Trump ve Ortadoğu'nun ABD dış politikasındaki yeri

“Proje 2025”, ABD'nin bölgedeki müttefiklerinin İran'ı caydırmada daha büyük bir rol oynaması gerektiğini belirtiyor

Görsel: Nigel Buchanan
Görsel: Nigel Buchanan
TT

Trump ve Ortadoğu'nun ABD dış politikasındaki yeri

Görsel: Nigel Buchanan
Görsel: Nigel Buchanan

Robert Ford

‘Trumpizm’in tek bir tanımı bulunmuyor. Donald Trump'ın kendisi de bir entelektüelden ziyade, kişisel yargılarına dayanarak doğaçlama kararlar almayı ve eylemlerde bulunmayı seven bir adam. Bununla birlikte Trumpizm bir harekettir. Öyle ki artık kendi içinde bir siyasi partiye dönüşmüş durumda. Şiddetle Trump’ı destekleyen bu hareket, başkanlık seçimlerini kazanması halinde Trump'ın kendilerine vereceği fırsatı kullanarak ABD’yi elli yıl önceki toplum haline getirmeyi amaçlayan entelektüelleri de barındırıyor.

Anne, baba ve çocuklardan oluşan geleneksel aile kavramını yeniden vurgulamayı istiyorlar. Evanjelik Hıristiyanlar tarafından desteklenen bu geleneksel aile anlayışının yanı sıra Trumpist entellektüeller, özel imalat ve endüstriyel süreçlerin yurtdışından, özellikle de Çin'den yeniden ABD'ye getirilmesini sanayileşmiş Amerikan ekonomisini canlandırmayı hedefliyorlar. Bunun istihdam sayısını ve maaşları arttıracağına inanıyorlar. Aynı zamanda Trump ve Cumhuriyetçi Parti, küçülen Amerikan orta sınıfının korkularını yansıtarak göçü önemli ölçüde yavaşlatmayı planlıyor. Göçmen işçileri ekonomiden kısmen çıkarmak istiyorlar. Çünkü bu işçilerin oranını azaltmanın ABD vatandaşlarının maaşlarını yükselteceğine inanıyorlar.

xcdfgthy
Çin savaş gemisi Luoyang 3, Tayvan Boğazı'nda ABD destroyeri USS Chung Hoon'a yakın seyrediyor, 3 Haziran 2023 (Reuters)

Bu stratejistler dış politikada barışı ‘güç yoluyla’ sağlamanın ve potansiyel düşmanları caydırabilecek önemli bir askeri ve ekonomik güce sahip olmanın önemini vurguluyorlar. Trump’ın önceki yönetiminde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi olan Richard Goldberg, geçtiğimiz temmuz ayında Fox News'e verdiği demeçte, gözlemcilerin Donald Trump'ın popülist söylemini izolasyonizm ya da güç kullanma isteksizliği ile karıştırmamaları gerektiğini söyledi. Goldberg, İran Trump'ı test etmek istediğinde General Kasım Süleymani'nin başına gelenleri hatırlattı.

Trump'ın dış politikasının temelleri

Trump ve uzun süredir birlikte çalıştığı danışmanları, seçim kampanyalarında Çin'i her zaman ABD'nin ulusal güvenliğine yönelik en büyük tehdit olarak gördüler. Trump'ın bir önceki yönetimde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevini üstlenen son isim olan Robert O'Brien, geçtiğimiz haziran ayında CBS News'e yaptığı açıklamada, Çin'in ABD'nin en büyük ulusal güvenlik önceliği olduğunu söyledi. O'Brien, ABD’nin en önemli ulusal güvenlik önceliğinin Çin'in Tayvan'ı işgal etmesini önlemek olduğunu vurguladı. Fox News'e konuşan Goldberg de bunu vurgulamış ve Trump yönetiminin, ‘ABD’nin Çin Komünist Partisini yenebilmesini sağlamak’ ve Çin'in küresel nüfuzunu sınırlamak için yapay zeka ve uzay silahları gibi ileri teknolojileri de dahil ederek ABD ordusunu güçlendireceğini ve modernize edeceğini söylemişti.

Trump'ın danışmanları ve Kongre'deki Cumhuriyetçiler, Çin'le mücadeleye öncelik vermelerine rağmen İran'ı büyük bir sorun olarak görüyorlar.

O dönem Trump da sık sık ABD’nin müttefiklerinin ortak savunma için askeri güçlerine daha fazla harcama yapmaları gerektiğini savundu. O'Brien CBS'e konuşurken “Amerikan vergi mükellefleri tek başına Çin'i caydıramaz” dedi. ABD’nin büyük bir bütçe açığı ve başka sorunları olduğunu ifade eden O'Brien, bundan dolayı Japonya, Güney Kore ve Filipinler gibi ülkelerin Çin'i caydırmak için daha fazlasını yapmaları gerektiğini, Avrupa ülkelerinin de aynı şeyi Rusya’ya karşı yapmaları gerektiğini vurguladı. Buna Ukrayna'ya yönelik askeri yardımların arttırılmasının da dahil olduğunu ifade eden O'Brien, “Çünkü Rusya Avrupa'nın arka bahçesinde Ukrayna ile savaşıyor” diye vurguladı.

Ortadoğu'ya yansımaları

Aynı mantık Ortadoğu için de geçerli. Trump’ın yeni yönetimi için büyük ölçüde Trump’ın eski yönetimde yer alan yetkililer tarafından hazırlanan ve 2022 yılında Trump tarafından övülen kapsamlı bir plan olan Proje 2025, ABD’nin bölgesel ortaklarının İran'ı caydırmada daha büyük bir rol üstlenmesini öngörüyor. Proje 2025'in savunma stratejisinin büyük bölümünü yazan ve Trump'ın 2020 yılında sona eren yönetiminin son savunma bakanı olarak görev yapan Chris Miller, Körfez ülkelerinin bireysel ve toplu olarak ‘kıyı, hava ve füze savunmasında liderliği ele almaları’ tavsiyesinde bulundu. Bu sayede Çin'e karşı Asya'ya konuşlandırılacak yeterli sayıda ABD askerinin mevcut olacağını belirten Miller, Washington’ın aynı zamanda, savunmalarını güçlendirmek için bölgesel müttefiklerine daha gelişmiş askeri ekipman satması gerektiğini, bunun ABD sanayisine fayda sağlayacağını kaydetti.

Bu yaklaşım, örneğin Trump'ın 2019 yılında, Suudi Arabistan'a Yemen'deki askeri harekatı sırasında ABD’den askeri destek verilmesini engelleyecek yasayı veto etme kararını haklı çıkarıyor. (Kamala Harris, ABD Senatosu’nda Suudi Arabistan'a silah satışlarını engelleyen yasa lehinde oy kullanmıştı)

İran ile çatışma

Ancak Trump'ın danışmanları ve Senato’daki Cumhuriyetçiler, Çin'le mücadeleye öncelik vermelerine rağmen İran'ı büyük bir sorun olarak görüyorlar. Trump, geçtiğimiz temmuz ayında Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kongresi’nde yaptığı konuşmada, İran'ın nükleer silah üretmeye yaklaştığını, geçtiğimiz nisan ayı itibariyle 230 milyar dolardan fazla nakit rezervi olduğunu ve İran'ın arka bahçesi haline gelen Irak'ın da 300 milyar doları kontrol ettiğini iddia etti.

Trump’ın ekibi, ilk yönetim döneminde bürokrasinin, projelerinin çoğunu engellediğine inanıyor. Seçimleri kazandıklarında, ‘derin devlet’ olarak adlandırdıkları yapıyla mücadele etmek için çalışacaklarına şüphe yok.

