Sırada ne var?

Ortadoğu ve Ukrayna'da yaşanan olayların Avrupa ve dünyayı durup tüm uluslararası sistemi gözden geçirmeye itmesi gerektiğine inanıyorum.

Filistinli yerinden edilmiş bir çocuk, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Bureyc Mülteci Kampında kediyle oynayan çocukları izliyor, 10 Kasım 2024 (AFP)
Filistinli yerinden edilmiş bir çocuk, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Bureyc Mülteci Kampında kediyle oynayan çocukları izliyor, 10 Kasım 2024 (AFP)
TT

Sırada ne var?

Filistinli yerinden edilmiş bir çocuk, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Bureyc Mülteci Kampında kediyle oynayan çocukları izliyor, 10 Kasım 2024 (AFP)
Filistinli yerinden edilmiş bir çocuk, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Bureyc Mülteci Kampında kediyle oynayan çocukları izliyor, 10 Kasım 2024 (AFP)

Nebil Fehmi

Ortadoğu, İsrail ile İran arasındaki doğrudan çatışmalar da dahil olmak üzere koşullar istikrara kavuşana kadar pek çok gerilim, çatışma, kurban ve kayıpla karşı karşıya bulunuyor. Lübnan'da çatışmalar ve yansımaları devam edecek, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki katliamlar, yıkım ve boşaltma girişimleri ile Maşrık (Levant) bölgesindeki gerilim devam edecek. Bahreyn, Akdeniz ve Kızıldeniz’de siyasi dengelerin ve uluslararası sistemin yeniden şekillenmesine katkı sağlayan ciddi ve karmaşık olaylar yaşanıyor.

Bununla birlikte, İran ile İsrail arasında kontrolün kaybedilmesi ve iki tarafın bir varoluş savaşına girişmesi ihtimalinden biraz ve yavaş yavaş uzaklaştığımıza, durumu daha da kötüleştirmemek ve herkese maliyetini yükseltmemek için bir gözden geçirme ve yeniden değerlendirme anına ulaştığımıza inanıyorum. Bu, arenalarımızda en etkili yabancı ülke olan ABD’nin dünyaya yönelik vizyonları farklı adaylar arasında düzenlenen seçimlerine denk gelen ve bölgesel tarafların dikkate alması gereken bir an.

Liderlerinin öldürülmesinin ardından Hamas ve Hizbullah'tan kurumsal amaçlarla ve direniş eylemleri düzenlemeleri, bölgesel ve uluslararası ilişkiler de dahil olmak üzere mevcut koşullara uygun politikalar, taktik ve stratejik eylemler geliştirmek için ciddi ve derinlemesine bir değerlendirme yapmaları bekleniyor.

Fetih Hareketi ile diğer Filistinli çeşitli eğilimlerdeki liderlerin, yeni bir Filistin konsensüsüne ulaşma çabasıyla acilen dikkatli bir gözden geçirmede bulunmaları gerekiyor. Bu gözden geçirme, davaya yeniden ruh kazandırmalı, bütünlüğünü yeniden sağlamalı, inanılırlığını korumalı, ulusal hedeflerini hayata geçirmeyi neredeyse imkânsız hale getiren dış düzenlemelerle karşılaşmadan önce, halkının iyi gidişatını güvence altına almalı.

Lübnanlı liderlerin de siyasi düzenlemelerini dini gruplara saygılı ve onları kapsayacak şekilde ciddi biçimde gözden geçirmekten başka bir alternatifleri yok. Söz konusu düzenlemeler aynı zamanda ulusal çıkarları ön planda tutmalı, ulusal parlamenter uygulamalarla yeni bir cumhurbaşkanı seçerek, egemen kurumları rehabilite edip güçlendirmeli. Başkalarının plan ve politikalarına yuva ve tamamlayıcı unsur olmaya devam etmek yerine, ülkenin kimliğini, istikrarını ve egemenliğini koruması ve görevlerini yerine getirebilmesi için polis ve ordu dahil güvenlik kurumları rehabilite edilmeli.

