Netanyahu: İsrail, başka bir düzenleme buluncaya kadar Suriye'nin Hermon Dağı'nda kalacak

İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'ni Suriye'den ayıran ve “Alfa Hattı” olarak adlandırılan bölgenin yakınlarındaki tampon bölgede bir yol üzerinde çalışan İsrail araçları (AP)
İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'ni Suriye'den ayıran ve “Alfa Hattı” olarak adlandırılan bölgenin yakınlarındaki tampon bölgede bir yol üzerinde çalışan İsrail araçları (AP)
TT

Netanyahu: İsrail, başka bir düzenleme buluncaya kadar Suriye'nin Hermon Dağı'nda kalacak

İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'ni Suriye'den ayıran ve “Alfa Hattı” olarak adlandırılan bölgenin yakınlarındaki tampon bölgede bir yol üzerinde çalışan İsrail araçları (AP)
İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'ni Suriye'den ayıran ve “Alfa Hattı” olarak adlandırılan bölgenin yakınlarındaki tampon bölgede bir yol üzerinde çalışan İsrail araçları (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ‘başka bir düzenlemeye buluncaya kadar’ İsrail'in Suriye sınırındaki stratejik öneme sahip Hermon Dağı bölgesinde kalacağını söyledi.

Reuters’ın haberine göre İsrail güçleri, geçtiğimiz günlerde Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasındaki askerden arındırılmış bölgeye girerek Hermon Dağı'nı işgal etti.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz geçtiğimiz hafta sonu İsrail ordusuna, kış aylarında Şam'ı gören stratejik bir konuma sahip olan Hermon Dağı'nda kalmaya hazırlanmaları talimatı verdi.

Katz, orduya işgal altındaki Golan Tepeleri'nde Suriye ile İsrail arasındaki tampon bölgede kalması emri verdi.

Netanyahu açıklamasında, devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin çökmesinin ardından Suriye toprakları içindeki tampon bölgeye gönderilen İsrail güçlerinin muhtemelen ‘bazı ek noktalarda’ da kalacağını belirtti.

İsrail Başbakanı, daha önce yaptığı açıklamalarda, 1973 Arap–İsrail Savaşı’ndan (Yom Kippur Savaşı) sonra 1974'te İsrail ile Suriye arasında imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması'nı uygulayacak etkin bir güç olana kadar askerlerin kalacağını söylemişti.

İsrail bu hamlenin sınırlarının güvenliğini sağlamak için sınırlı ve geçici bir önlem olduğunu söylese de Suriye'deki durumu ne zaman askerlerini geri çekecek kadar istikrarlı bulacağı bilinmiyor.

İsrail Savunma Bakanı Katz’a göre Suriye ve Lübnan sınırında bulunan 2 bin 800 metre yüksekliğindeki Hermon Dağı'nda kış mevsimi sert geçtiğinden İsrail güçlerinin uzun süre burada kalması için özel hazırlıklar yapılması gerekiyor.

Aralarında Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de bulunduğu bazı ülkeler, İsrail'in saldırısını Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması'nın ihlali olarak nitelendirdi ve bunu kınadı. Buna karşın ABD, İsrail'in kendini savunması için bu hamlenin gerekli olduğunu söyleyerek destek verdi.



İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
TT

İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)

İran bugün, Batı'nın Tahran'ın nükleer silah peşinde olabileceğine dair artan korkularına ve ABD ile görüşmelerin ertelenmesine rağmen uranyum zenginleştirme ‘hakkını’ savundu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi X platformunda yaptığı paylaşımda, “İran'ın tam nükleer yakıt döngüsüne sahip olmaya hakkı var” dedi ve Tahran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın (NPT) imzacılarından olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Arakçi, “Nükleer silahları tamamen reddederken uranyum zenginleştiren pek çok NPT imzacısı ülke var” ifadesini kullandı.

NPT imzacısı ülkeler, nükleer stoklarını beyan etmek ve bunları Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) gözetimi altına almakla yükümlüdür.

ABD ve diğer Batılı ülkeler İran'ı nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçlarken, Tahran bunu reddediyor ve nükleer programının sadece sivil amaçlı olduğunda ısrar ediyor.

İran ve ABD, 12 Nisan'dan bu yana Tahran'ın nükleer programına ilişkin görüşmeler yürütüyor.

Bu görüşmeler, Donald Trump'ın 2018'deki ilk başkanlık döneminde ABD'yi büyük güçlerin İran'la yaptığı anlaşmadan çekmesinden bu yana İran'ın nükleer programına ilişkin en üst düzey temas olma özelliğini taşıyor.

Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler (Arşiv-AFP)Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler(Arşiv-AFP)

Arabulucu Umman bu hafta başında yaptığı açıklamada, başlangıçta cumartesi günü (bugün) yapılması planlanan dördüncü tur görüşmelerin ‘lojistik nedenler’ ileri sürülerek ertelendiğini duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü verdiği bir demeçte, İran'a uranyum zenginleştirmekten ‘vazgeçmesi’ çağrısında bulunarak, ‘dünyada uranyum zenginleştiren ülkelerin nükleer silah sahibi ülkeler olduğunu’ söyledi.

İran şu anda uranyumu yüzde 60'a kadar zenginleştiriyor. Bu oran anlaşmada öngörülen yüzde 3,67'lik oranın oldukça üzerinde, ancak askeri kullanım için gerekli olan yüzde 90'lık eşiğin halen altında.

Stoklar önde gelen Batılı ülkeler için endişe kaynağı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Nool Barrot pazartesi günü yaptığı açıklamada, İran'ın ‘nükleer silah edinmenin eşiğinde’ olduğunu söyledi ve Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin Avrupa güvenliğine bir tehdit olarak görülmesi halinde Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının yeniden devreye sokulabileceğini ifade etti.

Tahran, 2015 nükleer anlaşmasının imzacılarından biri olan Fransa'nın açıklamalarını ‘gülünç’ olarak nitelendirdi.

Arakçi daha önce İran'ın uranyum zenginleştirme hakkının ‘müzakere edilemez’ olduğunu söylemişti.

UAEA Başkanı Rafael Grossi çarşamba günü yaptığı açıklamada, zenginleştirilmiş malzemenin ‘kolayca eritilebileceğini’ ya da İran dışına ‘gönderilebileceğini’ söyledi.

Geçtiğimiz ay İran hükümet sözcüsü Fatma Muhacerani zenginleştirilmiş malzemenin transferinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtmişti.

Rubio, İran'ın nükleer tesislerinin ABD'li uzmanlar tarafından da denetlenmesine izin vermesi gerektiğini vurguladı.

Rubio ayrıca Tahran'a, İsrail'e ve Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları ABD'nin misilleme saldırılarına yol açan Yemen'deki Husilere verdiği desteği sona erdirmesi çağrısında bulundu.

Tahran, Washington ile görüşmelerin sadece nükleer program ve yaptırımların kaldırılması konularını ele almasında ısrar ediyor ve bölgesel nüfuzu ve askeri kabiliyetleri ile ilgili müzakereleri dışlıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz hafta, güvenilir bir anlaşmanın ‘İran'ın nükleer silahlar için uranyum zenginleştirme kabiliyetini ortadan kaldırması’ ve balistik füze geliştirmesini engellemesi gerektiğini söyledi. Arakçi ise Netanyahu'yu ABD politikasını ‘dikte etmekle’ suçladı.