Pentagon, Trump'la ne yapacağını kara kara düşünüyor

"En kötü senaryoya hazırlanıyoruz"

Demokrat rakibi ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i yenen Trump, ocakta ülkenin başına geçecek (Reuters)
Demokrat rakibi ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i yenen Trump, ocakta ülkenin başına geçecek (Reuters)
TT

Pentagon, Trump'la ne yapacağını kara kara düşünüyor

Demokrat rakibi ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i yenen Trump, ocakta ülkenin başına geçecek (Reuters)
Demokrat rakibi ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i yenen Trump, ocakta ülkenin başına geçecek (Reuters)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Donald Trump'ın göreve geldikten sonra tartışmalı emirler vermesi durumunda neler yapacağını düşünüyor. 

5 Kasım'daki başkanlık seçimlerini kazanan Trump, kampanyasında ülkede hukukun uygulanması ve mültecilerin sınır dışı edilmesi için gerektiğinde silahlı kuvvetleri kullanacağını söylemişti.

Ulusal güvenlik kurumlarındaki "yozlaşmış kişileri temizleyeceğini" de belirten Trump, seçim sonrası zaferini protesto edecek kesimleri "radikal solcu deliler" ve "içimizdeki düşman" diye nitelemiş, bu grupları Ulusal Muhafızlar'ı devreye sokmakla tehdit etmişti. 

Seçim kampanyasında bu açıklamalarıyla gündemden düşmeyen Trump'ın ülkenin başına geçmesi Pentagon'da endişe yaratıyor. 

Amerikan medya kuruluşu CNN'in görüştüğü ve kimliğinin paylaşılmasını istemeyen bir Pentagon yetkilisi şu ifadeleri kullanıyor: 

Hepimiz en kötü senaryoya hazırlanıyoruz, buna göre plan yapıyoruz ancak gerçekte neler yaşanacağını henüz bilmiyoruz.

Başka bir Pentagon yetkilisi, Trump'ın 2017-2021'deki ilk döneminde Beyaz Saray'la Savunma Bakanlığı arasındaki ilişkinin "korkunç derecede kötü olduğunu" belirtiyor. Cumhuriyetçi liderin, savunma bakanı olarak kimi atayacağı henüz belli değil fakat kaynaklar, Trump yönetiminin Pentagon'la ilk dönemki kadar sürtüşmek istemeyeceğini savunuyor. 

Trump özellikle görevdeki son yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Mark Milley'le gerginlik yaşamıştı. Milley, 2023'te emekliye ayrılırken yaptığı konuşmada Trump'a ithafen "Diktatör özentilerine bağlılık yemini etmiyoruz" demişti. Trump yönetiminde çalışan eski Beyaz Saray Genel Sekreteri ve emekli general John Kelly de seçimlerden önce Cumhuriyetçi lidere "faşist" demişti.

Diğer yandan CNN, ocakta göreve geldiğinde Başkomutan sıfatını kazanacak Trump'ın yetkilerini kötüye kullanması halinde Pentagon'un kendisini korumak için yapabileceği çok şey olmadığını yazıyor. Trump'ın Amerikan askerlerini sokaklarda görevlendirmesini engelleyecek yasal bir güvence bulunmadığına işaret ediliyor. 

Amerikan gazetesi Washington Post'un (WP) analizinde, Trump'ın orduya ve Pentagon'a yönelik çatışmacı tavrını değiştireceğine dair bir emare olmadığı belirtiliyor. Kuzey Karolina Üniversitesi'nden Richard Kohn, WP'ye şunları söylüyor:

Ordunun karşılaşacağı en büyük tehlike, profesyonelliğin hızla erozyona uğraması olacak. Bu da ordunun Amerikan halkı nezdindeki statüsünü zayıflatacak ve saygınlığını azaltacak. Trump, partizan ve siyasi olmayan bir ordunun önemini gerçekte anlamıyor.

