Abhazya'daki siyasi kriz Devlet Başkanlığı’na ve parlamentoya kadar uzandı

Hükümet merkezini basan muhalifler, Aslan Bjania’nın istifasını istedi

Abhazya Devlet Başkanı Aslan Bjania, milletvekilleriyle bir araya geldi (AP)
Abhazya Devlet Başkanı Aslan Bjania, milletvekilleriyle bir araya geldi (AP)
TT

Abhazya'daki siyasi kriz Devlet Başkanlığı’na ve parlamentoya kadar uzandı

Abhazya Devlet Başkanı Aslan Bjania, milletvekilleriyle bir araya geldi (AP)
Abhazya Devlet Başkanı Aslan Bjania, milletvekilleriyle bir araya geldi (AP)

Sami Ammara

Abhazya Özerk Cumhuriyeti'ndeki muhalif gruplar, Rus işletmelerin bölgede artmasının yerel halkı turizm gelirlerinden mahrum bırakacağı gerekçesiyle Rusya ile imzalanan yatırım anlaşmasını protesto etmek için harekete geçti. Ancak bölgede, ‘darbe girişimi’ olarak nitelendirilen bu hamle, Abhazya'nın 1990'lı yılların başlarında Gürcistan'dan tek taraflı olarak ayrılmasından bu yana görülen en cesur adımlar olarak değerlendiriliyor.

Protestocular eylemlerine başkent Sohum'u diğer şehirlere bağlayan yolları ana köprüleri kapatarak başladı. Göstericiler, sis bombası ve göz yaşartıcı gaz kullanan güvenlik güçleri ve polisle çatıştı.

Göstericiler, Devlet Başkanlığı binası ve bazı devlet dairelerini ele geçirdi. Ardından parlamentoyu basan göstericiler, Abhazya Devlet Başkanı Aslan Bjania’yı ‘ülkenin çıkarlarını tehlikeye atmak ve iş adamlarına hizmet etmekle’ suçlayarak istifasını talep etti.

Parlamento Başkanı Lasha Ashuba, imzalanan anlaşmaya karşı çıktıkları için tutuklanan beş kişinin serbest bırakılmasını talep eden protestocuların yanında yer alarak Devlet Başkanı’na istifa etmesini isteyen bir mektup gönderdi.

Abhazya Özerk Cumhuriyeti Muhalefet patileri ve kamu kurumlarını birleştiren bir Koordinasyon Konseyi oluşturmayı başardıklarını duyuran protestocular, konseyin Devlet Güvenlik Servisi Başkanı Dmitry Kuchuberia ve İçişleri Bakanı Robert Kiut ile Devlet Başkanı Bjania’nın istifa etmesi ve yeni seçimler yapılana kadar devlet başkanlığına vekalet etmek üzere yardımcısının atanması talebini görüştüğünü açıkladılar.

Muhalefet kaynakları görüşmelerin sonucuna ilişkin çelişkili haberler verirken, görüşmelerde istenen sonuca ulaşılamadığını söylediler. Devlet Başkanı Bjania, protestocuların Devlet Başkanlığı ve parlamento binalarının boşaltması koşuluyla görevinden istifa etmeye ve erken seçimlere gitmeye hazır olduğunu ifade ederek Devlet Başkanlığı binasından ayrılıp köyüne gittiğini açıkladı.

Devlet Başkanlığı Basın Ofisi’nden kaynaklar, Bjania'nın istifa etmeyi reddettiğini ve Rusya ile yapılan yatırım anlaşmasının parlamentodan geri çekilmesine ilişkin belgeleri imzalamadığını söylediler. Kaynaklar, ‘yetkililerin mevcut durumu çözmek için gerekli tüm tedbirleri alacağını’ vurguladılar.

