Maoriler ayaklandı: Yeni Zelanda'nın en büyük protestosuhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5083435-maoriler-ayakland%C4%B1-yeni-zelandan%C4%B1n-en-b%C3%BCy%C3%BCk-protestosu
Maoriler ayaklandı: Yeni Zelanda'nın en büyük protestosu
Maori bayraklarının dalgalandığı protestoda, Filistin bayrağı da açıldı (Reuters)
Yeni Zelanda'da Maori yerlilerinin haklarına yönelik yasa değişikliği tasarısı ülke tarihindeki en büyük protestolardan birine yol açtı.
Yeni Zelanda polisinin verdiği bilgilere göre yaklaşık 42 bin kişi salı günü Parlamento binası önünde toplandı. Protesto, binlerce kişinin çeşitli kasabalardaki mitinglere katıldıktan sonra yaya olarak ya da arabalarla başkent Wellington'a gittiği 8 günlük eylemin ardından geldi.
Ülkenin Güney Adası bölgesindeki Maori kabilelerinden Ngati Toa'nın lideri Helmut Modlik, iktidarın yasa tasarısıyla ülkeyi bölmeye çalıştığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
Bizi bölüp parçalamaya çalışanlar, bunun için geç kaldınız. Biz tek bir halkız.
Ngati Kauwhata kabilesinden Hayley Komene de yürüyüşün "gerçek bir güç ve gurur gösterisi" olduğunu belirterek, iktidarın yasada değişiklik yapma çağrısını "saçmalık" diye niteledi.
Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters, "ülkenin en büyük protestolarından biri" diye nitelediği eylemin barışçıl geçtiğini aktarıyor. Britanya gazetesi Guardian da "Yeni Zelanda tarihindeki en büyük eylemlerden birinin" yaşandığını, protestocuların polisle çatışmaya girmediğini yazıyor.
Guardian'ın aktardığına göre eylemlere Maori Kraliçesi Ngā Wai Hono i te Pō da katıldı. Kraliçenin sözcüsü Ngira Simmons, şunları söyledi:
Maori Kraliçesi, ulusal birliğe yönelik bir diyaloğa katkı sağlamak istiyor fakat anlaşmayı baltalayan tek taraflı bir süreci kabul etmeyecektir.
Protestolara sadece yerliler değil, Maorilere destek vermek isteyen Yeni Zelandalılar da katıldı. Wellington sakinlerinden Alice Soper, şunları söylüyor:
Maorilere yönelik pek çok saldırı gördük ama bu sadece onlarla değil hepimizle ilgili. Hayatımda hiç bu kadar büyük bir yürüyüş görmemiştim. Bu aslında her şeyi özetliyor.
Eylemlere muhalefetteki Te Pati Maori partisinden parlamenter Hana-Rawhiti Maipi-Clarke da katıldı. 22 yaşındaki siyasetçi, geçen hafta yasa tasarısıyla ilgili Parlamento'da düzenlenen görüşmeyi haka dansıyla protesto etmesiyle gündem olmuştu.
Tartışmalı yasa ne öneriyor?
Sağcı iktidar koalisyonundaki ACT Yeni Zelanda partisinin sunduğu "Antlaşma İlkeleri Yasası", Birleşik Krallık'la Maori liderleri arasında 1840'ta imzalanan, yerlilere belirli haklar tanıyan Waitangi Antlaşması'nın "yeniden yorumlanmasını" talep ediyor.
New Zealand Haka Protest: NZ's Youngest MP #Hana Rawhiti Maipi-Clarke Performs Traditional Maori Dance, Tears Copy of Treaty Principles Bill As She Leads Stir in Parliament
📌This is the remarkable democracy within New Zealand's Parliament! #Māori MPs protested during a vote… pic.twitter.com/2pCWiNK91a
Yasa tasarısını destekleyenler, Waitangi Antlaşması'nın yerli olmayan Yeni Zelandalılara karşı ayrımcılığa yol açtığını öne sürüyor. Yaklaşık 5,3 milyonluk Yeni Zelanda nüfusunun neredeyse yüzde 20'sini oluşturan Maorilerse antlaşmanın değiştirilmesine yönelik çabalara karşı çıkıyor.
ACT Yeni Zelanda'nın yasa tasarısının Parlamento'dan geçmesi için yeterli desteği alması mümkün görünmüyor. Koalisyon ortakları Ulusal Parti ve Önce Yeni Zelanda partisi de tasarının Parlamento'da tartışılmasını desteklediklerini fakat yasalaşmasına izin vermeyeceklerini bildirmişti.