Kendi halklarının kınadığı ve reddettiği İsrail kibri ve uygulamalarıyla başa çıkmakta aciz göründükleri, acımasız çatışmaların devam ettiği, binlerce kurbanın öldüğü, kayıpların biriktiği, askeri ve insani eylemlerle ilgili tüm uluslararası kuralların sayısız kez ihlal edildiği bir dönemde, işlerin yeniden kötüleşmemesi için Arapların pozisyonlarını, hesaplarını, uygulamalarını ve uluslararası dengeleri ciddi ve objektif bir şekilde yeniden değerlendirmeleri gerekiyor.

Arapları kapsamlı bir değerlendirme yapmaya ve birbirlerine karşı dürüst olmaya çağırıyorum, çünkü halklarımız tutumlarının bu pervasızlığını sorguluyorlar. Olayların şiddetinden acı duyuyorlar, bölgesel ve uluslararası tarafların, hatta dost ülkelerin, Arapların çağrılarına yanıt vermemeleri ve dikkate almamaları karşısında üzülüp şaşırıyorlar. Ayrıca istihbarat bilgileri, İsrail'in son saldırılarının Suriye hava sahasından ve Irak hava sahasının Amerikan uçaklarına tahsis edilmiş kısmından gerçekleştirildiğini ortaya çıkardı.

Yol hâla uzun, zorluklar çok ama İsrail'e kırmızı çizgilerin ne olduğunu açıkça gösterme konusunda atılan bazı ferdi adımlar, resmi Arap tepkilerinin yoğunlaştığına ve tonunun yükseldiğine dair işaretler var. Son dönemde İran ile Körfez arasında temaslar kuruldu ve Suudi Arabistan İran ile ortak bir deniz tatbikatı gerçekleştirdi. Mısır, uzun bir aradan sonra ilk kez İran Dışişleri Bakanı'nı ağırladı. Hamas'tan bir heyeti çağırdı ve Katar'ın ateşkes, rehin alınan İsrailliler ile Filistinli tutukluların serbest bırakılması yönündeki müzakerelerine devam etmeden önce Filistin Otoritesi ile temasa geçti.

İran'da da ciddi bir yeniden değerlendirme olacak ve şu ikisi arasında bir tercih yapılacaktır; birincisi, işleri üçüncü taraflar aracılığıyla yürütmeye, İsrail'in tekrarlanan provokasyonlarla kışkırtmalarına tepkilerinin ivmesini kontrol etmeye devam etmek. İkincisi, İsrail'i caydırmak, uluslararası toplumu yansımalarının ciddiyeti konusunda uyarmak için rota değiştirmeye, doğrudan ve giderek artan bir güçle karşılık vermeye karar vermek. Nitekim Dini Lider Hamaney de İsrail saldırılarının ciddiyetinin abartılmaması veya hafife alınmaması gerektiğini belirtti.

Ayrıca, İsrail’in içine nüfuz etmiş olduğuna dair birçok gösterge nedeniyle Devrim Muhafızları da dahil olmak üzere askeri ve güvenlik servisleri ile ilgili olarak İran'ın ulusal düzeyde bir incelemede bulunacağını tahmin ediyorum. Devrim Muhafızları, İsmail Heniyye'nin başını çektiği çok sayıda suikastta gösterdiği zayıf performans nedeniyle eleştiriliyor. Bu da birçok kişinin İran'ın pozisyonunun kuvvetinden, müttefiklerine verdiği desteğin bütünlüğünden ve çıkarlarını koruma gücünden şüphe etmesine neden oldu. Amerikan seçimlerinin sonuçları da özellikle yeni seçilen İran Cumhurbaşkanı’nın ABD ile farklı ve daha istikrarlı bir ilişkiyle ilgilendiğini açıklaması sebebiyle İran’ın hesaplarına dahil oluyor. Trump’ın seçilmesi İran'ı, Çin ve Rusya'ya daha fazla yöneltebilir.