Cumhuriyetçiler, İran'a daha güçlü yaptırımlar uygulanması çağrısında bulunurken, Proje 2025'in diplomatik stratejisi ülkede özgürlüğün yeniden tesis edilmesi için ‘İran halkını’ desteklemeye çağırıyor. Yeni Trump yönetimini Ortadoğu'yu terk etmemeye çağıran proje, ABD'nin liderlik rolünü terk etmesi halinde bölgenin ‘daha fazla kaosa sürüklenebileceği ya da ABD’nin düşmanlarının kurbanı olabileceği’ uyarısında bulunuyor. Proje, İran'ı caydırmak için Çin'in saldırganlığına karşı koymayı amaçlayan ABD, Japonya, Güney Kore ve Hindistan arasında yapılan ittifaka benzer yeni bir dörtlü ittifak kurulmasını öneriyor. Söz konusu öneride dörtlü ittifak İsrail, Mısır, Körfez ülkeleri ve ABD'den oluşuyor.

sadfrgt
Eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo (ortada) Mısır'ın yeni idari başkentinde yeni açılan el-Fettah el-Alim Camii'ni gezerken gazetecilere konuştu, 10 Ocak 2019 (AFP)

Burada Mike Pompeo yönetimindeki Dışişleri Bakanlığı'nın 2018-2019 yıllarında bölge ülkelerinden oluşan böyle bir ittifak kurmaya çalıştığını, ancak kamusal bir koalisyon oluşturma konusunda çok az ilerleme kaydettiğini hatırlamak faydalı olabilir.

İsrail'e daha güçlü destek

Trump'a geçtiğimiz nisan ayında Time dergisine verdiği bir röportaj sırasında, İsrail'i korumak için savaşa girip girmeyeceği soruldu. Trump’ın yanıtı “İsrail'e her zaman çok sadık oldum. İsrail'i koruyacağım” oldu. Mart ayında İsrail hükümetini Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşta azami güç kullanmadığı için eleştiren ve itidalli olmaktan vazgeçmesini isteyen Trump, İsrail'in halkla ilişkiler savaşını kaybettiğini ve askeri çabalarını artırması gerektiğini de sözlerine ekledi. Senato'daki Cumhuriyetçiler ve Evanjelik Hıristiyanlar, İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırma hedefini güçlü bir şekilde destekliyor ve İsrail'e daha fazla siyasi ve askeri destek verilmesini istiyorlar. Proje 2025'in diplomatik stratejisine göre Washington, İsrail'i İran'ın yanı sıra Hamas, Hizbullah ve İslami Cihad Hareketi gibi vekillerine karşı kendini savunabilmesini desteklemeli.

Bu arada, Biden yönetiminin İsrail ve Filistinliler arasında iki devletli bir çözüme verdiği sözlü desteğin aksine Trump, Time dergisine verdiği röportajda iki devletli çözüm olasılığına şüpheyle yaklaştığını belirtti. Şu an bu fikri beğenenlerin sayısı dört yıl öncesine göre daha az olduğunu söyleyen Trump, şüphecilerin kimler olduğuna değinmezken çözüme giden alternatif bir yol önerisinde de bulunmadı. (Trump’ın Damadı Jared Kushner, mart ayında İsrail'in Gazzelileri Necef Negev Çölü’ne yerleştirmesi gerektiği ve Gazze sahilindeki mülklerin son derece değerli olabileceği yönündeki görüşünü paylaşmıştı.)

Öte yandan Trump'ı ilk tebrik eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu oldu. Netanyahu, dün sabaha karşı X platformundaki hesabından şunları yazdı:

“Sevgili Donald ve Melania Trump, tarihin en büyük geri dönüşünü kutluyoruz. Beyaz Saray'a tarihi dönüşünüz, ABD için yeni bir başlangıç ve İsrail ile ABD arasındaki büyük ittifaka güçlü bir yeniden bağlılık sunuyor. Bu çok büyük bir zafer.”

Türkiye ve Suriye

Burada Proje 2025’in diplomatik stratejisinin, Filistin Yönetimi ile ilişkilerin azaltılmasını önerdiğini, ancak Türkiye ile ilişkilerin güçlendirilmesini teşvik ettiğini belirtmekte fayda var. ABD, Rusya ve Çin arasındaki küresel rekabette ABD'nin Türkiye'nin Batı kampında kalmasını sağlaması gerektiği vurgulanan planda bunun için Ankara’nın ‘bekasına yönelik tehdit oluşturduğuna inandığı’ YPG/PKK'ya desteğini keseceğine dair Washington ile bir anlaşmaya varması gerekebileceği kabul ediliyor.

