Zarif Suriye'de ‘topyekûn savaş’ uyarısında bulundu ve bölgesel diyalog için bir girişim önerdi

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif, nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılmasını bölgenin güvenliği açısından ‘kilit bir unsur’ olarak değerlendirdi

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısının oturum aralarında (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısının oturum aralarında (İran Cumhurbaşkanlığı)
TT

Zarif Suriye'de ‘topyekûn savaş’ uyarısında bulundu ve bölgesel diyalog için bir girişim önerdi

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısının oturum aralarında (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısının oturum aralarında (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Suriye'de ‘topyekûn savaş’ uyarısında bulundu ve yeni Suriye hükümeti de dahil olmak üzere bölge ülkeleri arasında diyalog çağrısında bulunan bir girişim önerdi.

Zarif, İngiliz The Economist dergisi tarafından yayınlanan ve resmi IRNA haber ajansı tarafından yeniden yayınlanan bir makalede ayrıntılarını açıkladığı ‘Meveddet’ girişiminde, Gazze Şeridi, Lübnan, Suriye ve Yemen'de ‘derhal kalıcı ve sürdürülebilir’ bir ateşkes sağlanmasının ‘kilit öncelik’ olduğunu belirtti.

jukı
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif bir hükümet toplantısı sırasında Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yanında duruyor. (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran'ın Ortadoğu'daki etkisi, İsrail'in Hamas ve Hizbullah'a yönelik saldırıları ve ardından Suriye'de Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından gerileme yaşadı.

Zarif'in bu girişimi, ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'ın dört haftadan kısa bir süre sonra Beyaz Saray'daki görevine başlamasının ardından İran'a yönelik yaklaşımının Tahran'da merakla beklendiği bir dönemde geldi.

Suriye sorunu

Girişim, Tahran ile diplomatik ilişkileri olan tüm bölge ülkelerini, Tahran'ın müttefiki Beşşar Esed'i deviren Şam'daki yeni yöneticiler de dahil olmak üzere, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde ‘kapsamlı müzakereler’ yürütmeye çağırıyor.

Zarif, “Bu girişim ortak dinimiz İslam'ın yüce değerlerine, egemenlik, toprak bütünlüğü, müdahale etmeme ve kolektif güvenlik ilkelerine dayanmalıdır” dedi.

İran savaş sırasında Beşşar Esed'i desteklemek için milyarlarca dolar harcadı ve 2011'de iç savaşın başlamasından bu yana müttefikini iktidarda tutmak için Devrim Muhafızları Ordusu’nu (DMO) Suriye'de konuşlandırdı.

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, İran'ın son yıllarda Suriye'de oynadığı rolü eleştiren açıklamalarda bulundu.

Zarif, “Esed sonrası Suriye hepimiz için büyük bir zorluk teşkil ediyor. Suriye'nin egemenliğini hiçe sayan İsrail saldırganlığının artması, Suriye'nin toprak bütünlüğüne zarar veren dış müdahaleler, DEAŞ vahşetini anımsatan dehşet verici şiddet sahneleri ile etnik ve mezhepsel şiddet, geniş çaplı bir iç savaşa yol açabilir” ifadelerini kullandı.

Zarif sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomik yardımın temeli olarak Suriye'deki siyasi reformlar, hesap verebilirliği teşvik edecek ve kadın ve azınlık haklarının gelişebileceği güvenli ve istikrarlı bir devletin temellerini atacaktır.”

Zarif'in önerdiği girişim ekonomik bir boyut da içeriyor ve ‘çatışma sonrası harap olmuş bölgelerde’ altyapı projelerini finanse etmek üzere bir ‘kalkınma fonu’ kurulmasını öneriyor.

Filistin konusunda Zarif, ‘Filistin'de yaşanan insani felaketin bölgesel istikrar için de kritik önem taşıdığını’ söyledi. Girişimin ‘Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etmelerine öncelik verdiğini ve halkın isteklerine tam saygı gösteren adil çözümleri desteklediğini’ belirten Zarif, ayrıntıya girmeden ‘girişimin siyasi çözümleri, ekonomik fırsatları ve Filistinlilerin haklarının tanınmasını içerdiğini’ ifade etti.

Bölge güvenliği

Zarif, Suudi Arabistan ile ilişkiler konusunda ise şunları söyledi: “Bölgenin en güçlü iki gücü olan İran ve Suudi Arabistan arasındaki ortaklık çok önemli bir rol oynayacaktır. Şii ve Sünni Müslümanlar arasında birlik ve kardeşliği teşvik ederek, tarihsel olarak bölgeyi istikrarsızlaştıran aşırılık ve mezhep çatışmalarına karşı koyabiliriz.”

Zarif ayrıca, ortak deniz güvenliği devriyeleri de dahil olmak üzere seyrüsefer özgürlüğü konusunda yeni bir bölgesel iş birliği girişimi sundu.

