle kaplı eski ABD Büyükelçiliği’nin önünde spor kıyafetleriyle duran Beşir Abbaspur, “İran için kötü olacak” dedi.

İran ve ABD arasında anlaşmazlık var. Diplomatik ilişkiler 45 yıl önce İran Dini Lideri’nin destekçilerinin ABD elçiliğini basıp onlarca Amerikalı diplomatı rehin almasından bu yana kesik.

O zamandan beri İran ABD'yi başlıca ‘düşmanı’ olarak görüyor. Özel bir şirkette çalışan 37 yaşındaki Abbaspur, Donald Trump'la birlikte ‘yaptırımların artacağını ve fiyatların da yükseleceğini’ söyledi.

İranlılar, 2015 yılında büyük güçlerle imzalanan ve ülkelerinin izolasyonunu sona erdirecek olan nükleer anlaşmayla günlük yaşamlarının iyileştiğini görme konusunda büyük umutlara sahipti.

evrgth
Dün (Çarşamba) Tahran'daki eski ABD Büyükelçiliği’nin duvarındaki bir duvar resminin önünden geçen İranlı bir kadın (EPA)

Anlaşma, Tahran'ın reddettiği nükleer silah edinmeme taahhüdü karşılığında İran'a uygulanan uluslararası yaptırımların bir kısmının kaldırılmasını öngörüyordu.

Ancak Mayıs 2018'de Donald Trump ülkesini anlaşmadan çekerek Tahran'a özellikle petrol ve finans sektörleri başta olmak üzere yeniden ağır yaptırımlar uygulamaya başladı.

‘Endişeli gözler’

Donald Trump'ın kararı İran ekonomisi için korkunç sonuçlar doğurdu. Söz konusu karar enflasyonun yükselmesine neden olurken, İran riyalinin değeri dolar karşısında düşerek satın alma gücünü erozyona uğrattı.

56 yaşında bir ev hanımı olan Zehra İkbali, “Ülkenin durumu ve ekonomisi hakkında endişeliyim, insanlar çok baskı altında” dedi. İkbali AFP'ye verdiği demeçte, Washington ve Tahran'ın ‘halkın yararına bir anlaşmaya varması’ gerektiğini söyledi.

Dün yapılan ABD seçimlerinin sonuçları, İran’daki günlük gazetelerin çoğunun ilk sayfalarında yer almadı. Ancak reformist İtimad gazetesi ‘Dünyanın Endişeli Gözleri’ manşetiyle çıktı ve Kamala Harris'in küçük Donald Trump'ı kucağında tuttuğu tam sayfa bir karikatür yayınladı.

scd
Bir İran gazetesi, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin Tahran'ın ABD seçimlerini kimin kazandığını umursamadığı yönündeki açıklamasıyla birlikte Trump ve Harris'i hicveden bir karikatüre yer verdi. (AFP)

Jam-e Jam ise şeytani gölgelerden oluşan bir fonda adayların resimlerini öne çıkararak İranlı yetkililerin, başkanı kim olursa olsun ABD'ye yönelik şüphelerine gönderme yaptı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin bir yorumunu yansıtan manşette ‘ABD seçimlerinin sonucu bizim için hiçbir fark yaratmayacak’ deniyordu.

İzolasyondan kurtulma

51 yaşında bir sigorta şirketi çalışanı olan Rıza Aram, “ABD'nin İran'a yönelik tutumu Trump olsa da olmasa da değişmeyecek” dedi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre bu görüş, birçok İranlı tarafından da yankılanıyor.

42 yaşındaki ev hanımı Zehra, Tahran'dan telefonla Reuters'a konuştu: “Trump kazandığı için çok mutluyum. Umarım İran İslam Cumhuriyeti'ne maksimum baskı uygulamaya devam eder ve bu rejimin çöküşüne yol açar.”

Diğer yandan emekli öğretmen Hamid Rıza gibi bazı İranlılar, Trump'ın Beyaz Saray'da ilk döneminde benimsediği sert politikayı sürdürmesi halinde ekonomik baskının artmasından korkuyor.