Trump, 2018 yılında DEAŞ’ın son kalesinin de ele geçirilmesinin ardından Suriye'nin doğusunda konuşlu tüm ABD birliklerini geri çekmek istedi. Ancak Dışişleri Bakanlığı ve savunma yetkilileri, bugün hala orada bulunan ABD askerlerinin sayısını azaltmanın yol açacağı zorluklar konusunda onu ikna etti.

Trump ekibini kimlerden oluşturacak?

Trump’ın ekibi, ilk yönetim döneminde projelerinin bazılarının bürokrasisi tarafından engellediğine inanıyor. Bu yüzden yeni dönemde Trump'a ‘sadık olmayan’ ve Trump'ın planlarını hızla uygulamayı reddeden binlerce hükümet çalışanını işten çıkararak ‘derin devlet’ dedikleri yapıyla mücadele etmeye çalışacaklarına şüphe yok. İşçi sendikalarının kamu çalışanlarını işten çıkarma hamlelerine karşı mahkemelerde dava açması normal olsa da Trump’ın ekibi stratejilerinin mahkemeleri kazanmalarını sağlayacağından emin.

Mike Pompeo, Trump'ın kabinesine girmeyi başarırsa, karakterinin ve deneyiminin onu etkili bir isim haline getireceği kesin. Pompeo, Çin'le yüzleşmek bir yana, İran'a karşı özellikle katı bir yaklaşımı savunabilir.

Sadakat takıntısıyla bilinen Trump'ın kabinesinde kimlerin yer alacağı konusunda şimdiden spekülasyonlar yapılmaya başladı. Trump’ın bir adayın sadakatine ilişkin algısının, kararlarında birincil faktör olacağı kesin. Trump aynı zamanda ani kararlar vermesiyle de tanınıyor, bu yüzden kabinesine kimleri seçeceğini kestirmek zor. Basında yer alan haberlere göre Trump'ın sevdiği ve güvendiği pek çok isim var. Dışişleri Bakanı olarak atanmadan önce 2017-2018 yıllarında Trump döneminde Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) direktörlüğünü yapan Mike Pompeo, Trump yönetiminin Savunma Bakanlığına aday olabilecek bir isim olarak değerlendiriliyor. Eğer Pompeo, Trump'ın kabinesine girmeyi başarırsa, karakterinin ve deneyiminin onu etkili bir isim haline getireceği kesin. Pompeo, Çin'le yüzleşmek bir yana, İran'a karşı özellikle katı bir yaklaşımı savunabilir. Pompeo'nun pratik bir yönü de var.

ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi konusunda Trump'ın talimatıyla Taliban'la müzakereleri yürüten de Pompeo’ydu.

Basında yer alan haberlere göre Trump yönetiminde Savunma Bakanlığı görevini üstlenen son isim olan Chris Miller da bu görev için potansiyel bir aday olabilir. Burada Miller'ın Proje 2025'teki savunma stratejisini yazan kişi olduğu belirtilmeli. Dışişleri Bakanlığı konusunda ise adaylardan biri önceki Trump yönetiminin Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’nı yapan son isim olan Robert O'Brien. Politico dergisinde ocak ayında yayınlanan bir makalede O'Brien'ın Dışişleri Bakanı olmayı çok istediği belirtildi.

O'Brien, Trump’ın önceki yönetiminde Cumhuriyetçi Partili politikacılara danışmanlık yapmış ve Ulusal Güvenlik Konseyi'ne geçmeden önce Türkiye’de tutuklu bulunan ve Yemen'de alıkoyulan Amerikalıların serbest bırakılmasında müzakereci olarak başarılı işler çıkarmıştı.  O'Brien, basına verdiği demeçlerde Çin'in yarattığı tehdidin altını çizmişti.

O'Brien, ABD'nin NATO'dan ayrılmayacağını ancak Avrupa ülkelerinin harcamalarını arttırması ve Ukrayna'ya yardımda daha büyük bir rol oynaması gerektiğini vurgulamasıyla biliniyor. Yine basındaki haberlere göre Dışişleri Bakanı ya da Hazine Bakanı olmak isteyen bir diğer isim ise Trump döneminde ABD’nin Tokyo Büyükelçiliğini yapan Senatör Bill Hagerty. Trump, 2020 ABD Senato Seçimleri esnasında Hagerty'ye seçim kampanyasında yardımcı olmuştu.