Putin güncellenen nükleer doktrini onaylayarak Batı'ya uyarı mesajı gönderdi
Ukrayna'daki savaşın bininci gününde, Rusya ile Ukrayna arasındaki siyasi ve askeri gerilimin arttığı bir ortamda durumun daha da kötüye gitmesinden endişe ediliyor. Avrupa'nın Kiev'i destekleyen faaliyetlerinin artması ve Moskova'ya uygulanan yeni yaptırım paketiyle birlikte Kremlin, Ukrayna topraklarına saldırı başlattığı 24 Şubat 2022'de belirlediği hedeflere bağlılığını yineledi. Ukrayna'nın Rusya'nın derinliklerindeki mevzileri vurmak üzere ABD'nin uzun menzilli füzelerini ilk kez kullanmasından bir gün sonra Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus nükleer doktrininin güncellenmiş versiyonunu onaylayarak Batı'ya güçlü bir uyarı mesajı gönderdi.
Kiev'in Rusya'nın derinliklerini hedef alması için ABD'den yeşil ışık aldığının açıklanmasından iki gün sonra Ukrayna kuvvetleri Amerikan füzelerini kullanarak ilk saldırılarını gerçekleştirdi.
Rus ordusu dün (Salı) Ukrayna'nın Bryansk sınır bölgesindeki bir askeri tesise ABD'nin uzun menzilli füzelerini ateşlediğini duyurdu.
Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Düşman, Bryansk bölgesindeki bir tesisi 6 balistik füze ile vurdu. Teyit edilen bilgilere göre ABD yapımı ATACMS operasyonel taktik füzeleri kullanıldı. S-400 hava savunma sistemi ve Pantsir hava savunma sistemi beş füzeyi düşürdü ve altıncı bir füzeye hasar verdi (...) Füzenin parçaları bir askeri tesisin teknik alanına düştü ve hızla söndürülen bir yangına neden oldu” ifadeleri yer aldı.
Moskova, Batı'nın uzun menzilli füzelerini kullanarak Rusya'nın derinliklerine yapılacak herhangi bir saldırının Batı'nın Rusya'ya karşı savaşa doğrudan müdahil olması anlamına geleceği uyarısında bulundu ve ‘uygun’ önlemlerin alınacağını bildirdi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna ve Batı'yı gerilimi artırmaya çalışmakla suçladı. Lavrov, “Ukrayna, Amerikalıların yardımı olmadan Rusya'ya uzun menzilli füzeler fırlatmazdı” dedi.
Saldırıdan saatler sonra Putin, ülkesinin nükleer doktrininin güncellenmiş versiyonunu imzalayarak Batı'ya güçlü bir uyarı mesajı gönderdi. Kremlin yeni belgenin hazırlandığını daha önce duyurduğu için iki gelişme doğrudan bağlantılı olmasa da, zamanlamanın çakışması önemli anlamlar taşıyordu.
Devlet Başkanlığı kararnamesinde, ‘Rusya Federasyonu'na ya da müttefiklerine karşı olası bir saldırının caydırıcılığının garanti altına alınmasının devletin en önemli önceliklerinden biri olduğu ve saldırının önlenmesinin nükleer silahlar da dahil olmak üzere Rusya Federasyonu'nun tüm askeri gücüyle sağlanacağı’ belirtiliyordu.
Güncellenen nükleer doktrinde devletin nükleer caydırıcılık politikasının savunma amaçlı olduğu belirtilse de yeni olan, Rusya'nın kendisinin ya da müttefiklerinin herhangi bir devlet ya da askeri ittifak tarafından saldırıya maruz kalması halinde, bu saldırı nükleer silahlara sahip bir devlet ya da ittifakın desteğiyle nükleer silahlara sahip olmayan bir devlet tarafından başlatılmış olsa bile, nükleer silahlarla karşılık verebileceği iddiasıdır. Yeni doktrine göre Rusya, kendisinin ya da müttefiki Belarus'un ‘egemenliklerini ya da toprak bütünlüklerini tehdit eden konvansiyonel silahlar’ kullanılarak saldırıya maruz kalması halinde nükleer saldırı başlatmayı düşünebilir.
Önceki doktrin, 2020 kararnamesinde ana hatlarıyla belirtildiği üzere, Rusya'nın bir düşman tarafından nükleer saldırıya ya da devletin varlığını tehdit eden konvansiyonel bir saldırıya maruz kalması halinde nükleer silah kullanabileceğini belirtiyordu.
