Uydu görüntüleri Pyongyang'ın Rusya için yaptığı silah hamlesini gösterdi

Güney Kore, 1100 Kuzey Kore askerinin Moskova için savaşırken öldüğünü ya da yaralandığını iddia etti

Ülkenin doğusunda Hwasong-11 füzelerini üreten tesisler takip edildi (Airbus satellite imagery/SIA SuperX)
Ülkenin doğusunda Hwasong-11 füzelerini üreten tesisler takip edildi (Airbus satellite imagery/SIA SuperX)
TT

Uydu görüntüleri Pyongyang'ın Rusya için yaptığı silah hamlesini gösterdi

Ülkenin doğusunda Hwasong-11 füzelerini üreten tesisler takip edildi (Airbus satellite imagery/SIA SuperX)
Ülkenin doğusunda Hwasong-11 füzelerini üreten tesisler takip edildi (Airbus satellite imagery/SIA SuperX)

Rusya'daki Kuzey Kore birliklerine dair söylentiler, iki tarafın da resmi açıklama yapmamasıyla birlikte büyürken Pyongyang'dan Moskova'ya gönderilen silahlar da dikkat çekiyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, edindiği uydu görüntülerine göre bu hattan giden silah ve mühimmat sayısının ciddi artış gösterdiğini bildirdi. 

Rusya'nın neredeyse üç yıldır süren Ukrayna savaşında boşalan cephaneliklerini doldurmak için Pyongyang'ın silah üretimini artırdığı da tesislerinin yakın zaman önce çekilmiş uydu görüntüleriyle ortaya kondu.

Kuzey Kore yapımı füzelerin de aralarında bulunduğu silah ve mühimmat karşılığında Rusya'nın da para ve petrol gönderdiği belirtildi. 

İki ülke arasındaki tren trafiğinin rekor seviyeye geldiği vurgulandı. 

Ukrayna Ulusal Savunma ve Güvenlik Konseyi Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Başkanı Andriy Kovalenko, Rusya'nın ülkelerinde kullandığı topların yüzde 60'ının Kuzey Kore'den geldiğini söylüyor. 

Ukraynalı yetkililer, bu yıl ülkelerine fırlatılan balistik füzelerin neredeyse üçte birinin de Pyongyang kaynaklı olduğunu ifade ediyor. 

Adını vermek istemeyen üst düzey bir istihbarat yetkilisi, "İsabetsiz olabiliyorlar ama menzilleri etkileyici. Kentlerimiz için tehdit oluşturuyorlar" diyor.

WSJ'ye konuşan uzmanlar, Kuzey Kore'nin Rusya'dan aldığı drone'ları geliştirerek geri gönderdiğini tespit ettiklerini belirtti. 

Amerikalı yetkililerin tahminlerine göre 12 bine yakın Kuzey Kore askeri, Rusya adına Ukrayna'yla savaşıyor. 

Güney Kore ordusu bugünkü açıklamasında, Kuzey Kore'nin Rusya'ya daha fazla asker ve silah göndermek için yaptığı hazırlıkları tespit ettiklerini duyurdu. 

Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı, 1100 Kuzey Kore askerinin Rusya için savaşırken öldüğünü ya da yaralandığını da iddia etti. 
Independent Türkçe, WSJ, Reuters



Çin'in baraj planı Tibetlileri neden ayağa kaldırdı?

Çin'in dev baraj projeleri, yerel halkın yoğun protestolarına neden oluyor (AFP/Temsili)
Çin'in dev baraj projeleri, yerel halkın yoğun protestolarına neden oluyor (AFP/Temsili)
TT

Çin'in baraj planı Tibetlileri neden ayağa kaldırdı?

Çin'in dev baraj projeleri, yerel halkın yoğun protestolarına neden oluyor (AFP/Temsili)
Çin'in dev baraj projeleri, yerel halkın yoğun protestolarına neden oluyor (AFP/Temsili)

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC, Çin'in baraj planını önceki aylarda protesto eden yüzlerce Tibetlinin şiddetle bastırıldığını ve bazılarının ciddi şekilde yaralandığını iddia etti. 

Bölgedeki kaynaklara, uydu fotoğraflarına ve doğrulanmış görüntülere dayandırılan ve aylardır hazırlandığı bildirilen haberde, 1950'lerin başında ilhak edilen Tibet'te bu tarz gösterilere az rastlandığı hatırlatıldı. 