Kesin olan bir şey varsa o da bu adamların, Trump'ın Çin’e ve İran'a karşı katı bir tutum sergilenmesi ve İsrail'in güçlü bir şekilde desteklenmesi yönündeki direktiflerini takip etmekte hiç tereddüt etmeyecekleri. Müttefikleri, dostları ve ortaklarıyla ticari faaliyetlerin yanı sıra ABD'nin Avrupa, Asya ve Ortadoğu'daki askeri konuşlanmalarının maliyetleri konusunda zorlu pazarlıklar yapacaklar. Hiçbiri ciddi bir meydan okumayla karşılaştıklarında düşmanlarına karşı hızla karşılık vermekten kaçınmayacak. Çok sayıda Amerikan askerinin geniş çaplı ve pahalı bir askeri operasyona dahil olabileceği büyük bir savaşa girme konusunda daha temkinli davranacaklar.

Bu görüş, Proje 2025’in beyni Heritage Vakfı Başkanı Kevin Roberts tarafından da dile getirilmişti. Roberts, Trump’ın yeni yönetiminin ‘ABD’nin hazinesinde büyük açıkların olmasını ya da Amerikan kanının dökülmesini haklı çıkarmayacak savaşların içine çekilmeme konusunda dikkatli olması gerektiği’ uyarısında bulundu.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



50 Cent'in yapımcısı olduğu suç dizisi iptal edildi

BMF, Amerikan tarihinin en büyük uyuşturucu dağıtım ağını kuran iki kardeşin hikayesini anlatıyor (Starz)
BMF, Amerikan tarihinin en büyük uyuşturucu dağıtım ağını kuran iki kardeşin hikayesini anlatıyor (Starz)
TT

50 Cent'in yapımcısı olduğu suç dizisi iptal edildi

BMF, Amerikan tarihinin en büyük uyuşturucu dağıtım ağını kuran iki kardeşin hikayesini anlatıyor (Starz)
BMF, Amerikan tarihinin en büyük uyuşturucu dağıtım ağını kuran iki kardeşin hikayesini anlatıyor (Starz)

ABD'li televizyon yayıncısı Starz, sevilen dizisi BMF'i iptal ettiğini duyurdu.

Suç temalı drama dizisi, 4 sezon boyunca yayımlanmıştı. Yayın hayatına 2021'de Starz ekranlarında başlayan dizinin 4. sezon finali ağustosta izleyiciyle buluşmuştu.

BMF, Curtis "50 Cent" Jackson'ın yapım şirketi aracılığıyla Starz için geliştirdiği projelerden biriydi. Jackson daha önce dizinin birkaç yan hikayesinin geliştirilmekte olduğunu açıklamıştı. Kaynaklar, bu yan projelerin hâlâ geliştirme aşamasında olduğunu belirtiyor.

Dizi, 1980'lerde Detroit'te kurulan ünlü sokak çetesi Black Mafia Family'nin yükselişini konu alıyordu. Kadroda BMF'nin kurucularından Demetrius "Big Meech" Flenory'nin oğlu Demetrius Flenory Jr., Da'Vinchi, Russell Hornsby ve Michole Briana White gibi isimler yer alıyordu.

Yapımın 4 sezonu boyunca Snoop Dogg, Wood Harris, Mo'Nique, Eminem, 2 Chainz ve Saweetie gibi ünlü isimler de konuk oyuncu olarak dizide boy göstermişti.

4. sezonun resmi özeti şöyleydi:

Meech ve Terry, Amerikan Rüyası'nı sürdürmeye çalışırken hem rakiplerinin hem de yasanın baskısıyla karşı karşıya kalır. Kardeşler ortak hedefleri için zaman zaman aralarındaki farkları bir kenara bırakır ancak Meksika'da yaşanan olaylar onları sonsuza dek değiştirir.

