Mustafa Rüstem
Suriye'de Beşşar Esed rejiminin düşmesine ve muhaliflerin kontrolü ele geçirmesine, dolayısıyla güç ve nüfuz dengelerinin değişmesine rağmen Akdeniz'in sıcak suları Rus Çarı'nın (Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin) iştahını kabartmaya devam ediyor. Öte yandan Ukrayna cephesinde yürüttüğü savaş genişledikçe onu bir dayanak noktası edinmesi gerekiyor.
Ülkede konuşlu tüm Rus karakolları ve üsleri Suriye'nin batısındaki Tartus ve Lazkiye'ye çekildi. Bu üslerin, özellikle de Lazkiye kırsalındaki Hmeymim Hava Üssü’nün, başta Esed olmak üzere en önde gelen askeri, güvenlik, istihbarat ve siyasi yetkilerinin Rus uçaklarıyla kaçış merkezi olarak kullanıldığı konuşuluyor.
Son uydu görüntüleri Rusya Donanması’na ait gemilerin Karadeniz Filosu’nun bir bölümünün demirli olduğu ve Rusya'nın Akdeniz'deki tek onarım ve ikmal merkezi olan Tartus Liman’dan ayrıldığını gösterdi. Moskova, 1970'lerde inşa edilen limanı 2012 yılında modernize edip genişletti. Ardından 2015 yılında Suriye'deki askeri varlığını deniz ve hava kuvvetlerini konuşlandırarak ve askeri karakollar kurarak genişletti.
Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli uydu görüntüleme şirketi Maxar’dan aktarılan uydu görüntülerine göre Suriye kıyılarının 13 kilometre açığında güdümlü füze fırkateynlerinin olduğunu gösterdi. Akdeniz kıyısındaki deniz hareketliliği devam ederken 10 Aralık'ta bazı gemiler Tartus Limanı’ndan ayrıldı.
Washington'daki Savaş Çalışmaları Enstitüsü'ne (Institute for the Study of War/ISW) göre bu gelişmelerden önce muhalif grupların merkezi bölgeye saldırması üzerine ‘beklenmedik bir hamleyle’ kuzeydeki Rus güçlerinin ve tüm deniz filosunun geri çekildiği bilgisi doğrulandı. O dönemde Moskova'nın askeri takviye göndermeye niyeti olmadığı ve hükümet ile muhalefet arasındaki savaştan elini çektiği yönündeki spekülasyonlar doğrulanmaya başladı. Gözlemciler daha sonra Rusların Esed'i kaçışından günler önce terk ettiğini gördüler.
Moskova merkezli JSM-Bilimsel Araştırma ve Çalışmalar Merkezi Direktörü Assef Molhem’e göre Rusya, Öözellikle de ülkede bir kaos ortamı varken ve DEAŞ’ın uyuyan hücreleri zaman zaman ortaya çıkarak bu üsler için tehdit oluştururken militanların saldırısı durumunda Suriye'deki mevzilerinde bulunan güçlerinin güvenliğini garanti edemeyeceğinden korkuyor.
Hmeymim ve Tartus'taki bu Rus üslerini korumak için Türkiye’nin müdahalesinin gerektiğini öngören Molhem, çünkü Suriye topraklarının dört bir yanından çekilen çeşitli Rus askeri birliklerinin sayıca az olduğunun altını çizdi.
İhtiyati bir önlem
Moskova'nın ‘yıkıcı bir darbe’ aldığı bir dönemde Rus birliklerinin yığınak yapmasını ‘ihtiyati bir önlem’ olarak değerlendiren Molhem, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yakın bazı kaynaklardan, aralarında Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin ve yardımcısı Taliya Yarullovna Habrieva’nın da bulunduğu bazı üst düzey yetkilileri onurlandırmak için harekete geçtiği, ancak Esed rejiminin düşmesinin ardından bu iki ismin onurlandırılacak kişiler listesinden çıkarıldığı ve Kremlin’in Şam'ın kaybedilmesine çok öfkelendiği yönünde sızıntılar olduğunu söyledi.
Ancak Rusya, Suriye'deki varlığı konusunda endişeli ve tedirgin. Bu yüzden son birkaç gündür ve rejimin düşmesinden hemen sonra diplomatik personelini Suriye'den tahliye etmeye çalıştı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Kriz Durumları Dairesi tarafından yayınlanan bir belgeye göre Rus diplomatik personeli, Hmeymim Hava Üssü’nden kalkan özel bir Rus Hava Kuvvetleri uçağıyla Şam'dan çekildi.
Heyet Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şera (Ebu Muhammed el-Cevlani), Suriye'deki Ruslara güven verici mesajlar göndererek geçiş hükümetinin savaşlar sırasında dengeli bir ilişki sürdüreceğini vurguladı. Şera, basında yer alan röportajında askeri yönetimin aracılar vasıtasıyla Suriye'deki Rus üslerini vurmanın mümkün olduğuna dair mesajlar gönderdiğini, ancak iki taraf için yeni bir ilişki kurma şansı vermeyi tercih ettiğini belirtti.
Halep'teki ilk çatışmalarda bunlar yaşandı. Sahadaki kaynaklara göre Suriye’nin kuzeyindeki en önemli Rus kalelerinden biri olan bir askeri üs, Humus’taki çatışmalara kadar uzun süre kuşatma altında kaldı. Rus güçleri silahlı gruplarla koordinasyon sağlanmasının ardından ‘Esed Askeri Bilimler Akademisi’ bölgesinden tahliye edildi.