Independent Türkçe, CNN, Washington Post, Politico 



Yeni Zelanda'dan 200 bin kişinin istismarıyla ilgili tarihi özür

"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP
"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP
TT

Yeni Zelanda'dan 200 bin kişinin istismarıyla ilgili tarihi özür

"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP
"Resmi ve koşulsuz" özrünü sunan Christopher Luxon'un parlamentodaki yurttaşlara yaptığı jest dikkat çekti (Robert Kitchin/Stuff/AP

Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon, 200 bine yakın çocuk ve savunmasız yetişkinin devlet ve kilise bakımı altındayken istismara uğraması nedeniyle bugün parlamentoda özür diledi. 

Başbakan, akıl hastanelerinde ve yetiştirme yurtlarında yaşananların "tasavvur edilemez acıya" yol açtığını söyledi. 

Bu konudaki ihbarları önemsemeyen önceki hükümetler adına özür dileyen Luxon, şu ifadeleri kullandı:

Uğradığınız istismarı bildirmek için öne çıktığınızda size inanılmadığı için üzgünüm. Sözlerim, bu kadar acıyla bu kadar uzun süre yaşadıktan sonra bazılarınız için pek anlam ifade etmeyebilir. Ancak umuyorum ki taşıdığınız yükün tanınması ve bu özürle bazılarınız hafifleyecek.

54 yaşındaki siyasetçi, özellikle Alice Gölü'ndeki akıl hastanesinde yapılan kısırlaştırma operasyonları, etik dışı deneyler ve cezalandırma amaçlı elektrik şoklarına işaret etti:

Alice Gölü'nde işkenceye uğrayanlar… Gençtiniz, yalnızdınız ve tasavvur edilemez acılara maruz bırakıldınız. Derinden üzgünüm.

Luxon, istismar faillerinin adlarının kamusal alanlardan silineceğini de açıkladı. 

Soruşturmada adı geçen kiliselerin "doğru olanı yapıp" telafi sürecinde yer almasını beklediğini vurguladı. 

İstismardan kurtulup hayatta kalanlar, parlamentodaki dinleyici locasını doldururken pek çoğunun özür sırasında ağladığı görüldü.

Uzun zamandır beklenen bu adım, Fransız haber ajansı AFP tarafından "tarihi özür" diye nitelendi. 

İstismara uğrayan kişilerden Tu Chapman, "devlet, kilise ve inanca dayalı diğer kurumlardaki onlarca yıldır süren istismar ve işkenceden dolayı" devletin hesap vermesi gerektiğini vurguladı.

6 yıldır yürütülen soruşturma, 1950-2019'da 200 bine yakın Yeni Zelandalının istismara uğradığını ortaya koyarak ülkede "akla gelmez bir ulusal felaket" yaşandığı sonucuna varmıştı. 

Bu rakam, artık 5 milyon nüfusa ulaşan ülkenin geçmişinde devlet ve kilise bakımında olan 650 bin kişinin neredeyse üçte birinin istismara uğradığı anlamına geliyor.

Çocukların kilisede cinsel istismara uğradığı, annelerin çocuklarını evlat edinme sürecine sokmaya zorlandığı ve yataklara bağlanan sorunlu hastalara elektroşok tedavisi uygulandığı ortaya çıkmıştı.

Yerli Maorilere ırkçı saiklerle daha fazla istismar uygulandığı bildirilmişti. 

İstismara maruz kalanlar, yaşadıkları travmanın bağımlılık gibi sorunlara yol açtığını söylüyor. 

2018'de başlatılan soruşturma sonucunda temmuzda yayımlanan raporda, devlete 233'e yakın öneri sunuldu. Luxon hükümeti, Yeni Zelanda tarihinin en kapsamlı soruşturmasıyla hazırlanan rapordaki tavsiyeleri değerlendireceğini belirtiyor. 

Diğer yandan merkez sağcı Yeni Zelanda Ulusal Partisi liderliğindeki hükümet, somut tazminat planları açıklamadığı gerekçesiyle eleştiri de topluyor.

Independent Türkçe, CNN, AP, AFP