Kuzeydeki Reşt kentinde yaşayan 66 yaşındaki Rıza, “Trump'ın zaferi beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu daha fazla ekonomik baskı ve İsrail ile savaş riski anlamına geliyor. Çok endişeliyim” ifadelerini kullandı.

Güneydeki Ahvaz kentinde yaşayan 34 yaşındaki iki çocuk babası devlet memuru Nadir ise şunları söyledi: “ABD başkanının kim olduğu umurumda değil. Benim asıl endişem İran ekonomisi. Eğer İran'a yönelik yaptırımları iptal ederlerse bu iyi bir şey olur.”

Tahran'da öğrenci olan 21 yaşındaki Parasto ise “Herkes mutlu ve ben de heyecanlıyım. Trump, dini yöneticilere baskı yapacak saçma sapan bir lider. Bu, demokratik liderlik arayışında olan İran halkı için iyi bir şey” şeklinde konuştu.

Zehra, Hamid Rıza ve Nadir gibi Parasto da konunun hassasiyeti nedeniyle tam kimliğini açıklamayı reddetti.

İsfahan'ın merkezindeki Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Besic milislerinin bir üyesi olan Rıza Muhammedi ise “Trump bir iş adamı. İran'ın güçlü olduğunun ve saldırıya uğraması halinde Ortadoğu'yu cehenneme çevirebileceğinin farkında. Bölgedeki savaşları sona erdirmek istiyor, körüklemek değil” değerlendirmesinde bulundu.

dvefrbt
Tahran'daki eski ABD Büyükelçiliği’nin duvarındaki bir duvar resminin önünden geçen İranlı bir kadın (AFP)

Temmuz ayında göreve gelen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, uluslararası yaptırımların etkisini dengelemek için ülkesini ‘izolasyondan’ çıkarma sözü verdi.

Diğer taraftan ABD başkanlık kampanyası sırasında ABD’li yetkililer, İran'ı seçimlere müdahale etmekle suçladı.

Donald Trump, temmuz ayında kendisine yönelik bir suikast girişiminin ardından Tahran'ı hayatına yönelik ‘ciddi bir tehdit’ oluşturmakla suçladı. İran bu suçlamaları ‘kötü niyetli’ olarak nitelendirdi.

Donald Trump'ın ilk dönemine, Ocak 2020'de DMO'nın yurtdışındaki operasyonlarının beyni Kasım Süleymani'nin Irak ziyareti sırasında öldürülmesi emri damgasını vurdu.

Washington ve Tahran doğrudan askeri çatışmanın eşiğinde görünüyordu. Tahran, bu suikast nedeniyle Donald Trump'ın yargılanması için İran'da yasal süreç başlattı.



ABD seçimleri ile İsrail'e yanıt arasında İran

 Yeni başkan önümüzdeki mart ayına kadar tüm karmaşıklıkları ile dış politikaya kendini veremeyecek (AP)
Yeni başkan önümüzdeki mart ayına kadar tüm karmaşıklıkları ile dış politikaya kendini veremeyecek (AP)
TT

ABD seçimleri ile İsrail'e yanıt arasında İran

 Yeni başkan önümüzdeki mart ayına kadar tüm karmaşıklıkları ile dış politikaya kendini veremeyecek (AP)
Yeni başkan önümüzdeki mart ayına kadar tüm karmaşıklıkları ile dış politikaya kendini veremeyecek (AP)

Hasan Fahs

Bölgesel sahneye hakim olan benzeri görülmemiş yüksek tansiyona, İran'ın daha önce maruz kaldığı, başkent Tahran ile güneybatıdaki Huzistan ve batıdaki İlam şehirlerinin yakınındaki bazı askeri mevzi ve merkezlerin hedef alındığı saldırıya karşılık, İran'ın İsrail'e yönelik herhangi bir askeri operasyonun olası sonuçlarına rağmen, İran liderliğinin, yanıt sürecini ağırdan almayı tercih ettiği aşikar. Tahran'daki siyasi ve askeri düzeydeki tüm yetkililer, gerçekleşeceğini vurguladıkları bu yanıtın uluslararası kanunlar ve BM Antlaşması ile güvence altına alınan haklar çerçevesinde olduğunun altını çiziyorlar.