Netanyahu'nun Sinvar, Hasan Nasrallah ve birçok yardımcısını öldürerek rahat bir nefes alabilmesinin ardından, İsrail içinde sağcı, merkezci ve sol akımlar arasında İsrail devletinin karakteri ve kurumlarının bağımsızlığı hakkında kaçınılmaz bir yeniden değerlendirmenin gerçekleşmesini bekliyorum. Buna paralel olarak, 7 Ekim 2023 ve 2024 yılı sonrasında yaşanan olaylarla ilgili olarak güvenlik ve askeri kurumların yanı sıra İsrailli politikacılara karşı kaçırılanların aileleri tarafından sert ve katı bir inceleme ve soruşturma başlatılacağını da tahmin ediyorum. Bu, cephelerin açılması, rehinelerin serbest bırakılmasına öncelik verip vermedikleri ve son olarak İran'ın nükleer tesislerinin hedef alınmaması da dahil olmak üzere, bu kurumların performansını, planlarını ve kararlarını ele alan bir inceleme olacaktır.

Gazze ve Lübnan'da günde 20'ye varan sayıda subay ve asker kaybı, nüfusun yaklaşık yüzde 30'unun İsrail'i terk etmesine neden olan ekonomik baskılar ve huzursuzluklar ile savaşı farklı cephelerde sürdürmenin maliyeti konusunda İsrail'de sert bir tartışma yaşanmasını bekliyorum. Uluslararası kamuoyunda ve özellikle de İsrail'in Gazze'deki ihlallerini ve vahşetini reddeden Batı dünyasında kendisine verilen desteğin erozyona uğramasının yansımaları konusunda artan endişeler var.

Tüm bu gözden geçirmelerin, başlangıçta askeri operasyonların ivme kazanmasıyla birlikte Ortadoğu'da daha çok şiddet kullanılmasına yönelik stratejik ve aleni politikaların benimsenmesi çağrısında bulunanlar da dahil, sağ eğilimlerin konumunun daha da güçleneceği İsrail siyasi arenasında, artan bir kutuplaşmaya yol açmasının muhtemel olduğunu düşünüyorum. Ancak aynı zamanda diğer hususlara ilişkin daha geniş ve derin tartışmalara kapı açacağını ve bunun da Gazze'deki olaylardan önce büyük ölçüde görünmeyen merkezci ve sol eğilimlerin konumunu güçlendireceğini de düşünüyorum. Dolayısıyla İsrail'deki gösterilerin yeniden başlaması ve 12 ay veya biraz daha uzun bir süre içinde seçimlere gidilmesi çağrısı yapılması pek uzak bir olasılık değil. Bu seçimde İsrailli seçmen ya gerçek barış düzenlemelerine ulaşma yolunda kademeli olarak ilerleme ve İsrail'in Ortadoğu'da gerçek bir taraf olması için çabalama ile güce başvurma yaklaşımını sürdürme, ateşkese ulaşmadan ve değişmeden bir çatışma aşamasından diğerine geçme arasında bir tercih yapacaktır.

Çok geç olmadan, Ortadoğu ve Ukrayna'da yaşanan olayların, uluslararası hukukun göz ardı edilmesi ve uygulamada çifte standartlar ile birlikte Avrupa'yı ve uluslararası toplumu, durup tüm uluslararası sistemi gözden geçirmeye itmesi gerektiğine inanıyorum.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Gazzelilerin talepleri ile Hamas'ın stratejik hesapları arasında Gazze’de ateşkes anlaşması

Gazze şehrindeki derme çatma bir kampta yerinden edilen Filistinliler, 31 Aralık 2024 (AFP)
Gazze şehrindeki derme çatma bir kampta yerinden edilen Filistinliler, 31 Aralık 2024 (AFP)
TT

Gazzelilerin talepleri ile Hamas'ın stratejik hesapları arasında Gazze’de ateşkes anlaşması

Gazze şehrindeki derme çatma bir kampta yerinden edilen Filistinliler, 31 Aralık 2024 (AFP)
Gazze şehrindeki derme çatma bir kampta yerinden edilen Filistinliler, 31 Aralık 2024 (AFP)

Salim er-Reyyis

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Deyr el-Belah ve Han Yunus şehirlerinin batı kıyısı boyunca oraya buraya kurulmuş derme çatma çadırlar arasında ve yollarda yerinden edilen insanlar oturuyor. Yaptıkları günlük sohbetlere, Hamas ve İsrail arasında Katar, Mısır ve ABD’nin himayesinde yaklaşık bir aydır süren ve halen bir anlaşmaya varıldığı duyurulmayan müzakerelerle ilgili son gelişmeler ve medyaya sızan az sayıdaki haber hâkim. İsrail'in kendilerine karşı sürdürdüğü soykırımdan, kaybettiklerinin anılarından ve İsrail ordusunun kendilerini zorla yerlerinden ettiği ve savaşın üzerinden 14 ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen geri dönmelerini engellediği evlerine dönmeyi ne kadar çok istediklerinden ve özlemlerinden bahsediyorlar.

ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'ın geçtiğimiz kasım ayındaki seçim zaferinin ardından bu ay göreve başlaması beklenirken Hamas ve İsrail arasında Katar, Mısır ve ABD'nin arabuluculuğunda, Katar’da ve Mısır’da yapılan görüşmelerle yeni bir müzakere turu başladı.

Müzakereler sırasında Katar, Hamas'ın bu makalenin yayınlandığı ana kadar İsrail'den daha fazla bağlı kaldığı müzakerelerin gidişatı hakkında gizlilik ve bilgi sızdırmama şartını koştu. Ancak yaklaşık bir ay süren müzakerelerin ve medya spekülasyonlarının ardından, savaşı sona erdirecek anlaşma veya esir değişimini tamamlayacak bir ateşkes ilan edilmedi.

Basına sızan bilgilere göre Hamas ve İsrail arasında devam eden müzakerelerin merkezinde iki taraf arasında bir esir takası anlaşmasına varılması yer alıyor. Anlaşmanın ilk aşamalarında serbest bırakılacak mahkûmların sayısı ve niteliği, ateşkes, yerlerinden edilen kişilerin evlerine dönmesi ve İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin iç kesimlerinden çekilmesi gibi konular üzerinde anlaşmazlık yaşanıyor.

Hem İsrail hem de Hamas müzakerelerde kendi taleplerini dile getiriyorlar. Öncelikle Filistin direnişini sona erdirmeye, silahlarını teslim etmelerini sağlamaya ve Hamas'ın Gazze Şeridi’nde yeniden iktidara gelmesini engellemeye odaklanan İsrail hükümeti, Hamas'la bir takas anlaşması yapılmasını ve rehinelerin sağ salim geri dönmesini isteyen Hamas'ın elindeki İsrailli rehinelerin ailelerinin taleplerini görmezden geliyor.

Hamas Hareketi ise rehineleri sadece İsrail hapishanelerinde tutulan çok sayıda Filistinli tutuklunun, özellikle de yaşlı, hasta ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış tutukluların serbest bırakılması karşılığında iade etmeyi şart koşuyor. Hamas, rehinelerin serbest bırakılması karşılığında ateşkes, savaşın sona ermesi, İsrail ordusunun Gazze’nin iç kesimlerinden çekilmesi, sınır kapılarının açılması ve son raporlarda yüzde 70'inden fazlasının yıkıldığı belirtilen Gazze Şeridi'nin, birçok uluslararası kurum ve kuruluşa göre on yıldan fazla sürecek olan yeniden inşasını talep ediyor.

Peki, ya kendilerini yazın sıcağından, kışın soğuğundan ve yağmurundan korumayan çadırlarda kalmak zorunda olan yerinden edilen Gazzelilerin talepleri ne olacak? İsrail'in soykırım savaşının kurbanlarının ailelerinin talepleri ne olacak? Gazze'deki Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan son verilere göre ölü sayısı 45 bini aşarken, 10 binden fazla insan halen kayıp ve akıbetleri bilinmiyor. İşlerini, evlerini, hayatlarını ve istikrarlarını kaybeden ve hala bombardıman altında, her an öldürülme riskiyle karşı karşıya olanların talepleri ne olacak? Savaşın başında tedavi, eğitim ya da güvenlik için seyahat etmek zorunda kalan ve ayrılışlarının üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen geri dönemeyen yurt dışındaki Gazzeliler ne olacak?

Yerlerinden edilenler ve İsrail'in soykırım savaşından sağ kurtulanlar, esirlerin serbest bırakılması şartına bağlı kalınması karşılığında, katliamı ve yıkımı durduracak bir çözüme ulaşılmadan müzakerelerin haftalardır devam etmesi karşısında duydukları şaşkınlığı dile getirdiler.

