İran, Batı'nın taleplerine boyun eğme ya da gerilimi artırma seçenekleriyle karşı karşıya

İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Muhsin Neziri Asl (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı)
İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Muhsin Neziri Asl (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı)
TT

İran, Batı'nın taleplerine boyun eğme ya da gerilimi artırma seçenekleriyle karşı karşıya

İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Muhsin Neziri Asl (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı)
İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Muhsin Neziri Asl (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı)

Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi liderliğindeki İranlı yetkililerin geçen hafta Tahran'a yaptığı ziyaret sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi'ye verdikleri sözler, İran'ın nükleer programı etrafındaki gerilimi azaltmaya yardımcı olmadı. Ancak bu sözler, UAEA Yönetim Kurulu’nun Tahran'ı ve iş birliği yapmamasını kınayan bir karar almaktan kaçınmasına neden oldu.

Tahran'ın Batı'ya uranyum zenginleştirmeyi yüzde 60 oranında ‘dondurma’ ve bunun için gerekli önlemleri almaya başlama konusunda verdiği ‘şartlı’ söz de işe yaramadı. Söz konusu toplantı vesilesiyle UAEA tarafından hazırlanan iki rapordan birinde İran'ın ‘bunun için hazırlık tedbirlerini uygulamaya başladığı’ belirtilmişti.

Verilen sözler üç Avrupa ülkesini (Fransa, İngiltere ve Almanya) İran'ı kınayan sert bir karar tasarısı sunmaktan vazgeçmeye ikna edemediği için uyarı ve tehditlere başvurdular. Şarku’l Avsat’ın İran resmi haber ajansı IRNA’dan aktardığına göre Arakçi, Grossi ile dün (Çarşamba) yaptığı görüşmede, “Eğer onlar (Batılı ülkeler) İran'ın iyi niyetini görmezden gelir ve yapıcı olmayan tedbirleri bir kararla UAEA Yönetim Kurulu toplantısının gündemine getirirse, İran duruma göre ve uygun bir şekilde karşılık verecektir” ifadesini kullandı.

hyjukılo
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi, Viyana'daki UAEA Yönetim Kurulu toplantısı oturum aralarında basın mensuplarına konuştu. (AFP)

Aynı bağlamda Arakçi, Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı görüşmede Avrupa Troykası'nın girişiminin ‘meseleyi daha da karmaşık hale getireceğini’ ve bunun ‘İran ile UAEA arasındaki ilişkilerde ortaya çıkan olumlu atmosferle açık bir çelişki olduğunu’ ifade etti.

Her zamanki gibi Tahran ve Paris'in telefon görüşmesiyle ilgili açıklamaları arasında açık bir çelişki var; Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasında Arakçi'nin tehditlerine yer verilmedi ve Barrot'un ‘İran'ın güvenlik anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi ve UAEA'nın İran'ın nükleer faaliyetlerinin sadece barışçıl nitelikte olduğunu teyit etmesini sağlamak için UAEA ile tam bir iş birliği yapması gerektiğini vurguladığı’ kaydedildi.

Açıklamada Barrot’un, “İran'ın giriştiği nükleer gerilim endişe verici ve yüksek bir nükleer yayılma riski taşıyor. Bununla birlikte Fransa, Alman ve İngiliz ortaklarıyla birlikte, diplomatik bir çözüme ulaşmak amacıyla İran ile müzakerelere geri dönme çabalarını sürdürüyor” şeklinde konuştuğu aktarıldı.

Trump'ın dönüşü

Paris'teki diplomatik kaynaklar, İran'ın ‘UAEA'nın her olağan toplantısı öncesinde kullandığı araç ve yöntemleri, iş birliğine hazır olduğunu göstererek ve toplantı geçtikten sonra unuttuğu birçok vaatte bulunarak yeniden kullanmaya çalıştığını’ söyledi.