Bu ağırdan alma, yeni başkanın kimliğini ve Beyaz Saray'daki Oval Ofis’in koltuğuna kimin oturacağını belirleyecek bir seçim sürecinden geçen ABD yönetiminin yaşadığı bekleme sürecinden Tahran’ın yararlanmaması şeklinde ifade buldu.

Tahran, Cumhuriyetçi aday Donald Trump ile Demokrat aday Kamala Harris arasındaki başkanlık yarışında bir aktör ya da en azından kart olmamayı, taraflardan hiçbirine seçimlerdeki şanslarını iyileştirmek ve kararsız Amerikalı seçmeni etkilemek için, İsrail'in gerçekleştirebileceği herhangi bir askeri operasyonu sandıkta kullanma gerekçesi vermemeyi tercih etti. Buna rağmen her iki adayın da detaylarında, projelerinde ve planlarında, dış politikaya ilişkin programlarında, uluslararası güvenlik, İsrail ile ilişkiler, İran ile bölgesel silahlarının ve direniş eksenindeki müttefiklerinin Tel Aviv'e ve bölgedeki projelerine yönelik oluşturduğu tehdidin kaynaklarını ortadan kaldırıp, onu destekleme ve güvenliğini güçlendirme mekanizmaları ile ilgili görüşlerinde İran mevcuttu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu seçimlerin arifesinde bazı icraatlarda bulunarak, ABD’nin emaneti olarak nitelendirilen Savunma Bakanı Yoav Galant'tan kurtulmak ve yerine Dışişleri Bakanı Israel Katz'ı atamak amacıyla bir dizi görevden alma kararı aldı. Tahran bunu Netanyahu'nun iç saflarını iki yönde organize etmeye çalıştığı bir adım olarak okudu. Birincisi, kabinesi içinde İran rejimine karşı bir cephe açılmasını ve onunla doğrudan savaşı onaylayan sesleri baskın hale getirerek gerilimi tırmandırma tutumunu desteklemek. Savunma Bakanlığına getirilen Katz bu yaklaşımın ve özellikle de İran'ın nükleer programının yok edilmesi konusunun en önemli destekçilerinden biri. İkinci yön ise yeni başkanın belli olması ve seçimlerin bitmesi sonrasında Amerikan yönetiminin kendisine uygulayabileceği baskılarla yüzleşmeye hazırlanmak.

ABD seçimlerinde oy verme sürecinin sona erdiği söylenebilir ve sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun İran'ın bu seçimlerin oluşturduğu yüksek hassasiyetin, kesin sonuçların açıklanmasının gecikmesi durumunda sonuçların bir belirsizlik ve karmaşa çemberine girmesine neden olabilecek iki ana aday arasındaki yoğun ve yakın rekabetin farkında olduğu açık ve net.

ABD yönetiminin yaşayabileceği dengesizliğe rağmen, önümüzdeki yılın ilk ayının 20'sine kadar Beyaz Saray'da kalacak olan mevcut Başkan Joe Biden’ın, Kongre’nin onayını almak zorunda kalmadan askeri seçeneklere yönelme imkanı var. Amerikan Anayasası ona bu marjı tanıyor. Bu durum, İran ve liderliğinin İsrail saldırısına askeri bir karşılık verme kararı alması için bir fırsat oluşturabilir.

İran'ın fırsatı, ABD'nin temel ve önemli bir rol oynayacağı, yani Washington'un İsrail'in yanında doğrudan müdahalesiyle karşı karşıya kalacağı açık bir savaşa geçiş olasılığından endişe etmeden gerçekleştirdiği saldırıya yanıt olarak Tel Aviv'e misillemede bulunabilmesidir. Bu, Tahran'ın olası herhangi bir yanıtta Washington'un Tel Aviv'e sağlayabileceği yardımın boyutunu değerlendirmelerinin dışında bıraktığı anlamına gelmiyor. Ancak Tahran'daki liderliğin tahminleri, bu yardımın çatışmanın geniş ve açık bir çatışmaya dönüşmeden, iki taraf arasında savaşa yol açmayacak bir durak olarak kalmasını amaçlayacağı yönünde.