Devlet Başkanlığı Basın Ofisi, Abhazya'da yetkililer tarafından yapılan görüşmelerin ardından, Rusya’dan çeşitli şirketlerle yapılan yatırım anlaşmasının onaylanmasına ilişkin yasa tasarısının ülkedeki durumu istikrara kavuşturmak için geri çekilmesine ilişkin bir belge hazırlandığını duyurdu.

Devlet Başkanlığı Basın Ofisi’nden kaynaklar, Devlet Başkanı Bjania’nın Lasha Ashuba liderliğindeki bir grup milletvekiliyle bazı toplantılar gerçekleştirdiğini, muhalefetin Bjania’nın istifası talebini dolaylı olarak ele aldıklarını, ancak Bjania ve yardımcısının yanı sıra Başbakan ve hükümet üyelerinin mevcut olduğu toplantıları sürdürme kararı aldıklarını aktardılar.

Rusya'nın devlet haber ajansı RIA Novosti'nin haberine göre Abhaz parlamentosunun dışındaki protestocuların henüz dağılmadığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın BBC'den aktardığı habere göre  Abhazya gazetesi Chegemskaya Pravda'nın Genel Yayın Yönetmeni İnal Khashig, Abhazya hükümetinin 2014 ve 2020 yıllarında protestocuların baskısı sonucu değiştiğini, ancak şimdi ne olacağının tahmin edilemeyeceğini belirtti.

Tarihteki olaylar

Abhaz tarihine göre protestocular Devlet Başkanlığı Sarayı’na davetsiz girerse bu, saray sahibinin saray üzerindeki ahlaki hakkını kaybettiği anlamına gelir. Gerçekten de güvenlik güçleri protestocu kalabalıkların ruh halini gördüklerinde geri çekildiler ve genel olarak bu sadece bir zamanlama meselesiydi.

Bu durum, 1990'lı yılların başlarında Gürcistan'dan tek taraflı ayrıldığını ilan etmiş olan bu özerk cumhuriyetin, 2003 yılında eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinde gerçekleşen renkli devrimlerin ilki olan Gül Devrimi’ni ve ardından 2004 yılında Ukrayna'da gerçekleşen ‘Turuncu Devrim’i tekrarlamak isteyen Rusya karşıtı güçlerin hedefi olmaya devam ettiğinin bir göstergesi olabilir.

Bugün Gürcistan'da yaşanan olayları ve Gürcistan Meclisi’nin Rusya'nın iç işlerine müdahalesini önlemek için çıkardığı yasayı tekrarladığı gerekçesiyle muhalifleri tarafından protesto edilen ‘Yabancı Casuslar ve Ajanlar’ yasasını onaylamasıyla son dönemde yaşanan huzursuzluklar bu açıdan incelenebilir.

Dahası, Gürcistan'daki son olaylar, tarihinde tesadüfi bir gelişme değil, onu her zaman büyük Sovyet devletinin ayrılmaz bir parçası olan diğer Kafkas bölgelerinden koparmaya yönelik birçok girişimin bir tekrarından ibaret.

Bu bağlamda, perestroyka (sovyet sistemini komünist iskeletin üstünde liberalize etme ve demokratikleştirme süreci) yıllarının milliyetçi çatışmaların ve ayrılıkçı hareketlerin patlak vermesinin başlangıcı olduğu unutulmamalı. Gürcistan yönetimi, 1980'li yılların sonlarında, 1991 yılında resmi olarak dağılmadan önce Sovyetler Birliği'nden ayrılmaya çalıştı.