Kaynaklar, ‘son iki yılda ABD'nin, İran'ı tamamen Rusya'nın kucağına atma korkusuyla Avrupalıları ılımlı olmaya ittiğini, zira İran’ın Ukrayna'ya karşı savaşında Rusya’ya tam destek verdiğini’ belirtti. Kaynaklar ayrıca, ABD’nin Avrupalıları, Ortadoğu'yu daha fazla istikrarsızlığa ve kaosa itmekten kaçınmaya çağırdığını’ bildirdi.

Aynı kaynaklara göre işler iki büyük değişim geçirdi: Bir yanda İran'ın baş düşmanı Donald Trump'ın Ocak ayında Beyaz Saray'a geri dönmesi, diğer yanda Tahran'ın Gazze Şeridi ve Lübnan savaşlarının Ortadoğu'da yarattığı kaosa ve Moskova’ya tam destek vermesi.

Sonuç olarak, üç Avrupa ülkesi yeni değişimlerden sonuçlar çıkarma sürecinde ve Trump'ın ikinci döneminde ona ‘uyum sağlamak’ zorundalar. Çünkü Trump’ın açıkladığı kilit atamaların iki özelliği var: Birincisi, İsrail'i ve bölgesel hırslarını desteklemeleri, ikincisi ise İran'a düşman olmaları. Bu iki faktörün bir araya gelmesiyle İsrail'in İran'a askeri bir saldırı düzenleyerek nükleer programını sekteye uğratması ya da en azından geciktirmesi için yeşil ışık yakılması gibi bir sonuç ortaya çıkabilir.

Bu açıdan bakıldığında İsrail Başbakanı Netanyahu'nun, Tahran'ı ve nükleer tesislerini korumayı amaçlayan dört Rus yapımı S-300 hava savunma bataryasını imha ettikten sonra İsrail Hava Kuvvetleri'nin İran üzerinde daha fazla uçuş özgürlüğüne sahip olmasıyla övünen açıklamasını anlamak mümkün.

‘Snapback’

Ancak bu aşamaya gelmeden önce Tahran'ın UAEA Yönetim Kurulu'nun bugün (Perşembe) alması muhtemel kararından korktuğu şey, İran'a altı ceza paketini yeniden uygulayacak ve büyük olasılıkla bunları ek yaptırımlarla tamamlayacak olan ‘Snapback’ mekanizmasını harekete geçirmek üzere nükleer dosyanın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne havale edilmesinin bir başlangıcı olacağıdır. Dolayısıyla UAEA Yönetim Kurulu'nun yaklaşan kararı, Trump Beyaz Saray'a dönmeden önce İran'a nihayet sözlerini eyleme dökmesi ve UAEA ile ciddi bir iş birliği yapması için ‘son uyarı’ olarak görülebilir.

cvfe
ABD'nin UAEA Temsilcisi Büyükelçi Laura Susan Holgate, UAEA Yönetim Kurulu oturumunda (Reuters)

Avrupa üçlüsünün başkentlerinde İran'ın şu anda askeri, bölgesel ve uluslararası düzeyde ‘çok hassas’ bir aşamadan geçtiğine inananlar var. Bu nedenle Paris'teki bir siyasi kaynak, şu anda konumunun zayıflığını hisseden İran'ın ‘bugüne kadar İsrail'in geçen ayın sonundaki askeri saldırısına yanıt verme konusundaki isteksizliğinden yararlanmaya ve bunu nükleer dosyada kullanmaya çalışmış olabileceğine’, yani Batı'dan taviz koparmaya çalıştığına inanıyor.

Aynı bağlamda İran’ın uranyum zenginleştirmeyi ‘dondurma’ teklifi, UAEA Yönetim Kurulu'nun çekimser kalması ve Avrupalıların İran'ın korktuğu karardan vazgeçmesi karşılığında geliyor. Bugün İran ile Batı arasındaki ilişkilerin yüksek bir gerilim seviyesine ulaştığı açık.

