İsrail'de İran'a saldırı için rol değişimi

Netanyahu geri adım atarken, generaller saldırı talep ediyor

Netanyahu ve Gallant, Savunma Bakanlığı'ndaki bir yeraltı odasında İran'a yönelik saldırıyı izliyor. (İsrail Savunma Bakanlığı)
Netanyahu ve Gallant, Savunma Bakanlığı'ndaki bir yeraltı odasında İran'a yönelik saldırıyı izliyor. (İsrail Savunma Bakanlığı)
TT

İsrail'de İran'a saldırı için rol değişimi

Netanyahu ve Gallant, Savunma Bakanlığı'ndaki bir yeraltı odasında İran'a yönelik saldırıyı izliyor. (İsrail Savunma Bakanlığı)
Netanyahu ve Gallant, Savunma Bakanlığı'ndaki bir yeraltı odasında İran'a yönelik saldırıyı izliyor. (İsrail Savunma Bakanlığı)

İsrail, bir yanda Başbakan Binyamin Netanyahu ile diğer yanda güvenlik ve askeri servislerin liderleri arasındaki rol değişiminde dikkat çekici bir değişime tanıklık ediyor. Netanyahu 2010 yılında İran'a karşı bir savaşı şiddetle savunurken, şimdi duruşunu değiştirip daha muhafazakâr bir yaklaşım benimsiyor gibi görünüyor. Daha önce onun yaklaşımına karşı çıkan generaller ise şimdi Tahran'ı vurma konusunda daha hevesli.

Bu anlaşmazlık geçtiğimiz iki gün içinde Husilerin Ramat Gan ve Yafa'yı iki balistik füzeyle başarılı bir şekilde hedef almasıyla daha da belirginleşti ve Tel Aviv'de uygun cevabın ne olacağı konusunda bir tartışma başlattı.

Netanyahu ve bakanları Husileri tehdit etti. ABD yönetimini Husilere ve onların Sana, Saada ve Yemen'in diğer bölgelerindeki üslerine ve aynı zamanda İran'a karşı büyük çaplı, ikili bir askeri saldırı planı geliştirmeye ikna etmeye çalıştı.

Diğer yandan Mossad'ın Netanyahu hükümetine İran'ı vurmayı ‘yeni koşullarda uygulanabilir hayati bir mesele’ olarak önerdiği ortaya çıktı.

Geçmişte Netanyahu, tüm İsrail güvenlik servislerinin (ordu, Mossad ve istihbarat) liderlerinin muhalefetini görmezden gelerek İran'a karşı bir savaşın önde gelen savunucularından biri olmasına rağmen, sahne tersine dönmüş gibi görünüyor. Netanyahu şimdi böyle bir adım atmaya yanaşmazken, Yemen'den gelen Husi saldırılarına karşılık olarak İran'a saldırı çağrısı yapanlar artık İsrail güvenlik servislerinin liderleri.

İsrail'de pazar akşamı çıkan haberlere göre Mossad Başkanı David Barnea, Netanyahu'ya güvenlik servislerinin başkanlarının tutumunu anlattı ve İsrail'e füze ve insansız hava araçları (İHA) fırlatılmasına karşılık olarak Husilerin hedef alınmaması yönünde açık bir tavsiyede bulunarak, “saldırı İran'a yönelik olmalı” dedi.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 13 televizyonundan aktardığına göre Barnea, “Sadece Husilere saldırırsak pek bir etkisi olmaz” dedi. Kanal, gelişmeleri ele almak üzere güvenlik servislerinin liderleri arasında ‘son 24 saat içinde birkaç istişarenin gerçekleştiğini’ açıkladı.

İsrail Kanal 12 televizyonu ise İran içinde ‘İsrail saldırısı olasılığı’ konusunda istişareler yapıldığını bildirirken, İsrail'deki güvenlik servisleri liderliğinin İran'a doğrudan saldırılması gerektiğini tavsiye ettiğini vurguladı. Kanalın pazar akşamı yayınladığı habere göre, İsrail'deki siyasi liderler, yakın gelecekte İran topraklarındaki stratejik bölgelere yönelik bir İsrail saldırısı olasılığı nedeniyle İran'ın artan bir baskıyla karşı karşıya olduğunu değerlendiriyor.

İsrail'de siyasi ve güvenlik düzeylerinde yapılan son istişarelere göre, İran'da İsrail'in ‘doğrudan karşı karşıya gelmek ve bedel ödetmek için kuzeydeki (Lübnan) savaşı durdurmayı kabul etmeye’ karar verdiğine dair bir inanç var.

Bu istişareler sırasında İsrail tarafında İran'ın son üç olay (İran'daki hava savunma sistemlerinin imha edilerek İsrail Hava Kuvvetleri uçaklarının önünün açılması, Lübnan'daki ateşkes anlaşması ve Donald Trump'ın ABD başkanı seçilmesi) arasında bağlantı kurduğuna dair bir kanaat ortaya çıktı.

Buna karşılık İranlılar da ne yapacaklarına karar vermek için istişareler yürütüyorlar. İstişareler sırasında ‘İsrail'in İran'ın Suriye ve Lübnan'a dönmesini engellemek ve Tahran'ın büyük yatırımlar yaptığı çabalarını boşa çıkarmak için her şeyi yapabileceği’ vurgulandı.

xopğ
Bir İsrail savaş uçağı 26 Ekim'de İran'a yapılacak saldırıya katılmak üzere yola çıkıyor. (AFP)

Netanyahu hükümetinde 2010 yılında savunma bakanı olarak görev yapan eski Başbakan Ehud Barak, ordunun muhalefeti nedeniyle geri adım atmadan önce Netanyahu'nun İran'a saldırı planlarını destekleyerek bu tartışmaya katılmıştı.

Bugün Barak şöyle diyor: “İsrail, İran'ın nükleerleşmesini birkaç aydan fazla geciktirebilecek hassas bir hava saldırısı düzenleme kapasitesine sahip değil. ABD'nin de İran'ın nükleer tesislerine karşı bunu başarabilecek kabiliyete sahip olup olmadığı belli değil.”

Barak pazar günü Kanal 12 televizyonuna pozisyonunu şöyle açıkladı: “Sorun şu ki İran zaten bir ‘nükleer eşik ülke’. Bir dizi nükleer tesis inşa etmek için yeterli miktarda yüksek düzeyde zenginleştirilmiş malzemeye sahip ve askeri düzeyde zenginleştirmeye devam etmesine izin veren konuşlandırılmış ve iyi korunan bir altyapısı var. Bir füzeye monte edilebilecek bir nükleer silah inşa etmek ve donatmak için kısa bir süreye, belki bir yıl kadar bir süreye ihtiyacı vardır, ancak bunların izlenmesi ve müdahale edilmesi çok zordur. İran'ın nükleerleşmesini geciktirecek hassas bir hava saldırısı sadece sınırlı bir süre için işe yarayacaktır, birkaç aydan fazla değil. Amerikalıların nükleer tesislere karşı böyle bir kabiliyete sahip olduğu da belli değil.”

Barak, İran'a yönelik böyle bir saldırıyı hem ABD Başkanı seçilen Donald Trump hem de İsrail yönetimi için ‘basit bir ikilem’ olarak nitelendirdi ve sıkıntının sadece nükleer tesislere mi saldırılacağı yoksa İran'ın nükleer, ekonomik, petrol ve yönetim sistemini hedef alarak ‘altını oymak ve çökertmek’ mi olduğu sorusu olduğunu söyledi. Barak, “Sadece kısmi bir hedefleme rejimi zayıf tutar. Ancak sağlam kalırsa, İran'ın nükleer silaha erişimini hızlandırma girişimi şeklinde ağır bir bedeli olacaktır” ifadelerini kullandı.

Trump'ın ABD için ‘stratejik geri çekilme’ kavramını desteklediğini, bunun da ABD'nin bitmek bilmeyen savaşlara ve dünyanın öbür ucunda kendisine faydası olmayan çıkarlara dahil olması için bir neden olmadığı anlamına geldiğini belirten Barak, Trump'ın önemli uluslararası meseleleri, bu meselelerin taraflarıyla doğrudan kişisel temas yoluyla ‘anlaşmalar’ yaparak ve bir dizi tartışmalı konuyu kararlı ve hızlı bir şekilde çözerek çözmeye çalıştığına dikkat çekti.

Barak, Trump'ın Rusya ile Ukrayna arasındaki anlaşmazlığı çözmek ve savaşı durdurmak için inisiyatif alacağını, Çin ile Tayvan arasındaki anlaşmazlığı çözeceğini, Washington ile Pekin arasındaki ticaret, gümrük ve teknoloji savaşına rağmen Çin ile güvenlik gerilimini azaltacağını, Ortadoğu'daki savaşı sona erdirmeye çalışacağını, İran ile çatışmayı sona erdireceğini ve iki devletli çözüm yolunda ilerlemek için ‘bulanık’ bir planla İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri normalleştireceğini öne sürdü.

Trump'ın bazı konularda İsrail'e taviz verme eğiliminde olacağını ve kendisini ilgilendiren konularda kendi sorumluluğunda hareket etmesi için İsrail'e belirli bir özgürlük tanıyacağını belirten Barak, “Ancak Trump, çıkarları için merkezi olduğunu düşündüğü konularda görüşünü Biden yönetiminden daha açık bir şekilde dikte etmekte ısrar edebilir” dedi. Barak'a göre İran'a yönelik bir saldırı bağlamında bu şu anlama geliyor: “Trump bir saldırıyı başlatmayacak ya da yönetmeyecek. Aksine, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için Putin'le yapılan anlaşmanın bir parçası da Rusya'nın İran'ı dizginlemesi ve nükleer silaha doğru ilerlemesi için içeriden gelen baskıyı durdurması olabilir. Bazı durumlarda Trump, İran'ı yeni bir nükleer anlaşmaya katılmaya ikna etmek için Putin ve Çin'i kullanmaya çalışabilir.”