Zarif, “Bölge, Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı ve Babu’l Mendeb Boğazı gibi hayati stratejik noktaları içeriyor. İran konumu ve güvenlik uzmanlığıyla bu koridorların, özellikle de Hürmüz Boğazı'nın güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunabilir. Diğer ülkeler de Süveyş Kanalı ve Babu’l Mendeb Boğazı'nın güvenliğinin sağlanmasında öncü rol oynayabilir” dedi.

Zarif, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından petrol satışının engellenmesine İran'ın yabancı petrol tankerlerine el koyarak karşılık vermesi nedeniyle bölge sularında gerilim artarken 2019 yılında başlattığı ‘Hürmüz’ girişimini hatırlattı.

Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde savaşın patlak vermesinin ardından İran Dini Lideri Ali Hamaney, ‘ekonomik arterlerin kesilmesi’ çağrısında bulundu ve İran'ın müttefiki Husiler Babu’l Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz'deki ticari gemilere bir dizi saldırı başlattı.

Girişiminin bir parçası olarak nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge için çalışılması gerektiğini vurgulayan Zarif, girişiminin ‘kilit unsuru’ olarak 2015 nükleer anlaşmasının yeniden canlandırılması çağrısında bulundu.

İran'ın rolü

İran'ın rolüne ilişkin olarak, “Diğer ülkeler gibi İran da vazgeçilmez bir rol oynayacaktır” diyen Zarif, ülkesinin 45 yıllık sicilini şu sözlerle savundu: “Ülkem güvenlik ve savunma alanlarında olağanüstü bir direnç ve kendi kendine yeterlilik göstermiş ve bölge dışı güçlerin baskılarına rağmen dış yardım almadan ayakta kalmayı ve gelişmeyi başarmıştır. İran'ın bölgedeki kolunu kaybettiği yönündeki yaygın algı, İran'ın direniş güçleriyle bir vekâlet ilişkisi içinde olduğu yönündeki yanlış bir varsayımdan kaynaklanmaktadır.”

İran Dini Lideri Ali Hamaney bu hafta başında yaptığı açıklamada, “İran'ın bölgede eylemler gerçekleştirmek için vekil güçlere ihtiyacı yoktur. İran'ın vekil güçlere sahip olduğu inancı yanlıştır” dedi.

DMO Komutanı Hüseyin Selami ise şu ifadeleri kullandı: “İran silahlarını kaybetmedi (...) Lübnanlılar ve Yemenlilerle aynı hedefleri, aynı inancı paylaşıyoruz, düşmanlarımız ortak; ancak her birimiz kendi topraklarında kendi çıkarlarına göre çalışıyor, her birimiz kendi kabiliyetleriyle savaşıyor, kimse diğerine bağlı değil, ahlaki ve siyasi olarak direniş cephesini elimizden geldiğince destekliyoruz.”

yjukılı7kl
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (ISNA)

Zarif, “Direniş Cephesi'ni İran'a mal etme girişimi bir halkla ilişkiler kampanyasına hizmet edebilir, ancak herhangi bir çözümü sekteye uğratacaktır. Meveddet girişimi bölgeyi bir savaş alanı olarak değil, ortak fırsatlar ve kolektif refah arayışıyla karakterize edilen bir sevgi, dostluk ve empati merkezi olarak yeniden tasavvur ediyor. Ortadoğu'yu bir barış ve iş birliği feneri haline getirmek sadece idealist bir istek değil; stratejik bir gerekliliktir. Bu sadece kararlılık, diyalog ve ortak bir vizyon gerektiren ulaşılabilir bir hedeftir” dedi.

Zarif dün (Salı) Noel münasebetiyle yayınladığı video mesajda, Ortadoğu'da artan gerilimin ‘küresel krizlere yol açabileceği’ uyarısında bulundu.

Diplomasi ve saha

Bu arada İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, DMO'nun bölgesel faaliyetlerine üstü kapalı bir gönderme yaparak, diplomatik aygıtı ‘saha’ ile iş birliği yapmaya çağırdı.

Şarku’l Avsat’ın ISNA'dan aktardığına göre Arakçi, İran Dini Lideri’nin askeri servislerdeki temsilcilerinin katıldığı bir konferansta şu ifadeyi kullandı: “Diplomasi sahadan ayrı tutulamaz, birbirlerini tamamlarlar.”

Arakçi, bölgedeki siyasi ve güvenlik gelişmelerinden dersler çıkarılması gerektiği çağrısında bulunarak, ‘zorlukların ve krizlerin kalbindeki fırsatların kullanılması’ gerektiğini vurguladı.

Ülkesinin ‘direniş ekseni ve Husilerin’ tüm üyelerini tüm imkânlarıyla desteklediğini belirten Arakçi, Suriye'nin geleceğiyle ilgili olarak şunları söyledi: “Şu anda bir yargıya varmak için çok erken. Bu ülkenin geleceğini belirleyecek pek çok etkili faktör var. Kanaatimce, hem bizim için hem de zafer elde edildiğine inananlar için bir yargıya varmak için erken, zira gelecekteki gelişmeler çok sayıda olacaktır.”