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yer alan Gazze şehrinden yerinden edilen Mahmud Yunus ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'tan yerinden edilen komşusu Bekir Mahmud, güvenli insani bölge olarak belirlenmesine rağmen, İsrail ordusunun Filistinlileri katlettiği Han Yunus'un batısındaki Mevasi bölgesinde çadırlarının karşısında oturup, günlerinin büyük bir bölümünü Hamas ve İsrail arasında süren müzakerelerdeki son gelişmeler hakkında konuşarak geçiriyorlar. Her ikisi de basına sızan bu bilgiler çerçevesinde aileleriyle birlikte yerlerinden edilmeleri sırasında yıkılan evlerine geri dönmek için bir anlaşmaya varılmasını umuyorlar.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’den aktardığına göre Mahmud Yunus (51), bir yılı aşkın bir süre önce ailesiyle birlikte kaçmak zorunda kaldığını, birkaç gün içinde geri döneceğini düşündüğünü, ancak devam eden savaş ve İsrail ordusunun Gazze’nin güneyi ile kuzeyi arasına Netzarim Koridoru’nu inşa etmesi ve bölgeye konuşlanması nedeniyle geri dönemediğini söyledi. Yunus, “Bunun bu kadar uzun süreceğini bilseydim, evimden ayrılmazdım. Çocuklarım ve eşimle birlikte evimde kalırdım. Önce çalınan, sonra da bombalanıp yıkılan evimden çok uzaklara gitmezdim” ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.Gazze'deki çadırının dışında yemek pişiren Filistinli bir çocuk, 31 Aralık 2024 (AFP)

Yunus’un Gazze'nin güneybatısındaki Tel el-Heva Mahallesi’nde bulunan evinin altında bir bakkal dükkânı vardı. Bu dükkân kendisinin ve ailesinin ekmek teknesiydi. Evinin ve iş yerinin yıkılmasıyla iş yerini, mallarını ve veresiye defterlerini kaybetti. Kendi ifadesiyle ‘kara gün’ için biriktirdiği bir miktar parayla kendini bir çadırda otururken buldu. Ancak o ‘kara gün’ haftalara, aylara ve bir yılı aşkın bir süreye dönüştü. Artık çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamaz olmuştu. Bu yüzden, yerinden edilenler için alınan gıda yardımlarından pazarda bulunan bazı gıda maddelerini satmak için çadırının önünde bir tezgâh açtı.

Savaşın durduğunun açıklanacağı umuduyla her gün haberleri takip ettiğini belirten Yunus, yıkılan evinin enkazına geri dönebilmek ve yeniden inşa sürecinin bir parçası olarak hayatını yeniden kurmak üzere çalışabilmek için savaşın sona ermesini sabırsızlıkla beklediğini söyledi. Yunus, “Ölümün ve yıkımın durmasından ve evimizi yeniden inşa edip hayatımıza devam edebilmemiz ve çocuklarımızın okullardaki ve üniversitelerdeki eğitimlerini tamamlayabilmeleri için hiçbir koşul olmaksızın geri dönebilmemizden başka bir şey istemiyorum” diyor.

Bekir Mahmud ise (46) komşusunun sözlerine katıldığını belirterek, savaş sırasında yıkılan evlerin yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Eskiden müteahhit olduğunu söyleyen Mahmud, “Evimi ve işimi kaybettim. Savaşta kimse bir şey inşa edemez, sadece ölüm ve yıkım olur. Evi yeniden inşa edebileceğimize ve işlerimizi de yeniden kurabileceğimize dair umudum var. İnsanlar maddi olarak tükenmiş durumda. Hiç kimse kendi imkanlarıyla evlerini yeniden inşa edemiyor. Biraz parası olan insanlar o parayı da çadıra ve yiyeceğe harcadı. Fiyatlar çok yüksek. Yeniden inşa olmazsa yavaş bir ölüm cezasına mahkûm edileceğiz” ifadelerini kullandı.