Netanyahu'nun tehditlerinin ardından İsrail Gazze'de saldırılarını arttırdı

Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
TT

Netanyahu'nun tehditlerinin ardından İsrail Gazze'de saldırılarını arttırdı

Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Hamas üzerindeki askeri baskıyı iki katına çıkarma tehdidinin ve hükümetindeki bakanların Hamas’ın Filistinli tutukluların serbest bırakılmasını ve savaşın sona erdirilmesini öngören kapsamlı bir anlaşmaya varma talebini reddederek Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etme çağrılarının ardından İsrail işgal güçleri, Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını arttırarak dün daha fazla can kaybına neden oldu.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerine düzenlenen çok sayıdaki hava saldırısı, topçu bombardımanı ve insansız hava aracı (İHA) ile açılan ateş sonucunda 30'dan fazla Filistinli hayatını kaybetti.

Aynı istatistiklere göre kurbanların çoğu Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ile Gazze şehrinin doğusundaki Şucaiyye ve et-Tuffah mahallelerindendi.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne düzenlenen bombardımanlarda ölenlerin sayısının 51 bin 201'e, yaralananların sayısının ise 116 bine yükseldiği bildirildi.

Yeni bir teknik

Şarku’l Avsat muhabiri, dün gece, Gazze şehrinin doğusunda yer alan Zeytun, Şecaiyye ve et-Tuffah mahallelerinin her noktasını vuran İsrail’in saldırılarının yoğunluğu açısından zor geçtiğini, özellikle et-Tuffah Mahallesi ve Yafa Caddesi çevresi ile Gazze şehrinin orta kesimlerine yakın bölgelerden çok sayıda insanı kaçmaya zorladığını bildirdi.

İsrail, 18 Mart'ta çatışmaların yeniden başlamasından bu yana İsrail askerleri arasında yaşanan ilk ölümcül olay olan, Hamas üyeleri ile İsrail askerleri arasında et-Tuffah Mahallesi’nin doğusunda yaşanan çatışmalarda bir İsrail askerinin ölmesi ve dört askerin yaralanmasından bir gün bu bölgelere saldırdı.

İsrail askerleri coğrafi olarak, ateşle korudukları, ancak asker bulundurmadıkları kuzeybatı bölgeleri dışında Refah şehrinin tamamını karadan kontrol ediyorlar. Refah şehrini Han Yunus'tan ayıran ve ‘Morag Koridoru’ olarak bilinen bölgede konuşlanmış durumdalar.

sdfgthy
Dün Gazze’nin kuzey yakınlarında İsrail’e ait askeri bir aracı taşıyan bir tır (Reuters)

İsrail kara kuvvetleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyini orta kesimlerden ve güneyden ayıran Netzarim Koridorunda konuşlu olsa da bölgede tam kontrol sağlanmış değil, Reşid sahil yolu halen açık durumda. İsrail kara kuvvetleri aynı zamanda Şucaiyye ve et-Tuffah mahallelerinin dış bölgelerinde de konuşlu ve buradaki operasyonlar, kuzeydeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiye semtlerinin dış mahallelerindeki diğer askeri birlikler gibi yavaş ve temkinli bir şekilde yayılıyor.

Operasyonlarında yeni bir taktiksel yaklaşım benimseyen İsrail güçleri, bir yandan Hamas'ı yavaş ilerleyen kara operasyonlarıyla baskı altına almayı hedeflerken, diğer yandan da bomba ya da patlayıcıları tespit etmek amacıyla geriye kalan binaları ve evleri havaya uçurmak için patlayıcı robotlar kullanıyor.

Öte yandan İsrail güçleri, Gazzelilerin evlerine dönmelerini engellemek için onların evlerini yıkmayı ve buraları yaşanmaz alanların ve belki de gelecekte girmelerinin yasak olduğu tampon bölgelerin bir parçası haline getirmeyi amaçlıyor.

Hamas'a baskı

Başta Netanyahu olmak üzere İsrailli yetkililer, Hamas üzerinde baskı kurmak amacıyla operasyonları yoğunlaştırmayı planladıklarını açıkladılar. Netanyahu cumartesi akşamı yaptığı açıklamada, İsrail güçlerine Hamas üzerindeki baskıyı her zamankinden daha fazla arttırmaları talimatını verdiğini ve İsrail'in mutlak zafer elde edene kadar savaşmaya devam etmekten başka çaresi olmadığını söyledi. ‘Katiller’ dediği kişilere teslim olmayacağını ve herhangi bir dikteye boyun eğmeyeceğini vurgulayan Netanyahu, Hamas tarafından ‘kapsamlı anlaşma’ olarak adlandırılan anlaşma kapsamında yeniden belirlenen koşulları reddettiğini belirtti.

