Paris neden Netanyahu ve Gallant'a Fransa’ya gelmeleri halinde tutuklanmalarına karşı dokunulmazlık sağlıyor?

Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından çarşamba günü yapılan açıklamaya göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya ülkeyi ziyaret etmesi halinde Fransa tarafından tutuklanmaya karşı dokunulmazlık verildi (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından çarşamba günü yapılan açıklamaya göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya ülkeyi ziyaret etmesi halinde Fransa tarafından tutuklanmaya karşı dokunulmazlık verildi (Reuters)
TT

Paris neden Netanyahu ve Gallant'a Fransa’ya gelmeleri halinde tutuklanmalarına karşı dokunulmazlık sağlıyor?

Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından çarşamba günü yapılan açıklamaya göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya ülkeyi ziyaret etmesi halinde Fransa tarafından tutuklanmaya karşı dokunulmazlık verildi (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından çarşamba günü yapılan açıklamaya göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya ülkeyi ziyaret etmesi halinde Fransa tarafından tutuklanmaya karşı dokunulmazlık verildi (Reuters)

Fransa, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında ‘savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten’ tutuklama emri çıkarılması kararına ilişkin tutumuyla ilgili gerçeği nihayet açıkladı.

Fransız yetkililer, Netanyahu ve Gallant'ın Fransa topraklarına girmeleri halinde tutuklanıp tutuklanmayacaklarına dair net bir tutum sergilemekten kaçınarak bir hafta boyunca tıpkı Avrupa Birliği (AB) üyeleri; İrlanda, Hollanda, İspanya ve İngiltere’nin yaptığı gibi belirsizlik politikasının arkasına saklandıktan sonra dün sabah artık saklanamayacaklarını anladılar ve Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklama yapmak zorunda kaldılar. Fransa Cumhurbaşkanlığı’ndan da buna dair herhangi bir açıklamada bulunulmadı.

Savunma tonunda yapılan açıklamada “Fransa, her zaman olduğu gibi uluslararası hukuku uygulayacak. Bu, Roma Statüsü'ne katılımından doğan, Uluslararası Ceza Mahkemesi ile iş birliği yapmak gibi yükümlülüklerine dayanıyor. Aynı zamanda UCM'ye taraf olmayan devletlerin dokunulmazlığına ilişkin uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerle uyumsuz hareket edilemeyeceğini öngörüyor. Bu tarz dokunulmazlıklar, Başbakan Netanyahu ve ilgili başka bakanlar için geçerli ve UCM (bu kişilerin) tutuklanmalarını ve teslim edilmelerini talep ederse dikkate alınmalı."

‘Hukuk devleti ve bağımsız, profesyonel bir adalet sistemine saygı göstermeye bağlı demokrasiler’ olarak Fransa ve İsrail arasında geçmişten gelen dostluğa işaret edilen açıklamada, Fransa'nın Ortadoğu'da herkes için barış ve güvenliğe ulaşmak Başbakan Netanyahu ve İsrail makamlarıyla yakın iş birliği içinde çalışmaya devam etmeyi planladığı belirtildi.

cvfgbh
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransa'nın doğusunda yer alan Natzweiler-Struthof Toplama Kampı’nın bulunduğu bölgeye anma ziyareti sırasında (AP)

Açıklama, Paris'in Netanyahu ve Gallant hakkında soruşturma açılmasına karşı bir koruma kalkanı sağlarken, bağımsız bir uluslararası mahkeme tarafından kendilerine yöneltilen suçlamaların (savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar) ağır suçlar olmasına rağmen istedikleri zaman Fransa'da hoş karşılanabileceklerinin bir imasıydı. Dahası, İsrail'in Gazze ve Lübnan'daki saldırılarında on binlerce insan ölmesine rağmen Paris İsrail'i hala bir demokrasi olarak görüyor.

Ortaya birçok soru işareti çıktı. Bunlardan başında gelen üç tanesini şöyle sıralayabiliriz:

1- Fransa’nın uluslararası bir ceza mahkemesi kurulması çağrısında bulunan ülkelerin başında yer aldığı düşünüldüğünde bu muğlak tutumunun arkasında ne yatıyor?