Yeni güncellemeler, nükleer silaha sahip bir devlet tarafından desteklenen nükleer silaha sahip olmayan bir devlet tarafından Rusya'ya yapılacak herhangi bir konvansiyonel saldırının ortak saldırı olarak değerlendirilmesini içeriyor. Buna ek olarak, Rusya'nın sınırlarını geçen uçaklar, güdümlü füzeler ve insansız hava araçlarıyla (İHA) yapılacak herhangi bir büyük ölçekli hava saldırısı da nükleer bir yanıtı tetikleyebilir.
Bu maddeye göre, güncellenen doktrinin sağladığı yasal yetkiye dayanarak, Rusya'nın iç bölgelerine yönelik füze saldırıları Rusya'nın nükleer karşılık vermesi için yeterli sebep teşkil edebilir.
Belgede ayrıca, ‘askeri çatışmalarda nükleer caydırıcılık devlet politikasının, Rusya için kabul edilebilir olması gereken koşullarda düşmanlıkların sona erdirilmesini garanti ettiği’ belirtiliyor.
Burada da Rusya'nın ima ettiği şey, nükleer caydırıcılığın, varsayımsal düşmanın Rusya'nın savaşı durdurma koşullarına uymasını sağlamak için bir baskı aracı haline gelmesidir.
Güncellenen versiyonda, Rus nükleer güçlerine ve Kremlin'in en yakın müttefiki Belarus'ta Rusya tarafından konuşlandırılan silahlar da dahil olmak üzere Rusya toprakları dışında konuşlandırılmış ya da konuşlandırılabilecek silahlara da atıfta bulunuluyor.
Rusya Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dmitriy Peskov nükleer doktrinin güncellenmesinin nedenini şöyle açıkladı: “Temellerimizi (nükleer caydırıcılık alanındaki Rus devlet politikasını) mevcut duruma ve artan tehditlere uygun hale getirmek gerekiyordu.”
Savaşın bininci gününde Peskov, ülkesinin diyalog yoluyla çözüm arayışı konusundaki tutumunu yineledi ve nihai bir çözüme ulaşmak için ülkesinin koşullarını bildirdi. Peskov, “Rusya, Ukrayna'daki çatışmanın çözümüne katkıda bulunmak isteyen tüm ülkelerin çabalarını takdir ediyor” dedi.
Peskov düzenlediği basın toplantısında, “Özel askeri operasyon, Rusya belirlediği hedeflere ulaştığında sona erecektir” ifadesini kullandı.
Avrupalı taraflar, İngiltere'nin Ukraynalı çocukları zorla Rusya'ya sürmekle suçlanan bir dizi Rus kişi ve kuruluşu da içeren yeni bir yaptırım listesi açıklamasıyla eş zamanlı olarak, Rusya'nın Avrupa kıtasına yönelik tehdidinin devam ettiğini teyit etmek üzere faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Almanya, Fransa, Polonya, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları yaptıkları ortak açıklamada, Rusya'nın Avrupa güvenlik altyapısına yönelik sistematik saldırılarının ‘çeşitliliği ve kapsamı bakımından eşi benzeri görülmemiş’ olduğunu ifade ettiler.
Söz konusu açıklamada, “Moskova'nın NATO ülkeleri ve Avrupa Birliği'ne (AB) karşı her türlü yöntemle faaliyetlerini arttırması, çeşitliliği ve kapsamı bakımından eşi benzeri görülmemiş bir durumdur ve önemli güvenlik riskleri oluşturmaktadır” denildi. Bakanlar, güçlü ve birleşik bir NATO'nun önemini vurguladılar. Bu gelişme, AB savunma bakanlarının, NATO Genel Sekreteri'nin de katılımıyla, Avrupa'nın Rusya ile savaşında Ukrayna'ya verebileceği desteği görüşmek üzere Brüksel'de, Ukrayna Savunma Bakanı'nın da katılımıyla bir toplantı düzenledikleri döneme denk geldi.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte dün, AB savunma bakanları toplantısı sırasında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Putin'in hedeflerine ulaşmasına izin vermemek neden hayati önem taşıyor? Çünkü sınırlarımızda daha cesur ve daha küstah bir Rusya olacak (...) ve bununla da kalmayacağından kesinlikle eminim... Rusya, Batı'daki hepimiz için doğrudan bir tehdit oluşturuyor. Rusya'nın kışkırtılmamış ve büyük saldırganlığından bin gün sonra, bakanlar Ukrayna'nın kazanmasına nasıl yardımcı olabileceğimizi tartışıyor ve bu da daha fazla yardım ve daha fazla para anlamına geliyor... Daha fazlasını yapmak zorundayız. Savunma sanayimizi güçlendirmeliyiz.”