Netanyahu hükümetindeki aşırı sağcı bakanlar bu konuşmayı överken, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Gazze'deki askeri operasyonların sürdürülmesi ve yoğunlaştırılması, herhangi bir müzakerenin kabul edilmemesi ve Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilerek askeri yönetimin kurulması için çalışılması çağrısında bulundu. Buna karşın İsrailli gazeteciler ve analistler, İsrail için askeri ve ekonomik risklere değindiler.

dfgthyu
İleri karakol kurmak için Gazze'ye geçmeye çalışan radikal Yahudi yerleşimciler, Şubat 2024 (DPA)

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin yüzde 30 ila 40'ını etkin bir şekilde kontrol ediyor. Bu durum yerleşimcilerin liderlerini ve onları destekleyen bakanları, 2005 yılında boşaltılan Gazze Şeridi'nde yerleşim inşaatlarının yeniden başlatılması çağrısında bulunmaya teşvik ediyor.

Giderek kötüleşen insani kriz

İsrail'in İbranice yayın yapan haber sitesi Walla, İsrail ordusunun, Hamas'ın gücünü zayıflatmak ve yönetimini sarsmak amacıyla, Gazze'deki bölgeleri daha ufak bölgelere ayırmak amacıyla daha büyük operasyonlara hazırlandığını bildirdi. Walla’nın aktardığına göre bu çerçevede sivil şirketler tarafından işletilen ve doğrudan sivillere gıda yardımı dağıtacak merkezlerin kurulması da söz konusu.

İsrail, Hamas'a baskı uygulamak için sivilleri yerlerinden ederek ve evlerini yıkarak operasyonlarında açıkça sivilleri hedef alıyor. Ayrıca ablukayı sıkılaştırarak ve yardım ve ticari ürünlerin girişini engelleyerek onları açlığa mahkum ediyor.

Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) göre 90 binden fazlası kendisine ait 115 barınakta olmak üzere, yaklaşık 420 bin kişi yeniden başlayan saldırıların ardından yerinden edilmiş durumda ve askeri operasyonlar ve insani yardım girişinin engellenmesi sonucunda insani koşullar hızla kötüleşiyor.

Öte yandan Dünya Gıda Programı (WFP) tüm tarafları sivillere öncelik vermeye ve Gazze Şeridi'ndeki insani yardım çalışanlarını korumaya çağırdı. WFP, İsrail tarafından Gazze Şeridi’nde yürütülen savaş nedeniyle insani acıların daha da arttığını vurguladı.

WFP tarafın dün yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Gazze'deki aileler bir sonraki öğünlerinin nereden geleceğini bilmiyorlar. WFP tüm taraflara sivillerin ihtiyaçlarına öncelik vermeleri, insani yardım çalışanlarının korunmasını sağlamaları ve Gazze'ye derhal yardım girmesine izin vermeleri çağrısında bulunuyor.

sdfgrthy
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda ücretsiz gıda dağıtım noktasının önünde bekleyen Filistinliler, 12 Nisan 2025 (AFP)

Gazze Elektrik Kurumu (GEDCO) tarafından dün yapılan açıklamada ise Gazze Şeridi'nde yaklaşık 18 aydır elektrik kesintisi yaşandığı ve bu süre zarfında Gazzelilerin 1,88 milyar kilowatt saatten (kWsa) fazla elektriği kullanmaktan mahrum kaldığını bildirdi.

Bu uzun süreli kesinti, başta sağlık, su ve sanitasyon olmak üzere hayati öneme sahip alanları çöküşün eşiğine getirdi. Çünkü temel altyapıyı çalıştıracak enerji kaynağı yok ve kötüleşen insani durumla birleştiğinde salgın hastalıklar ve yetersiz beslenme riski artıyor.

İsrail, 2 Mart'ta Gazze'ye tam bir abluka uygulayarak ateşkesle birlikte yeniden başlayan uluslararası yardımların girişini engelledi. Ayrıca Gazze’nin başlıca deniz suyunu tuzdan arındırma tesisine giden elektriği de kesti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), bu hafta insani durumun savaşın başlamasından bu yana geçen 18 ayın en kötü halinde olduğu uyarısında bulundu. Gazze'ye herhangi bir malzemenin geçişine izin verilmesinin üzerinden bir buçuk ay geçtiğini vurgulayan OCHA, bu durumun bugüne kadarki en uzun süreli tedarik kesintisi olduğunun altını çizdi.