Tahran'ın yanıtlarını hazırladığına şüphe yok. Yetkililer şimdiden nükleer ‘doktrinini’ değiştirebileceğini, yani kendisine uygulanan baskının böyle bir dönüşü gerekli kılması halinde nükleer silah geliştirmeyi reddetmekten vazgeçebileceğini belirttiler. İran ayrıca Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'ndan da çekilebilir.

Ancak böyle bir adımın İran için ciddi sonuçları olacaktır. Birincisi, İran'ı bu yolda kendisinden önce gelen ikinci Kuzey Kore’ye dönüştürecektir. İkincisi, İsrail ve ABD'ye nükleer programını ortadan kaldırmak için askeri müdahalede bulunmaları için bahane sağlayacaktır. Dahası böyle bir karar, bölgede bir silah edinme yarışı yaratacak ve böylece bunu yasaklayan uluslararası anlaşmanın altını oyacaktır. Dolayısıyla Trump'ın bu patlamaya hazır meseleye yönelik politikası netleşene kadar İran'ın tepkisi ‘sınırlı’ olacaktır.



Kolombiya’da cumhurbaşkanı adayı seçim mitingi sırasında vuruldu

Kolombiya cumhurbaşkanı adayı Miguel Uribe vurulup yaralanmadan dakikalar önce destekçilerine sesleniyor. (YouTube)
Kolombiya cumhurbaşkanı adayı Miguel Uribe vurulup yaralanmadan dakikalar önce destekçilerine sesleniyor. (YouTube)
TT

Kolombiya’da cumhurbaşkanı adayı seçim mitingi sırasında vuruldu

Kolombiya cumhurbaşkanı adayı Miguel Uribe vurulup yaralanmadan dakikalar önce destekçilerine sesleniyor. (YouTube)
Kolombiya cumhurbaşkanı adayı Miguel Uribe vurulup yaralanmadan dakikalar önce destekçilerine sesleniyor. (YouTube)

Kolombiya hükümeti, sağcı senatör ve gelecek yılki cumhurbaşkanlığı seçimleri adayının dün Bogota'daki bir miting sırasında vurulduğunu açıkladı.

Sosyal medyada yayınlanan bir videoda 39 yaşındaki aday Miguel Uribe'nin başkentin batısındaki bir seçim etkinliği sırasında konuşma yaptığı esnada silah sesleri duyulduğu ve silahlı bir kişinin Uribe'yi iki kez kafasından ve bir kez de dizinden vurduğu görülüyor.

Bir başka karede ise kanlar içindeki Uribe, bir grup insan tarafından yoldan geçen bir arabaya taşınmadan önce bir aracın ön tarafında yatarken görülüyor.

Güvenlik görevlileri 15 yaşında olduğu sanılan şüpheliyi yakalamayı başarırken, polis şefi Carlos Fernando Triana saldırganın olay sırasında yaralandığını ve tedavi gördüğünü belirtti.

Biri erkek biri kadın iki kişi daha yaralanırken, olay yerinde bir Glock marka silah bulundu.

Bogota Belediye Başkanı Carlos Fernando Galan bugün yaptığı açıklamada, Uribe'nin durumunun kritik olduğunu ve hastaneye kaldırıldıktan sonra başarılı bir ameliyat geçirdiğini söyledi.

Galan, medya kuruluşlarına yaptığı açıklamada, Uribe'nin ‘ilk cerrahi müdahaleyi atlattığını’ bildirdi.

hyjuı
Kolombiyalı Senatör Miguel Uribe (AFP)

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre saldırının nedeni henüz bilinmiyor. Kolombiya Savunma Bakanı Pedro Sanchez Suarez, ordu, polis ve istihbarat servislerinin olayın nedenlerinin ne olduğunu bulmak için ‘tüm imkânlarını’ kullanacağı sözü verdi.