Buna ilaveten yeni başkan önümüzdeki mart ayına kadar tüm karmaşıklıkları ile dış politikaya kendisini veremeyecek. Bu, yeni yönetimin kurulduğu, son şeklini aldığı, iç ve dış programlarının özelliklerinin netleştiği tarihtir. Bunlar, bir yönetim kurulması, diplomasiye yön verecek ekibin ve Pentagon'daki askeri yapının başında kimin olacağının seçilmesi gerektiği için Trump'ın başkanlığı kazanması durumunda daha açık görülecek komplikasyonlardır. Onun aksine Harris’in dönemi, Demokratların yönetim programının devamı olacağından, kendisi için işler daha az karmaşık olacaktır.

İran liderliğinin son haftalarda yükselen ve İran’ın misillemede acele etmemesi, askeri ve siyasi kurumdaki ilgili İranlı yetkililerin doğruladığı gibi, saldırı Tel Aviv tarafından belirlenen hedeflere ulaşmadığından, İsrail'in saldırısına karşı her türlü askeri eylemden veya yanıttan vazgeçme seçeneğine yönelme çağrısında bulunan sesleri susturmayı başardığı söylenebilir. Dolayısıyla, yanıt verme hakkına ve bunu kullanmaya bağlı kalma kararı nihai gibi görünüyor. Keza bu, İranlı tarafların daha önce ima ettiği herhangi bir pazarlık veya anlaşma sürecine ya da  bazı bölgesel ve uluslararası tarafların sunduğu tekliflere tabi değil gibi görünüyor. Söz konusu taraflar, İran’ın yanıt vermekten vazgeçmesi karşılığında Gazze ve Lübnan'da eş zamanlı olarak ateşkes sağlanması için çalışmayı teklif etmişlerdi. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın ifadesine göre Tahran'ın bu teklife karşı tutumu, Tel Aviv'in ateşkesi kabul etmesi halinde yanıtının  boyutunu küçültebileceği ve yoğunluğunu hafifletebileceği oldu.

ABD seçimleri sona erdi ve hiçbir adayın Ortadoğu'daki durumdan yararlanma ve bunu sandıkta kullanma imkanı kalmadı. Dolayısıyla İran'ın yanıtı için “geri sayımın” başladığı ve bilhassa İran yönetimi Beyaz Saray'a yerleşecek başkanın kişiliğiyle ilgilenmediği için önümüzdeki ayların iki taraf arasında daha “sıcak” geçebileceği söylenebilir. Zira ister Cumhuriyetçi ister Demokrat partilerin liderliğinde olsun Tahran ile Washington arasında yaşanan deneyim, Dini Lider'in onlarla güven inşa etme olasılığı üzerine bahse girmesine yardımcı olmuyor. Bu nedenle inisiyatif almayı, karar konusunda dizginleri eline almayı, İran karar alma merkezlerinde görülen tereddütleri “düşmanı cezalandırmanın ve ona sert bir darbe indirmenin gerekliliğini” vurgulayarak gidermeyi tercih etti. İran'a ve direniş eksenine yönelik her türlü saldırının sert ve yıkıcı bir yanıtla karşılık bulacağını” vurgulayarak çatışmanın kapılarını sonuna kadar açtı. Dini Liderin bu duruşu, Tel Aviv ile birlikte Washington’un, Tahran için birinci ve temel savunma hattını oluşturan Lübnan'daki Hizbullah'ın ortadan kaldırılmasında ısrar etmesi halinde, İran'ın pozisyonunu geliştirmeye ve gerilimi tırmandıracak daha fazla seçeneğe yönelmeye hazır olduğuna dair açık sinyaller taşıyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Indepedent Arabia’dan çevrilmiştir.