Dizinin yaratıcılığını ve baş yapımcılığını Randy Huggins üstleniyordu. Heather Zuhlke ise üç ve 4. sezonlarda dizi sorumlusu ve yürütücü yapımcı olarak görev yapmıştı. 

Jackson, Starz için hazırlanan boks draması Fightland'in de yapımcıları arasında yer alıyor. Ayrıca diğer platformlar için hem kurmaca diziler hem de belgesel ve film projeleri üzerinde çalışıyor. Oyuncu olarak da yakında vizyona girecek video oyunu uyarlaması Street Fighter'da Balrog karakterini canlandıracak.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter    

 


İlk kez bir Britanyalı, Ukrayna'da Rusya için casusluk yapmaktan tutuklandı

Britanya vatandaşı Ukrayna'ya 2024'te gitti (Telegram: Ukrayna Başsavcılığı Ofisi)
Britanya vatandaşı Ukrayna'ya 2024'te gitti (Telegram: Ukrayna Başsavcılığı Ofisi)
TT

İlk kez bir Britanyalı, Ukrayna'da Rusya için casusluk yapmaktan tutuklandı

Britanya vatandaşı Ukrayna'ya 2024'te gitti (Telegram: Ukrayna Başsavcılığı Ofisi)
Britanya vatandaşı Ukrayna'ya 2024'te gitti (Telegram: Ukrayna Başsavcılığı Ofisi)

Ukraynalı savcılar çarşamba günü, Ukrayna'da Rusya adına casusluk yapmak ve terör saldırıları düzenlemeye hazırlanmakla suçlanan bir Britanya vatandaşının tutuklandığını açıkladı.

Ukraynalı yetkililer ismini vermedikleri kişinin, Rus istihbarat servisleriyle işbirliği yaptığını ve para karşılığında askeri bilgi satmayı kabul ettiğini öne sürdü.

Kiev'deki "geçici ikametgahında" gözaltına alınan Britanyalı, "sıkıyönetim koşullarında savunma güçleri hakkında izinsiz bilgi yaymakla" suçlandı.

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı sözkonusu haberlerin farkında olduğunu ve "Ukrayna yetkilileriyle yakın temas halinde" olduğunu doğruladı. Ukrayna'nın güvenlik servisi, adamın ayrıca "terör saldırıları düzenlemeye hazırlandığını" ifade etti.

Bu hafta Ukrayna'da mahkemeye çıkartılan Britanyalı kefaletsiz olarak tutuklandı.

İlk kez bir Britanya vatandaşına Ukrayna topraklarında casusluk yapma suçu isnat edildi.

Ukraynalı yetkililer, adamın ilk kez 2024'te askeri eğitmen olarak çalışmak üzere Ukrayna'ya gittiğini ancak daha sonra internette Rusya yanlısı forumlarda bilgi satmaya istekli olduğunu belirten paylaşımlar yaptığını söyledi. Daha sonra iddiaya göre Rusya'nın gizli polis servisi FSB, kendisiyle temasa geçti.

Ukrayna Güvenlik Servisi yaptığı açıklamada Rusya'ya atfen "İşgalciler ona el yapımı patlayıcı yapımının talimatlarını verdi. Ayrıca kendisine bir silah deposunun koordinatlarını gönderdiler ve kendisi buradan iki dolu şarjörlü bir tabanca çıkardı" ifadelerini kullandı.

Savcılara göre zanlı, kendisini "atış ve taktik eğitiminde profesyonel becerilere sahip" bir kişi olarak tanıttı ve Kremlin yanlısı çeşitli internet gruplarını gözetlemeye istek duyduğunu belirtti.

Ukrayna'daki savcılık, Britanya vatandaşının Eylül 2024'te eğitmenlik görevini bırakarak Ukrayna'nın liman kenti Odessa'ya taşındığını söyledi. Açıklamada, "Rus istihbarat servisinin bir temsilcisiyle temas kurduğu ve para karşılığı askeri bilgi sağlamayı kabul ettiği" de eklendi.