2- Geçtiğimiz yaz BRICS Zirvesi’ne katılan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i tutuklaması için Güney Afrika'ya baskı yapan Paris, Netanyahu'yu tutuklamaktan kaçınan mevcut tutumunu nasıl savunacak? Her ikisi de UCM'ye taraf olmayan ülkelerin liderleri değil mi?

3- İsrail ya da ABD Fransa'ya şantaj mı yaptı?

Fransız bir siyasi kaynak, Netanyahu-Gallant kararının ‘en üst makamlar’, yani Elysee Sarayı'ndan (Fransa Cumhurbaşkanlığı) tarafından alındığını ve karar alınırken ‘iki faktörün dikkate alındığını’ söyledi. Bu faktörlerden ilki, merkez sağ ve aşırı sağın UCM kararına karşı birleşmiş olması ve Fransa'daki Yahudi Kurumları Temsilcileri Konseyi (CRIF) de dahil olmak üzere İsrail yanlısı grupların son yedi gün içinde Netanyahu'nun tutuklanması kararını reddettiklerini ve bunu İsrail devletine karşı ‘anti-Semitik’ bir önlem olarak gördüklerini ifade etmeleri. İkinci faktör ise Macron'un Netanyahu ile ilişkilerini ‘normalleştirmeyi’ istemesi. Çünkü Netanyahu'dan uzaklaşmanın, özellikle Lübnan'daki durumla ilgili olarak onu etkileme kabiliyetinden mahrum bırakacağını düşünüyor.

Burada Netanyahu'nun tutuklama emri çıkarılması kararından UCM’deki Fransız yargıcı sorumlu tutmasından ötürü Fransa'nın Lübnan'da ateşkes için arabulucu olmasını reddettiği, ancak Macron ile Biden arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından bu itirazından vazgeçtiğini söylemekte fayda var. İsrail gazetesi Israel Hayom’un İsrailli bir bakana dayandırdığı haberine göre üçüncü faktör, Fransa'nın arabuluculuk için UCM'nin kararlarını uygulama yükümlülüğünden feragat etmesiydi.

İsrailli bakana göre Tel Aviv, İsrail'in taleplerine boyun eğmemiş olsaydı, Fransa'nın arabuluculuğuna karşı çıkmaya devam edecekti. Macron ve Netanyahu arasındaki gergin ilişkiyi ve Netanyahu'nun özellikle İsrail'in silahlandırılmasının durdurulması çağrısında bulunmasının ardından Macron’a karşı defalarca kez kullandığı ağır sözleri hatırlatmaya gerek yok. Netanyahu, Macron’un bu çağrısını Fransa için bir ‘utanç’ olarak değerlendirmişti.

xc vdfgb
İsrail tarafından Gazze Şeridi’nin orta kesimlerinde yer alan Nuseyrat Mülteci Kampı’na düzenlenen hava saldırılarının neden olduğu yıkım (EPA)

Paris, UCM Tüzüğü'nde yer alan 27’nci maddenin arkasına saklanıyor. Ancak gizemli olan bu 27’nci maddenin hükümlerinin ‘herkese eşit olarak ve (ilgili kişinin) resmi statüsü nedeniyle herhangi bir ayrım yapılmaksızın uygulanacağını’ açıkça belirttiğini göz ardı ediyor. Aynı maddenin ikinci paragrafında, iç hukuk (mahkemenin) veya uluslararası hukuktan kaynaklanan dokunulmazlıkların ya da kişinin resmi statüsüne ilişkin kuralların, mahkemenin ilgili kişi karşısında yetkilerini kullanmasına engel olmadığı belirtiliyor. UCM tüzüğü gayet açık. UCM’de yargılanan kişinin ülkesi tüzüğü imzalasa da imzalamasa da bu, kendi ülkesi dışında hiç yerde ona dokunulmazlık sağlamıyor. Ancak kendisini mahkeme hukuku kapsamındaki yükümlülükleri ile uluslararası yükümlülükleri arasında bir seçim yapmakla karşı karşıya bulan Paris, açık siyasi nedenlerden dolayı ikincisini birincisine tercih etti. Öte yandan Fransa'nın bölgedeki eski büyükelçilerinden birinin ifadesine göre Paris, son kararıyla özellikle de ‘uluslararası hukukta, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara ilişkin soruşturmalarda çifte standart uygulamadığını her zaman vurguladığından’ güvenilirliğini sarstı.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot dün yaptığı açıklamada Netanyahu-Gallant dosyasını, ikilinin tutuklanıp tutuklanmayacağına karar verme yetkisine sahip olan yargıya bıraktı. Ancak bakanlığın açıklaması gayet netti. Paris, ‘Netanyahu ile yakın çalışmaya devam etmeye kararlıyken’ nasıl olur da Netanyahu'nun tutuklanmasını isteyebilir ki?