Suarez ayrıca, saldırının arkasında kimin olduğuna dair bilgi verenlere yaklaşık 725 bin dolar ödül verileceğini açıkladı.

Kınama

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun ‘demokrasiye doğrudan bir tehdit’ olarak nitelendirdiği ve solcu Cumhurbaşkanı Gustavo Petro'ya ‘kışkırtıcı söylemi durdurma’ çağrısında bulunduğu saldırı, uluslararası arenada geniş çapta kınandı.

Rubio, Miguel Uribe'nin vurulmasının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu olay demokrasiye yönelik doğrudan bir tehdittir ve Kolombiya hükümetinin en üst kademelerinden gelen şiddet yanlısı solcu söylemin bir sonucudur. Başkan Petro kışkırtıcı söylemleri durdurmalı ve Kolombiyalı yetkilileri korumalıdır.”

Petro hükümeti Uribe'ye yönelik saldırıyı kınadı. Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Bu şiddet eylemi sadece onun şahsına değil, aynı zamanda demokrasiye, düşünce özgürlüğüne ve Kolombiya'da siyasetin meşru uygulamasına yönelik bir saldırıdır” denildi.

Petro daha sonra X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Yaşama saygı kırmızı çizgidir. Kolombiya kendi çocuklarını öldürmemelidir” ifadelerini kullandı.

Kolombiya'daki Birleşmiş Milletler (BM) ofisi yaptığı açıklamada saldırıyı kınadı. Ofisten yapılan açıklamada, “Yetkililerin gerçekleri ortaya çıkaracağından ve sorumluları cezalandıracağından eminiz” ifadesi yer aldı.

Ekvador Devlet Başkanı Daniel Noboa ve Venezuela muhalefet lideri Maria Corina Machado da X üzerinden yaptıkları açıklamada, senatörün ailesine desteklerini ifade ettiler.

Mumlar ve dualar

Uribe, Petro'nun sert bir eleştirmeni ve Kolombiya'yı 2002'den 2010'a kadar yöneten eski Cumhurbaşkanı Alvaro Uribe'nin liderliğindeki Demokratik Merkez Partisi'nin bir üyesi.

Yetkililer, silahlı saldırıdan önce Uribe'ye yönelik özel bir tehdit olmadığını kaydetti. Kolombiya'daki pek çok tanınmış kişi gibi Uribe'nin de kişisel koruması vardı.

Ülkede çok sayıda silahlı grup, güçlü uyuşturucu kartelleri ve uzun bir siyasi şiddet geçmişi var.

fgthyu
Kolombiyalı Senatör Miguel Uribe’ye başkent Bogota'da yaralandıktan sonra bir ambulansta ilk müdahale yapılıyor. (AFP)

Uribe, Pablo Escobar'ın Medellin Karteli tarafından kaçırıldıktan sonra öldürülen ünlü Kolombiyalı gazeteci Diana Turbay'ın oğlu. Dedelerinden biri ise 1978-1982 yılları arasında ülkeyi yöneten eski Kolombiya Cumhurbaşkanı Julio Cesar Turbay.

Uribe, yoğun bakımda tutulduğu Santa Fe kliniğine hava yoluyla nakledildi. Tıbbi tesisin dışında toplanan destekçileri mumlar yakarak ve haçlar taşıyarak Uribe'nin iyileşmesi için dua etti.

Uribe'nin partisi dün yaptığı açıklamada ‘silahlı bir kişinin’ senatörü arkadan vurduğunu bildirdi. Parti lideri ve eski Kolombiya Cumhurbaşkanı Alvaro Uribe, silahlı saldırıyı ‘ülkenin umuduna’ yapılmış bir saldırı olarak nitelendirdi.

Miguel Uribe 2022'den beri senatörlük yapıyordu. Daha önce Bogota'nın hükümet sekreteri ve belediye meclisi üyesi olarak görev yaptı. Ayrıca 2019 yılında belediye başkanlığına adaylığını koymuş ancak seçimi kaybetmişti.