Şubatta meydana gelen olayların, gazetecilerin özgürce ziyaret edemediği Tibet dışında pek duyulmadığı vurgulandı. 

Protestoya sebep olan konu, Siçuan eyaletinde Tibetlilerin yaşadığı bir bölgede yapılması planlanan devasa Gangtuo barajı ve hidroelektrik santrali. 

Hem binlerce kişinin evinden olacağını hem de dini ve kültürel miraslarının sular altında kalacağını savunan Tibetliler, aralarında manastır ve köylerin de bulunduğu bu yerleri korumak istiyor. 

700 yıllık Wangdui Manastırı da Budistlerin duvar resimleriyle onlar için büyük önem taşıyor. 

2012'de onaylanan baraj planı, BM özel raportörlerinin Temmuz 2024'te Çin yönetimine mektup yazmasına neden oldu. Barajın, halka ve çevreye geri dönüşü olmayan zararlar verebileceği vurgulandı.

Bölge halkının bilgilendirilmediği ve fikirlerinin alınmadığı belirtildi. "Halkın yüzde 80'i onaylamazsa gerçekleştirilmeyecek" denen projenin aldığı icazete dair herhangi bir kanıt olmadığı bildirildi. 

Eylül 2024'te mektuba yanıt veren Pekin'in ise bölge halkının onayının alındığını ve değerli eserlerin taşındığını belirterek kendini savunduğu aktarıldı.

Ancak BBC, Şubat 2024'te halka apar topar tahliye emri verildiğini öne sürüyor. Bunun üzerine Budist keşişler ve halk protestoya başlamış.

Dege'deki bir devlet binasının önünde yapılan protestoya yüzlerce kişi katılırken bölgeyi ziyaret eden yetkililere de halkın talepleri yalvararak iletilmiş.

Bölgedeki ayrılıkçılık rüzgarlarını sert bir şekilde kesmesiyle bilinen kolluk kuvvetleri, hızlıca yüzlerce kişiyi gözaltına almış ve bazı evlere baskın düzenlemiş. 

Bazılarının haftalar boyunca gözaltında tutulduğu ve fiziksel şiddete maruz kaldığı iddiaları aktarılıyor. Kaynaklardan biri, 70'ini aşmış yaşlıların dahi şiddet görmekten kaçamadığını öne sürdü. 

BBC bu operasyonlardan sonra bölgedeki baskının daha da arttığını iddia ediyor. Seyahat özgürlüğü kısıtlanan göstericiler, ne hastaneye gidebilmiş ne de hayvanlarını yaylalarda dolaştırmaya çıkabilmiş.

BBC, Çin devlet medyasında konuya dair haberlerin olmamasına işaret ediyor. Yalnızca bir Çin Komünist Partisi yetkilisinin bölgeyi ziyareti bildirilmiş. Onda da bu yetkilinin barajın "gerekliliğini açıkladığı" aktarılmış.

Diğer yandan uydu görüntüleri, barajın yapımı ve köylerle manastırların yıkımının askıya alındığını gösteriyor. 

Çin'in Londra Büyükelçiliği, barajla ilgili bilimsel araştırmaların sürdüğünü aktardı. Şiddet iddialarıyla ilgili doğrudan yorum yapmaktan kaçınırken ülkede ifade özgürlüğünün ve hukukun üstünlüğünün korunduğunu vurguladı. 

Himalaya Dağları'nın kuzeyindeki 2,5 milyon kilometre genişliğindeki Tibet Platosu, deniz seviyesinden ortalama 4 bin 380 metre yüksekliğiyle "dünyanın çatısı" olarak adlandırılıyor.

Tarih boyunca yarı göçebe Tibet halkının yurdu olan bölge, 1951'de imzalanan 17 Nokta Anlaşması'yla Çin'in egemenliğine girmişti. Pekin yönetimi, bunu "Tibet'in barışçıl özgürleşmesi" olarak adlandırmıştı.

Tibet'in ruhani lideri Dalay Lama, 1959'daki bağımsızlık yanlısı ayaklanmanın başarısız olmasının ardından bölgeyi terk etmiş ve Hindistan'ın kuzeyindeki Dharamsala kentine yerleşerek sürgündeki Tibet meclisi ve hükümetini kurmuştu.

Çin ise bu yönetimi tanımıyor ve 2010'dan beri Dalay Lama'nın temsilcileriyle resmi temas kurmuyor.

Independent Türkçe, BBC, Reuters