İsrail ile dostluğu ile bilinen Fransa Ulusal Meclis Başkanı Yael Braun-Pivet, UCCM Tüzüğü’nün imzacılarından biri olarak Fransa'nın ’uygulanabilir kuralları (kararları) uygulamakla yükümlü olduğunu’ vurgulamaktan çekinmemesi dikkati çekti. Dolayısıyla Netanyahu ve Gallant Fransa'ya gelirlerse tutuklanabilirler. Ancak hukuki metinler, UCM Tüzüğü’nün imzacılarından olsun ya da olmasın, bir devletin öncelikli çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanılabilir ve yorumlanabilir.



Trump ve Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşın’ aşamaları ve silahları

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
TT

Trump ve Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşın’ aşamaları ve silahları

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)

Tarık Raşid

Cicim ayları sonra ererken ABD, Başkan Donald Trump ile milyarder müttefiki Elon Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşa’ gözlerini açtı. Bu savaşın ilk kıvılcımı, Trump'ın konuğu Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ‘büyük ve güzel’ olarak tanımladığı bütçe taslağını eleştiren Musk ile olan yakın ittifakının sona erdiğini ilan etmesi oldu. Trump burada yaptığı açıklamada bu ilişkinin devam edebileceğine dair kşüphelerini dile getirdi. Bütçeyi genel olarak eleştiren Musk ise öfkesinin başlıca nedenini, yani başta Tesla olmak üzere elektrikli otomobil satın alanlara yönelik vergi teşviklerinin devamını içermediğini açıkça söyleyemedi. Ayrıca Musk'ın NASA'nın başına aday gösterdiği Jared Isaacson'ın atamasının Trump tarafından geri çevrilmesi de bu savaşın başka bir nedeni olarak dikkati çekti.

Trump’ın Beyaz Saray’daki yardımcıları Musk’ın yanında ona, Isaacson'ın Demokrat Parti’ye bağışta bulunduğunu gösteren bir dosyayı teslim etmişti. Beyaz Saray kaynakları Musk'ın konunun önemini küçümsemeye çalıştığını, ancak Trump'ın Isaacson'ın atamasını yapmama konusunda ısrarcı olduğunu belirttiler.

Trump ve Musk, kendi sosyal medya platformları üzerinden birbirlerine öfkeli tweetler ve karşılıklı suçlamalar yağdırdı.

Musk, sahibi olduğu X platformu üzerinden bütçe taslağını eleştirmeye devam ederken Trump, Truth Social üzerinden Musk'ın bütçe projesinin tüm ayrıntılarını bildiğini, ancak Hükümet Verimliliği Dairesi (DOGE) Başkanı olarak görevinden ayrılana kadar kendisine olan öfkesini açıklamadığını söyledi. Buna karşın Trump'ı yalan söylemekle suçlayan Musk, bütçe hakkında hiçbir şey bilmediğini ve bütçenin gece yarısı alelacele geçirildiğini iddia etti.

Musk, daha dün birlikte yürüdüğü müttefiki Trump’a yönelik eleştirilerinin dozunu artırarak kendisi olmasaydı Trump'ın başkanlığı kazanamayacağını ve Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'ni ya da başka bir Senato koltuğunu kazanamayacağını öne sürdü. Musk, Trump'ın ve Cumhuriyetçilerin seçim kampanyasına yaklaşık 250 milyon dolarlık destek vermişti. Ancak Musk'ın mali desteği olmadan 2024 seçimlerini kazanabileceğini söyleyen Trump, Musk'ın şirketlerinin ABD hükümeti ile imzaladığı ve yaklaşık sekiz milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen sözleşmeleri iptal etmekle tehdit etti.