Molhem, Rusya’nın Tartus Limanı ve Lazkiye'deki Hmeymim Hava Üssü’nü kaybetmesinin yansımalarıyla ilgili olarak özellikle Afrika kıtasındaki Rus güçlerinin çalışmalarını zorlaştırmak da dahil olmak üzere yansımalar görüyor. Moskova Suriye'de büyük bir kayba uğradı. Tahminler çok fazla ve güvenilir temellere oturmuyor. Çünkü bu tahminler yalnızca medya kuruluşları tarafından yayınlanıyor ve askeri harcamalar genellikle gizli tutuluyor. Ancak Molhem, genel olarak Rusya'nın Suriye'ye aktardığı silahların uzun vadeli borçlara ya da çıkarlarını garanti altına alan fayda ve anlaşmalara yerleştirildiğini söyledi.
Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, ülkesinin Rus askeri varlığının geleceğiyle ilgili olarak yeni yetkililerle görüşmelerde bulunma niyetinde olduğunu açıkladı. Peskov, düzenlediği basın toplantısında, “Şu an güvenliği sağlamakla görevli olanlarla iletişim kurmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ordumuz gerekli tüm önlemleri alıyor” dedi. Kremlin daha önce devrik Suriye Devlet Başkanı Esed'in, Moskova'nın kendisine Rusya'da sığınma hakkı tanımasıyla birlikte kişisel kararıyla devlet başkanlığından istifa ettiğini duyurmuştu.
Uzun süreli sözleşmeler
Rusya'nın Suriye’de kaybettiklerine değinen Molhem, Moskova'nın ülkenin kuzeydoğusunda yatırım yapmak için avantajlar elde etmeye çalıştığı petrol ve doğalgaz sektöründeki uzun süreli sözleşmeler de dahil olmak üzere en önemli sözleşmeleri ve anlaşmaları değerlendirdi. Molhem, Moskova’nın Suriye’nin kuzeydoğusunda yatırım yapmasını sağlayacak avantajlar elde etmeye çalıştığını, ancak ABD'nin bölgedeki kontrolü ve Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG), özellikle de Kürtlerin ağırlıklı olduğu Halk Koruma Birlikleri'ne (YPG) verdiği destekle karşılaşarak başarısız olduğunu vurguladı. Yine de Ruslara ait şirketlerin Şam hükümetiyle petrol ve doğalgaz arama ve çıkarma, petrol şirketlerinin geliştirilmesi, enerji üretimi ve maden kaynaklarının çıkarılması gibi alanlarda anlaşmalar imzaladığına dikkati çeken Molhem, “2019 yılında Rus şirketleri Mercury ve Velada, Suriye Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı ile üç petrol sahası için yatırım sözleşmeleri imzalarken, Stroytrans şiketi de antik Palmira kentinin güneyindeki doğu bölgesinde fosfat aramak ve Lazkiye limanını 49 yıllığına STG Engineering'e kiralamak ve Şam Uluslararası Havaalanı ile şehir merkezi arasında bir demiryolu hattı inşa etmenin yanı sıra Humus şehrinde enerji alanındaki çalışmalar için çeşitli sözleşmeler imzaladı.
2015 yılından itibaren rejimi desteklemek için Suriye'deki askeri varlığını güçlendiren Moskova, 2023 yılı ortalarından 2024 yılı ortalarına kadar Rus güçlerinin ülkedeki mevzilerinin sayısını önemli ölçüde artırdı. Ülkenin dört bir yanında 21 askeri üsse ve 114 mevziye ulaştı. Çoğu yaklaşık 17 nokta ile Hama’da olmak üzere toplam 93 askeri noktaya sahipti. Bir yıl önce Suriye genelindeki Rus mevzileri sayısı yaklaşık 105 civarındaydı. Rus güçleri, Gazze Şeridi ve Lübnan’ın güneyindeki savaşlar sırasında azalmaya başlayan İran’ın Suriye’deki mevzileri pahasına ilerleme kaydetmişti.
Suriye'deki gelişmeler, Rusya'yı hayal kırıklığına uğrattı. Rus askerlerinin ülkede görev yaptığı süre boyunca Rusya’ya maliyetine ilişkin tahminlerde bulunan Molhem’e göre Rusların Suriye’de kalış maliyeti günlük 3 ila 4 milyon dolar civarındaydı. Rusya basınına ve muhalefet partilerine göre bu süre zarfında toplam maliyet 10 ile 18 milyar dolara ulaştı.
Molhem aynı zamanda, sahadaki projelerle uygulanmaya başlanmamış uzun vadeli sözleşmeler olduğunu, bu yüzden kaybın boyutunun savaş çabası ve ücretsiz olarak sağlanan silahlarla sınırlı olabileceğinin altını çizdi.
Rusya'nın Suriye sahasını ve önceki hükümetle imzaladığı birçok yatırım sözleşmesini terk etmesiyle ilgili yorum yapan Molhem, mevcut hükümetle görüşülebilir olduğundan bu konuda spekülasyon yapmak için erken olduğunu söyledi. Moskova'nın bazı önemli sözleşmeleri hayata geçirmesi ve Tartus ve Lazkiye'deki üslerini koruması için Türkiye'ye baskı yapma imkanına sahip olduğunu belirten Molhem, “Moskova'nın kararlarını yavaş aldığını, politikasının akıllıca ve kesin olduğu, adımlarını aceleye getirmediği ve önündeki tüm seçenekleri incelediği belirtilmeli. Rusya Devlet Başkanı Putin ve ekibinin bu krizden en az kayıpla çıkmak ya da kayıpları yeni fırsatlara dönüştürmek için yaratıcı seçeneklere sahip olduğuna inanıyorum. 2014 yılındaki Ukrayna krizinde Moskova'nın Kırım'ı ilhak edene kadar aylarca sessiz kalması bunun bir örneğiydi. Şimdi, kaos durumunda konuşmak faydasız olduğundan doğru zamana kadar sessiz kalmayı tercih ediyor” diye konuştu.