Trump'ın net serveti bir yılda rekor kırdı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Trump'ın net serveti bir yılda rekor kırdı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Seçilmiş başkan Donald Trump'ın net serveti, yasal sorunlar ve suikast girişimleriyle gölgelenen bir yılda 2,5 milyar dolardan 6,1 milyar dolara yükseldi.

Trump'ın, Truth Social'ın ana şirketi olan sosyal medya firması Trump Medya ve Teknoloji Grubu'ndaki (TMTG) çoğunluk hissesi bu büyümenin temel itici gücü oldu.

Forbes, seçilmiş başkanın yıla yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bir net servetle başladığını bildirdi. Bu, Beyaz Saray'daki bir önceki döneminde ulaştığı 4 milyar dolara göre bir düşüştü. Yayın kuruluşu, Trump'ın halka açık bir şirketin sahibi olmadan önce net servetinin bu kadar değişken olmadığını belirtti.

Trump'ın net serveti, Truth Social'ın ana şirketi halka açıldıktan yalnızca bir gün sonra hızla 2,3 milyar dolardan 6,4 milyar dolara çıkmış, yasal mücadeleleriyse yılın başından marta kadarki süreçte net servetini düşürmüştü. Şirketin hisseleri, birleşme amaçlı ortaklık olan Digital World Acquisition'la TMTG arasındaki birleşmenin ardından yükselmişti. Şirketin halka açık olduğu iki günün sonunda Trump'ın net serveti 7 milyar dolara ulaşmıştı.

TMTG'nin hisse fiyatının birkaç gün boyunca düşmesiyle 16 Nisan'da Trump'ın net serveti yılın en düşük seviyelerinden birine inmişti. Ancak ay sonunda, Trump'ın şirketteki hissesini artırmasıyla hisse fiyatı yeniden yükselişe geçmiş ve net serveti 7,6 milyar dolara tırmanmıştı.

Trump'ın net serveti, mayısın başlarında 8,1 milyar dolara çıkarak gelmiş geçmiş en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Ay boyunca da 5 milyar doların üzerinde kalmış ve 14 Mayıs'ta bir kez daha 8 milyar doları görmüştü. Tesadüfen aynı gün, mahkeme jürisi, Trump'ı yazar E. Jean Carroll'a cinsel istismar davasında suçlu bularak kendisinin 5 milyon dolar tazminat ödemesine karar vermişti. Bundan birkaç gün önce porno oyuncusu Stormy Daniels, Trump'ın iş kayıtlarında tahrifat yapmaktan 34 kez suçlu bulunmasıyla sonuçlanan sus payı davasında kürsüye çıkmıştı. Mayıs sonunda, hüküm giydiği günün ardından Trump'ın net serveti 300 milyon dolar azalarak 7,5 milyar dolara gerilemişti.

Trump, 14 Temmuz'da Pensilvanya'nın Butler kentinde bir suikast girişiminden sağ çıkmıştı. Ertesi gün TMTG'de yaşanan çıkışla net serveti 6,1 milyar dolara ulaşmıştı.

13 Eylül'de Trump'ın, TMTG hisselerini satışa çıkarmasını engelleyen kısıtlama süresi sona erdiğinde hisselerini satmayacağını açıklamasıyla net serveti yaklaşık 200 milyon dolar artarak 3,9 milyar dolara ulaşmıştı. Bu artış, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'e karşı çok eleştirilen münazara performansının ardından net servetinde yaşanan düşüşten sonra gerçekleşmişti.

Trump'ın seçimleri kazanacağına dair bahis oranlarının artması ve TMTG hisseleri yükselişe geçmesiyle net serveti ekim sonlarında yeniden 8 milyar dolara ulaşmıştı.

Forbes'a göre Trump'ın seçimleri kazanması, net servetinin ertesi gün 6,2 milyar dolara yükselmesinin önünü açmış ve net serveti kasımın geri kalanında 5,1 milyar dolardan aşağı inmemişti.

Başkan seçildikten sonraki ilk ayında, Trump'ın net serveti 9 Aralık'a kadar 6 milyar dolara ulaşmıştı. 16 Aralık'taysa 6,51 milyar dolardı. Bu durum, 20 Aralık'ta Trump'ın hisselerinin tamamını bir tröste aktarmasıyla biraz değişti.

Forbes, 23 Aralık itibarıyla Trump'ın 6,1 milyar dolar değerindeki mal varlığıyla dünyanın en zengin insanları arasında 530. sıraya yerleştiğini bildiriyor. Serveti çoğunlukla TMTG'nin hisse fiyatlarıyla bağlantılı. Trump, yüzde 60'lık hissesiyle en büyük hissedar konumunda.
Independent Türkçe