Jeffrey Epstein bombası

Atağa geçen Musk, iki parti arasında gidip gelen 80 milyon ABD’liyi temsil edecek yeni bir parti kurmanın zamanının geldiğini söyledi. Ardından Trump'ın küçüklere cinsel istismarda bulunmakla suçlanan Jeffrey Epstein'ın tüm dosyalarının yayınlanmasını, dosyalarda adı geçtiği için engellediğini ima etti. Musk, bu olayı ‘daha sonra patlayabilecek bir bomba’ olarak nitelendirdi.

Trump yönetimi, ABD’nin önde gelen isimlerinin de yer aldığı bu gizli dosyaların bir kısmının yayınlanmasına izin vermişti. Trump’ın kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturma ilgili davalarda hüküm giyen ve 2019 yılında insan kaçakçılığı suçlamasıyla tutuklanan emlak finansörü Epstein ile uzun geçmişi olan bir arkadaşlığı vardı. Resmi açıklamalara göre Epstein duruşmasına kısa bir süre kala hapishanede ‘intihar etti’ ancak bu açıklamalara halen şüpheyle yaklaşılıyor.

ABD’li milyarder Musk, bir yorumcunun Trump'ın yargılanması ve görevden alınması ve başkan yardımcısı JD Vance'in görevi devralması gerektiği yönündeki önerisini desteklerken Trump'ın, şirketleriyle hükümet arasında imzalanan anlaşmaları feshetme tehdidine havacılık şirketi SpaceX'in NASA ile olan sözleşmesini iptal edeceğini söyleyerek misillemede bulundu. Yürürlükteki sözleşmelere göre SpaceX, Uluslararası Uzay İstasyonu'na astronot ve malzeme taşımaktan sorumlu. Ancak Musk bu tehdidinden hızla geri adım atarak sadece Trump'ın gümrük vergisi politikalarının bu yılın ikinci yarısında ekonomik durgunluğa yol açacağı uyarısında bulunmakla yetindi.

MAGA'nın geleceği tehlikede

ABD Başkanı Trump, basına yaptığı yeni açıklamalarda Musk'ı ‘deli’ ve ‘aklını kaçırmış’ biri olarak nitelendirerek birbirlerine kustukları öfkeleri hakkında kendisiyle konuşmak istemediğini ifade etti. Ayrıca satın aldığı Tesla arabasını satışa çıkarabileceğini ya da hediye edebileceğini öne sürdü.

Diğer taraftan Başkan Yardımcısı JD Vance, Trump'ı savunmaya geçerek onun ne fevri ne de çabuk sinirlenen biri olduğunu söyledi.

İronik olansa üst düzey Rus yetkililerin alaycı bir şekilde iki adam arasındaki çitleri onarmak için araya girmeyi teklif etmeleriydi. Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, X platformundan yaptığı bir paylaşımda Moskova'nın Starlink hisselerini satın alması karşılığında Trump ve Musk arasında bir barış anlaşması için arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu söyledi.

Musk, Ukraynalı askerler tarafından savaş sırasında internet yerine kullanılan ve masrafları ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından ödenen Starlink ağının da sahibi. Musk'ın uzay uçuşu işindeki Rus rakibi Rusya Uzay Ajansı Başkanı Dmitry Rogozin de Musk ve Trump’ı tiye alarak Musk'a Rusya'ya sığınma ve Rus saflarında savaşma teklifinde bulundu.

fdghyjukıop0ğ
ABD Başkanı Donald Trump ve Tesla CEO'su Elon Musk’ın Beyaz Saray'da bir araya geldikleri bir günden, 11 Mart 2025 (AFP)

Musk, DOGE Başkanlığı görevini bırakmadan önce Beyaz Saray yetkilileri Trump'a Musk'ın uyuşturucu kullandığına dair kanıtlar sunmuş, bu da Trump'ın veda töreninde gazetecilere Musk'ı savunuyormuş gibi yapmasına neden olmuştu. ABD yönetiminin iki kutbu arasındaki bu bölünme, Trump tarafından kurulan ve Musk tarafından finanse edilen iktidardaki Amerikayı Yeniden Harika Yap! (Make America Great Again/MAGA) hareketinin geleceğini tehdit edebilir. Ayrıca Musk'ın hükümet ortaklı şirketlerini de tehlikeye atabilir.