Şarku’l Avsat gazetesinin geçmiş sayılarında, Gürcistan’ın eski Devlet Başkan Zviad Gamsahurdia’nın 21. yüzyılın başlarında Abhazya’ya yaptığı bir saha ziyaretine dayanarak 1989 yılında ülkesinin Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını ilan ettiğini belirtmiştik. Hatta Gamsahurdia, daha da ileri giderek Abhazya, Acaristan ve Güney Osetya cumhuriyetlerinin Gürcistan Cumhuriyeti içinde sahip oldukları özerk statüyü kaldırma kararı aldı. Bu gelişme, Sovyetler Birliği'ne Gürcistan çerçevesi dışında girdiğini ve Sovyetler Birliği içinde kalmayı isteyip istememe hakkına sahip olduğunu ilan eden Abhazya da dahil olmak üzere, bu cumhuriyetlerin halklarının Sovyetler Birliği'nden ayrılmayı reddetmesi nedeniyle ayrılıkçı hareketlerin patlak vermesine neden oldu.

O zaman da bunun Cumhuriyet'in ve Kafkas Halkları Konfederasyonu'nu oluşturan komşu bölgelerin güvenliğini sarsan birçok karışıklığın patlak vermesinin bir başka başlangıcı olduğunu söylemiştik. Abhazya'nın ilk Devlet Başkanı Vladislav Ardzınba’nın Abhazya'nın Gürcistan'dan bağımsızlığını ilan etmesini desteklemek için Abhazya'ya maddi ve askeri destek sağladı.

Bağımsız Devletler Topluluğu

Eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinin (Estonya, Letonya ve Litvanya'dan oluşan üç Baltık cumhuriyeti hariç) devlet başkanları, 1991 yılı sonunda Bağımsız Devletler Topluluğu'nu (BDT) kurma fikri üzerinde anlaştılar. Gürcistan eski Devlet Başkanı Gamsahurdia’nın BDT’ye katılmayı reddetmesi, eski Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı ve Rusya'nın eski Gürcistan Valisi Eduard Şevardnadze’nin Gamsahurdia’yı iktidarını deviren muhalefete liderlik etmek üzere ülkesine dönmesini desteklemesinin fitilini ateşledi.

Ancak Şevardnadze’nin, dostu olan dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin liderliğindeki Rusya yönetimi tarafından desteklenen dönüşü, silahlı mücadelesini sürdüren ve 1992-1993 yıllarında acımasız bir savaş veren Abhazya'ya barış getirmedi.

Abhazya, Şevardnadze'nin başkent Sohum'da gözaltına alınmasıyla sonuçlanan büyük bir zafer elde etti. Şevardnadze, ancak Rusya Devlet Başkanı Yeltsin'in müdahalesiyle Abhazların elinden kurtuldu. O tarihten bu yana Abhazya, Gürcistan’ın defalarca kez müdahale girişiminde bulunmasına ve askeri güç kullanmasına rağmen 1993 yılından bu yana bir oldu-bitti olarak dayattığı bağımsızlık fikrinden vazgeçmedi.

Tarih sayfaları, Gamsahurdia’nın 1991 yılında Çeçenistan'ın Rusya'dan bağımsızlığını ilan eden arkadaşı General Cevher Dudayev'e sığındığını ve kendisi de geri dönme hayali kuran Yemenli bir mülteci olan Grozni Nehri’nin eteklerinde onunla buluştuğunu, kendisinin hala Gürcistan'ın meşru Devlet Başkanı olduğunu vurguladığını belirtiyor. Ancak dostu Dudayev'in güçleri, o dönemdeki olaylar nedeniyle ters yöne sürüklenen vatanını yeniden kurmasına yardım edemedi. Geri döndüğünde, nehre çok fazla su aktığını ve bu durumun onu hedefinden uzaklaştırdığını anladı. Bu da onu intihara sürükledi. Renkli devrimin başarılı olmasının ardından ailesi naaşını Gürcistan'a nakledene kadar kaldığı Çeçenistan topraklarına defnedildi.

Mihail Saakaşvili liderliğinde başlayan Gül Devrimi, arkadaşı Şevardnadze yönetimini devirdi. Saakaşvili’nin NATO ve Avrupa Birliği'ne (AB) katılma planını açıklarken ‘ayrılıkçı cumhuriyetleri’ yeniden kurma niyetinden bahsetmesi, savaş bulutlarının bölgeye geri dönmesine sebep oldu.