Günlük haberleri takip eden Mahmud, müzakerelerin, rehinelerin serbest bırakılması koşuluna bağlı kalınması karşılığında ölümü ve yıkımı durduracak bir çözüme ulaşılmadan haftalardır devam etmesi karşısında duyduğu şaşkınlığı ifade etti. Kimsenin özgürlüğünü kazanmasına karşı olmadığını vurgulayan Mahmud, “Esirlerin de özgürlük hakkı var, ancak yıkımın, ölümlerin ve devam eden katliamların acısını çeken ve bunlarla karşı karşıya gelen sadece biziz, müzakereciler değil. Savaştan sonra vereceğimiz bir milyon savaşımız daha var. Nasıl geri döneceğiz, hayatlarımızı nasıl yeniden kazanacağız, okulları ve üniversiteleri yıkılan çocuklarımızın eğitimleri nasıl sürdüreceğiz, evimizi yeniden inşa etme hakkını nasıl elde edeceğiz, elektrik, su, kanalizasyon, sokaklar ve diğerleri gibi temel hizmetleri nasıl alacağız gibi tüm bu bireysel savaşlar halen biz yerinden edilmiş insanları bekliyor” diye konuştu.

Yerinden edilen Gazzelilerin basit temel ihtiyaçlarını ve taleplerini ifade etme biçimleri, müzakerelerde Hamaslı yetkililer tarafından temsil edilen Filistinli müzakerecilerinkinden farklı.

Yerinden edilmiş Gazzelilerin basit temel ihtiyaçlarını ve taleplerini ifade etme biçimleri, müzakerelerde Hamaslı yetkililer tarafından temsil edilen Filistinli müzakerecilerinkinden farklı. Hamas Hareketi, kendi açısından stratejik siyasi taleplerini dile getirmeye ve Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları üyelerinin 7 Ekim 2023 tarihinde Gazze Şeridi'nin doğu sınırında İsrail’e saldırıp elde edilen verilere göre 100'den fazla İsrailliyi kaçırmasının ardından, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve aşırı sağcı hükümetinin Gazze Şeridi'ne karşı soykırım savaşı başlamasından bu yana İsrail'in saldırıları ve uzlaşmazlığı karşısında mümkün olduğunca uzun süre hem siyasi hem de askeri olarak  kararlı bir tutum sergilemeye devam etti.

İsrail, geçtiğimiz yılın ocak ayında Sümeyye Abdunebi’nin (44) evini bombaladı. Saldırı sonucu Sümeyye’nin ailesinden bazıları hayatını kaybetti, aralarında bacağından ağır yaralanan 12 yaşındaki oğlunun da bulunduğu bazı aile fertleri yaralandı. İsrail ordusu geçtiğimiz mayıs ayında Refah'ı işgal edip Mısır'la olan kara geçişini kontrol altına almadan önce tedavi için oğluyla birlikte Mısır'a gitmişti. Diğer üç çocuğu ise Gazze'nin orta kesimlerindeki bir çadırda babalarıyla birlikte kalmaya devam etti.

Al Majalla’ya yaptığı açıklamada oğlunun Mısır'daki hastanelerde tedavi ve iyileşme sürecini tamamladığını ve artık orada bulunmalarının haklı bir gerekçesi kalmadığını söyleyen Sümeyye, geçtiğimiz ekim ayından önce geri dönmeleri gerektiğini, ancak sınır kapısının kapanması nedeniyle çocuğuyla birlikte tek başına küçük bir daire kiralamak zorunda kaldığını belirtti. Diğer çocuklarının ve eşinin aklından çıkmadığını söyleyen Sümeyye, “Ben uzaktayken onlara bir şey olmasından ve yanlarında olamamaktan korkuyorum. Tek düşündüğüm nasıl tekrar bir araya gelebileceğimiz, oğlumla Gazze'ye nasıl geri dönebileceğimizi düşünüp duruyorum” dedi.

Bir ev kiralamış olmasına rağmen, halen bavullarını boşaltmadıklarını belirten Sümeyye, “Burada olmak istemiyorum, savaşın bitmesini ve Gazze'ye geri dönebilmeyi istiyorum. Her gün haberleri takip ediyorum, bir haber bekliyorum. Umarım Refah Sınır Kapısı açılır ve geri dönebiliriz. Yorulduk. Ne yolculuk yapabilecek ne de masrafları karşılayabilecek gücümüz var” ifadelerini kullandı.