Musk kendi sosyal medya platformu X üzerinden bir anket yayınlayarak 200 milyon takipçisine Amerikan halkının çoğunluğunu temsil eden yeni bir siyasi parti kurmanın zamanının gelip gelmediğini sordu. Başkanlık adaylarından milyarder Mark Cuban birkaç dakika içinde Musk'ın önerisi lehinde yanıt verdi.

Trump'ın danışmanları, Başkan'ın Musk'ın eleştirileri karşısında özellikle de ona karşı sert olmadığı için şaşırdığını bildirdi. Washington Post'a göre Trump danışmanlarına “Musk bir çocuk gibi davranıyor” dedi.

Sayısız mahkeme mücadelesi

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre ABD Başkanı Donald Trump, bu yılın ocak ayından haziran ayına kadar 158 icra emri, 39 başkanlık kararı ve 63 bildiri yayınladı.

Trump’ın görevdeki ilk 100 gününde ABD’deki çeşitli mahkemelerde ve çeşitli eyaletlerde Başkan'ın kararlarına karşı yaklaşık 250 dava açıldı. Davalar Trump'ın göçmenlik, çalışanların işten çıkarılması ve medyanın kısıtlanmasıyla ilgili emirlerine karşı açıldı. Cumhuriyetçi Başkan ise sık sık yargıya taşınan kararlarının sınırlarını her fırsatta test ettiğinden tüm bu meydan okumalar artmaya devam ediyor.

Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nin aldığı ender ve şaşırtıcı karar ise Trump'ın ekonomik gündeminin belkemiğini ve uluslararası arenada hegemonyasını kabul ettirme girişimini hedef aldığı için bu gerilimlerin en öne çıkanı oldu. Trump'ın diğer ülkelere uyguladığı gümrük vergilerinin yasadışı olduğuna ve yetkilerinin sınırlarını aştığına hükmeden karar, Beyaz Saray'ın karara karşı temyize gitmesiyle birlikte bir temyiz mahkemesi tarafından hızla donduruldu.

Eğitim cephesinde ise Boston'daki bir federal mahkeme Trump'ın Havard Üniversitesi'nin yabancı öğrenci kabul etmesini engelleme yetkisine en azından şimdilik sahip olmadığına hükmetti. Boston'daki bir başka mahkeme de Trump'ın Eğitim Bakanlığını lağvetme kararını dondurdu.

Diğer mahkemeler, milyarder Elon Musk tarafından yönetilen DOGE’nin  binlerce federal çalışanı işten çıkarma kararlarından bazılarını ya askıya aldı ya da engelledi

Başka mahkemeler ise milyarder Elon Musk tarafından yönetilen DOGE’nin binlerce federal çalışanı işten çıkarma kararlarından bazılarını ya askıya aldı ya da engelledi.

Trump'ın hükümet programının temel dayanaklarından biri olan göçmenlik konusunda ise tüm mahkemeler, Trump'ın doğum yoluyla vatandaşlığa kabul de dahil olmak üzere ABD vatandaşlığı alma kurallarını değiştirme girişimlerinin geçersiz olduğuna karar verdi.

ABD Yüksek Mahkemesi, Trump yönetimine yanlışlıkla El Salvador'daki bir hapishaneye gönderilen Salvadorlu bir göçmenin ülkesine geri gönderilmesini kolaylaştırma çağrısında bulunurken, diğer alt mahkemeler de yerleşik göçmenlerin sınır dışı edilmeden önce normal yasal yolu izlemelerine izin verilmesini talep etti.

Önceki ABD başkanları da kararları nedeniyle yargı ile karşı karşıya gelmiş olabilir, ancak Trump dönemindeki bu meydan okumanın boyutu çok büyük. Trump ile müttefiklerinin, ‘Başkan'ın gündemini engellemek ve politikalarına müdahale etmekle’ suçladıkları yargıya karşı başlattıkları saldırı, bu meydan okumanın boyutunu gözler önüne seriyor.