Sorunlar yeniden ortaya çıkarken Rusya, bölgedeki tarihi rolü nedeniyle, mevcut durumu korumak amacıyla devreye girdi. Gürcistan'ın Acaristan Özerk Cumhuriyeti'ni yeniden kurmasına göz yummuş olsa da şimdi ‘Putinist’ olan Rusya, geçmişte eski Devlet Başkanı Boris Yeltsin döneminde mevcut durumun devam etmesini kabullenememişti. Bu durum, 2006 yılında Abhazya ve Güney Osetya'ya ekonomik abluka uygulanmasına ilişkin İngiliz Milletler Topluluğu anlaşmasından ayrıldığını duyurmasına ve onları destekleme ve iki cumhuriyetin vatandaşlarının büyük çoğunluğuna Rus vatandaşlığı verme niyetini yeniden dile getirmesine ve nerede olurlarsa olsunlar vatandaşlarının çıkarlarını savunma hakkını ileri sürmesine neden oldu.

Uluslararası toplumun ezici çoğunluğu 1990'lı yılların başlarında Gürcistan'dan ayrıldığını ilan etmesinden bu yana Abhazya Özerk Cumhuriyeti’ni bağımsız bir devlet olarak tanımamış olsa da Rusya tarafından 2008 yılında Gürcistan’la olan savaşının ardından Güney Osetya ile birlikte tanındı.

Abhazya, bu çerçevede Rusya ile dostluk ve askeri iş birliği anlaşmasının yanı sıra Karadeniz kıyılarında Rusya’ya ‘askeri deniz üssü kiralama hakkı’ veren ve bugüne kadar yürürlükte kalmaya devam eden bir anlaşma imzaladı.



Putin'in Ukrayna savaşını bitirme şartları belli oldu

Ukrayna birlikleri, Rusya'nın Donbas'taki ilerleyişini durdurmaya çalışıyor (Reuters)
Ukrayna birlikleri, Rusya'nın Donbas'taki ilerleyişini durdurmaya çalışıyor (Reuters)
TT

Putin'in Ukrayna savaşını bitirme şartları belli oldu

Ukrayna birlikleri, Rusya'nın Donbas'taki ilerleyişini durdurmaya çalışıyor (Reuters)
Ukrayna birlikleri, Rusya'nın Donbas'taki ilerleyişini durdurmaya çalışıyor (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Ukrayna savaşını sonlandıracak bir anlaşma için ocakta ABD'nin başına geçecek Donald Trump'la çalışmaya açık olduğu bildiriliyor.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen 5 Rus kaynağın, Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters'la paylaştığı bilgilere göre Putin, olası anlaşma kapsamında büyük çaplı toprak tavizlerine yanaşmayacak. Ayrıca Kremlin, Ukrayna'nın NATO'ya üyelik başvurusu sürecinin de sonlandırılmasını istiyor. 

Diğer yandan Rusya'nın, ilhak ettiği Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson bölgelerinin paylaşımına yönelik pazarlıklara açık olduğu belirtiliyor. Reuters'ın aktardığına göre bölgenin yaklaşık yüzde 80'i Rusya'nın kontrolünde.

Buna ek olarak anlaşma kapsamında Moskova'nın, Ukrayna'nın kuzeyindeki Harkov ve güneyindeki Mıkolayiv şehirlerindeki birliklerini kısıtlı ölçekte geri çekmeyi kabul edebileceği aktarılıyor.

ABD Başkanı Joe Biden'ın, uzun menzilli balistik Ordu Taktik Füze Sistemleri'nin (ATACMS) doğrudan Rus toprağına saldırı amacıyla kullanılması için yeşil ışık yakması, Kremlin-Washington hattında gerginliği yeni bir seviyeye çıkarmıştı. Putin de Rusya'nın balistik füze saldırılarına uğraması halinde, buna nükleer silahla yanıt verilmesinin önünü açan nükleer silah doktrinini imzalamıştı. 

Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna'nın dün gece Bryansk bölgesine, Amerikan menşeli ATACMS füzeleriyle saldırı düzenlediğini bildirmişti. 

Reuters'a konuşan kaynaklar, Washington'ın ATACMS kararının barış anlaşmasını geciktirebileceğini ve süreci daha da karmaşıklaştırabileceğini söylüyor. 

Yetkililer, Ukrayna'nın NATO'ya katılmasının Rusya için kabul edilemez olduğunu belirtirken, Kremlin'in Kiev yönetimine güvenlik teminatı sağlanmasına dair görüşmelere açık olduğunu ifade ediyor. Moskova'nın, Ukrayna'nın ordusunu küçültmesi ve Rusçanın kullanımını sınırlandırmaması gibi taleplerde bulunabileceği de aktarılıyor. Kremlin, 2014'te ilhak ettiği Kırım'la ilgili hiçbir pazarlığa yanaşmıyor. 

İstanbul'daki taslak anlaşma

Rus yetkililer, olası barış planı için 2022'de İstanbul'da yapılan fakat sonuca bağlanamayan müzakereler sırasında hazırlanan taslağa işaret ediyor. 

Taslak metinde Kiev'in Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecine karşı çıkılmazken, NATO'ya katılmasına itiraz ediliyordu. Ayrıca Ukrayna'nın daimi tarafsızlığı kabul etmesi, bunun karşılığında Kiev yönetimine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi olan Birleşik Krallık, Çin, Fransa, Rusya ve ABD tarafından güvenlik garantileri verilmesi isteniyordu.

Rusya 6 kat daha fazla toprak kazandı 

Putin'in emriyle Şubat 2022'de başlayan savaşta Ukrayna, en son büyük hamlesini Rus toprağı Kursk'a ağustosta başlattığı operasyonla yapmıştı. Ancak Washington merkezli düşünce kuruluşu Savaş Çalışmaları Enstitüsü'nün verilerine göre, Rus birlikleri Ukrayna'nın ilerleyişini geri püskürttü. Diğer yandan Rusya bu yıl, 2023'e kıyasla neredeyse 6 kat daha fazla toprak kazandı. Rus birlikler, Donbas bölgesindeki kilit lojistik merkezlere doğru ilerleyişi sürdürüyor. 

Reuters'ın verilerine göre Rusya toplamda 110 bin kilometrekareden fazla toprak kazandı. Ukrayna ise Kursk bölgesinin yaklaşık 650 kilometrekaresini elinde tutuyor. 

Kaynaklar, Batı'nın Ukrayna'ya verdiği tüm desteğe rağmen Rusya'nın savaşı kazanmasını engelleyemediğine dair "acı gerçeği" kabul etmesi gerektiğini savunuyor. 

Washington'dan tartışmalı mayın kararı

Öte yandan ABD'nin, Rus ilerleyişinin durdurulması için Ukrayna'ya anti-personel kara mayını tedarikine yeşil ışık yaktığı savunuluyor. Amerikan gazetesi Washington Post, bunların Rus ilerleyişini engellemek ve cephe hattını güçlendirmek için yapılacak mayınlamalarda kullanılacağını yazıyor. 

İnsan hakları örgütleri, ABD'nin Ukrayna'ya bu mayınları verme kararına tepki gösterdi. ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden (HRW) kararı "şoke edici ve yıkıcı bir gelişme" diye değerlendirdi. 

ABD ve Rusya, antipersonel kara mayınlarının konuşlandırılmasını ve transferini yasaklayan "Mayın Yasağı Anlaşması" olarak da bilinen Ottawa Sözleşmesi'nin tarafları arasında yer almıyor. 
Independent Türkçe, Reuters, BBC, Washington Post, Guardian