Britanyalı adamın Mayıs 2025'te Rusya'ya hassas askeri bilgiler ilettiğine dair ellerinde kanıt olduğunu söylediler. Bu bilgiler arasında Ukrayna birliklerinin konumları, eğitim alanlarının fotoğrafları ve kimliklerinin tespit edilmesini sağlayabilecek askeri personel bilgileri de var.

Savcılar yaptıkları açıklamada bu kişinin bir "görev" için 6 bin dolar aldığını ifade etti. Duruşma öncesi soruşturma, "karşı istihbarat birimlerinin operasyonel desteğiyle Ukrayna Güvenlik Servisi araştırmacıları tarafından yürütülüyor".

Independent Türkçe


Pentagon'da üst düzey istifa: Korgeneral McGee görevden ayrıldı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Pentagon'da üst düzey istifa: Korgeneral McGee görevden ayrıldı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Pentagon'un Genelkurmay Başkanlığı'nda çalışan üç yıldızlı Korgeneral Joe McGee'nin, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'le aylardır süregelen gerginliğin ardından görevinden ayrılmak zorunda bırakıldığı yeni bir haberde iddia edildi.

CNN'in konuya yakın kaynaklara dayandırdığı habere göre, McGee önceki haftalarda Genelkurmay Başkanlığı'ndaki strateji, planlar ve politika direktörlüğü görevinden ayrıldı. McGee, son görevinden önce Kentucky'de yer alan Fort Campbell'daki 101. Hava İndirme Tümeni'nin komutanı olarak görev yapıyordu.

CNN'in kaynakları, McGee'nin bu görevi sırasında Karayipler askeri operasyonları da dahil çeşitli konularda Genelkurmay Başkanı Dan Caine ve Hegseth'e "karşı çıktığını" söylüyor. Ayrıca yayın kuruluşunun kaynaklarından birine göre, Caine ve Hegseth'in McGee'ye bazen sinir olduğu ve çok yavaş hareket ettiğini düşündükleri bildirildi.

CNN'in iki kaynağı, McGee'nin görevden nasıl alınacağına dair önceki aylarda kurum içinde tartışmalar yaşandığını ifade etti. Bir kaynak, McGee'nin "bir süredir hedef tahtasında olduğunu" söyledi. Yayın kuruluşu, McGee'nin geçen yıl eski ABD Başkanı Joe Biden tarafından terfi için aday gösterildiğini ancak Başkan Donald Trump döneminde tekrar aday gösterilmediğini aktardı.

dfg
Korgeneral Joe McGee'nin, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'le aylarca süren gerginliğin ardından önceki haftalarda görevinden ayrıldığı yeni bir haberde öne sürüldü (ABD Genelkurmay Başkanlığı)

The Independent, McGee'yle iletişime geçmeye çalıştı. McGee, CNN'in yorum talebine henüz yanıt vermedi. The Independent ayrıca cevap hakkı için Savunma Bakanlığı'yla da temasa geçti.

CNN'e göre Pentagon Sözcüsü Sean Parnell, McGee ve Hegseth arasında bir anlaşmazlık yaşandığını reddetti.

Parnell "Korgeneral McGee emekliye ayrılıyor ve Savaş Bakanlığı onun hizmetinden dolayı minnettar" dedi.

Genelkurmay'dan bir sözcü, CNN'e yaptığı açıklamada, McGee'nin yaklaşık üç yıl boyunca "Genelkurmay'da üstün bir liderlik ve hizmet" sergiledikten sonra emekliye ayrıldığını söyledi.

Sözcü, "Ülkeye 35 yıl boyunca sunduğu onurlu ve özverili hizmeti için minnettarız" dedi.

Kendisine verdiği hizmetlerden ötürü müteşekkiriz ve anonim kaynakların odağı başka yere çekmesi üzücü.

Yayın kuruluşuna göre Hegseth, bu yıl bir düzineden fazla üst düzey askeri yetkiliyi görevden aldı.

Ayrıca Pentagon'un muhabirlere yeni kısıtlamalar getirmesinin ardından Hegseth önceki haftalarda eleştirilerin hedefi olmuştu. Hegseth'in eski kanalı Fox News de dahil olmak üzere onlarca büyük haber kuruluşu yeni politikayı imzalamayı reddetmişti.

Independent Türkçe