Sahanın ortasında karşılaşma

Her ne kadar mahkemeler şimdiye kadar Trump'ın hiçbir kararına ölümcül bir darbe indirmediği ve eylemlerinin anayasaya uygunluğu ya da yasallığı konusunda kesin bir hüküm vermediği için çatışma henüz kararlılık noktasına ulaşmamış olsa da çatışma kale çizgilerinden uzakta sahanın ortasında kalmaya devam ediyor. Mahkemeler, kaçınılmaz çatışma gerçekleşene kadar Trump'ın kararlarını askıya alma ya da geçici olarak engelleme yoluna gitseler de şimdiye kadar bu da ertelendi.

Bu çatışmaların ciddiyetine rağmen, Trump ve yargı arasındaki çatışmaların en sıcak bölümleri, özellikle de Başkan'ın devlet memurlarını toplu olarak işten çıkarma, tüm kurumları lağvetme, Kongre'nin bütçe tahsis etme yetkisine müdahale etme, yasadışı göçmenleri sınır dışı etme, istediği kişiye gümrük vergisi uygulamak ve vatandaşların vatandaşlıklarını ellerinden alma yetkisi konusundaki çatışmalar henüz başlamadı.

Trump'ı, muhafazakâr yargıçlarından üçünü atadığı Yüksek Mahkeme ile karşı karşıya getiren en önemli husus, yönetiminin, göçmenleri mahkemeye çıkmalarına ya da yetkililerin tutuklama gerekçelerini açıklamalarına izin vermeksizin derhal tutuklama ve sınır dışı etme girişimleriydi. ABD Anayasa'nın 1’inci Maddesi’nde yer alan vatandaşlık hakkı, isyan veya işgal durumları ve Kongre kararı dışında askıya alınmaması gereken temel bir hak olarak kabul ediliyor. Bu hüküm, zalimane uygulamaları önleyen yasal kanallardan geçmeden herhangi bir kişinin tutuklanmasını veya hapsedilmesini yasaklıyor.

Başsavcılar, Trump'ın gümrük tarifeleri, devlet kurumlarının lağvedilmesi ve göçmenlere yönelik baskıların engellenmesine yönelik kararlarını engellemeye odaklanacak.

Abraham Lincoln dışında hiçbir ABD başkanı bu hakkı askıya almamıştır. Lincoln ise 1861 yılında görevi sırasında, ABD İç Savaşı’nın patlak verdiği sırada Kongre tatildeyken tehditlere yanıt olarak bu hakkı askıya aldı. Ancak Kongre yeniden toplandığında Lincoln, kararının nedenlerini açıklamak üzere Kongre'nin huzuruna çıktı ve temsilcilerin eylemini onayladığı bir yasa çıkardı.

uıo
Elon Musk’ın oğluyla birlikte, Oval Ofis'te ABD Başkanı Donald Trump'ın yanında olduğu bir kare, 11 Şubat 2025 (AFP)

Ancak Trump'ın Yüksek Mahkeme üzerinde devam eden baskısı, mahkemeyi bu konularda kesin bir karar vermekten başka çaresinin kalmayacağı bir köşeye sıkıştıracak gibi görünüyor. Özellikle 1798 tarihli bir yasaya dayanarak göçmenleri Venezuela'ya sınır dışı etme talebini 7'ye 2 çoğunlukla reddeden Yüksek Mahkeme'yi eleştirmeye devam eden Trump, TruthSocial platformunda kararın alındığı gün ‘Amerika tarihindeki kötü ve tehlikeli bir gün’ diye yazdı.

Öte yandan başsavcılar, Trump'ın gümrük tarifeleri, devlet kurumlarının lağvedilmesi ve göçmenlere yönelik baskıların engellenmesine yönelik kararlarını engellemeye odaklanacak. Trump hakkında ikinci başkanlık döneminin başlangıcından bu yana 30'dan fazla dava açan başsavcılar, Trump'ın devlet kurumlarını lağvetme ve tüketiciler ile ekonominin çıkarlarını korumaya yönelik başkanlık emirlerine karşı çıktılar.