Musk ve Ramaswamy, haftada 80 saat çalışacak "süper yüksek IQ'lu" elemanlar arıyor

DOGE, harcamalarda 2 trilyon dolarlık kesinti yapmayı planlıyor, gözlemcilerse bu meblağın hükümetin işleyişinde büyük değişikliklere yol açabileceğini söylüyor (Reuters/@elonmusk/X)
DOGE, harcamalarda 2 trilyon dolarlık kesinti yapmayı planlıyor, gözlemcilerse bu meblağın hükümetin işleyişinde büyük değişikliklere yol açabileceğini söylüyor (Reuters/@elonmusk/X)
TT

Musk ve Ramaswamy, haftada 80 saat çalışacak "süper yüksek IQ'lu" elemanlar arıyor

DOGE, harcamalarda 2 trilyon dolarlık kesinti yapmayı planlıyor, gözlemcilerse bu meblağın hükümetin işleyişinde büyük değişikliklere yol açabileceğini söylüyor (Reuters/@elonmusk/X)
DOGE, harcamalarda 2 trilyon dolarlık kesinti yapmayı planlıyor, gözlemcilerse bu meblağın hükümetin işleyişinde büyük değişikliklere yol açabileceğini söylüyor (Reuters/@elonmusk/X)

Donald Trump'ın federal harcamalarda trilyonlarca dolar kesinti yapmak üzere Elon Musk ve Vivek Ramaswamy'yi görevlendirdiği hükümet dışı danışma organı Kamu Verimliliği Bakanlığı (Department of Government Efficiency, DOGE) eleman arayışını resmen başlattı.

Ekip, perşembe günü X'te (Twitter) "DOGE'de bize destek vermekle ilgilendiğini ifade eden binlerce Amerikalıya çok minnettarız" yazdı.

Daha fazla yarı zamanlı fikir üreticisine ihtiyacımız yok. Heyecan vermeyen maliyet düşürme alanında haftada 80 saatten fazla çalışacak süper yüksek IQ'lu küçük kamu devrimcilerine ihtiyacımız var. Bu sizseniz, hesaba özgeçmişinizle birlikte mesaj atın. Elon ve Vivek, başvuranlar arasından yüzde bire girenleri değerlendirecek.

Başka bir yerde Musk, DOGE'deki çalışma koşullarının pek de normal olmadığını itiraf etti.

Musk, X'te "Bu zorlu bir iş olacak, çok sayıda düşman edineceksiniz ve kazancınız sıfır" yazdı.

Ne kadar harika bir anlaşma!

The Independent, DOGE'nin milyarlarca dolarlık şirketleri olan bir milyarderin, federal hükümete bağlı ve trilyonlarca dolarlık harcamayı gözden geçirme yetkisine sahip bir kuruma başkanlık etmesiyle, birçok açıdan eşi benzerinin görülmediğini aktarmıştı.

Trump, DOGE'nin teknik açıdan "hükümetin dışında" bir kurum olduğunu belirtmişti. Yalnızca ABD Kongresi yeni bir gerçek bakanlık kurabilir ve halihazırda resmi bir organ olan ABD Sayıştayı, hükümete tasarruf önerilerinde bulunuyor. Ancak Musk ve Ramaswamy buna rağmen, özellikle de Trump ikilinin hükümetten binlerce çalışanın çıkarılması ve hedeflenen harcama programlarının kaldırılması yönündeki açık önerilerini değerlendirirse büyük bir etkiye sahip olabilir.

Musk, tartışmalı olsa da diğer girişimlerinde maliyetleri düşürmek üzere büyük değişiklikler yapmaya isteğini kanıtlamıştı. Twitter'ı devralıp X'e dönüştürdüğünde şirket personelini yaklaşık 6 bin kişi azaltarak bir dizi davaya yol açmıştı.

Musk, kalan çalışanlara "Bu noktadan itibaren çığır açan bir Twitter 2.0 inşa etmek ve giderek daha rekabetçi hale gelen dünyada başarı kazanmak için son derece sert olmamız gerekecek. Bu da uzun saatler yoğun bir şekilde çalışmak anlamına geliyor" demişti.

Sadece olağanüstü performanslar geçer not alacak.

Ancak, X'in performansı, Musk'ın federal hükümetin mali durumunu iyileştirmesini bekleyenler için kaygı verici olabilir.

Musk'ın 2022'de sosyal medya sitesini satın almasını destekleyen firmalardan Fidelity Investments, milyarderin görevi devralmasından bu yana hisselerinin neredeyse yüzde 80 oranında değer kaybettiğini bildirmişti. Kayıpların sitenin diğer destekçilerine yansıtıldığında bu durum, X'in Musk döneminde 9,2 milyar dolar değer kaybettiğine işaret ediyor.

Gözlemciler, Musk ve Ramaswamy'nin önerdiği 2 trilyon dolarlık kesintinin neredeyse imkansız ya da Sosyal Güvenlik ve Sağlık Hizmetleri gibi sosyal yardım programlarına yapılan mecburi ödemeler dışındaki tüm zorunlu olmayan hükümet harcamalarını kaldırabilecekleri düşünüldüğünde, en azından son derece istenmeyen bir durum olduğunu öne sürmüştü.

Clinton yönetiminin harcama odaklı Ulusal Performans İncelemesi'ni yürüten ve Brookings Enstitüsü'nde yönetim çalışmaları alanında kıdemli araştırmacı olan Elaine Kamarck, CBS MoneyWatch'a "Bu, operasyonun başarısız olacağına dair ilk uyarı işareti" demişti.

Bu çılgınlık.

Independent Türkçe



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe