Reuters: HTŞ'nin Şam'daki yeni yönetimi ne kadar kapsayıcı olacak?

Suriyeli muhaliflerin lideri Ahmed el-Sharaa önderliğindeki Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), Suriye'yi ele geçirdiği yıldırım taarruza benzer bir hızla devlet kurumlarının yetkilerini kullanmaya başladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Reuters: HTŞ'nin Şam'daki yeni yönetimi ne kadar kapsayıcı olacak?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

HTŞ önderliğindeki yönetimin kentlere polis gücü yerleştirmesi, geçici hükümeti kurması ve yabancı temsilcilerle görüşmesi Şam'daki yeni yönetimin ne kadar kapsayıcı olacağına dair endişe yarattı.

Beşar Esad geçen hafta devrilene kadar ülkenin ücra kuzeybatısındaki İdlib vilayetindeki islami yönetimin başında bulunan HTŞ'nin yöneticileri, bu hafta başkent Şam'daki hükümet binalarına yerleşti.

HTŞ'nin İdlib'deki yönetiminin başında bulunan Muhammed el Beşir'in Pazartesi günü geçici başbakan olarak atanması ise HTŞ'nin Esad'ın sıkı yönetimine son vermek için 13 yılı aşkın süredir mücadele eden silahlı grupların en güçlüsü olduğunun altını çizdi.

Şam valisi olarak atanan Muhammed Ghazal, Suriye'nin islami yönetime doğru ilerlediği endişelerini reddetti.

Ghazal, "İslami yönetim diye bir şey yok. Sonuçta biz müslümanız ve sivil kurumlar ya da bakanlıklar var. Bizim herhangi bir etnik kökenle ya da din ile sorunumuz yok. Sorunu yaratan (Esad) rejimiydi" dedi.

Ancak HTŞ'nin İdlib'den üst düzey yöneticiler getirerek yeni geçici hükümeti şekillendirmesi, endişelere yol açtı. Reuters'a konuşan dört muhalif kaynak ve üç diplomat sürecin kapsayıcılığı konusunda endişe duyduklarını belirttiler.

Muhammed el Beşir, yalnızca Mart ayına kadar iktidarda kalacağını söylese de ABD, Türkiye ve diğer ülkeler tarafından terör örgütü olarak görülen HTŞ, yeni anayasanın nasıl hazırlanacağı hakkındaki görüşleri de dahil olmak üzere geçiş sürecinin nasıl gerçekleşeceğine dair düşüncelerini henüz açıklamış değil.



Netanyahu'ya yakın bir milletvekili, güvenlik liderlerinin 7 Ekim'de "infaz edilmesi" çağrısında bulundu

Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
TT

Netanyahu'ya yakın bir milletvekili, güvenlik liderlerinin 7 Ekim'de "infaz edilmesi" çağrısında bulundu

Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)

İsrail'de 7 Ekim 2023'te Hamas'ın düzenlediği saldırıya ilişkin komplo teorileri tehlikeli bir boyuta ulaştı. İktidardaki Likud partisinden Knesset üyesi Tali Gottlieb, saldırı sırasında güvenlik güçlerinin (ordu, istihbarat ve polis) başındaki kişileri, Başbakan Binyamin Netanyahu'yu devirmek için komplo kurmakla suçladı ve tutuklanıp idam edilmelerini istedi.

Netanyahu'nun yakın çevresinden biri olarak bilinen Gottlieb, güvenlik teşkilatlarının başkanlarının Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırı planından haberdar olduğunu ve bu saldırıyı önleyebilecekleri halde önlemediklerini belirtti.

Güvenlik şeflerinin bunu "ülkeyi Netanyahu'ya karşı öfkeyle doldurmak ve bunun sonucunda halkın sokaklara çıkıp onu devirene kadar yürümesini sağlamak" için yaptıkları suçlamasını sürdürdü. Bu nedenle, "vatana ihanet" suçlamasıyla tutuklanmalarını ve idam edilmelerini talep etti.

Şarku’l Avsat’ın Maariv gazetesinden aktardığına göre Gottlieb, Genel İstihbarat Servisi (Şin Bet) başkanı Ronen Bar'ın "kronik ve son derece tehlikeli bir komplocu" ve "Korkutucu yalanlar yaymada usta" olduğunu söyledi.

Savaşın ikinci günü, yukarıda bahsi geçen 8 Ekim'de Netanyahu'ya "bu kurumların tüm liderlerini görevden alması gerektiğini" söylediğini açıkladı; "Herhangi bir başkan: Genelkurmay, Mossad, Şin Bet ve Ulusal Güvenlik. İhanet ettiler” ifadelerini kullandı.

Gazetecinin “Sence hainlerin cezası nedir?” sorusuna, “ölüm cezası” diye cevap verdi.

Milletvekili, suçlamalarıyla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulmasını reddetti, çünkü “bu askeri liderler yargıçlar üzerinde çok büyük bir nüfuza sahip ve kimse onlara suçlama yöneltmeye cesaret edemez” iddiasında bulundu.

Ona göre “tek çözüm”, “hükümet kararıyla onları görevlerinden uzaklaştırmak. Hükümet herkesten üstündür.”

Komplo teorileri İsrail'de, özellikle de iktidardaki sağ kesim arasında yaygın.

Bazı sağcı destekçiler, “İsrail istihbarat ve ordu mensupları Gazze'de karıncaların bile hareketini biliyorlar, (Hamas'ın) neredeyse alenen planladığı saldırıdan haberi olmamaları mantıklı değil” diyorlar.

Bu kişiler, “gözetleme görevlileri uyarıda bulunmuş ve tatbikatlarla ilgili fotoğraf ve bilgiler sunmuş” olduğunu iddia ediyorlar. Bu nedenle, “7 Ekim'deki saldırıya şaşırmış olmaları mantıklı değil. Ancak haberleri gizlediler ve (Hamas'ı) serbest bıraktılar” iddiasını dile getiriyorlar.

Bu teoriyi savunanlar arasında Netanyahu'nun en büyük oğlu Yair ve Netanyahu'nun hizmetinde çalışan internet ordusu da bulunuyor.